Yaşadığımız dünyada gerçeklik silikleşti ve hakikate ulaşmak güçleşti. Medya araçlarıyla her şey kontrol altında. Çok kolay bir şekilde yanlışlar doğru, doğrular yanlış gibi gösterilebiliyor. Nitekim dünyanın hiçbir yerinde kadınlara değer verilmez iken, “Dünya Kadınlar Gününün” kutlanıyor olması bu söylediklerimin doğruluğunu kanıtlamıyor mu?
Bir şeyleri kutlamak bir sevinç veya şükür göstergesidir. Peki kadınlar gününün kutlanılmasının sebebi nedir? İçerisinde neyin şükrü ve sevincini barındırıyor? İnsanları fıtratına uygun yöneten Hilafetin kaldırılışından bu yana ne zaman kadınlara hak ettikleri değer verildi de kadınlar günü kutlanır oldu? Şimdi yazacağım oranları dikkatle okuyup bu soruyu tekrar sorun kendinize.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından 161 ülkeden toplanan 2000-2018 verilerine dayanarak hazırlanan bir rapora göre dünyada tahminen 736 milyon kadın, ki bu yaklaşık her üç kadından biri demek, hayatlarında en az bir kere şiddete veya cinsel şiddete veya ikisine birden maruz kalmıştır. Aynı rapora göre dünyadaki kadın cinayetlerinin %38'i eşi veya sevgilisi tarafından işlenmektedir. Eşi veya sevgilisi dışında birinin saldırısına uğradığını bildiren kadınların oranı %6'dır (bu rakam sadece tecavüz ve tecavüz girişimlerini içerir). Ancak bu tür şiddetin rapor edilenin çok üstünde olduğu tahmin edilmektedir. Bu oranlar sadece durumu bildiren kadınlar üzerindedir. Türkiye’de de kadına yönelik şiddet sık yaşanan bir durumdur. Araştırmalara göre kadınların %52 ile %66’sı sözel şiddete, %15 ile %65’i fiziksel şiddete, %24 ile %55’i psikolojik şiddete, %13,5 ile %19,3’ü ekonomik şiddete, %6,3 ile %15’i cinsel şiddete maruz kalmaktadır.
OECD Ülkeleri arasında kadına karşı şiddette ABD %35,6, Fransa %26, İngiltere %29, Türkiye ise ilk sırada yer alarak %38 ulaşmıştır.
Oranlar gerçekten ürpertici. Şimdi tekrar soralım tüm bu oranlara rağmen kadınlar 8 Mart’ta neyi kutluyor? Dünyada bu kadar kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddet var iken, dünya kadınlar gününün olması gerçekten düşündürücü. Dünya genelinde kadına yönelik bu kadar suç işlenirken senede bir defa kadınlara has bir gün ilan edilmesi aslında sistem tarafından kadınlara değer veriliyormuş gibi gösterip perde arkasında kadınlar üzerinde yapılan kirli planları ört pas etmek için değil midir? Mevcut sistem kadınlar için bir şeyleri çözmüş veya çözmek için uğraşıyormuş gibi göstermek için değil midir? Her şeyden önce kadına şiddetin tek sorumlusu sistemin ta kendisi değil mi? Zira mevcut sistem kadınları fıtratından uzaklaştırdığına, onu bir meta olarak görüp köleleştirdiğine her gün şahit olmaktayız.
Sözüm ona kadınların haklarını korumak, çözüm için yola çıkan Mor Çatı, KADAV, KAHDEM, KAMER, İMDAT gibi dernekler zaten bu sisteme bir şekilde hizmet eden dernekler değil mi? Sorun sistemin kendisinde iken sisteme hizmet eden derneklerin verimli bir çözüm sunmaları nasıl beklenebilir?
Hadi sundu diyelim, kadını şiddetten, tacizden, tecavüzden koruduğunu varsayalım. Peki Allah’ın (svt) azabından nasıl koruyacak? Cehennemin şiddetinden nasıl koruyacak? Asıl korunması gereken yer orası değil mi? Bir taraftan kadınları koruyor gibi gösterip, diğer taraftan kadınları Cehenneme sürüklediklerinin, Allah’ın (svt) nizamından uzaklaştırdıklarının farkında olalım.
Ey Kadınlar!
8 Mart sizleri oyalamak, asıl düşünmeniz gerekenlerden uzaklaştırmak için kurulduğunu unutmayın. Sizler ellerinizde pankartlar ile “kadına şiddete hayır” derken bu batıl sistem sizleri asıl değer veren İslam’dan nasıl uzaklaştıracağını planlamakta. Sizler kadın derneklerine sığınırken, onlar sizleri korumak için değil aksine zihinlerinizi kirletmek için mücadele veriyorlar. Uyanık olun ve bu kirli oyunlara daha fazla kanmayın. Şunu bilin ki, İslam Nizamından başkası sizi koruyup kollayamaz, İslam Nizamından başkası size hak ettiğiniz değeri veremez. O halde Ey kadınlar! Haklarınızı bu batıl sistemden değil, İslam’da arayın! İslam’ın size verdiği hakları araştırın ve bir tek Hak ideoloji olan İslam’a sarılın!