NATO Baltık Denizi bölgesindeki denizaltı kablolarını korumak için hareket geçti 

Köklü-Değişim,NATO,-Baltık-Denizi’nde-Kablolar-Hedef-Olunca-Harekete-Geçti.jpg

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, NATO'nun Baltık Denizi bölgesindeki denizaltı kablolarını korumak için yeni bir misyon başlatacağını duyururken, Moskova TürkAkım’a yönelik saldırının faili olarak Ukrayna ve ABD’yi işaret etti. 

Genel Sekreter Mark Rutte Salı günü yaptığı açıklamada, **“Baltık Nöbetçisi”** olarak adlandırılan misyonun “gelişmiş gözetim ve caydırıcılık” sağlamak için fırkateynler, deniz devriye uçakları ve insansız hava araçlarından oluşan donanma filosunu içereceğini açıkladı.

Helsinki'de Müttefik Baltık ülkelerinin liderleriyle yaptığı toplantının ardından gazetecilere konuşan Rutte, **“İttifak genelinde, Baltık Denizi'ndeki denizaltı kablolarına yönelik olası sabotajlar dahil siber saldırılar, suikast girişimleri ve sabotajlar yoluyla toplumlarımızı istikrarsızlaştırmaya yönelik bir kampanyanın unsurlarını gördük”** detayını paylaştı. 

**NATO, 10 Trilyon Dolarlık Finansal İşlem Tehdit Altına Girince Harekete Geçti**

Rutte, internet trafiğinin yüzde 95'inden fazlasının denizaltı kablolarıyla sağlandığını ve 1,3 milyon kilometre uzunluğundaki kablo hattının her gün tahminen **10 trilyon dolar** değerinde finansal işlem gerçekleştirdiğini ifade ederek misyonun motivasyonunu açıklamış oldu. 

Rutte'nin Helsinki'de Baltık ülkelerinin liderleriyle görüştüğü esnada Polonya devlet televizyonu TVP World'de, Rusya'nın gölge filosuna ait bir geminin Norveç'ten Polonya'ya uzanan bir doğal gaz boru hattının etrafında dönerken görüldüğüne dair haberler servis edildi. 

Bu filonun, yaptırımlardan kaçan ve petrol gelirinin Moskova'ya akmasını sağlayan, mülkiyeti ve güvenlik uygulamaları belirsiz yüzlerce eski tankerden oluştuğu ileri sürülüyor.

Daha sonra Helsinki'de düzenlenen basın brifinginde konuşan Polonya Başbakanı Donald Tusk, bu konuda henüz bir rapor almadığını, ancak daha fazla bilgi edindiğinde kamuoyunu bilgilendireceğini duyurdu. 

NATO Cuma günü, bu hafta bir denizaltı elektrik kablosu ve dört internet hattına yönelik sabotaj şüphesinin ardından Baltık Denizi'ndeki varlığını arttıracağını açıklamıştı.

NATO'nun hasımlarının ittifakın kritik altyapısına yönelik saldırıları kabul etmeyeceğini bilmeleri gerektiğini söyleyen Rutte, **“karşılık verdiğimizden emin olmak için elimizden gelen her şeyi yapacağız, neler olduğunu görebileceğiz ve sonra bunun bir daha olmamasını sağlamak için bir sonraki adımları atacağız”** tehididinde bulundu. 

Toplantıya **Finlandiya, Almanya, Polonya, Danimarka, İsveç, Letonya, Litvanya ve Estonya**'dan liderler katıldı.

Baltık Denizi müttefiklerinin açıklamasında, **“Yaptırımları delen ve güvenliğimizi, altyapımızı ve çevreyi tehdit eden şüpheli gemilere karşı uluslararası hukuka uygun olarak harekete geçme hakkımızı saklı tutuyoruz”** uyarısı yer aldı.

Müttefikler, **“Rusya'nın sözde gölge filosunu kullanmasının deniz ve çevre güvenliği için özel bir tehlike oluşturduğunu”** kaydetti. Açıklamada, denizaltı altyapısını tehdit etmenin ötesinde, “bu menfur uygulamanın” aynı zamanda **“Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü yasadışı savaşın finansmanını önemli ölçüde desteklediği”** de belirtildi.

Bir dizi olay güvenlik korkularını daha da arttırdı. 26 Aralık'ta Finlandiya polisi ve sınır muhafızları, Baltık Denizi'ndeki bir elektrik kablosuna ve birkaç veri kablosuna zarar verip vermediğini araştırmak üzere Rusya ile bağlantılı Eagle S adlı gemiye çıkmıştı.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Helsinki'de gazetecilere yaptığı ayrı bir açıklamada, Almanya'nın Baltık Nöbetçisi misyonuna katılacağını duyurdu. Bunun Almanya'nın gemiler ya da gözetleme uçaklarıyla katkıda bulunacağı anlamına gelip gelmediği ve belirli bir teklifte bulunup bulunmadığı sorusuna Scholz, **“Donanma kabiliyetleri açısından sahip olduğumuz her unsurla katılacağız; somut konuşlandırma olasılıkları söz konusu olduğunda bazı değişiklikler olacak”** şeklinde cevpladı.

İsveç de Pazar günü yaptığı açıklamada, su altı altyapısına yönelik sabotajlara karşı koruma sağlamaya çalışan NATO'nun Baltık Denizi'ndeki varlığını arttırmak için azami üç savaş gemisiyle katkıda bulunmayı planladığını kamuoyuna duyurdu.

Operasyonun neleri kapsayabileceği konusunda daha fazla ayrıntı vermesi istenen Rutte, gemi sayılarını açıklamaktan kaçındı, ancak rakamların haftadan haftaya değişebileceğini söyledi. Rutte, **“Düşmanı şu anda olduğundan daha akıllı hale getirmek istemiyoruz. İttifak olarak sahip olduğumuz tüm imkanları kullanacağız”** dedi.

Aynı sularda deniz tabanından geçen Rusya-Almanya Kuzey Akım doğalgaz boru hatları da 2022'de patlamıştı. Almanya bu olayı halen araştırıyor.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, ABD'nin, Ukrayna tarafından Rus enerji altyapısına yapılan saldırılardan çıkar sağladığını belirterek, "Kiev'in Krasnodar'daki (TürkAkım) istasyona saldırısı, uyguladığı enerji terörizminin devamıdır." dedi.

**Peskov: “Ukrayna’nın TürkAkım Saldırısı Enerji Terörünün Devamıdır”**

Öte yandan Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Ukrayna'nın, TürkAkım boru hattına doğal gaz sağlayan kompresör istasyonuna insansız hava araçlarıyla (İHA) saldırı girişiminde bulunmasına ilişkin gazetecilere değerlendirmelerde bulundu.

