Bütün dünyada cari olan kapitalist sistem, insanlığı karanlıktan karanlığa, vahşetten vahşete, dehşetten dehşete sürüklemeye devam etmektedir. Ülkemizde de cari olan laik kapitalist düzenin, faydayı nasıl özelleştirdiğine, zararı ise nasıl genelleştirdiğine gelin bir bakalım.
Kapitalizm; ahlaki, insani ve ruhi kıymetleri gerçekleştirmede sınıfta kalmış, maddi kıymetleri gerçekleştirmede ise bir sınıfın çıkarını ön plana çıkarmaktan başka bir işe yaramayan bir ideolojinin adıdır. Bu ideolojinin egemen olduğu ülkelerin anayasalarında, bir takım manevi/ahlaki ananelere atıfta bulunulması ise “cambaza bak, cambaza” diyerek dikkatleri başka yöne çekip fesadı gizlemeye çalışma kabilinden işlerdir. Örneğin, “insan canının kutsiyetinden” bahsedilir ama içeride ve dışarıda binlerce cana bizzat sistem tarafından kastedilir hem maddi hem de manevi olarak. “Bireyin mahrem hayatından” bahsedilir ama sistem için tehlikeli düşünceleri olduğu düşünülen kimselerin mahremine bizzat sistem tarafından tecavüz edilir. “Eşit yurttaşlık haklarından” bahsedilir ama bir grup azınlık hep “daha eşit”tir!
Kapitalizm; manen, ruhen, ahlaken çöktüğü gibi -sanılanın aksine- madden de çökmüştür. Tabii çöküşten kastımız, ülkelerin skor tabelalarına yansıyan trilyonluk ekonomik göstergeler değildir. Çöküşten kastımız; milyonlarca insanın ekonomik kaygılarla bunalıma girmesi, milyonlarcasının açlık ve susuzlukla boğuşması, azımsanmayacak sayıda insanın da kapitalizmin meydana getirdiği maddi-manevi bunalımdan dolayı canına kıymasıdır.
Spesifik olarak kapitalizmin zararı genelleştirdiğine, faydayı özelleştirdiğine ülkemiz açısından bakacak olursak…
Malum olduğu üzere; kapitalist sistemlerde faiz, ekonominin temel sacayaklarından biridir. Her yıl meclis bütçe görüşmelerinde ödenecek faiz miktarı belirlenir ve bu yük, halkın sırtına yüklenir. Bizim ülkemizde faize ek olarak birkaç yıl önce “kur korumalı mevduat (KKM)” adında ucube bir yöntem daha icat edilmiş, güya faizle savaşıldığı bir dönemde ortaya böyle bir şey atılmıştır. KKM dolayısıyla sadece 2023 yılında Merkez Bankası 818,2 milyar TL zarar etmiştir. Bu parayı; doları olanlar almış, doları olmayanlar vermiştir! Düşünebiliyor musunuz; ülkede sırf doları var diye bir grup insan, diğer insanlara bizzat sistem tarafından musallat edilmiştir. Hem de dolar, kapitalizmin bayraktarlığını yapan sömürgeci ABD’nin para birimi olduğu halde. Milliyetçilikten dem vuranlar, ekonomik krizden kurtulmak için milli ve yerli(!) çıkış yolları bulmak yerine halklarını, ecnebi ekonomik çarkların dişlileri arasında ezdikçe ezmişlerdir.
Bu ülkede güya daha adil vergilendirme sisteminden bahsedildikçe, düşük, dar ve orta gelirli esnafların iflahı kesilmiştir. Az bir azınlık mega şirketin ise vergi borcu silinmiş, kamuya ait mallar bu şirketlere peşkeş çekilmiş, her türlü kredi imkânı kendilerine sağlanmış, üstüne üstlük ülkenin katma değerleriymiş gibi her alanda kendilerine türlü imtiyazlar tanınmıştır. Kapitalizm böyledir; -İslam’ın aksine- fakirden alır, zengine verir! Ve bunu öyle bir profesyonellikle yapar ki insanlar bunların yaptıklarını, Firavunların yaptıklarından başka bir şey zannederler!
Bu kapitalist düzenlerde yol, köprü vs. gibi tabiatı itibariyle insanlarının genelinin kullanacağı hizmetler dışında hiçbir şey umumun faydası için yapılmaz. Yapılır gibi yapılır ama kesinlikle imtiyaz sahibi kişi ya da gruplar için uygulanır. Tabii yol, köprü, elektrik ve su gibi hizmetler de “özelleştirme” adı altında birtakım şirketlere peşkeş çekilir ve onlar umuma sağlanan bu hizmetten, halkı sömürmek suretiyle korkunç kazançlar elde ederler. Özelleştirilmeyen hizmetler de ise aynısını bizzat devlet kurumları yapar. Sözde seçkin(!), özde hain olan bu imtiyazlı sınıf/lar, kendi çıkarları için gerekirse halkın tamamını ateşe atmaktan asla geri durmazlar. Ülkede sokak köpeği sorununun bile çözülememesi nedendir acaba? Halkın canına aleni şekilde kasteden bu tehlike, çözümü çok basit olduğu halde neden yıllardır hala sürüncemededir? Sadece içinde bulunduğumuz 2024 yılının ilk 6 ayında, -sırf bu tehditten dolayı- 100’e yakın insanımız, köpek saldırısı sonucu parçalanarak ölmüş, yüzlercesi de yaralanmıştır. Zarar gören ve ölen evcil hayvanlar ile meydana gelen kazaları ise söylemiyoruz bile. Bu kadar aleni bir tehdit karşısında bile kimler gözetiliyor; halk mı? Asla! Gözetilenler; sözde hayvan dernekleri ve mama işinden devasa servetler elde eden şirketler. Yani devlet, sözde hayvanseverlik(!) iddiasında özde ise cebinin derdinde olan bir gruba karşı umumu/halkı koruyamamakta, -daha da doğrusu- korumamaktadır. (Gerçekten köpekleri/hayvanları sevdiğini iddia edip bakış açılarının bozukluğundan dolayı insanla ilgili vahşetlere, kör ya da körmüş gibi olanlar değerlendirme dışıdır.)
Velhasıl; kapitalizm, her alanda insanlara adaletsiz bir düzen sunmaktadır. Bu düzende kalabalıklar, elit bir grubun bu kalabalığın omuzlarında yükseldiği bir yığından ibarettir! Acı, bu düzende herkese paylaştırılır; haz ve huzur ise yalnızca birilerine! Hoş, bu düzende gerçekte hiç kimse mutlu olamaz; bu düzen altında başka bir düzenin hayalleriyle yaşayanlardan başka!
Kapitalizmsiz yarınlara uyanmak duasıyla…
[اَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَؕ وَمَنْ اَحْسَنُ مِنَ اللّٰهِ حُكْماً لِقَوْمٍ يُوقِنُونَࣖ] “Yoksa Cahiliye devrinin hükmünü mü istiyorlar? Gerçeği kesin olarak bilip kabul eden kimseler için Allah’tan daha güzel hüküm sahibi kim olabilir?” [Maide Suresi 50]