“İsrail” Dostumuz Değil Ebedi Düşmanımız!
23 Aralık 2015

“İsrail” Dostumuz Değil Ebedi Düşmanımız!

Tarih boyunca kavimler tarafından kabul görmeyen, dışlanan hatta cezalandırılan Yahudiler, çeşitli devletlerin şemsiyesi altında hem hayatlarını devam ettirdiler hem de mücadelelerini devam ettirdiler. Öyle bir mücadele ki, Yahudiler İslam’a ve Müslümanlara karşı olan Batılı devletlerin de desteğini alarak, ümmetin kalbine saplanmış bir hançer olarak, 1948 yılında Filistin topraklarında “İsrail”in kurulmasıyla devlet merkezli bir güce kavuştular.

Osmanlı Hilafeti’nin yıkılmasıyla beraber Müslümanlar başsız kaldı. Yöneticileri ülkeden kovuldu, Hilafet’in merkezine Fransa’dan ithal edilen laik-demokratik bir rejim ikame edilerek İslam’la bağı koparıldı. Keskin devrimler ve idamlar ile sindirilmiş olan Osmanlı Hilafet Devleti’nin merkezindeki Müslüman Türkiye halkı, Ortadoğu coğrafyasından ellerini çekince Nekbe Günü (yevmü-n Nekbet) olarak anılan 1948 yılında Yahudi Siyonist “İsrail”in kurulmasıyla Filistinli Müslümanlar artık rahat yüzü göremez oldular.

Allah Subhanehu ve Teala şöyle buyurdu:

لَتَجِدَنَّ أَشَدَّ النَّاسِ عَدَاوَةً لِّلَّذِينَ آمَنُواْ الْيَهُودَ وَالَّذِينَ أَشْرَكُواْ وَلَتَجِدَنَّ أَقْرَبَهُمْ مَّوَدَّةً لِّلَّذِينَ آمَنُواْ الَّذِينَ قَالُوَاْ إِنَّا نَصَارَى ذَلِكَ بِأَنَّ مِنْهُمْ قِسِّيسِينَ وَرُهْبَانًا وَأَنَّهُمْ لاَ يَسْتَكْبِرُونَ

‘’İman edenlere karşı düşmanlık yönünden insanların en şiddetlisi olarak Yahudileri ve Allah'a ortak koşanları bulursun. Ve yine iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da: "Biz Hıristiyanlarız" diyenleri bulursun. Çünkü onların içlerinde keşişler ve rahipler vardır. Ve onlar büyüklük taslamazlar.’’ (Maide-82)

Zira o günden bu zamana kadar geçen altmış yedi yılda, yurtlarından kovulan beş milyondan fazla Müslüman, yıkılan yedi yüze yakın köy, binlerce harabeye çevrilen ev, cezaevlerinde işkence gören binlerce çocuk, kadın, genç, yaşlı Müslüman. Bunlarla birlikte vahşice işlenen cinayetler ve ölümün bin bir çeşidi Filistinli Müslümanlar üzerinde uygulanmaya halen devam etmekte. Filistinli Müslümanlar için “İsrail” barbarlığın başı, katliamların mimarı bir terör rejimi oldu. Hiçbir uluslararası hukuk kuralının geçerli olmadığı gibi başta ABD ve İngiltere olmak üzere diğer uluslararası devletler de işlenen insanlık dışı bu cürümlere ortaktırlar. Batılı devletlerin diğer işlerde olduğu gibi, insan hakları yönünden de Yahudiler karşısında Müslümanlara sahip çıkmadıkları gün gibi aşikârdır. Yahudi askerlerin ve milislerin vicdanları sızlatan insanlık dışı uygulamalarına da sessiz kalmaktadırlar. Hiçbir hak hukuk gözetilmemektedir.

