Erdoğan BM’de Kime Ne Söyledi
26 Eylül 2014

Erdoğan BM’de Kime Ne Söyledi

NATO toplantısında Obama ve Erdoğan görüşmesi, Amerika savunma bakanının Türkiye ziyareti ve görüşmeler, Dışişlerinin karşılıklı görüşmeleri, bölge ülkeleri ile toplantılar, BM toplantısı sırasında terör bahane edilerek Irak’tan sonra Suriye’nin vurulması sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bölgedeki terör örgütlerine karşı yapılmış bir eylem olarak bizim de olumlu yaklaştığımız bir adımdır. Bu yol haritasının kararlılıkla sürdürülmesi gerekir, ara verilmesi yanlış olur diye düşünüyorum. Üzerimize düşen görev neyse yapacağız, askerî, siyasî hepsi...” açıklamaları çoğu kesimleri şoke etti. Bazıları hala şoku atlatamamış olacak ki sessizliğini bozmuyor, bazıları ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı bu açıklamasından dolayı eleştirdi, kınadı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM Genel Kurulundaki konuşması ise farklı yorumlandı. Bazı kesimler “Zalimlere meydan okuma” “Hakkı Haykırma” gibi değerlendirirken bazıları ise “Erdoğan’ı kimse dinlemedi” “BM salonu Erdoğan konuşurken boştu” gibi başlıklarla verdi. Öncelikle BM hakkında kısa bir giriş yapalım sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ne demiş yorumlayalım.

İkinci Dünya Savaşı müttefik devletlerin zaferi ve Nazi Almanya’sının hezimeti ile sonuçlanınca, küresel bir güç olarak Hilafet Devleti’nin bulunmadığı bir sırada, dünya arenası yeni bir dünya düzeni koymak ve yeni devletlerarası kurumlar oluşturmak için öncesine nazaran daha elverişli hale geldi ve Birleşmiş Milletler Teşkilatı kuruldu.

Dolayısıyla Amerika, kabuğundan çıkmaya karar verip İkinci Dünya Savaşı koşullarının ve sonuçlarının avantajlarını kullanarak oluşturduğu devletlerarası sistemin ekonomik ayağı olarak IMF ve Dünya Bankası’nı, askeri ayağı olarak NATO’yu ve siyasi ayağı olarak da Birleşmiş Milletler ile Güvenlik Konseyi’ni kullanmaya başladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan BM konuşmasında: “Birinci Dünya Savaşı'na sahne olan coğrafya halen huzurdan yoksun. Irak, Filistin, Yemen, Ukrayna, Suriye... Geniş bir coğrafya kriz içerisinde…” Bu coğrafya dediğiniz bölge birinci dünya savaşı sürecinde Osmanlı Hilafet Devleti’nin topraklarıydı. Bu ülkeleri birinci dünya savaşı sonrası İslam’ın yönetim şekli Hilafet kaldırarak, Müslümanları farklı devletlere bölenler BM devletlerinin atalarıdır. BM ülkeleri atalarının izinde giderek şeytani projeleri ile her zaman fitnenin kaynağı olmuşturlar. O halde bu ülkelerle birlikte diğer devletlerinde huzura kavuşmamasının asıl nedeni kapitalist rejimler ve BM gibi kurumların daimi üyeleri değil midir? Haliyle bu bölgedeki krizin nedeni salonda çoğu olmasa da BM üye ülkeleridir. Kaldı ki Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olduğu Türkiye Cumhuriyeti birinci dünya savaşı sonrasında bu Batılı Kâfirlerin kanunları örnek alınarak kurulmuştur. Hala Türkiye’nin BM üyeliği, Avrupa Birliği kapısında beklemesi bu anlayışın devam ettiğinin göstergesi değil midir?

Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Çocuk ve kadınlar katlediliyor. Sadece geçtiğimiz yıl, dünyada 5 yaşın altında 6 milyon 300 bin çocuk hayatını kaybetti. Suriye'de 17 bin çocuk öldü. 375 bin çocuk yaralandı. 19 bin çocuk en az bir organını kaybetti.” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği bu katliamlara neden olanlar kimlerdi acaba? Bu katliamlar BM devletleri tarafından yapılmadı mı? Bu söylenenler ne kadar acı ve gerçek ise bunların BM kurulunda bu çocukların katillerine söylenmesi de en az bu kadar acıdır. Çünkü bu elleri kanlı kâfir devletlerden bu konular için bir şeyler yapmalarını beklemek hangi mantık ile izah edilebilinir? BM 5 daimi üyesi Amerika, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa başta olmak kâfirler tüm beldelerimizde çocuklarımızı, kadınlarımızı katletmedi mi? Çocukları öldüren, öksüz ve yetim bırakan bu ülkeler değil midir? BM ülkelerinden yardım çağrısı katilinden canını kurtarmasını istemekten farklı mıdır?