ABD'nin Avrupa’ya son derece yüksek fiyatlarla sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) sattığına işaret eden Peskov, **"(Ukrayna saldırısı) Tüm bunlardan çıkar sağlayan ABD'dir, çünkü istikrarlı bir şekilde Avrupa’ya LNG sevkiyatını artırıyorlar."** diye konuştu.

Peskov, Avrupa'nın, yaşanan gelişmelerden zarar görebileceğini anlatarak, **"Bu gelişme, Avrupalı tüketiciler için Kuzey Akım boru hattının patlatılması ve diğer çeşitli sabotajların bulunduğu eylemler zincirindeki yeni ve çok tehlikeli bir halkadır. Kiev'in Krasnodar'daki istasyona saldırısı uyguladığı enerji terörizminin devamıdır"** uyarısında bulundu.

TürkAkım boru hattı, Rus gazının Avrupa'ya taşınmasını sağlayan faal tek boru hattı olarak Moskova için stratejik öneme sahip.


NATO, Baltık Denizi’nde Kablolar Hedef Olunca Harekete Geçti

Hizb-ut Tahrir’in Kanada’daki Hilafet Konferansı engellendi  

Köklü Değişim,Kanada Yönetimi ve Yahudi Lobisinden Hizb-ut Tahrir’e Engelleme.jpeg

Hizb-ut Tahrir Kanada’nın düzenleyeceği Hilafet Konferansı, Yahudi lobisi çabalarıyla Kanada yönetimi tarafından engelleniyor.  

Dünya çapında yaklaşık 50 ülkede fikri ve siyasi çalışmalar yürüten, herhangi bir cebir ve şiddet eylemine bulaşmamış Hizb-ut Tahrir’e karşı, bazı Avrupa ülkelerinden sonra Kanada'da da yasakçı zihniyet devreye girdi. 

Hizb-ut Tahrir Kanada, sosyal medyada yaptığı açıklamada, **“Hilafet’in Geri Dönüşünü Geciktiren Engellerin Ortadan Kaldırılması”** başlıklı 2025 Hilafet Konferansı'nın 18 Ocak'ta düzenleneceğini duyurdu. 

Açıklamada, liberal demokrasinin bozuk fikirlerine karşı çıkılmasına ve İslami hayatın yeniden başlatılmasına vurgu yapılmıştı. Rasulullah _SallAllahu Aleyhi ve Sellem_’in metodu üzere hareket edilmesi gerektiği, bu minvalde şiddetin kesinlikle reddedildiği de açıklamada yer aldı. 

Bunun üzerine Federal hükümet, güvenlik ve istihbarat teşkilatlarının "örgütün (Hizb-ut Tahrir) resmen 'terör örgütü' olarak listelenip listelenmeyeceğine" karar vermelerine kadar, bu hafta sonu yapılması planlanan konferansı ertelemesi için  Hizb-ut Tahrir Kanada yetkililerine çağrıda bulundu.

Hilafet Konferansı’na İslam muhalifi bazı STK’lar ve Yahudi örgütler de tepki gösterdi. 

**Elon Musk da Hedef Gösterdi**

Ayrıca Elon Musk da sahibi olduğu sosyal medya platformu X’den Hizb-ut Tahirir’i hedef gösteren bir paylaşımda bulundu. 

https://x.com/elonmusk/status/1876025643902885894

**Hizb-ut Tahrir Kanada’dan Açıklama: “İtibar Suikastı”**

Hizb-ut Tahrir Kanada ise eleştirileri yanlış ve temelsiz olarak nitelendirdi. 
Açıklamada, “Partinin terörizm, aşırılıkçılık ve şiddet faaliyetleriyle ilişkilendirildiği iddiaları, partinin itibarını zedelemeyi ve İslam'ı insanlık için kapsamlı bir yönetim ve merhamet sistemi olarak kurma çağrısından uzaklaştırmayı amaçlayan uydurmalardır." ifadelerine yer verildi. 

Hizb-ut Tahrir, Kanada hükümeti tarafından "terörist bir oluşum" olarak kabul edilmiyor. Ancak Yahudi lobisi, İngiltere'de olduğu gibi partinin terör listesine alınması ve yasaklanması için baskılarını sürdürüyor. 

Yaklaşık bir yıl önce İngiltere hükümeti, Hizb-ut Tahrir'in, sınırları içinde faaliyet göstermesini yasaklamış; delilsiz ve kanunlara aykırı bir şekilde "terör örgütü" olarak tanımlamıştı. **Hollanda merkezli düşünce kuruluşu Uluslararası Terörle Mücadele Merkezi,** Ocak 2024'te internet sitesinde yayınladığı bir makalede, İngiltere'nin yasağını, grubun "açıkça şiddete başvurmadığı" gerekçesiyle "son derece sorunlu" bulmuş ve bunu "siyasi bir eylem" olarak nitelendirerek kararı eleştirmişti.

İngiltere'nin örgüte yönelik yasağı, Avrupa’da Gazze’deki ‘İsrail’ soykımına karşı yürüyüş ve protestoların artması üzerine gelmişti. 

Hizb-ut Tahrir Kanada, çevrimiçi gönderilerinde 'İsrail'i, "ancak güçle kaldırılması gereken suçlu Siyonist bir varlık" olarak tanımlamış ve yalnızca Hilâfet’in Filistin’i özgürleştirebileceğini, yapılan diğer girişimlerin ise dikkat dağıtmaktan ibaret olduğunu ifade etmişti.

**Yahudi Lobisi Devrede**
 
Konferansın Mississauga'dan, Hamilton şehrine alındığı söylentileri üzerine Hamilton Yahudi Federasyonu, bu hafta başında Instagram'da yayınladığı bir açıklamada, **“Hizb-ut Tahrir'in konferans planlarından haberdar olduklarını ve derhal belediye başkanlığı ofisini bilgilendirip kararlı ve hızlı bir şekilde yanıt vermeleri yönünde çağrıda bulunduklarını"** belirtti. 

Danimarka'nın köklü gazetesi Berlingske, yayınladığı bir makalede, Hizb-ut Tahrir hakkında yanlış bilgi aktardığı için özür dilerken, Gasıp Yahudi varlığının gazetesi Jarusselam Post **"İsrail'i yok etmeyi ve Hilafet’i kurmayı amaçlayan İslamcı grup Kanada'da konferans düzenleyecek"** başlığıyla haber yaptı. 

