Başkanlık Sistemi Değil, Raşid-i Hilafet
05 Şubat 2015

Başkanlık Sistemi Değil, Raşid-i Hilafet

Türkiye’de genel seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte siyasette de hareketli günler yaşanıyor. Doğru ya da yanlış fark etmiyor! Halkların algısını eğer yönetebiliyorsanız oyların çoğunluğunu alıyorsunuz. 2002 yılında iktidara gelen Ak Parti, 3 genel, 3 yerel ve 2 referandum olmak üzere seçimlerde hep birinci Parti olarak çıktı. Girilen tüm seçimlerde “ana” bir tema belirleniyor toplumu kutuplaştırarak algı yönetimi ile seçimler kazanılıyor. Tabi bunda projesiz ve çapsız muhalefet partilerinin de rolü büyük. Bu yıl yapılacak genel seçimlerin ana teması ise “Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi” olacak. Yalnız bu “tema” bu defa Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan Davutoğlu tarafından ortaya atılmadı. İlk defa bir Cumhurbaşkanı, Recep Tayyip Erdoğan, “Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi” için halktan bir partiye oy vermelerini istedi. Kamuoyu yoklamaları halkın bu konuya ilgisiz olduğunu gösteriyor. Önümüzdeki dört ay boyunca Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisini Cumhurbaşkanı seçtikleri için halka teşekkür konuşması adı altında illeri gezerek, Başkanlık sistemini anlatacak. Böylece seçimlerden çıkacak sonuca göre “yeni anayasa” “başkanlık sistemi” ve “yeni Türkiye”nin temellerinin atılacağını söylemektedir.

Başkanlık Sistemi, Turgut Özal döneminden beri zaman zaman gündemde olan bir konuydu. Ancak bugün olduğu kadar ciddi bir gündem olmadı. Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in, siyaseten sıkıştığı dönemlerde gündeme getirdiği bu konu, artık Türkiye’nin gündeminde.

Muhalefet partilerinden CHP ve MHP, Başkanlık Sistemine karşı olduklarına dair açıklamalar yapıyor. HDP ise Amerika’daki başkanlık sistemi olacaksa, ya da Fransa’da ki gibi yarı başkanlık olacaksa olur diyor. Ak Parti’nin sunduğu Başkanlık Sistemi’nin ise başkanlık değil “tek adam” rejimi olduğunu iddia ediyor.

Konuyla ilgili "Başkanlık Sistemi yerine Hilafet’i konuşsak mı?" başlıklı bir makale yazan Yeni Akit Yazarı Faruk Köse ise konunun esasına parmak basıyor. Yani rejimin niteliği değişmeden hiçbir şeyin değişmeyeceğine vurgu yapıyor. Köse; “Esasta/Rejimde bir değişiklik ya da yenilik olmayacaksa, sistem “parlamenter” değil de “başkanlık” olsa ne yazar, “başkanlık” olmasa da “parlamenter” kalsa ne fark eder? Yani önemli olan, “sistem”in “başkanlık” ya da “parlamenter” oluşundan ziyade, o sistem ile uygulanan “rejimin niteliğinin ne olduğu, nasıl bir mahiyette tezahür ettiğidir” diyor.

Hükümet ise Başkanlık sisteminin diktatörlük olmadığını, asıl diktatörlüğün Parlamenter sistem olduğunu söylüyor. Başkanlık sisteminde parlamentonun görevinin yasa yapmak, başkanın görevinin ise yapılan yasaları uygulamak olduğunu söylüyor. Başkan yasa yapamaz, yasa tasarısı getiremez. Meclis’e seçilen vekiller ise bakan olamaz. Bakanlar meclis dışından başkan tarafından seçileceği ifade ediliyor.

Dikkat edilirse burada laiklik, demokrasi ve cumhuriyet hiçbir şekilde tartışmanın konusu bile değil. Dolayısıyla laik rejimin “parlamenter” sistemin başka bir versiyonu olan “başkanlık” sistemi ile yer değiştirmesinin Müslümanlar açısından hiçbir farkı yoktur.

