
Köklü Değişim Medya
İzmir’de geçen ay üç Suriyeli mültecin bir ırkçı saldırgan tarafından benzinle yakılarak öldürüldü. Polisin fail yakalanana kadar olayın basına aktarılmaması için aileye susması yönünde telkinde bulunduğu iddia ediliyor. Siyasiler ve bir kısım medya tarafından sürekli hedef gösterilen Suriyeli muhacirler korkunç ırkçı saldırılara maruz kalıyor.
STK ve ailenin açıklamalarına göre olayın 16 Kasım’da İzmir’de gerçekleştiği ve üç Suriye uyruklu mültecinin üzerlerine benzin dökülerek yakıldığı iki gencin ertesi gün, diğer gencin ise bir hafta sonra hastanede yaşamlarını yitirdikleri kamuoyuna duyuruldu.
Aynı şahsın olay günü iki kişiyi daha bıçakladığı, yaşamını yitiren mültecilerin ailelerinin karakola çağrıldığı ve susmaları için uyarıldıkları bilgisi de paylaşıldı.
3 mülteci işçinin yakılarak öldürüldüğü olay yerinin görüntülerine ulaşan Mülteci Medyası adlı haber sitesinin edindiği bilgiye göre, katil karakoldaki ifadesinde milliyetçi saiklerle mültecileri yaktığını itiraf etti.
Katil ifadesinde 11 gibi mültecilerin kaldığı odanın elektriğini kestiğini ve dört gibi ise yaktığını ve aralarında önceden kaynaklanan bir husumet olmadığını itiraf etti. Katil Güzelbahçe Karakolundaki işlemlerinin ardından İzmir Emniyeti cinayet büro birimine sevk edildiği de öğrenildi.

Mültecilerden Mamun el-Nebhan’ın kardeşi, olayı şöyle anlattı:
“Biz beş yıl önce geldik Türkiye’ye. Kardeşim 23 yaşındaydı. Bir hafta sonra evlenecekti. Fabrikada çalıştıkları yerde uyurken mazot benzin döküp sonra da yakmış. Olaydan sonra bir hafta hastanede kaldı. Bir hafta sonra öldü. Diğer arkadaşları ise zaten bir gün sonra öldüler. O zaman hiç kimseye haber vermedik çünkü polis kimseye anlatmamamızı istedi. ‘Bir şüpheli var, onu yakalayalım öyle haber verin’ dediler. Sonra polis yakaladı, o kişinin olduğunu ispatladılar. Türk tarafları basına neden haber vermediler onu da bilmiyorum. Katil bizimle aynı fabrikadan taş alıyordu. İsmi Kemal. Neden oldu, neden yaptı kimse bilmiyor. Sonradan da iki tane Türkiyeliyi bıçakladığını biliyoruz…”