![Köklü Değişim,Jerusalem Post HT .jpeg](https://api.kokludegisim.net/uploads/Koeklue_Degisim_Jerusalem_Post_HT_0e3bcb4d0e.jpeg)

Öte yandan Kanada Yahudi örgütü CIJA, Hizb-ut Tahrir'i hedef alan açıklamalar yayınladı. 

Küresel katliam şebekesi "İsrail" adına çalışan CIJA, Gazze'ye verdiği destekten dolayı antisemitik bir yapı olduğunu iddia ederek Kanada yönetimine, Hizb-ut Tahrir'i yasaklaması için çağrıda bulundu.

Bir diğer Yahudi gazetesi **The Times Of ‘Israil’”** ise Hizb-ut Tahrir'i hedef gösteren bir makale yayınladı.

Makalede, **"Hizb ut-Tahrir'in faaliyetlerinin yeniden canlanması küresel çapta endişelere yol açtı."** ifadeleri yer aldı. 

**Kanada Güvenlik Bakanı da Yahudi Lobisinin İzinde**

Kanada Kamu Güvenliği Bakan Yrd. Yahudi Rachel Bendayan, **"Hizb-ut Tahrir antisemitist, Hamas'a ve Gazze'ye verdiği destekten dolayı yasaklanmalı”** açıklamasıyla açıkça düşmanlığını ortaya koyarken, **"Hizb-ut Tahrir'i terör örgütü ilan etmek için çalışmalarımız devam ediyor"** detayını paylaştı. 

Fikrî ve siyasî çalışma yürüttüğü halde engellemelere maruz kalan Hizb-ut Tahrir, bu durumu laik kapitalist demokratik ideolojinin, Batı’nın sözde "fikir ve ifade özgürlüğü" ilkesini ihlal ederek hukuksuz adımlar atmak zorunda kalmasının, fikren mağlubiyetini açıkça ortaya koyduğunu ifade etmektedir.

Kanada Yönetimi ve Yahudi Lobisinden Hizb-ut Tahrir’e Engelleme

CENTCOM Komutanı Kurilla'nın, Suudi Arabistan'dan sonra Mısır'a geçti 

Köklü-Değişim,CENTCOM’dan,-Müttefikleri-Suudi-Arabistan-ve-Mısır’a-Ziyaret.jpg

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) Komutanı General Michael Erik Kurilla, Suudi Arabistan ve Mısır'da temaslarda bulundu. 

CENTCOM’dan yapılan açıklamaya göre General Kurilla’nın ziyareti 11-12 Ocak tarihlerinde gerçekleşti. Bölgedeki sıkı müttefiklerinden Suudi Arabistan’da  ABD'li askerleri ziyaret edip, üst düzey görüşmeler gerçekleştirdi.

Kurilla, Suudi Arabistan Genelkurmay Başkanı General Fayyad bin Hamed Al-Ruwaili ve heyetiyle bir araya geldi. İki general, ortak güvenlik endişelerini, bölgedeki gelişen tehditlere karşı koyma konusundaki karşılıklı taahhütlerini ve birlikte çalışabilirlik yoluyla ortak hazırlığın önemi hakkında görüştü.

![Köklü DeğişimCENTCOM’dan, Müttefikleri Suudi Arabistan ve Mısır’a Ziyaret,.jpeg](https://api.kokludegisim.net/uploads/Koeklue_Degisim_CENTCOM_dan_Muettefikleri_Suudi_Arabistan_ve_Misir_a_Ziyaret_f720f8021f.jpeg)

Suriye ve Filistin’de sıcak gelişmeler yaşanırken gerçekleşen ziyarette General Kurilla ve General Ruwaili, özellikle ortak askeri tatbikatlar, birlikte çalışabilirlik ve hazırlık oluşturma ve kapasite geliştirme programları aracılığıyla iki ülke arasındaki ikili bağların derinleştirilmesinin önemini yeniden teyit etti. Toplantıda, bölgesel güvenliği, istikrarı ve bölge için barış ve refahı sürdürmede kilit bir ortak olmaya devam eden Amerika Birleşik Devletleri ve Suudi Arabistan arasındaki kalıcı stratejik ortaklığın altı çizildi.

ABD ile Suudi Arabistan Krallığı arasında seksen yılı aşkın süredir stratejik bir ortaklık bulunuyor.

**Yemen Genelkurmay Başkanı’yla da Görüştü**

Suudi Arabistan ziyareti sırasında, General Kurilla ayrıca Yemen Genelkurmay Başkanı Korgeneral Saghir Hamood Bin Aziz ile bir araya geldi. Liderler, güvenlik iş birliğini güçlendirme ve İran destekli Husiler ve Kızıldeniz ve Bab Al Mendeb'deki askeri ve ticari gemilere yönelik saldırıları gibi bölgesel tehditlerle mücadele çabalarını görüştüler. Ayrıca, Yemen silahlı kuvvetlerinin operasyonel yeteneklerini artırma stratejilerini de görüştüler.

Her iki lider de gelecekteki angajmanlar aracılığıyla ortaklığın inşasına devam etme konusunda anlaştı. 

**Mısır Ziyareti**

CENTCOM Komutanı General Michael Erik Kurilla, 12-13 Ocak tarihlerinde ise bölgedeki diğer müttefiki Mısır'ı ziyaret ederek Mısır Genelkurmay Başkanı Korgeneral Ahmed Halifa ile Mısır'ın başkenti Kahire'de bir araya geldi.

General Kurilla ile Korgeneral Halifa arasındaki görüşmede, ortak güvenlik sorunlarının çözümü ve şiddet yanlısı aşırılıkçı örgütlerle mücadele gibi bir dizi kritik konu ele alındı.

![Köklü-Değişim,CENTCOM’dan,-Müttefikleri-Suudi-Arabistan-ve-Mısır’a-Ziyaret Mısır.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/Koeklue_Degisim_CENTCOM_dan_Muettefikleri_Suudi_Arabistan_ve_Misir_a_Ziyaret_Misir_b7f0e99278.jpg)

General Kurilla, iki ülke arasında 40 yılı aşkın süredir gelişen askeri ilişkileri teyit ederek, güvenli ve istikrarlı bir gelecek sağlamak için ortaklığı ilerletme çabalarını görüştü.

ABD’nin bölgedeki iki sıkı müttefiki Suudi Arabistan ve Mısır yönetimleri, özellikle 466 gündür Gazze’de süren soykırımda işgalci ‘İsrail’in güvenliğini sağlamak için yoğun çaba sarf etti. Gazze’de ateşkesin imzalanacağına dair haberlerin servis edildiği bir zamanda Kurilla’nın bölgeyi ziyareti dikkat çekiyor. 