Allah’a kulluk etmek için yaratılan insan, pratik olarak kulluğunu ancak şer-i hükümlere bağlanarak yerine getirebilir. Bu ise ancak İslam’ın yönetim şekli olan Hilafet ile mümkündür. Kanaat önderleri bu konuda İslam’ın fikirlerini beyan etmelidir. Sistem tartışmasının yapıldığı bir dönemde Rasulullah Sallahu Aleyhi Ve Sellem’in bizlere müjdelediği “nübüvvet metodu üzere Raşid-i Hilafet’in” kurulması gerektiğini ümmetin evlatlarına ve yöneticilere haykırmalıdır.

Çünkü Hilafet konusunda ehil olmayan kişiler bu konu ile alakalı kamuoyu yapıyorlar. Kimileri Hilafet’in “tarihsel bir kurum” olduğu iddiasını savururken, kimileri ise "Hilafet Kurumu yeniden düşünülüp seküler bir şekilde uygulamaya konulmalıdır" (2) diyerek aslında İslam-sız bir Hilafet’ten bahsediyor. Yani bir hayat nizamı olarak gelen, tüm müşküllerimize çözüm üreten İslam’ın hayatımıza, devletimize yön vermesini istemiyorlar. Hilafet, gücünü İslam’dan alır. Seküler bir Hilafet, zaten Hilafet olmaz.

Türkiye’deki sistem sorunu aslında “parlamenter” ya da “başkanlık” sistemi olmasıyla alakalı değildir. Sorunun kaynağı laiklik ve demokrasidir. Yani dinin hayattan, devletten ve toplumdan ayrılması sorunudur. İnsanları mutlu etme iddiasıyla ortaya çıkan demokrasi, insanı tüm kıymetlerden mahrum bırakmıştır. Demokratik-kapitalist sistem, insanlık tarihi boyunca fuhşiyat ve zulümatın en çok olduğu bir dünya meydana getirmiştir. Müslümanlar açısından ise durum daha vahimdir.

Bu sebeple ihsası güçlü olan âlimler, konuya duyarlı olan tüm Müslümanlar, Hilafet konusu hakkında ciddi bir şekilde düşünmelidir. Raşid-i Hilafet devletini kurmak için ciddi, disiplinli ve detaylı bir çalışma ortaya koyan, İslami Parti Hizb-ut Tahrir’in tecrübesinden mutlaka istifade etmeliler. Nitekim Hizb-ut Tahrir, yönetim şekli, ekonomik sistemi, ictimai nizamı, ümmete model olması açısından hazırladığı İslami anayasa tasarısı ve tüm konularla alakalı yaptığı çalışmalar ile Raşid-i Hilafet’in kurulması yolunda ümmete ümit aşılamaya devam ediyor.

Toplam da Müslümanlar yöneticilerini muhasebe etmeli, Raşid-i Hilafet ile İslami hayatın başlaması noktasında ısrarcı olmalı ve bunun için çalışmalıdır. Öncelik bu iş Müslümanların peşi sıra gittiği âlimlere düşmektedir. Her bir Müslüman’ın yöneticiyi İslam ile muhasebe etmesi farz’dır. Herkes biliyor ki Cumhurbaşkanı Erdoğan; doksan yılda çürüyen laik-demokratik rejimi yeni kolonlarla güçlendirerek bir tadilat yapmak istemektedir. Ancak laik-demokratik sistem ne kadar yenilenirse yenilensin o, öz itibariyle aynıdır. Esası bozuk, metodu bozuk ve İslam’a taban tabana zıttır. Beşeri sistemler insanlığa kaos ve huzursuzluktan başka bir şey getirmemeiştir. Bugün için ümmet, boyalanıp cilalalan eski-köhne rejime değil, onunla izzet bulacağı insanlığa bir hidayet meşalesi olarak taşıyacağı İslami bir hayatın başlamasına ihtiyaç duymaktadır.

Bu ise Başkanlık sistemi ile değil, ancak yeniden Raşid-i Hilafet devletinin kurulmasıyla mümkündür. Ümmetin gözü kulağı yakın zamanda kurulacak Raşid-i Hilafet devletinin ilanını beklemektedir.

@OYildiz99

1- http://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/faruk-kose/baskanlik-sistemi-yerine-hilafeti-konussak-mi-9400.html

2- http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/207317/_Hilafet_kurumu_yeniden_uygulamaya_konulmali_.html