Geçtiğimiz günlerde Adana’da dünyaya gelen bir bebekten topuk kanı alınmasına ailesi izin vermeyince Aile Bakanlığı devreye girdi ve aileye karşı dava açtı. Açılan dava sonucunda 2,5 aylık bebeğe kayyum atandı. Evet yanlış okumadınız. Bildiğiniz kayyum atandı. Kayyum, başkasına ait bir işi görmek veya bir malı idare etmek için tayin edilen kimsedir. Kanunen kayyum atanırken iş veya mal sahibinin rızasına bakılmaz. Fakat bahsettiğimiz ne bir mal ne de bir iştir. Bir bebekten, bir ailenin can paresinden bahsediyoruz. Bugüne kadar çok şeyler gördük ve işittik. Yeni doğan çetesinin katliamlarını duyduk, şimdi de yeni doğan bebeğe kayyum atandığını duyduk. Bu kadar yaşanan şeyden sonra insanların kendilerini ve çocuklarını güvende hissetmemeleri doğal değil mi? Üstelik yeni doğan sonrası yapılan uygulamalar ve aşılarla alakalı o kadar çok şaibe var ki bir ailenin bunlardan uzak durması, çocuğunu bunların yan etkilerinden korumaya çalışması gayet doğal bir durum. Türkiye, Dünya Sağlık Örgütüne üye bir ülke. Dünya Sağlık Örgütünün belirlemiş olduğu standartlara, aldığı kararlara uymak zorunda. Pandemi ile birlikte DSÖ tartışmalı bir kurum haline geldi. Nitekim ABD, DSÖ üyeliğinden çıktı. Böylesine güvensiz bir kurumun dayatmalarını halka uygulamak halkın sağlığını ve gelecek nesillerimizi tehlikeye atacağı aşikâr bir durum. Böyle olmasına rağmen DSÖ’nün belirlediği aşıların uygulanmaya devam etmesi, aşı vurdurmak istemeyenlerin cezalandırılması halk sağlığı için değil kapitalist sistem için çalışıldığını göstermektedir. Türkiye, kendi sağlık standartlarını belirlemek zorundadır. Çocuklara uygulanan aşıların etkilerini ve yan etkilerini kendi kriterleriyle belirlemek ve gerçekten elzem olan aşıların yapılmasını halkı doğru bilgilerle ikna ederek gerçekleştirmeli. Gereksiz aşıların yapılmasının da önüne geçmelidir. Daha da önemlisi şayet bebeğin geleceğini düşünüyorsanız; alkolik, madde bağımlısı anne babaların çocuklarının geleceğini düşünün. Çocuklara verdiğiniz eğitimi gözden geçirin. Verdiğiniz eğitim sistemi ile nasıl bir nesil yetiştirdiğinizi kontrol edin. SMA hastası çocukların ailelerine manevi destek verin, çocuklarının ilaçlarını ücretsiz verin, bakımlarını üstlenin. Maddi durumu kötü olan, çocuklarına üst baş alamayan ailelere yardım edin. Soğuk havaya rağmen küçücük yaşta mendil satmak zorunda olan çocuklara yardım edin. Fakat evladını düşünen, onun için en doğru kararı verebilecek ailelerden ellerinizi çekin!