Halep, Türkiye Eliyle Düştü Şimdi Sıra İdlib’de!
13 Temmuz 2017

Halep, Türkiye Eliyle Düştü Şimdi Sıra İdlib’de!

G20 liderler zirvesi sırasında ve sonrasında ABD Başkanı Trump, Rusya lideri Putin ve Erdoğan arasında ayrı ayrı yapılan görüşmelerde, terörle mücadele ve Suriye meselesi üzerinde duruldu. G20 ülkelerinin onlarca sorunu varken Suriye, Batı’nın ve Türkiye’nin gündemindeki birinci öncelikli yerini korumaya devam ediyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya'da yayımlanan İzvestiya gazetesine on beş gün önce verdiği bir demeçte, Türkiye’nin Suriye’ye yönelik yeni bir harekât yapabileceği sinyalini vermişti. Erdoğan; “Suriye'de şu anda olumsuz süreçler görülüyor. Eğer bu durum sınırlarımız için bir tehdit oluşturursa Fırat Kalkanı operasyonunda olduğu gibi tepki vereceğiz” dedi. Erdoğan, “daha önce Menbiç ve Rakka'yı terörist gruplardan kurtarmaya hazır olduklarını ifade ettiklerini fakat ABD liderliğindeki koalisyon güçlerinin 'bahislerini Kürt gruplardan yana oynadığını' söyledi.” Erdoğan ayrıca; PKK/YPG'yi kastederek, Ankara'nın, “stratejik partnerlerinin teröristlerle ortak hareket etmesinden üzüntü duyduğunu” ifade etti ve Türkiye'nin Afrin’e yönelik bir operasyonu yapabileceğini vurguladı.

Rus medyası Svobodnaya Pressa’nın haberine göre ise; Afrin operasyonu "Fırat Kılıcı"nın 70 gün süreceği iddia edildi. ABD-PYD yakınlaşmasını bahane ederek Afrin'den çekilme kararı alması ve Türkiye'nin yapacağı Fırat Kılıcı operasyonuna destek verdiğini açıklamasıyla Rusya, yapılacak yeni operasyonun ortamını hazırlanmakta. Konunun ilginç tarafı, Astana'da yapılan görüşmelerde, Suriye kıyamının kalbi konumunda olan İdlib ve kırsalını “çatışmasız bölge” ilan ederek buraları koruma görevinin Rusya ile Türkiye’ye verilmiş olması. Bir başka ilginçlik ise; bu haberleri Rus medyasından öğreniyor olmamız. Türkiye’de belediyelerin park açılışını dahi haber yapan medyanın, ümmetin en önemli konularından biri olan Suriye meselesiyle ilgili Türkiye’nin de içinde yer aldığı bu yeni projeden kamuoyunu haberdar etmemesi sizce de ilginç değil mi?

Daha önce de yazmıştım. Suriye, uluslararası açıdan Amerika’nın kontrolündedir. Avrupa’yı Suriye’den dışlayan ABD, Rusya’yı da kendi emellerine alet ediyor. Bölgesel devletler de Amerika’nın güdümünde. İran, Suudi Arabistan ve Türkiye gibi bölgesel etkin ülkeler, Amerikan yanlısı ülkelerdir. Ayrıca Suriye rejimi, PYD, YPG ile SDF de ABD’nin avucundadır... İşbirliği yapmadık müttefik, yandaş ve kukla bırakmayan Amerika, şimdiye dek Suriye’de planlarını net bir şekilde de hayata geçiremedi.

Halep Nasıl Düşmüştü!

Hatırlanacağı üzere; direnişin kalelerinden olan Halep, Esed’e ait savaş uçakları ve helikopterler tarafından Scud füzeleri, misket, vakum ve varil bombalarıyla bombalanmasına ve uzun süre kuşatma altında tutulmasına rağmen rejim güçlerince ele geçirilemeyince ABD, Türkiye’yi devreye sokmuştu. “Fırat Kalkanı” adı verilen harekâtla Türkiye, Cerablus üzerinden Kuzey Suriye’ye girdi ve Güney Halep’teki “Türkiye yanlısı” devrimcileri IŞİD’le mücadele için yanına çekti. Diğer taraftan İran, binlerce Şii’yi ve kendisiyle birlikte hareket eden silahlı güçleri Güney Halep’e gönderdi. Bu projeyle, Halep’teki gerçek çatışma cephesini zayıflatmak, yeni bir savaş cephesi oluşturmak ve olabildiğince devrimcileri Halep’teki savaştan uzak tutmak, kentin düşmesinin önünü açtı.

