Nefsine Nasihat
30 Mart 2023

Nefsine Nasihat

Din nasihattir yani samimiyettir. Bu mübarek Ramazan ayında herkesin nasihate ihtiyacı olsa da öncelikle nefsimize nasihat etmeli ve samimi olmalıyız. Deprem, sel gibi büyük ve çetin imtihanlardan geçiyoruz. Halen yaralar sarılmaya çalışılıyor. Rabbimiz Kur’an ayetlerinde büyük musibetleri anlattıktan sonra; “ibret almaz mısınız” diye kullarına soruyor. Gerçekten ibret almak isteyenler için “kıyamet sahnelerinden bir sahne olan deprem nasihat olarak yetmez mi?” Yine “on binlerce can kaybının yaşandığı hadiseler nasihat olarak yetmez mi?” Bu mübarek ayda yaşanan bu hadiselerden nefsimize nasihat olarak ibret almalıyız. Allah Rasulü şöyle buyurmuştur;

“Ramazan ayı bütün bereketi ile size geliyor. Allah o ayda sizi zengin kılar, bundan dolayı size rahmet indirir. Hataları yok eder, o ayda duaları çokça kabul eder. Allah’u Teâlâ sizin Ramazan ayında hayırlarla yarış etmenize bakar ve meleklerine karşı sizinle övünür. O halde iyilik ve hayırdan yana Allah’u Teâlâ’ya kendinizi gösterin. Ramazan ayında Allah’ın rahmetinden kendisini mahrum eden bedbaht kimselerden olmayın.” (Heysemi, Mecmau’z-Zevâid, III/344)

İslam’ın dışında komünizm, kapitalizm, demokrasi, laiklik gibi insanlığı ifsat eden fikir ve ideolojiler merkeze insanı koymamışlar ve şahsiyetli bir insan hedeflememişlerdir. Kapitalizm maddi yönü, Hristiyanlık ruhi yönü, ateizm, deizm gibi anlayışlar sapkın anlayışlarını kutsallaştırmışlardır. İnsanın fıtratına, aklına, vakıaya ters olan ve vicdanı bile tatmin etmeyen anlayışlar bu konuda ciddi bir vahamete imza atmışlardır. İnsanı merkeze almayan, ıslah etmeyen bir ideolojinin yeryüzünü inşa etmesi, kalkındırması mümkün değildir. İşte bu samimiyet, ıslah, inşa ve değişim ancak vahiy olan İslam ile mümkündür.

Ramazan ayı nefsimize nasihat etme, samimi olmak için çok önemli ve büyük fırsat. Peki nefsimize nasihat nasıl olmalı ve nasıl samimi olabiliriz? Bu manada bir nasihat ve samimiyet yaratılış gayemiz olan kulluktur. Kulluk ancak samimiyetle mümkündür. Allah Rasulü, sahabe efendilerimize neleri nasihat etti, onları nasıl samimi mümin, şahsiyetler olarak yetiştirdi ise bugünde bizlerin bu şekilde yapması elzemdir. Her konuda olduğu gibi bu konuda da örneğimiz Allah Rasulüdür. “Nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir.” (Şems 7-10)

Samimiyet öncelikle asıl hâlinden, yaratıldığı durum ve gayeden uzaklaşan insanın akıl, fıtrat, vahiy ve vicdan ölçüleri ile inşa etmektir. Bu ise Allah’ın takdir ettiği ölçüler ile bir hayat yaşamak ve bu hayatın yaşanması için mücadele etmektir. İslam insanın samimiyetini, ıslahını merkeze koymuş bu şekilde yeryüzünün ıslahı, imarını hedeflemiştir. Çünkü insanoğlu yeryüzünün halifesi olarak yaratılmıştır.

Allahu Teâlâ yeryüzünün ıslahı ve imarı için ilk insanı peygamber olarak göndermiş, sonradan meydana gelen bozulmaları yine peygamberler göndererek, onları mucizelerle destekleyerek sağlamıştır. Nebi ve Rasuller samimiyeti, nefse nasihati, toplum ve devletin düzenini vahye göre şekillendirmek için gönderilmişler ve bunun için mücadele etmişlerdir. Çünkü samimiyet, nefsin, toplumun ve devletin ıslahı ve insanlığın kalkınabilmesi için İslam’ın akide ve nizamlarının anlaşılmasına, yaşanması ve tatbik edilmesi ile mümkündür.

Sadece iman, ahlak, yardımlaşma, namaz, oruç, hac veya diğer ibadetler insanın samimi olması, nefsine nasihati, ıslahı için yeterli değildir. Bugün bazı konularda samimi olan ancak diğer konularda samimiyete uygun olmayan bir hayat tarzı yaşadıklarını görüşüyoruz. Bu çelişkinin kaldırılması hayatın her alanını kuşatan İslam’ın anlaşılması ve yaşanması için mücadele edilmelidir. Tek başına mücadele olmaksızın nefsin ıslahı ve dinin anlaşılması mümkün değildir. Bunun için ruhbanlığa, maddeciliğe veya diğer batıl anlayışlardan uzak hakka tabi olmak gerekir. İslam hayatın her alanını kuşatan, hükümleri ile rahmete, hidayete vesile olan, insanın nefsi ve tüm insanlarla ilişkilerinde belirleyici olan hükmü değişmeyen tek ölçüdür. Onun parçalanması, bazılarının alınıp, diğerlerinin terk edilmesi mümkün değildir.

