Başbakan Ahmet Davutoğlu, Meclis Genel Kurulunun olağanüstü toplantısında Hükümet programını açıkladı. 189 sayfalık programda hedefler:
İleri demokrasi,
Güçlü ekonomi,
Çözüm süreci ve yeni anayasa,
Paralel yapı (Gülen Cemaati) ile mücadele,
189 sayfalık hükümet programı hazırlanmış. Ancak hazırlanan bu programın içeriğine bakıldığında, acaba bu program gerçekten ülkenin karşı karşıya kaldığı problemlerin çözümüne ilişkin hazırlanmış bir program mıdır? Yoksa bir tek adamı memnun etmek, onun bekasını sağlamak ve kendisine ne kadar sadakat gösterildiğini ispatlamak için hazırlanmış bir program mıdır?
Türkiye gerek ülke içerisinde gerekse ülke dışında devasa sorunlarla karşı karşıyadır. Hazırlanan programın bu sorunları çözecek nitelikte olması gerekirken aksine, bol bol hamasetin olduğu görülmektedir. 62. Hükümetin Parti Programı’nda bırakın ülke sorunlarını çözmeyi, çözüm olarak sundukları planların yeni sorunlar üreteceğinden hiç kuşku yoktur.
Evvela yüz’e yakın yerde geçen “ileri demokrasi” ifadesi tüm sorunların kaynağıdır. Ümmetin akidesiyle uyuşmayan bu sistemi Müslümanlara uygulayarak yaklaşık yüz yıldır kalkınma iddiasında bulunan bu hükümetle birlikte tam 62 tane hükümet kurulmuştur. Ancak ne insani, ne ahlaki, ne maddi, ne de ruhi bir kalkınma sağlanamamıştır. Toplumun her geçen gün ifsadına neden olan bu sistemi hala kalkınmanın esası kılmak ancak, akıl tutulmasıyla izah edilebilir.
189 sayfalık Parti programında en öne çıkan aslında üç konu vardır bunlar şunlardır:
1- Hükümet ilk defa Parti programına “çözüm sürecini” ekledi. Yani Kürt sorununa ilişkin geçmiş hükümetin politikalarının devam edeceğini tekrarladı.
2- İsmine paralel yapı denilen Gülen Cemaati ile mücadelenin devam edeceğini vurguladı.
3- Yeni Türkiye ve 2023 vizyonuna özellikle vurgu yaptı.
Kürt meselesine ilişkin Cumhuriyetin kurucu kadrosu tüm Müslümanların arasında ki İslam bağını ve Hilafet’i ilga ederek yerine laik Türk milliyetçiliği esası üzerine Cumhuriyeti kurmuştu. Böylece ümmetten bir ulus yaratmak istiyorlardı. Ancak yıllarca uygulanan bu devlet politikası devasa bir sorun oluşturdu. Binlerce insanın ölmesine milyarlarca liranın harcanmasına neden oldu.
Genelkurmay Başkanı son Cumhurbaşkanlığı resepsiyonunda “çözüm sürecinin ne olduğu hakkında bizde bir bilgi yok dedi. Bu ise süreci yöneten kurumlar arasında koordineli bir çalışmanın olmadığını gösterir. 2005 yılından itibaren başlatılan ve günümüzde de birçok isim değişikliğinden sonra “çözüm süreci” kavramı ile ifade edilen sürecin ana hedefi şudur:
Kürt kavminin inkâr, iskan ve asimile yöntemiyle sisteme entegre etme politikasının iflas etmesinden sonra Kuzey Irak ve Suriye’de ki gelişmeler üzerine bu defa da Kürtleri demokrasi /eşit yurttaş, adı altında Türkiyelileştirmek ya da sisteme entegre etme projesidir. Güvenlik ya da demokratikleşme gibi politikalarla İslam’dan boşalan yeri doldurmak istiyorlarsa bu çözüm asla başarıya ulaşmayacaktır. Çünkü İslam’a sımsıkı bağlı olan Kürt kavmi İslami projeden başka hiçbir projeye entegre olmaz.
Paralel yapıyla (Gülen Cemaati) mücadele konusuna gelince; bu tamamen Erdoğan ve yakın çevresinde yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla ortaya çıkan belge ve bilgiler çerçevesinde suçlamanın önünün kesilmesi için Hükümet programına girmiştir. Yani asıl amaç Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı memnun etmektir. Nitekim önceki günlerde, Savcılık, 17 Aralık operasyonu şüphelilerinin olduğu gibi, 25 Aralık Operasyonu şüphelisi 96 kişi hakkındaki (Bilal Erdoğan da içinde) dosyayı kapatmış, toplanan bilgi ve belgelerin de “imhasına” karar vermiştir. Paralel yapı ile mücadele hükümet programına bile girmesi Erdoğan ve çevresinin en çok korktuğu şeyin rüşvet ve yolsuzluk dosyasının mahkemeye taşınması olduğunu göstermiştir.
Ahmet Davutoğlu’nun Hükümet Programı’nın bir diğer vurgusu olan “2023” vizyonuyla ilgili söylediklerine gelince; “Türkiye dünyanın 10. büyük ekonomisi olacak”, “Önümüzdeki 10 yılda Türkiye “gelişmiş ülkeler” arasına katılacak”, “2053, 2071 vizyonuyla Türkiye Cumhuriyet’in hedeflerine ulaşacak” gibi söylemler sadece propaganda amaçlı hamasi söylemlerden öte bir şey değildir.
Zira yeni Türkiye ile eski Türkiye arasında hiçbir fark yoktur. Yeni olan tek şey, eski Dış İşleri Bakanı Davutoğlu’nun Başbakan olmasıdır. Bu nedenle Meclis içerisinde grubu bulunan tüm Partiler hükümetin programını eleştirdi. Ancak bu eleştiriler de Müslüman Türkiye halkının ve ülkenin gerçek ihtiyaçları ve sorunlarını çözmekten uzaktı.
إنّها أمانة وإنّها يوم القيامة خزي وندامة إلاّ من أخذها بحقّها وأدّى الذي عليه فيها
“Şüphesiz yönetim işi bir emanettir. Kıyamet günü de utanç ve pişmanlıktır. Ancak onu hakkıyla alan ve onu hakkıyla yerine getiren müstesna!”