Türkiye İhanete Doymuyor

Astana görüşmeleri çerçevesinde Suriye’ye yönelik alınacak kararlar ve bu kararlara yönelik olarak sahada uygulama sorumluluğunu Rusya, Türkiye ve İran’dan oluşan üçlü garantör devlet üstlendi. Garantör devletler içerisinde Suriye’de en stratejik görevi ABD adına üstlenense Türkiye’dir. Zira Rusya’nın durumu açık. Yüz yıllardır İslam’a karşı canhıraç mücadele eden kâfir bir devlet. İran ise, 1979 devriminden sonra ABD ile kapalı kapılar ardında yürüttüğü işbirliğini, özellikle 2011’de başlayan Suriye devriminden sonra aşikâr ederek artık saklamadan, alenen yürütür hale geldi. #TerörünBaşıABD ile işbirliği ve Katil Esed’e verilen güçlü destek İran’a, Suriye devrimine ve Müslümanlara ihanet eden hain devlet olma vasfını da yükledi. Türkiye’ye gelince; Türkiye, kuzu postuna bürünmüş kurt vasfını henüz devam ettiriyor. “Fırat Kalkanı Harekâtı” ile Halep’in düşmesindeki ihaneti göremeyenlerin oluşturduğu kamuoyu ile Suriye’de muhaliflerin “ağabeyi” rolünü sürdürüyor. Halep rejim lehine düştü, ancak Türkiye’nin ihaneti bitmedi; sıra İdlib’te…

Putin tam da bu noktayı işaret ederek; "İdlib ve Suriye'de oluşturulması umut edilen çatışmasızlık bölgeleri Türkiye'nin desteği olmadan oluşturulamaz." dedi. Suriye’de dört yerde “çatışmasızlık bölgesi” oluşturup Rusya ve Türkiye’yi de barış gücü olarak İdlib’te konuşlandırmak isteyen ABD, halkı “güvenli bölgelere sevk” aldatmacasıyla İdlib’ten çıkarıp rejim güçlerini buraya yerleştirmeyi planlıyor.

Süreci şöyle bir değerlendirdiğimizde;

Yukarıdaki açıklamayı yapan kim? -Putin! Esed’in destekçisi…

Projeleri hazırlayan kim? -ABD! Esed’in destekçisi…

Peki, Suriye’de bu azılı vahşilerle işbirliği yapan kim? -Türkiye!

Bu durumda Türkiye, ABD ve Rusya ile birlikte Esed’in destekçisi değil de nedir?

Suriye’de devriminin önünü kesmek adına yapılan Cenevre, Astana, Türkiye, Arabistan, Rusya, Viyana ve Almanya toplantıları birer ABD projesidir. Bu toplantılar, ister ABD’nin doğrudan katılımıyla yapılsın, isterse garantör devletler Rusya, Türkiye ve İran tarafından icra edilsin, Suriye ile alakalı çıkarılan bütün projeler kâfir Amerika güdümlüdür. Türkiye’de Müslümanlar 15 Temmuz’la oyalanırken, kâfirler ve onların işbirlikçi kuklaları eliyle Halep’te, İdlib’te, Rakka’da, Musul’da Müslümanların nezih kanları heder edilmeye devam ediyor.

Bütün dünya bir araya geldiği halde bir avuç muhlise diz çöktürülemeyen Suriye devrimi, ihanetlere rağmen izzetle, vakarla, Allah Subhanehu ve Teala’nın izniyle yoluna devam ediyor. Samimi Muhlislerin eliyle Raşidî Hilafet elbette yakın bir günde doğacak ve Hilafet, Müslümanları yeniden dünyanın efendisi yapacaktır. İslam ve Müslümanlar izzet bulacak, küfür ve kâfirler de zillete düşeceklerdir, biiznillah…

#İdlibHalepOlmasın

@Kadir_Kasikci