Nefsimize nasihat, samimiyet Allah’a iman ve itaatle başlar. Kulun samimiyeti iman ve itaati ile ölçülür. Kul, Allaha iman etmemişse veya şeri hükümlere bağlı bir hayat yaşamıyorsa samimi değildir. Nefsine nasihat etmiyor, edilmesini istemiyor demektir. Bu büyük bir ifsat, küfür, isyan ve mâsiyyettir. Samimiyet için en önemli husus Ramazan ayında indirilmeye başlanan Kur’an’ın okunması, anlaşılması, yaşanması, anlatılması, ahkamına göre bir hayatın yaşanması ve bunun için mücadele etmektir. Kur'an Allah'ın kullarına mucize olan nasihatidir. Bu nasihat imtihan dünyasında Müslüman için olmazsa olmazdır. Allah Rasulü, Mekke döneminde sahabe-i kiramı Kur’an’la, ibadetle, mücadeleyle eğitti.

Namazda Kuran gibi Mekke’de müminlerin Allah’ın davası yolunda mücadele ederken dayandıkları en önemli ibadetti. Hatta ilk dönemde hem Allah Rasulü hem de sahabe efendilerimiz bir yıl boyunca sabaha kadar namaz kıldılar. “Az bir kısmı hariç olmak üzere, geceleyin kalk: (Gecenin) Yarısı kadar. Ya da ondan biraz eksilt” (Müzzemmil 2-3)

Takva, Allah’a itaat ederek azabından sakınmak ve azameti karşısında kulluk sorumluluğu ile hareket etmektir. Allah’a karşı ihlas ve ihsan ile Allahu Teâlâ’nın hükümleri karşısında tam bir teslimiyetle itaat etmek ve O’na hiçbir şeyi şirk koşmamaktır.

İnsanın işlediği günahtan sonra hatasını anlaması, nasuh bir tövbe ile tövbe etmesi nasihat ve samimiyettir. Tövbe sürekli kulun Allaha yakınlaşması için bir ibadettir. Müminler Allah'a yakınlıklarının gereği olarak sürekli dua eder ve nefislerini ıslah ederler. Allah kulunun dua etmesinden memnun olur. Dua, kulun Rabbi ile bağıdır. Dua büyük bir ibadettir. Dua büyük hayırlara ve ve samimiyete vesiledir. Allah Rasulünün, Şaban ayının son günü bir hutbede ashabına tavsiyelerinden birisi şöyledir: "Bu ayda 4 şeyi çoğaltınız ki onların ikisi ile Rabbinizin rızasını alırsınız. Kalan ikisine de mutlaka ihtiyacınız vardır. Birincisi, Lâ ilâhe illallah çok deyiniz. İkincisi, Allah'tan günahlarınızın bağışlanmasını dileyiniz. Muhtaç bulunduğunuz iki şey ise: Yüce Allah'tan cenneti istemeniz ve Cehennem azabından Allah'a sığınmanızdır." Oruç, Müslüman için dünyada günahlardan korunmak, ahirette ise Allah'ın azabı ve cehennem için bir kalkandır. Oruç yeme-içme, cinsel isteklerden uzaklaşmakla birlikte yalan, gıybet, iftira, hile, aldatma, her türlü kötü söz ve davranışlardan beri olmaktır, hayatın bütün işlerinde İslam’a uymaktır. Kul, ilahi hikmet ve amaçları olan oruç ile kendini korur ve nefsini güçlendirir. Allah Rasulü şöyle buyurmuştur; “Yalan söylemeyi ve yalanla iş görmeyi bırakmayan bir kimsenin, yemeği ve içmeyi bırakmasına, aç kalmasına, Allah'ın ihtiyacı yoktur!”

Bu bireysel ibadetler samimiyet ve nefse nasihat açısından çok önemlidir ancak yeterli değildir. Allahu Teâlâ İslam davasını taşımayı, iyiliği emretmeyi ve kötülükten sakınmayı, bu yolda fedakâr olmayı, gayretli olmayı, cesareti, kuvveti, birliği, beraberliği, hikmeti, şahitliği, şahadete emretmiş, tembellikten, korkaklıktan, isyandan, cimrilikten sakınmamızı emretmişti. Allah Rasulü ve diğer Nebi ve Rasuller bireysel ibadetlerle yetinmemişler hem kendileri hem de kendilerine tabi olanlarla birlikte Allah’ın dinini yeryüzüne hâkim kılmak için mücadele etmiştir.

Hayatın her alanında Allah’ın emir ve nehiyleri nefsin ıslah edilmesi, samimiyeti için emredilmiştir. Bu yüzden müminlerin şeri hükümlere uygun hareket etmesi, akideye tam bir teslimiyet ile delilleri ile iman etmesi gerekir. Her bir emrin nefsin ıslahı, samimiyeti için katkısı vardır. Bu katkı bir ibadet veya inanç ile yeterli şekilde gerçekleşemez. Bunun için İslam tarihinde Nebi, Rasul ve onlara tabi olanlar hayatlarını iman ettikleri risaletler ile doldurmuşlar, bunun için ciddi bir fedakârlık sergilemişler ve bu yolda mücadele etmişlerdir. Ruhbanlık ile dünya metası ile değil vahyi hayata taşıyarak şahsiyetlerini inşa etmişlerdir. Yine belli zamanlarda, insanlardan uzaklaşarak değil Allah için mücadele ederek, bu mücadele içinde Allaha samimiyetlerini ispat etmişler ve kurtulmuşlardır. O halde kim Allah yolunda ne kadar mücadele ediyorsa samimiyetini artırmış, nefsine nasihat etmiş ve ıslah etmiş olur. İslam nizamı sadece bireyleri değil toplumu ve devleti değiştirecek sistemi düzenlemiştir. Bu düzen İslam şahsiyetine sahip olan insanlarla ancak yeryüzüne yeniden hâkim olacaktır. Bu açıdan samimiyet önemlidir.

#RamazanNasihatZamanı