Gerçek Bir Hilâfet İçin Konuşmanın Tam Zamanı
06 Mart 2015

Gerçek Bir Hilâfet İçin Konuşmanın Tam Zamanı

İslami fikriyatın erozyona uğratılmaya çalışıldığı bir zaman diliminde yaşıyoruz. Buna rağmen geçen Salı İstanbul/Üsküdar Kültür merkezinde Hizb-ut Tahrir / Türkiye Vilayeti tarafından düzenlenen “Demokratik Başkanlık Modeli mi, Raşidi Hilafet mi?” isimli konferans umut verici bir gelişmeyi başlattı diyebiliriz… Türkiye’deki bir takım çevrelere bu konunun konuşulması henüz erken gelebilir. Siyasi düşünceye sahip olan kimselerin ajandalarında Hilafet başlığı en sonlarda bekleyebilir. Zamansız ve gereksiz bir tartışma olarak görüp, sizin gibilerin sırasının gelmesine daha var diyenler de çıkabilir.

Türkiye’de Müslümanlar, İslami bir takım duyguların politize edilmesi ile siyasi bir illüzyonun karşısında şaşa kalmanın içerisinde. İllüzyonun sahiplerinin, sürdürülebilir başarı ve alternatifsiz olması için toplumun demokrasinin tek çözüm olduğu hipnozundan çıkmaması gerekmektedir. Bunun için de insanlara siyasi illüzyonun hilesini göstermemek, dikkatlerini dağıtacak siyasi ortamlar oluşturmak gerekir.

Tabii ki bu halin sürdürülebilirliğini planlayanlar bu durumun handikabının farkındalar. O da oluşturulan bu siyasi ortamların güçlü bir fikri temel desteğine ihtiyaç duymasıdır. Türkiye’deki siyasetçiler incelendiğinde, demokrasi hipnozunun sürdürebilirliğini sağlayacak siyasi ortam oluşturmada ufuklarının genişliği birçok aydın ve kanaat önderinden oldukça ileri safhada. Özellikle son 10 yıldır Türkiye’deki siyasetçilerin performanslarına, aydınlar ve siyasi strateji uzmanları yetişemiyor.

Türkiye’de siyasetçiler Müslüman halkın demokrasi hipnozundan çıkmaması için ellerinden geleni ardlarına koymuyor. Kimi zaman çözüm süreci merkezli yürütülüyor. Kimi zaman biz iktidar olamazsak CHP iktidar olur ise 28 Şubatlar tekrar yaşanır, deniyor. Müslümanları, takip ettikleri siyasi fikirlere politize eden söylemlerini temellendirdikleri siyasi kavramlarda “Demokrasi”, “Sivil Devlet”, “Milli İrade”, “Liberal İslam” çerçevesinin dışına kim çıkarsa Laik sistemin yasak elmasını yer tutumu sergileniyor.

Yeni Türkiye’nin siyasal yapısının tek sorunu üretmiş olduğu demokratik siyasi konseptin İslami alt yapısını oluşturacak fikri açıktır. Fakat mevcut siyasetin, İslam Dininin desteklediği güçlü bir fikri temeli bulunmamaktadır. Türkiye’de Müslümanların geneline demokratik laik sistemin İslam ile çelişmediğini delilleri ile anlatacak çoğunlukta âlim ya da entelektüel yok. Var olan birkaç tane ise İslam’ın usulünden hareket edemeyeceği için Müslüman halkın geleneksel yapısı karşısında marjinal kalmakta, ancak sosyete hocası olabilmektedir. Toplumun geneline asla hitap edemiyorlar... Türkiye’de demokrasiyi savunan âlim açığının oluşturduğu fikri düşüklük siyasetçiler ile suni önlemler alınarak doldurulmaya çalışılmaktadır. Müslümanlar demokrasi fikrine inanmıyorlar.

Bu fikri açığı kapatmaya gücü yetmeyen beyinler çareyi Hilafet yönetim şeklini gündem dışı bırakarak ötelemekteler. Hilâfet’in şer’î bir farziyet olduğu hakikati karşısında üç maymunu oynamaktalar. 3 Mart 1924’te kaldırılan Hilafet’in yerine kurulan rejimin fikri alt yapısı İslam ile birebir zıt! Demokratik tercihler ile Müslümanların kendilerinden birini seçme yöntemini kullanarak kadük nizamlarının bekasını sağlamaya çalışıyorlar. İslami Devlet’in hayat sahasından kaldırılması ile gücü ve kuvvetini batının finansal değerlerine endekslenen üçüncü dünya ülkesi olma gururunu, demokratik teamüller ile yaşamak istiyorlar.

Toplumun fikri açığının hiçbir zaman demokratik fikirler ile kapatılamayacağı gerçeği suni siyasi ortamlar oluşturmakta. Bu çevreler Hilafet fikrinin karşısında zaman kazanmaya çalışmaktadır. Ümmet için gerçek bir Hilâfet’in konuşulmasının tam zamanı gelmiş hatta geçmektedir. Demokratik yönetim sisteminin fikri seviyesinden yüksek olan İslam’ın yönetim sistemi, kamuoyunda hileli yöntemler ile diskalifiye edilmeye-ezik gösterilmeye çalışılıyor. Fakat Müslüman halklardaki fikri açığı kapatamadığı için her an çökme ihtimali yüksektir. Artık Müslümanlar İslami düşüncenin ürettiği gerçek bir Hilafet’in tekrar hayat sahasına gelmesi için çalışmaktadır.

İslam Tarihi gün gelecek Ümmet’in fikri kalkınmasının tehiri için gayret sarf eden kimseleri Ebu Cehil babında, yetiştireceği nesillere anlatacaktır.

@hak_anbolat