CENTCOM’dan, Müttefikleri Suudi Arabistan ve Mısır’a Ziyaret

**Gazze’de ateşkesi öngören taslak her iki tarafa da gönderildi 

Köklü-Değişim,Gazze’de-Ateşkes-Teklifinin-İçeriğinde-Ne-Var-.jpg

Katar, Gazze’de 15 aydır devam eden savaşın sona erdirilmesine yönelik ilk adım olarak çatışmaların durdurulması ve Filistinli tutuklularla rehinelerin takas edilmesini öngören bir anlaşma taslağını Hamas ve ‘İsrail’e gönderdi.

Anlaşamadığı ve Gazze'deki müzakereleri sürüncemede bırakarak seçimde yıprattığı Biden yönetiminin sona erip, destekçisi Trump’ın iktidara gelmesine günler kala Netanyahu, ateşkes için masada ilerleme kaydedilmesine yeşil ışık yakmış gözüküyor. Washington’ın da baskısından rahatsız olan Netanyahu’nun koalisyon ortakları muhalefet etse de ateşkes için ilerleme sağlandığı gözlemleniyor. 

ABD Başkanı seçilen Donald Trump'ın görevi Başkan Joe Biden'dan devralmasına sadece bir hafta kala yetkililer, Doha'daki görüşmelerde bir ilerleme kaydedildiğini ve anlaşmanın yakın olabileceğini açıkladı. 


Gazze’de hedeflerine ulaşamayan ve hezimet yaşayan Netanyahu, ABD Başkanı seçilen Donald Trump'ın Ortadoğu temsilcisi Steve Witkoff ile 11 Ocak 2025'te Kudüs'teki ofisinde bir araya gelmesinin ardından ateşkes görüşmelerinin hız kazanması dikkat çekiyor. 

Hamas anlaşma hakkında herhangi bir detay vermezken, gazetecilere bilgi veren ‘İsrail’li’ bir yetkiliye göre taslaktaki ana hatlar şöyle:

**Rehineler**

İlk aşamada ‘İsrail’li’ 33 rehine serbest bırakılacak. Bunlar arasında çocuklar, kadın askerler de dahil olmak üzere kadınlar, 50 yaş üstü erkekler, yaralılar ve hastalar bulunuyor. ‘İsrail’ çoğunun hayatta olduğuna inanıyor ancak Hamas'tan resmi bir doğrulama gelmedi.

İlk aşama planlandığı gibi ilerlerse anlaşmanın yürürlüğe girmesinden sonraki 16. günde hayatta kalan rehinelerin, erkek askerler ve askerlik yaşındaki erkeklerin serbest bırakılacağı ve ölen rehinelerin cesetlerinin iade edileceği ikinci aşama için müzakereler başlayacak.

**’İsrail’in İşgal Ettiği Topraklardan Çekilmesi**

Geri çekilme aşamalı olacak ve ‘İsrail’ güçleri sınırdaki ‘İsrail’ kasaba ve köylerini savunmak üzere sınır bölgesinde kalacak. Buna ek olarak, Gazze'nin güney sınırı boyunca uzanan Philadelphia koridorunda güvenlik düzenlemeleri yapılacak ve ‘İsrail’ anlaşmanın ilk birkaç gününden sonra bu koridorun bazı bölümlerinden çekilecek.

Silahsız Kuzey Gazze sakinlerinin geri dönmesine izin verilecek ve silahların oraya taşınmamasını sağlayacak bir mekanizma kurulacak. ‘İsrail’ askerleri Gazze'nin merkezindeki Netzarim koridorundan çekilecek.

Cinayet ya da ölümcül saldırılardan hüküm giymiş Filistinli militanlar da serbest bırakılacak ancak sayıları canlı rehine sayısına bağlı olacak. Bu sayı henüz bilinmiyor. Mahkumlar Batı Şeria'ya gönderilmeyecek. ‘İsrail’e yönelik 7 Ekim 2023 saldırısında yer alan Hamas mücahitleri serbest bırakılmayacak.

**İnsani Yardımlar**

Birleşmiş Milletler dahil olmak üzere uluslararası kuruluşların halkın ciddi bir insani krizle karşı karşıya olduğu uyarısında bulunduğu Gazze Şeridi'ne insani yardımın önemli ölçüde artması söz konusu olacak.

‘İsrail’ bölgeye yardım girişine izin veriyor ancak girişine izin verilen miktarın yanı sıra ihtiyaç sahiplerine ulaşan miktar konusunda da anlaşmazlıklar yaşanıyor. 

**Gazze'nı̇n Yönetı̇mı̇**

Savaştan sonra Gazze'yi kimin yöneteceği, mevcut görüşmelerde, karmaşıklığı ve sınırlı bir anlaşmayı engelleme ihtimali nedeniyle ele alınmadı.

‘İsrail’, Hamas'ın hiçbir rol oynayamayacağını belirtiyor ve 30 yıl önce Oslo geçici barış anlaşmaları çerçevesinde kurulan ve işgal altındaki Batı Şeria'da sınırlı egemenliğe sahip olan Filistin Yönetimi'nin sürece dahil olmasını reddediyor.

‘İsrail’ ayrıca Gazze'deki savaşın başından beri, çatışmalar sona erdikten sonra Gazze üzerinde güvenlik kontrolünü elinde tutacağını iddia ediyor. 

Gazze’de kıt imkanlara sahip Hamas’a karşı zafer elde edemeyen ‘İsrail’ ateşkes masasına oturarak yenilgiyi resmen kabul ettiği ‘İsrail’ içinde de gazeteci ve siyasiler tarafından ifade ediliyor. 

Daha önce uluslararası toplum Gazze'nin Filistinliler tarafından yönetilmesi gerektiğini söylese de ‘İsrail’, Birleşik Arap Emirlikleri ve ABD arasında, “reformdan geçirilmiş” bir Filistin Yönetimi göreve gelene kadar Gazze'yi yönetecek geçici bir yönetim konusunda görüşmeler yapmıştı. Halk nezdinde itibarı olmayan Abbas rejimi bu görevi üstleneceğine yönelik daha önce açıklamalarda bulunmuştu. 


Gazze’de Ateşkes Teklifinin İçeriğinde Ne Var? 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan "Aile Yılı Tanıtım Programı”nda konuştu 

Köklü-Değişim,Erdoğan’dan-Çöken-Aile-Kurumu-İçin-Nasihat,-Nüfus-İçin-Maddi-Yardım-Teşviki-.jpg

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde Aile Yılı Tanıtım Programı'na katıldı ve açıklamalarda bulundu. 