“Gazze Şeridi'nde modern silahların hedefi olan 490 çocuk katledildi. Kameraların ve objektiflerin karşısında, sahilde oynayan, okullara camilere sığınan çocuklar acımasızca yok edildiler. Filistin'de çocukların, kadınların, hatta engellilerin katledilmesine dünyanın dikkatlerini çekmeye çalışanları susturmak için, bir takım yaftaların kullanıldığını da ibretle izliyoruz” Filistin’de Müslümanlara saldıran terör devleti İsrail BM kararı ile oldu-bittiye getirilerek ilan edilmedi mi? Kurulduğu günden önce ve sonra terör devleti İsrail Müslümanlarla savaşında Batı tarafından desteklenmiyor mu? Terör kavramı “İsrail” olduğunda kullanılırken Amerika, İngiltere, Çin ve Rusya gibi devletler için neden kullanılmıyor? Çin Doğu Türkistan’da Müslümanlara “İsrail”’den daha fazla zulmetmedi mi? Yine Amerika Afganistan’da, Rusya Orta Asya’da Fransa Libya’da… aynı şekilde Müslümanlara zulmetmedi mi? Zalime sen zalimsin demek bu kadar zor mu? Zalimler arasında ayrım yapmak hangi aklın ürünüdür?

“21. yüzyılda insanlar açlıktan salgın hastalıktan ölüyor. Dünyanın zengin ülkeleri refah içinde yaşarken, fakir ülkeler açlık, kötü beslenme salgınlar ve eğitimsizlikle boğuşuyor.” Bu konularda da BM üye ülkeleri sorunun asıl nedenleridir. Amerika kendi kıtasında yerli halkları katletmedi mi? Bugün dahi başkanlarının renginden olduğu için Amerika’da siyahî insanlara yapılan zulümden dolayı olaylar yaşanmıyor mu? Afrika’yı sömüren, halkını köleleştiren bu BM üyesi ülkeler değil mi? Açlıktan insanlar ölürken bu ülkelerin zenginleri onların haklarını gasp etmedi mi? Bugün Irak işgali ve diğerlerinin nedeni yardım etmek mi? Yoksa bölgeyi kontrol ve sömürmek mi? Allah Subhanehu ve Teala insanlığa ihtiyacından fazla rızık gönderdiği halde İslam’ın paylaşım anlayışı uygulanmadığı için %5’lik sermaye sahipleri %95’lik kesimden fazla bir pay alıyorsa bunun sorumlusu kafir BM üye ülkeleri değil midir?

“Çocukların öldürülmesine, masum kadınların alçakça katledilmesine, halkın oylarıyla gelmiş iktidarların silah ve tanklarla devrilmesine seyirci kalanlar, sessiz kalanlar, tepkisiz kalanlar, bu insanlık suçuna alenen ortak olmaktadır.” Bugün bütün suçların faili olan BM üye ülkeleri, özellikle daimi 5 üye ülke en çok silah üreten ve bu silahları özellikle Müslüman ülkelerde kullanan ülkeler değil mi? Müslümanların evlatlarına silahı veren, fitneye zemin hazırlayan bu ülkeler değil mi? Kimyasal ve nükleer silahları ilk kullanan yine bu ülkeler değil mi? BM yukarıda da bahsettiğimiz gibi bu gayeler için kurulmadı mı?

“BM'ye, uluslararası kurum ve kuruluşlara karşı güven ve adalet duygusunu zedelemekte. Milyonlarca insanı umutsuzluğa sevk etmektedir. BM ve uluslararası kurumlardan umudunu kesenler terörün tuzağına düşüyorlar.” İslam’a ve Müslümanlara düşman bu kurum ve kuruluşlarda Müslümanların başındaki halkıyla düşman yöneticilerden başka umut bağlayan var mı? Müslümanlar ne zaman bu kurumlardan umut beklediler? Afganistan, Irak veya Libya halkı onları yardıma mı çağırdı? Terörün kaynağı olan bu kurum ve kuruluşlar nasıl umudun kaynağı olabilirler? Umudu İslam olan Suriye, Filistin gibi ülkelerin halkları için bu kurumlar kimyasal silahları ülkeden çıkarmak ve zalim rejimlere siyasi, askeri yardımdan başka ne yaptılar?

“Suriye meselesi de sınırları aşmaya başlamıştır. Filistin'deki sorun bölgedeki birçok meselenin temel kaynağı. İki devletli çözüm derhal hayata geçirilmeli. Bu siyasi, ahlaki, insani bir sorundur. Burada bunlar konuşuluyor ama konuşmak yetmez. Artık icraata ihtiyacımız var…” Sayın Cumhurbaşkanı Suriye meselesi zaten bir ümmet olan Müslümanların sınırların ötesinden etkilenerek başlayan bir devrimdi. Suriye dost ve düşmana birçok bilinmeyeni ayın on dördü gibi göstermiştir. Siz başından bugüne Suriye konusunda demokrasi sloganları ile Amerika’nın müttefiki olmasaydınız bunu daha iyi görecektiniz? Siz Filistin konusunda da çok konuştunuz, insanlar sizden artık icraat bekledi ancak siz sadece konuşmakla yetindiniz. Hatta konuşmalarınızda yukarda ki konuşmada olduğu gibi kâfirlere seslendiniz. Onları harekete geçmeye çağırdınız. Onların harekete geçmemesi değil, sizlerin harekete geçmemesi vicdanları yaraladı. Onlar kâfirler olarak işlerini yaparken, sizler Müslümanların başında olmanın sorumluluğunu yapmadınız. Filistin konusundaki iki devletli çözümünüz! Aslında Amerikan çözümünü dillendirmekten başka bir şey değildi. Sizden önce BM’de konuşan Obama’da sizin gibi Filistin için çözümden iki devlet olarak bahsetmişti. Siz onların sözcüsü gibi konuşmaktan ne zaman vazgeçeceksiniz?

