Türkiye ve Dünya gündeminde yaşanan her yeni olay bize İslam nizamına olan ihtiyacı tekrar tekrar hatırlatıyor. İnsanların feryatları arşı alayı inletirken, çözüm adına yöneticiler, akademisyenler, sosyologlar, toplum bilimciler hiçbir derde derman olmayan açıklamalarda bulunuyorlar.
Kars’ta cep telefonu satışı yapan babasına yemek götürmek üzere evinden çıkan 9 yaşındaki Mert Aydın, bir çöplükte tecavüze uğramış ve öldürülmüş olarak bulunuyor. Kars halkı ayakta, Türkiye şokta…
Adana'da kaybolan Gizem’in katili ise şöyle diyor “Evdeki koli bandını arabaya koydum. Gizem gelince 'Pikniğe götüreceğim' diyerek kandırdım. Yanıma aldığım koli bandıyla ellerini bağladım, ağzını da aynı bantla kapattım. Cebimdeki bıçağı çıkarıp, vurdum. Gizem yere düştü, bir iki adım sekti. Üzerine benzin döktüm. Kibritle ateşe verdiğimde çığlıklar atmaya başladı. Arabanın yanına gittim, 20- 25 dakika bekledim, orada ağladım…" Adana halkı ayakta, Türkiye şokta.
Gizem’in yüreği yanık annesi Yöneticilere seslenerek “Kendilerinin de evlatları var, yavruları var. Ona içeride bir yudum su vermesinler. İçeride yaşatmasınlar onu. Assınlar, onun da canına aynı acıları katsınlar. Katsınlar ki başka Gizemler ölmesin. Ben bu acımı tarif edemiyorum. Onun içeride kalması sadece bana acı veriyor. Başka da bir şey vermiyor. Daha beter acıma acı katıyor. Assınlar onu ya assınlar. Yavruma yaptığı işkencenin aynısını yapsınlar içeride. Haberini versinler desinler ki ‘Hatice hanım yavruna yapılan acının aynısı ona da yapılıyor' desinler, benim yüreğim soğusun... Milyonlarca evlat yanıyor. Eğer başbakansa beni bir vatandaşı olarak biliyorsa benim de yüreğimi soğutsun. Benim yavrumun toprağı soğumadan onun acısı bana gelsin. Başka da bir şey istemiyorum."
Annenin aslında istediği Adaleti ancak ve ancak İslam ceza hukuku verebilirdi. Rabbimiz şöyle buyurmuştu; “Ey temiz akıl sahipleri! Kısasta sizin için bir hayat vardır. Ümit edilir ki, korunursunuz.” (Bakara 179)
Katilleri isteyen, devletin cezalarını yeterli bulmayan insanlar, idam geri gelsin diye sosyal medyada kampanyalar başlattılar. Buna STK, Dernek ve bazı siyasi partilerin yetkilileri de Avrupa, ABD gibi devletlerin uygulamalarını da örnek gösterilerek destek verdiler.
Konu ile ilgili bazı twitler;
#cocukkatilleriasılsın cezalar düştükçe daha kaç ailenin çocuğu öldürülecek...
#idamcezasısapıklara gelsin #cocukkatilleriasılsın ibret için şehir meydanlarında uygulansın
Siz ne iğrenç insanlar oldunuz ya 6-7-9 yaşındaki küçücük çocuklara nasıl kıyıyorsunuz. Beter olun. #Cocukİstismarınaİdam #cocukkatilleriasılsın
Psikolog Esra Işıktekiner Özdemir, cinayetler için “Genellikle pedofilinin sebebi, bu şahısların kendi çocukluklarında yaşadıkları tecavüz ve buna benzer olaydan sonra yaşadıkları travmadan kaynaklanıyor” diyen Özdemir, ceza konusunda ise şu an ki ağırlaştırılmış müebbet yaptırımlarını yeterli olmadığına dikkat çekti.