Konuşmasına son kabine toplantısında 2025 yılını **“Aile Yılı”** olarak ilan ettiklerini ve bunu kamuoyu ile paylaştıklarını hatırlatarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, **“Aile Yılı kapsamında, ilgili bakanlığımızın koordinasyonunda aile kurumunun korunması, güçlendirilmesi ve değerlerimizin gelecek nesillere aktarılması amacıyla yıl boyunca çok önemli çalışmalar yapacağımızı ifade etmiştik."** açıklamasında bulundu. 

Aile Yılı çerçevesinde icra edilecek çalışmaların etkin ve verimli nüfus politikalarıyla destekleyip uzun vadede güçlü ve sürdürülebilir bir zemine taşımanın en büyük önceliklerinden biri olduğunu belirten Erdoğan, sözlerini şöyle devam etti;

25 Aralık’ta Aile Bakanlığımız bünyesinde faaliyet gösterecek iki önemli kurumu, Aile Enstitüsü ve Nüfus Politikaları Kurulu’nu ihdas ettik. Kurul, hiç vakit kaybetmeden faaliyetlerine başladı; ilk toplantısını da 9 Ocak Perşembe günü geniş bir katılımla Külliyemizde gerçekleştirdi. Bu yeni kurulumuz, sağlıklı bir nüfus yapısı için kısa, orta ve uzun vadeli stratejiler geliştirecek. Enstitümüz ise milletimizin geleceği açısından bir beka meselesi olarak gördüğümüz aileye ilişkin ilmi, akademik ve politika geliştirici faaliyetler yürütecek. Değerlerimizin ve nesillerimizin devamı için kritik bir sorumluluğu yüklenen her iki yeni oluşuma da çalışmalarında şimdiden başarılar diliyorum.

**"Toplum Büyük Bir Ailedir"**

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasanın 41'inci maddesinde açıkça yazıldığı üzere ailenin toplumun temeli olduğunu ifade ederek, Anayasamızın 41’inci maddesinde açıkça zikredildiği üzere Aile, toplumun temelidir. Bir başka ifadeyle **“aile küçük bir toplumdur, toplum da büyük bir ailedir.”** Aile, bizim en kadim, en köklü müesseselerimizden biridir. Sosyal ve kültürel dokumuzun örülmesinde, asırlar ötesinden süzülüp gelen değerlerimizin bugüne ulaşmasında aile daima hayati rol oynamıştır. Toplumun özünü, cevherini, çekirdeğini teşkil eden aile kurumu; millî- manevi değerlerimizin muhafazasında, bizler için vazgeçilmez bir yere ve öneme sahiptir." şeklinde konuştu.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

Tabii eğer aileyi güçlü kılmak istiyorsak, işe evvela aile fertlerinden başlamamız gerektiği de açıktır. Unutmayın; temel ne kadar sağlam atılırsa, bina da o kadar kuvvetli olur, dayanıklı olur. Bilinçli anne-babaların yetiştireceği evlatlarımız, geleceğin mimarları olarak millî kimliğimizin yanı sıra, aile kurumunu da koruyacak, yaşatacak, yarınlara taşıyacaktır. Çocuklarımızın gerek aile içinde gerekse eğitim kurumları bünyesinde bilgiyle, görgüyle, güzel ahlakla yetişmeleri son derece mühimdir. Millî şairimiz Mehmet Akif Ersoy, bu gerçeği şöyle dile getirmektedir: “Bu cehalet yürümez, asra bakın, asr-ı ulum. Başlasın terbiyeniz, ailelerden oğlum.” Evet, merhum Mehmet Akif’in bu veciz dizelerle ifade ettiği üzere; eğitim, ahlak, terbiye ve şahsiyet inşası, önce ailede başlar.

Bilinçli bir ana-babanın elinde, huzurlu bir yuvanın çatısı altında büyüyen çocuklar evvela ailelerine, daha sonra da milletlerine ve insanlığa faydalı, örnek kişiler haline gelir. Vatanına, milletine, bayrağına, mukaddesatına bağlı; tarihini, köklerini ve kim olduğunu bilen; bilgisi ve vizyonuyla çağı iyi okuyabilen bir gençlik hepimizin arzusudur, hedefidir, muradıdır. Çocuklarımızı ve gençlerimizi zararlı akımlardan, zehirli düşüncelerden, aile ve toplum yapımızı tehdit eden sapkın ideolojilerden korumak da hepimizin ortak sorumluluğudur.  

**“Neo Liberal Akımlar: LGBT”**

Kelimenin tam anlamıyla tuhaf zamanlarda yaşıyoruz Neo-liberal kültür akımları sınırları aşarak dünyanın dört bir yanına nüfuz ediyor, toplumsal dokuyu şekillendiriyor. Dijital platformlarda yer bulan diziler, filmler, yayınlar ve daha pek çok içerik; çoğu zaman kültür erozyonu ve kimlik aşınması gibi telafisi zor süreçlere sebep oluyor. Bilinçli, kasıtlı, ısrarlı ve sistematik bir şekilde servis edilen bu içerikler; başta cinsiyetsizleştirme politikaları olmak üzere, LGBT ve diğer gayri fıtri akımların da alan kazanmasına yol açıyor.

LGBT, koçbaşı olarak kullanılıyor. Cinsiyetsizleştirme politikalarının öncelikli hedefi aile ve aile kurumunun kutsiyetidir. 

Bakınız daha önce de defalarca vurguladım… İlk etapta “kişisel tercih” denilerek meşrulaştırılmak istenen bu anomali, günümüzde faşizan bir dayatmaya dönüşmüştür. LGBT eleştirisi tıpkı Siyonizm’e yönelik getirilen haklı eleştiriler gibi anında susturulmaktadır. Fıtratı, ahlakı ve aileyi savunan herkes ağır bir baskıya maruz kalmakta, küresel kültürün silahşorları tarafından yokluğa mahkum edilmektedir. Bunun siyasetteki örneklerini hepimiz biliyoruz. Bu zorbalık sadece siyasetle de mahdut değil. İş dünyasından medyaya, sinema sektöründen spora, oyunlardan dijital mecralara kadar hemen her alanda daha nobran, daha baskıcı; daha ürpertici bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Henüz 2-3 yaşındaki masum sabiler bile oyunlar ve çizgi filmler üzerinden çok erken yaşlarda bu şenaate muhatap oluyor. Birkaç ay evvel, tedbir uyguladığımız dijital bir oyun platformunda tespit edilen ahlaksızlıklar, bunun en çarpıcı örneğidir.

