Geçtiğimiz günlerde ABD Başkanı Biden, yeni dünya düzenine geçildiğini ve küresel bir hükümranlığa herkesin boyun eğmesi gerektiğini söyleyerek bu sürecin de kendi kontrollerinde olacağını ima etti.
“Yeni dünya düzeni” ile ne kastettiklerini hemen hemen hiç kimse bilmemektedir. Muhtemelen; “İnsan ve ilişkilerinin yeni bir esasa göre düzenlenmesi” kastediliyor olsa gerek.
Mevcut düzen kapitalizm. Esası ise; “Tanrının hakkı Tanrıya, Sezar’ın hakkı Sezar’a” diye özetlenen, “yaratıcıdan bağımsız bir şekilde yeryüzünde kanun ve kuralların insan aklı ile düzenlenmesi” demek olan laiklik. (Hoş, diğer sistem olan sosyalizm/komünizm de aynı şekilde ya…)
Peki, Biden yaptığı açıklamada bunu mu kastediyor derseniz? Elbette ki hayır! Çünkü akideler iki şekilde olur: ya vahyin kontrolünde bir nizam ya da aciz insan aklının ürettiği hezeyanlar. Başkası vaka itibarıyla zaten mümkün değildir.
Dolayısıyla ABD Başkanı’nın söylemleri, “demokrasi” denen illetin ömrünü tamamladığının konuşulduğu şu günlerde hedef şaşırtmaktan öte bir şey değildir.
“Yeni dünya düzeni” söylemini dile getirmesinin tek nedeni, kendi çıkarlarının önceleneceğini, diğer sömürü devletlerini artık çok sıkıntılı günlerin bekleyeceğini, kendisine itaat etmeyenlere nefes alanı bile bırakmayacağını deklere etmektir.
Rusya-Ukrayna krizi oluşturarak Avrupa’yı Rusya’nın yeniden işgal edebileceği korkusu ile sindirmeye çalışmaktadır. Yeni doğalgaz ve petrol boru hatları ile kendisine bağımlı hâle getirecek ve dünyanın tüm servetlerini kendisi sahiplenmeye çalışacaktır. Bunun önünde durabilecek –Çin gibi- herhangi bir pürüze(!) izin vermeyeceğini belirtmektedir. AUKUS anlaşması ile Avustralya; Kuril adaları meselesi ile Japonya, Taliban’ın iktidara gelmesinin önü açılarak Afganistan (ve daha birçok plan) ile kendisine karşı olabilecek güçleri ablukaya alıp “Ya itaat edeceksiniz ya da yok olacaksınız” demeye getiriyor.
Tabi bunlar işe yarayacak mıdır? Elbette ki hayır!
Tarih buna şahittir. 395 tarihinde “Doğu” ve “Batı” diye ikiye ayrılmak zorunda kalan ve 476’da Batı Roma’nın çöküşü, 1453 yılında Doğu Roma’nın (Bizans) çöküşü, 1789’da krallıkların çöküşü, 1917’de Çarlıkların çöküşü, İkinci Dünya Savaşı ile “Güneşin batmadığı” Britanya İmparatorluğu’nun çöküşü… vd.
Bunların hepsi de yeryüzünde müstekbirlik taslayan zavallılardı. Hiç kimse sonları için ağlamadı ve onları geri getirmek için de çalışmadı/çalışmıyor. Çünkü kendi halkları da dâhil insanlığa verdikleri tek şey; kan ve gözyaşı idi.
Şimdi Amerika da seleflerinin izinde gitmektedir. 50 eyaletten oluşan bu devlet yıkılmak üzeredir. Pandemi sürecinde ülkelerin maskelerine el koyan, Meksika sınırına duvar ören, halkını açlığa, perişanlığa mahkûm etmesinden dolayı finans merkezi (Wall Street) vatandaşları tarafından işgal edilen, 2009 yılında “helvadan yaptığı kendi putu” olan serbest piyasa ekonomisini Mortgage krizi ile yiyerek, piyasaya müdahale edip büyük banka ve şirketleri kurtarmak zorunda kalan bu eli kanlı devlet çok yakında tarihin çöplüğüne atılacak ve emin olun herkes kendisini lanet ile anacaktır; tıpkı diğerlerinde olduğu gibi.
___
Her ne kadar Türkiye Ekonomi Bakanı Nebati’nin gözlerinde parlayan ışıltıyı göremesek de, Amerika’nın yıkılacağını görebiliyoruz. Bakan Nebati’nin gözlerinde olan parlamayı zaten halkın görmesi mümkün değil. Hayat pahalılığı, geçim derdi ve gelecek kaygısı, halkın hem Bakanın gözlerindeki ışıltıyı hem de trollerin tozpembe ülkesini görmeyi zorlaştırmaktadır.
Bakan Bey’in gözlerindeki ışığı görse görse ülkenin servetlerini iktidar ile bölüşen bir avuç kapitalist görebilir. Çünkü Bakan Bey yana yakıla onları beslemek için yurtdışından para dilenmektedir. Halkın vergileri ile doymak bilmeyen bu şirketler ve iktidar çevresi bu sayede ülkenin insanlarının geleceğini ipotek ettirmekten kaçınmamaktadır. Torununuzun değil torununuzun torununun bile borçlu olarak doğması onlar için sorun teşkil etmemektedir. İzzet ve şerefi İslâm dışında arayan hain ve korkak yöneticilerin devri çoktandır bitmişti ama adının konması gerekiyordu. Bu da çok yakında 2. Râşidî Hilâfet devletinin eliyle olacaktır. Allah’ın vaadi ve şanlı Rasulü’nün müjdesi olan Râşidî Hilâfet.
Ama gerek ABD Başkanı gerekse de Bakan Nebati bir noktada haklılar:
Biden haklı: evet, yeni bir dünya düzeni geliyor. Ama bu ikinci Râşidî Hilâfet ile olacak…
Bakan Nebati haklı: evet, gözlerde ışıltı var ve bu ışıltı, Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın yardımı ve çok yakın bir fetih müjdesine duyulan iştiyakın ışıltısıdır.
“Bekleyedurun, bizlerde sizler gibi beklemekteyiz.”[1]
[1] Tevbe Suresi 52