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İlahiyatçı Yusuf Yiğitalp, daha önce var olan idam yasasının siyasi bir nedenle bu kaldırıldığını hatırlatarak, idamın kaldırılması ile ülkemizde suç oranlarında yaşanan hızlı artışa vurgu yaptı. “Bugün Batı ülkelerinde idam var. ABD’de, Avrupa’da belirli suçlar için idam var.İdam işin temelinde bir zorunluluk. Çünkü ölen bir insanın hakkı, öldüren adamdan hakkını almasıdır. Bu hakkı, maktulün yakınları ancak bağışlayabilir veya infazı isteyebilir. Bu hak, maktulün varisleriyle ilgili bir konudur. Daha önce siyasi bir gerekçe ile kaldırılan idamın tekrar gelmesi bir zarurettir.” diye konuştu.
Türkiye, çocuk istismarı ve özellikle çocuğun cinsel istismarı sıralamasında dünya üçüncüsü olarak zirvede yer alıyor. Adalet Bakanlığı verilerine göre, Türkiye'de çocuğa karşı işlenen cinsel taciz, saldırı ve istismar suçları ile ilgili davaların sayısında 2008'den 2013'e kadar olan 5 yıllık süreçte %400 oranında artış yaşanmış. Türkiye'de 2012'de en az 660 bin çocuk cinsel taciz ve tecavüze maruz kalmış. Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerine göre, 2008-2011 yılları arasında kaybolan çocuk sayısı 27 bini geçti. İçişleri Bakanlığının son paylaştığı veriye göre 15 bin 900 çocuk kayıp. Ancak Yakınlarını Kaybetmiş Aileler (YAKAD) ise kayıp çocukların sayısının 30 binden fazla olduğunu söylüyor. Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre 13-18 yaş arasındaki çocukların evden kaçmalarının başlıca nedenleri olarak, gönül ilişkisi, aile baskısı, macera hevesi ya da iş bulma ümidi belirtiliyor.
İslam nizamı yerine uygulanan nizamların bu bilançosu olağan neticedir. Eğer beşeri nizamlar ile insanlık mutlu olabilseydi, adalet tesis edilebilseydi Allah Subhanehu ve Teala bize İslam Nizamını gönderir miydi?
Biz idam cezası geri gelsin istemiyoruz, İslam nizamı geri gelsin, uygulansın istiyoruz.
İslam nizamı uygulansaydı kadına, erkeğe ve çocuğa bir bütünde insana olan bakış değişirdi. Yeryüzünün Halifesi olan insanoğlu yeryüzünde zulmün değil hayrın kaynağı olurdu.
İslam nizamı uygulansaydı, ne Mısır’da ne de başka bir yerde Müslümanları yargılamaya zalimler ve kafirler güç yetiremezlerdi. Sözde mahkemelerde yargılanan Müslümanlar kurtarılır, yargılayanlar yargılanır, gerekli cezalara çarptırılırlardı.
İslam Nizamı uygulansaydı, Kırgızistan’da ki bacımızın babası ve diğer babalar sırf “Rabbim Allah” dediği için öldürülemez ve çocuklar cezaevlerine atılamazdı.
İslam Nizamı uygulansaydı, Orta Asya, Orta dogu, Afrika, Avusturalya, Amerika, Avrupa kıtalarındaki zulümler sona erecek ve Darul İslamın emanı altında adalet tesis edilecekti.
İslam Nizamı uygulansaydı, davet ve cihat yolu ile fitne ortadan kaldırılacak ve Allah’ın adaleti ile insanlık izzete, şerefe, hidayete ulaşacaktı.
O halde iliklerimize kadar küfrün, zulmün altında yaşayan İslam ümmeti artık yamalı çözümleri değil sadece ve sadece İslam Nizamını istemelidir. Biz idamı yada başkasını değil sadece ve sadece İslam nizamını istiyoruz. İslam nizamını uygulayacak sistemin adı ise Raşidi Hilafettir…
Allah (onlara) şöyle dedi: "Birbirinize düşman olmak üzere hepiniz oradan (cennetten) inin. Artık benden size bir hidayet geldiği zaman, kim benim hidayetime uyarsa işte o, sapıklığa düşmez ve (ahirette) zahmet çekmez. Her kim de benim zikrimden (Kur'ân'dan) yüz çevirirse, (bilsin ki) ona dar bir geçim vardır ve onu kıyamet günü kör olarak haşrederiz. "Rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin, oysa ben gören bir kimseydim" der. Allah: "Böyledir, sana âyetlerimiz gelmişti de onları sen unutmuştun, bugün de öylece unutulursun" der. Ta-Ha (123-126)