 


Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti;

Günden güne kesifleşen bu iklime, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu dahil her platformda cesaretle itiraz eden nadir ülke ve liderlerden biriyiz. Önümüzdeki dönemde bu duruşumuzu daha da sağlamlaştıracağız. Sırasıyla bireyi, aileyi, toplumu ifsat eden cinsiyetsizleştirme politikalarına tepki göstermeye kararlılıkla devam edeceğiz. Kim ne derse desin, bu konuda Türkiye’nin tavrı bellidir, bundan geri adım asla söz konusu olmayacaktır.

 Birleşmiş Milletler bünyesinde verdiğimiz mücadele zaten malumdur. Bu çabalarımızı, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Türk Devletleri Teşkilatı başta olmak üzere diğer uluslararası kuruluşlara da teşmil ediyoruz. Şunu bugün bir kez daha tüm kalbimle ifade etmek isterim: Küresel cinsiyetsizleştirme politikaları karşısında kazanılacak her mevzi, insanlığın geleceği adına tartışmasız büyük bir başarıdır. İlgili kurumlarımızla birlikte akademi, medya, kültür-sanat ve sivil toplum camiamızın bu konuda daha aktif sorumluluk alacağına inanıyorum. Yerel yönetimlerin, milli varlığımızın taşıyıcı kolonlarına hamle yapan bu akımlara pirim vermemesi gerektiğini tekrar hatırlatmak istiyorum.

**“Doğurganlık Oranı ve Nıüfus Artışı Alarm Veriyor”**
 

Doğurganlık oranı ve nüfus artış hızının alarm verdiğine dikkati çeken Erdoğan, “2001 yılında toplam doğurganlık hızımız 2,38 iken; bugün bu rakam 1,51’e düşmüştür. Nüfusun yenilenme düzeyinin 2,1 olduğu dikkate alındığında, durumun vahameti daha iyi anlaşılacaktır. Yıllık nüfus artış hızımız ise 2022 yılında binde 7 iken, 2023’te binde 1,1’e gerilemiştir. Çocuk ve genç nüfusumuz azalırken, yaşlı nüfusumuz tarihimizde ilk defa yüzde 10’un üzerine çıkmış; ortalama yaşımız da 34 sınırına dayanmıştır. Tüm bunlarla birlikte evlenme yaşı önemli ölçüde yükselmiş, boşanma oranları ise aynı nispette artmıştır. Evlenme hızı 2023’te binde 6,63 olarak gerçekleşti." Bilgisini paylaştı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti;

Bin nüfus başına düşen boşanma sayısını ifade eden “kaba boşanma hızı” ise 2,01’e çıktı. Boşanmaların yüzde 33,4’ünün evliliğin ilk 5 yılı içinde; yüzde 21,7’sinin ise evliliğin 6 ila 10’uncu yılları arasında meydana geldiği göze çarpıyor. **Ülkemizde ilk evlenme yaşının kadınlar için 26’ya; erkekler için ise 28’e yükseldiğini görüyoruz.** İlk anne olma yaşı, geçmişte görülmemiş biçimde, 29’u aşmış vaziyette. Bütün bu verilerin, oranların ve istatistiklerin anlattığı şudur: Türkiye, genç ve nitelikli nüfus bakımından, üzülerek söylüyorum, kan kaybetmektedir. Gerekli önlemleri bir an önce almaz, ihtiyaç duyulan politikaları kısa sürede uygulamazsak, sorun telafi edilemez boyuta varacaktır. Allah korusun böyle bir durumda yalnızca nüfus değil, nüfuz kaybı da yaşamamız kaçınılmazdır.

**Üç Çocuk Çağrısı**

Doğru bildikleri yolda sabırla yürümekten asla vazgeçmediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, her fırsatta en az üç çocuk çağrılarını tekrarladıklarını söyledi.

Erdoğan, milletin istikbalini garanti edecek çalışmalara devam ettiklerini, 10'uncu Kalkınma Planı'na "Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması" başlıklı dönüşüm programını ekleyerek, doğurganlık hızının artırılmasını nüfus politikalarının öncelikli hedefleri haline getirdiklerini dile getirdi.

12'nci Kalkınma Planı ile doğurganlık oranının nüfusun kendini yenileme seviyesinin üzerine çıkarılmasını kendilerine gaye edindiklerini belirten Erdoğan, "Politikalarımızı destekleyici düzenlemeleri, projeleri, reform ve hizmetleri tek tek hayata geçirdik. Hak ve özgürlükleri genişlettik, eksiklikleri giderdik, kadın hakları ve aile yapısının iyileştirilmesini merkeze alan devrim niteliğinde adımlar attık. İnşallah bundan sonra da büyük ve güçlü Türkiye idealimizi güçlü aile ve güçlü nüfus yapısıyla gerçeğe dönüştüreceğiz"dedi.

**Faizsiz Kredi Desteği**

2025 yılını "Aile Yılı" ilan ettiklerini ve bu kapsamda birçok yeni projeyi hayata geçireceklerini belirten Erdoğan, projelerin bir kısmına ilişkin şu bilgileri paylaştı;

14-28 Mayıs seçim sürecinde milletimize söz verdiğimiz “Aile ve Gençlik Fonunu” geçen sene deprem bölgemizde başlatmıştık. Biliyorsunuz, bu fon ile evliliğe ilk adımını atan gençlerimize 48 ay vadeli, 2 yıl geri ödemesiz, 150 bin lira tutarında faizsiz kredi desteği sunuyoruz.

 Şimdi bunu bir adım daha öteye taşıyoruz. Yeni evlenecek gençlerimize Aile ve Gençlik Fonu dâhilinde verdiğimiz faizsiz kredi desteğini 81 ilimizin tamamında uygulamaya alıyoruz. Aile ve Gençlik Fonundan artık 81 vilayetimizdeki tüm gençlerimiz istifade edebilecek. Dünya evine girecek gençlerimiz bu imkândan faydalanmak üzere bugün itibariyle başvurularını yapabilirler. Yuva kuracak tüm gençlerimiz için şimdiden hayırlı-uğurlu olsun, diyorum.

