ABD Başkanlık Seçimlerine Bir Bakış…
07 Kasım 2012

ABD Başkanlık Seçimlerine Bir Bakış…

Her dört yılda bir yapılan başkanlık seçimi ABD’de 6 Kasım 2012 tarihinde yapılarak Barack Obama ikinci kez başkan seçildi. Obama oyların %50 sini ve mevcut delegelerin 303 ünün desteğini alırken cumhuriyetçilerin adayı Romney %49 oy ve 206 delege desteği aldı. Böylece yaklaşık iki ay kadar önce başlayan ABD seçimlerine odaklanmış siyaset ve medya organları bir nevi rahatlamış oldu. ABD’nin birinci devlet pozisyonundan olsa gerek genelde bütün dünya ülkeleri ve özelde Türkiye kamuoyu bu seçimlere odaklanmış ve neredeyse kendi seçimleriymiş gibi özenle takip adilmiştir. Bu seçim tv ekanlarında tartışma ve değerlendirme programlarının başlıca konusu olmuş ve neredeyse söz söylemedik aydın kalmamıştır. Bu tv programlarında dikkat çekici bir şey olmuştur ki oda her moderatörün konuklarına sorduğu sorular arasında “hangi aday kazanırsa bizim için daha hayırlı olur?” sorusudur. Aydınların bu soruya verdikleri cevap ise genelde Obama’nın seçilmesinin bizim için daha hayırlı olacağı yönündeydi.

Ben ABD başkanlık seçimlerinin iki alt başlıkta değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyim. Birincisi halkı müslüman olan ülkeler açısından. İkincisi Türikye açısından. ABD’nin kendisi açısından ve diğer dünya devletleri açısından ele alınması müslümanları fazla ilgilendiren bir konu değildir. Zira makalemi müslümanların bu hususta nasıl düşünmesi gerektiği bakımından faydalı olması için yazmaktayım.

Halkı müslüman olan ülkeler açısından altını çizmek isterim ki ister Obama olsun ister Romney ABD’nin müslümanlarla ilgili düşünce ve siyaseti değişmeyecektir. Nitekim Obama dört yıl önce seçildiğinde Müslümanlar açısından üsluptan başka ABD siyasetinin değişmeyeceğini KöklüDeğişim olarak defalarca yazmıştık. O dönemde adeta bir kurtarıcı gibi takdim edilen Obama’nın gizli bir müslüman olduğu ve dolayısıyla İslam âlemine hayırlı olacağı tezine karşılık ben “Obama müslüman olsa ne yazar” başlıklı bir makale yazmıştım. Nitekim geçtiğimiz dört yıllık süreçte Obama selefi Bush’u aratmayacak, hatta ondan iki tabak daha fazla müslüman kanı dökmüş ve ne Irak siyaseti ne Afganistan siyaseti ne de ABD’nin genel olarak Müslümanlara bakışı değişmemiştir. Libya bu dönemde işgal edilmiş, Pakistan ve Yemen’de insansız hava araçları en çok bu dönemde operasyon yaparak çok sayıda sivil insan şehit edilmiştir. Suriye konusunda Esed’e zaman kazandıran politikalar izlenerek 33 binin üzerinde insanın ölmesine göz yumulmuştur…

Hal böyleyken demokrat veya cumhuriyetçilerin seçilmesi arasında bir ayırım yapıp ABD’nin esas siyasetini gözden kaçırarak hangisinin daha hayırlı olacağı üzerinde durmak bir kasıttır diye düşünüyorum. Hâlbuki ABD siyaseti hiç değişmemiş ve ABD kirlenen imajını düzeltmek için dört yıl önce sempatik tavırlarıyla öne çıkan demokratların adayı Obama’yı başkanlığa getirmiştir. İki parti oluşturarak halkları avutmak için kapitalizmden kaynaklanan bozuklukları bir parti üzerine yıkarak diğer partiyi iktidara taşımak artık klasik bir dünya gerçeğidir. Bu çerçevede ABD’de genelde iktidarlara iki dönem üst-üste iktidar olma şansı verilmektedir ki bu sekiz yıllık süreçte diğer partinin bıraktığı olumsuzluklar unutulsun ve sekiz yıl sonra yeniden bir alternatif olarak halkların önüne yeni bir yüzle sunulsun. Bu bildik politika kapsamında ben Obama’nın dört yıl daha görev yapacağını biliyordum. Dolayısıyla Obama ikinci dört yılda daha radikal bir tutum sergileyecek ve bozuk ideolojilerinin yükünü üzerine alacaktır. Yani dört yıl sonra ABD karşımıza yeni bir yüzle çıkacaktır.