“Küresel vicdan daha fazla yaralanmadan BM ağırlığını koymalıdır. Şunu ifade etmek isterim, dünya 5'ten büyüktür…” Sayın Cumhurbaşkanı küresel vicdan dediğiniz şey nedir? Eğer küresel vicdan BM üye ülkelerinin vicdanı ise inanın bu manada hiçbir zaman vicdanları olmadı. Halklardan bahsediyorsanız onların vicdanı dünyayı iki büyük savaşa sokan bu devletlerin ve onlara yardım eden Müslümanların başındaki sizlerin onların yanında yer almasıyla zaten çoktan yaralanmıştı. Bu BM üyesi kâfir devletlerin vicdanı yalnızca kendi menfaatleri olduğu için bugün Irak ve Suriye’yi vuruyorlar? Peki, sizin vicdanınız nerede? Onlarla birlikte olmaktan dolayı hiç sızlamıyor mu? Nasıl böyle hareket edebiliyorsunuz?

Dünya 5’ten elbette büyük, peki o halde neden küçük olan 5 ülkenin yanındasınız? Amerika ile Rusya ile Çin ile ilişkileriniz neden en ileri boyutta. Siz söylediğiniz bu söze inanıyorsanız sizden beklenen BM’nin yanında değil karşısında olmanızdır. Ancak siz sadece konuşuyor ama hiç harekete geçmiyorsunuz.

“Filistin'de sadece birkaç ay içinde 2 binden fazla insan katledildi. BM çözüm üretemedi. Suriye'de 2 milyona yakın insan öldürülürken BM etkin bir çözüm bulamadı. Mısır'da halkoyuyla seçilen cumhurbaşkanı darbe ile indirilirken ve verdiği oyun hesabını sormak isteyenler katledilirken BM de demokratik ülkeler de bunu sadece izliyor. Ve darbeyi yapan meşrulaştırılıyor.” Sayın Cumhurbaşkanı siz ne bekliyordunuz BM’den. Filistin, Suriye için çözüm üretmesini, Mısır’da darbenin karşısında olmasını gerçekten BM üye ülkelerinden bekliyor musunuz? Beklemiyorsanız neden hakkı konuşmuyor, haktan yana tavır almıyorsunuz? Bu devletlere bağlı hareket ettiğiniz sürece zilletten kurtulamayacağınızı hala idrak etmediniz mi? İzzet Müslümanların yanında değil mi? Siz bunları bilmiyor musunuz?

“…barış anlamına gelen İslam kavramının terörle yan yana kullanılmasına karşı çıkıyoruz. İslam’la terörün yan yana kullanılması inciticidir. Aynı şekilde insanlık dışı eylemlerine İslam etiketi yapıştıranlar da büyük saygısızlık içerisindedir. Türkiye olarak bölgede barışın tesisi için gayret gösteriyoruz.” İslam dinini sizden önce Obama BM konuşmasında suya sabuna dokunmayan, sadece namaz, oruç, zekâtı emreden bir dinden bahsetmişti. Obama’da İslam’ın barış dini olduğundan bahsetti. Evet İslam barış dinidir, ancak Allah’ın ilahlılığını kabul etmeyen tüm güçlerle mücadele etmeyi de bize emreder. Amerika ve diğer kâfirler ile mücadele etmek insanlığımızın ve Müslümanlığımızın gereğidir. Yani İslam sizinde bildiğiniz gibi sadece barışı emretmez. Yeryüzüne Allah’ın hâkimiyeti için Hilafet devletinin kurulmasını ve İslam’ın fert, toplum ve devlet boyutları ile yaşanması için mücadele etmeyi de emreder.

“Hiçbir ülkenin içişlerine karışmıyoruz, bölgemizdeki her ülkenin toprak bütünlüğüne saygı gösteriyor, bunu güçlü şekilde savunuyoruz.” Siz Amerikan yapımı koalisyonun yanında yer almakla aslında tüm mukaddesatlarımıza müdahale edilmesine müsaade ediyorsunuz. Aslında asrımızın Firavununa yardım ediyor ve tüm Müslümanları karşınıza alıyorsunuz. Amerika Irak ve Suriye’de tüm mücahit grupları, Irak ve Suriye halkını vuruyor. Amerika Irak ve Suriye ile değil İslam ve Müslümanlarla savaşıyor. O halde her ne gerekçe gösterilirse gösterilsin siz Amerika’nın yanına yer alırsanız büyük bir ihanete imza atmış olursunuz.

@musabayoglu