**Çocuk Yardımı** 

Bu yıl, doğum yardımlarımızı da önemli ölçüde artırıyoruz. Bu kapsamda, yeni doğacak ilk çocuk için verdiğimiz tek seferlik doğum yardımını 5 bin liraya yükseltiyoruz. Ayrıca, ikinci çocuk için her ay bin 500 lira; üçüncü ve sonraki çocuklar için de her ay 5 bin lira olacak şekilde çocuk yardımlarını devreye alıyoruz. İkinci ve sonraki çocuklar için hiçbir bir şart gözetmeksizin vereceğimiz çocuk yardımlarını her ay annelerimizin hesabına yatıracağız. Bu müjdemizin de ailelerimize hayırlı-uğurlu olmasını diliyorum.

İnşallah “2025 Aile Yılını” vesile kılarak, bu sorunların da üzerine kararlılıkla gideceğimize inanıyorum. Rabbim, evlenecek tüm gençlerimizin yardımcısı olsun diyorum. Sözlerime bu temennilerle son verirken, sizleri bir kez daha saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. 2025 Aile Yılı’nın ülkemiz, milletimiz ve tüm ailelerimiz için hayırlı-uğurlu olmasını diliyorum.


Erdoğan’dan Çöken Aile Kurumu İçin Nasihat, Nüfus İçin Maddi Yardım Teşviki 

Köklü Değişim, 03 Haziran Cumartesi günü okurlara kapılarını açacak Bağcılar Kitap Fuarı’na katılıyor.

köklü değişim bağcılar kitap fuarı 2023 manşet.jpg

Köklü Değişim, 03 Haziran Cumartesi günü okurlara kapılarını açacak Bağcılar Kitap Fuarı’na katılıyor.

Köklü Değişim Yayıncılık, İstanbul Bağcılar’da 03-11 Haziran tarihleri arasında düzenlenecek Bağcılar Kitap Fuarı’nda 7 numaralı stantta yerini alacak.

Fuara yazarlarımızdan, **Abdullah İmamoğlu**, **Mahmut Kar** ve **Musa Bayoğlu** katılacak. Köklü Değişim yazarları okuyucularıyla hasbihal edip, imza günü düzenleyecekler.

Köklü Değişim Yayıncılık’ın Bağcılar Kitap Fuarı’ndaki etkinlik takvimi şöyle:

**İmza Günleri:**

**Mahmut KAR**

03 Haziran Cumartesi Saat 15.00

**Abdullah İMAMOĞLU**

04 Haziran Pazar Saat 15.00

**Musa BAYOĞLU**

10 Haziran Cumartesi Saat 15.00

**Dr. Abdurrahim ŞEN**

11 Haziran Pazar Saat 16.00

![köklü değişim bağcılar kitap fuarı 2023 Fuar takvimi imza günleri köklü değişim.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/koeklue_degisim_bagcilar_kitap_fuari_2023_Fuar_takvimi_imza_guenleri_koeklue_degisim_cfe79116b1.jpg)

**#KöklüDeğişimOkuyorum**

Köklü Değişim, Bağcılar Kitap Fuarı’na Katılıyor

LGBT yönetmeliğini kabul eden Eyyubiye belediyesi, kararından vazgeçti

1582712018.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

Urfa'nın **Eyyübiye Belediyesi,** eşcinsel sapkınlığın önünü açan **LGBTİ** yönetmeliğini önce kabul edip, daha sonra iptal etti. Eşcinsel sapkınlığın önünü açan ve bu çirkinliğin görünür olmasını, kamuda ve özel sektörde istihdam önceliği verilmesini hedefleyen yönetmelik bazı belediyeler tarafından kabul edilip uygulanmaya başlandı. Daha önce Milli Eğitim Bakanlığı, okullarda bu sapkınlığın topluma kabul ettirilmesi için **İstanbul Sözleşmesi** kapsamında başlattığı **ETCEP’i** (Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi) devreye sokmuş, gelen yoğun eleştiriler üzerine projeyi askıya almıştı.

Belediye Meclisi'ne sunulmak üzere Eyyubiye Belediyesi’nin İnsan Kaynakları Müdürü Ahmet Alkan tarafından hazırlanan yönetmelik, önce Yazı İşleri Müdürü İsmail Kaya'ya ardından da Başkan Mehmet Kuş'un onayıyla meclise sunuldu.

Meclise gönderilen çirkin yönetmelik oylamaya sunuldu ve kabul edildi.

Ancak Meclis'te oylamaya sunulan yönetmelikte, "***Toplumda dezavantajlı konumda bulunan LGBTİ (lezbiyen, gay, biseksüel, trans ve interseks bireyler), etnik ve dini azınlıklar, sığınmacı ve mülteciler gibi çeşitli sosyal gruplara yönelik veri toplama, hizmet üretme ve belediye politikalarını yurtdışı ve yurtiçindeki STK'larla işbirliği içinde hazırlamak***" ifadelerinin yer aldığı görüldü.

Ajans Urfa'da yer alan habere göre kabul edilen yönetmelik yürürlüğe girerken, Eyyübiye Belediyesi yetkilileri durumu bir gün sonra fark edip, değişikliğe gidildi ve iptal edildi.

Haberde, çirkin yönetmeliği Belediyenin İnsan Kaynakları Müdürü Ahmet Alkan'ın internet üzerinden indirdiği ve CHP'li ya da HDP'li bir belediyeden "kopyala-yapıştır" usulüyle aldığı ifade edildi.

**İmza Kampanyası**

Batı aşığı ve oradan gelen her kanuna ve sözleşmeye sahip çıkan iktidar ve muhalefet partileri “İstanbul Sözleşmesi”ne sımsıkı bağlı. Eşcinselliği yaygınlaştırmak, namus mefhumunu ortadan kaldırmak, aileyi yok edip, gençliği ifsat etmek için planlanarak yürürlüğe koyulan İstanbul Sözleşmesi, kamuoyundan tepki almaya devam ediyor.

Bu kapsamda başlattığımız imza kampanyasına siz kıymetli okuyucularımızdan da destek bekliyoruz.