Filistin meselesi, bütün İslam ümmetinin meselesidir. Ancak işgal edilen sadece topraklar olmamış, beyinler de işgale uğramıştır. Ümmete ait olan mesele daraltılarak Filistin sorunu önce Araplara ait bir mesele haline getirildi. Daha sonra daha da daraltılarak sadece Filistin halkının meselesi haline getirildi. Öyle ki, dünya Müslümanları tepki vermesinler, diğer konulara (Hilafet’in Yıkılmasında) olduğu gibi Filistin meselesinde de sessiz ve duyarsız kalsınlar, hatta bu işlere kafa yormasınlar istendi.

Filistin’e ve onun Müslüman halkına İslam coğrafyasındaki ülke yöneticilerinin de sahip çıkmadıklarına şahit olmaktayız. Hatta bu yöneticilerin bölge siyasetlerini “İsrail”in menfaatlerine zarar gelmeyecek şekilde kurguladıkları da bir gerçektir. “İsrail”e karşı girişilen toplu veya lokâl eylemlerde Yahudiler Müslümanlarla başa çıkamadıklarında, Filistin’in can damarı olan tünelleri kapatarak ekonomik yönden sıkıştırılan Müslüman halkın eylemleri gevşetmesi sağlanarak “İsrail”in nefes alması sağlanmaktadır. Ortadoğu’nun merkezine yerleşen Siyonist “İsrail” için, Mısır nefes borusu, Türkiye ise yemek borusu olmuştur. Gazze’ye insani yardım götüren Mavi Marmara gemisine haince saldırıda bulunması neticesinde kardeşlerimiz şehit oldular. Hepsine Allah’tan rahmet diliyorum. İslam’a ve Müslümanlara karşı tereddüt etmeden düşmanlığını her ortamda gösteren Yahudi “İsrail” Müslümanların kutsallarını çiğnemekten de geri kalmamış, necis ayaklarıyla Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa’ya girerek, bedenimizde infial uyandıran sinir uçlarımızı çiğnemiştir.

Hal böyle iken, Başbakanlığı döneminde C. Başkanı Erdoğan'ın siyasi danışmanlığını da yapan AK Parti sözcüsü Ömer Çelik, bir açıklamada bulunarak; “Kuşkusuz, İsrail devleti ve İsrail halkı Türkiye’nin dostudur.” dedi. Bu açıklama, açıklamayı yapanı bağlar denemez. Çünkü fiili olarak sözcülüğünü yaptığı iktidarda olan bir partisi var. Partinin idari organlarından habersiz böyle bir açıklama yapması beklenemez.

Biraz empati yapmanızı istiyorum ve buradan soruyorum; Sizin annenizi, babanızı gözünüzün önünde öldüren, evladınızı kurşuna dizenle dost olabilir misiniz?

Tarlanızı gasp edenle, hasada gelmiş ürünü yakanla dost olabilir misiniz?

Gecenin bir saatinde evinizi basıp, bir daha haber alamadığınız kızınızı, evladınızı alıp götürenle dost olabilir misiniz?

Siyaseten, hukuken sizin yaşamanıza tahammül gösteremeyenle dost olabilir misiniz?

“İsrail” partinizin ve hükümetinizin dostu olabilir ama Müslüman Türkiye halkının asla dostu olmayacak.

Gasıp Yahudi varlığı “İsrail” yeryüzünden silinene kadar Müslümanların ebedi düşmanı olarak kalacak.

Allah Subhanehu ve Teala şöyle buyurdu:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَتَّخِذُواْ الْيَهُودَ وَالنَّصَارَى أَوْلِيَاء بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاء بَعْضٍ وَمَن يَتَوَلَّهُم مِّنكُمْ فَإِنَّهُ مِنْهُمْ إِنَّ اللّهَ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ

“Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Şüphesiz Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez.’’ (Maide-51)

Ey yöneticiler! Hal bu iken, nasıl olur da Rabbimizin emrine muhalefet ederek Yahudilerle dost olmayı düşünebilirsiniz?

@Kadir_Kasikci