Dünya jandarmalığa soyunan ABD müslümanları terörist olarak görmeye ve tek düşman olarak İslam’ı benimsemeye her halukarda devam edecektir. Zira ABD’de gerçek yöneticiler dev kapitalist şirketler olup, seçilen başkanlar onların sekreteri konumunda olduğundan ve özellikle dış siyasette kendi halkının çıkarları değişmeyeceğinden başkan değişse de dünya siyaseti değişmez. Demokasi kapitalizme bir maske olduğu gibi bu başkan adayları da esas yöneticilerin bir maskesidir.

Türkiye açısından ise özellikle Suriye konusunda aydınlar Obama’nın tekrar seçilmesinin daha hayırlı olacağını zira bilinmeyen bir kişi olan Romney’e karşılık bildik bir isim olan Obama’nın yönetici olarak seçilmesi zaman kaybını önleyeceği üzerinde durdular. Bilinmesi gerekir ki ABD’nin dünya siyaseti değişmeyeceği gibi Türkiye siyaseti de değişmeyecek ve Türkiye ABD’nin en önemli müttefiklerinden olmaya devam edecektir. Zira mevcut AKP iktidarı liberal demokrat özelliğiyle bilinen Amerikan politikalarına uyumlu, hatta endeksli bir partidir. Belki Türkiye’de ulusalcıların iktidara gelmesi ABD’nin Türkiye siyasetine etki edebilir ki böyle bir durum şimdilik söz konusu değildir. Suriye konusunda beklentiye giren çevrelere hatırlatmak isterim ki ABD’nin Türkiye büyük elçisi Ricardone yaklaşık iki ay içerisinde iki kez ABD’de başkan olarak kim seçilirse seçilsin Suriye politikalarının değişmeyeceğini ifade etti. ABD’nin Suriye politikalarını Suriye ile ilgili makalelerde daha önce ele aldığımızdan tekrar hatırlatmaya gerek yok sanırım.

Türkiye’nin müslüman halklara ağabeylik yapan bir model ülke pozisyonunda olduğunu artık inkâr edecek bir odak olduğunu düşünmüyorum. Bu çerçevede Türkiye’nin rolü diğer aday Romney seçilmiş olsaydı da değişmeyecekti. Burada Obama’yı bir Müslüman dostu gibi takdim edenlerin içerisinde islamcı yazarların da buluması üzücü bir durumdur. Irak, Afganistan, Suriye ve diğer sair müslümanların ülkelerinde ABD büyük şeytan olarak görülürken İslam’a ve Müslüman kardeşlerimize düşman olan bu kafirlerin Türkiye’de şirin gösterilmesi bir ihanet olsa gerek. Elinden müslüman kanı sızanların “hangisi seçilirse bizim için daha hayırlı olur?” şeklinde hayırla bir arada zikredilmeleri dahi bir tutarsızlıktır.

Son olarak bence ABD seçimleriyle alakalı tartışılması gereken en önemli konu Obama’nın yahudi lobilerine rağmen seçilmiş olmasıdır. Bilindiği gibi kamuoyunda yahudilerin gizli bir güç olduğu, her önemli olayın arkasında yahudilerin olduğu ve ABD’yi kontrol edenin de yahudiler olduğu şeklinde bir koplo teori kasıtlı olarak düşündürülmekteydi. Bu teorileri ortaya atanların “israil’i” yenilmez bir güç olarak bize deklare etmek istediğini, Filistin’in kurtuluşunun imkânsız ve dolayısıyla iki devletli çözümü kabullenmemiz için oluşturulmuş bir efham olduğunu tekrar hatırlatmak isterim. Nitekim “israil” ve ABD’de bulunan yahudi lobileri cumhuriyetçi aday Romney’i desteklediği halde Obama ikinci kez seçilmiştir. Buda sanırım ABD’yi yahudilerin kontrol ettiği tezini çürüten bir gelişmedir…