**İmza linki aşağıdadır**

[https://www.change.org/p/cumhurba%C5%9Fkanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1-ailesiz-bir-gelecek-hedefleyen-istanbul-s%C3%B6zle%C5%9Fmesi-ve-6284-say%C4%B1l%C4%B1-kanun-iptal-edilsin?recruiter=468313674&amp;utm\_source=share\_petition&amp;utm\_medium=facebook&amp;utm\_campaign=share\_petition&amp;utm\_term=psf\_combo\_share\_initial&amp;recruited\_by\_id=fe3a96f0-bca0-11e5-ada9-757b967284e9&amp;utm\_content=fht-20330000-tr-tr%3Av2](https://www.change.org/p/cumhurba%C5%9Fkanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1-ailesiz-bir-gelecek-hedefleyen-istanbul-s%C3%B6zle%C5%9Fmesi-ve-6284-say%C4%B1l%C4%B1-kanun-iptal-edilsin?recruiter=468313674&utm_source=share_petition&utm_medium=facebook&utm_campaign=share_petition&utm_term=psf_combo_share_initial&recruited_by_id=fe3a96f0-bca0-11e5-ada9-757b967284e9&utm_content=fht-20330000-tr-tr%3Av2)

Eyyubiye Belediyesi LGBTİ Kararından Geri Döndü

Suriye’de donan bebeğin görünütüsü vicdanları sızlattı

1578733886.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

Suriye’den gelen son görüntü insanlık defterine utanç olarak yazıldı. Katillerle el sıkışan taş kalpli yöneticilerin hanesi bu cürümlere sessiz desteklerle doldu. Rusya, İran ve Esed rejiminin katliamları arşa ulaşırken, bu canilerle el sıkışanlar, donarak can veren körpe bedenlerin katili Esed’i yeniden meşru yönetici olarak tanımak için birbiriyle yarışıyor.

**Suriye’de Bir Körpe Donarak Can Verdi**

Acı olay Hama’nın kuzeyinde meydana geldi. Aktivistlerin ulaştırdığı bilgiye göre Rus ve rejimin hava saldırılarında anne babasını kaybeden ve kendisinden haber alınamayan küçük Erva Afrin-Mabatlı'nın cansız bedeni, 25 gün sonra bir zeytin ağacının altında donmuş halde bulundu.

Aylan bebeğin Akdeniz’de boğularak can vermesinden sonra çekilen görüntüleri gibi Erva bebeğin görüntüleri de sosyal medyada kısa sürede yayıldı.

![](https://resmim.net/f/N6Swv8.jpg)

İran’ın yanlışlıkla vurduğu Ukrayna uçağı gündemin zirvesinde yer alırken, 9 yıldır masum Müslümanları bilerek ve isteyerek katleden Rusya, İran ve Esed rejiminin katliamları görmezden geliniyor. Astana ve Cenevre masalarında katil rejim ile oturulup müzakere ediliyor.

Kardeşleri can verirken Suriye muhalefeti kuzeye çekilmiş ya katliamları izliyor ya icad edilen operasyonlarda vakit geçiriyor ya da daha fazla maaş için Libya’nın yolunu tutuyor.

Astana Üçlüsü Rusya, Türkiye ve İran masada aldıkları kararlar ve sahadaki operasyonlarla kendi halkını katleden cani Esed’in saltanatını korumaya devam ediyor. Körpeler donarken, taş kalpler de üşümüyor.

Körpeler Donuyor Taş Kalpler Üşümüyor

Nehre düşüp donarak ölen çocuğun anne-babasının Çin Toplama Kamplarında tutulduğu öğrenildi.

1546098328.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

Nehre düşüp donarak ölen çocuğun anne-babasının Çin Toplama Kamplarında tutulduğu öğrenildi.

Son günlerde sosyal medya gündeminde, nehirde düşerek donarak ölen Doğu Türkistanlı bir çocuğun buz kesmiş kahredici fotoğrafı var.

Yerel kaynaklardan edinilen bilgiye göre; donarak ölen bu çocuğun anne-babası Çin Toplama Kamplarında tutuluyor ve kendisi de 78 yaşındaki yalnız yaşayan dedesi ile kalıyordu.

**Çin zulmü altında yaşayan Müslümanların yaşadıkları trajediye her gün bir yenisi ekleniyor**

Nehirde donarak ölen bu fotoğraf, özelde Müslümanlara genelde ise tüm insanlığa kahredici Komünist Çin zulmünün geldiği noktayı; Doğu Türkistanlı Müslümanların çaresizliklerini ve terkedilmişliklerini adeta haykırıyor!

![](https://www.google.com/url?sa=i&source=images&cd=&cad=rja&uact=8&ved=2ahUKEwi00PunrcXfAhVMTBoKHT_FCZ0QjRx6BAgBEAU&url=https%3A%2F%2Fforum.donanimhaber.com%2Fdonarak-olen-uygur-turk-cocugu--136473606&psig=AOvVaw3Qnmgr3bnWHnpiMcBHHy0g&ust=1546183679301957)![](https://img.donanimhaber.com/upfiles/2600066/25912903-9092-48a4-8313-ba00b0a14c02.png)

**Çin toplama kamplarına aldığı Uygur Türklerinin çocuklarını yetimhanelere yerleştiriyor**

Yine geçtiğimiz aylarda da ajanslara yansıyan haberlerde, sistematik insan hakları ihlalleriyle gündeme gelen Çin'in, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde Müslüman Uygur Türklerinin çocuklarını yetimhanelere gönderdiği de ifade edilmişti.

Haberlerde; Birleşmiş Milletler İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün yayımladığı son rapora göre, Çin’de 1 milyondan fazla Uygur Türkü ve diğer Müslüman azınlık toplama kamplarında tutuluyor.

Hükümetin, kamplarda tutulanların çocuklarını evlerinden alarak ülke genelinde çok sayıdaki yetimhaneye gönderdiği bildiriliyor.

Köklü Değişim, Bağcılar Kitap Fuarı’na Katılıyor

Eyyubiye Belediyesi LGBTİ Kararından Geri Döndü

Körpeler Donuyor Taş Kalpler Üşümüyor

Donarak Ölen Doğu Türkistanlı Çocuk İnsanlığa Çin Zulmünü Haykırıyor!

NATO, Baltık Denizi’nde Kablolar Hedef Olunca Harekete Geçti

Kanada Yönetimi ve Yahudi Lobisinden Hizb-ut Tahrir’e Engelleme

CENTCOM’dan, Müttefikleri Suudi Arabistan ve Mısır’a Ziyaret

Hakkımızda

Linkler

İletişim Bilgilerimiz

Köklü Değişim, Bağcılar Kitap Fuarı’na Katılıyor

Eyyubiye Belediyesi LGBTİ Kararından Geri Döndü

Körpeler Donuyor Taş Kalpler Üşümüyor

Donarak Ölen Doğu Türkistanlı Çocuk İnsanlığa Çin Zulmünü Haykırıyor!

NATO, Baltık Denizi’nde Kablolar Hedef Olunca Harekete Geçti

Kanada Yönetimi ve Yahudi Lobisinden Hizb-ut Tahrir’e Engelleme

CENTCOM’dan, Müttefikleri Suudi Arabistan ve Mısır’a Ziyaret

Sosyal Medya