İslam ordularının 29 Mayıs 1453 tarihinde Doğu Roma’yı (Bizans İmparatorluğu) tarihe gömen büyük zaferinin 570. Yıldönümü çeşitli etkinliklerle kutlanıyor.

Rasulullah (s.a.v.)’in müjdesi olan Konstantiniyye’nin fethi, eksik kelamlarla, ırkçı yaklaşımlarla ümmet fikrinden uzaklaştırılıp ve sanki bir şehrin el değiştirmesi olarak basitleştirilerek anlatılıp, İslam’ın hedef ve prensipleri unutturulmak istense de Müslüman halkın zihninde hala hakikatini koruyor.

Batı’yı titreten bu büyük zafer hakkında Rasulullah (s.a.v.)’in hadisleri zikredilirken özellikle ikinci müjdesi Roma’nın fethi hep unuttturulmuştur.

Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem, Konstantiniyye hakkında sual edilince, fetholunacağı müjdesini verdi. Bu müjde hadiste şöyle geçmektedir:

“Ebu Kubeyl dedi ki: “Biz Abdullah ibni Amr İbni el-As’ın yanında iken ona iki şehirden; Konstaneiyye veya Rumiye’den (Roma) hangisinin önce fethedileceği soruldu. Abdullah kendisine sandukanın getirilmesini söyledi. Ondan bir kitap çıkardı. Abdullah dedi ki: “Biz Rasulullah’ın çevresinde yazarken bu soru Rasulullah’a da soruldu: “Konstantiniyye mi, Rumiyye mi önce fethedilecek?” Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem dedi: “Hirakl (yani Herakliyus)’in şehri” (Yani Konstantiniyye önce fethedilecek).

Diğer bir hadiste de, Nebi SallAllahu Aleyhi ve Sellem buyuruyor ki:

“Konstantiniyye mutlaka fethedilecek. O’nu fetheden komutan ne güzel komutan ve o fetih ordusu da ne güzel ordudur!”

Yüzyıllar önce Rasulullah (s.a.v.)’in söylediği bu sözler İstanbul’un fethine İslam mührünü vuruyor.

Rasulullah’ın bu müjdesini gerçekleştirebilmek için, Raşidî Hilafet Devleti’nin 3. Halifesi Osman ibn Affan RadiyAllahu Anh döneminden itibaren Konstantiyye’nin fethedilmesi için defalarca harekete geçildi. Ebu Eyyub El Ensari, ilerlemiş yaşına rağmen İstanbul surları önünde şehadete kavuştu.

Ancak bu fetih, H. 20 Cemaziye’l-Evvel 857, M. 29 Mayıs 1453’te, Fatih Sultan Muhammed komutasındaki İslam Ordusu tarafından tahakkuk etti. Bazı kaynaklara göre de Konstantiniyye’nin adı değişti. İslam Hilafet Devleti’nin sultası (otoritesi) artık İstanbul’a hâkim oldu ve İslam’ın hükümlerine göre yönetilmeye başladı. Böylece İstanbul, Daru’l-Küfür’den Daru’l-İslam’a dönüştü. Hilafet Devleti’nin sınırları içine dâhil edildi. Osmanlı Hilafet Devleti döneminde de İslam Devleti’nin başkenti oldu.

Daha sonra Hilafet kaldırılıp, Batılı nizamlar şehit kanlarıyla sulanmış bu İslam beldesinde hakim kılınsa da, gerek kapitalist ideolojinin çöküş içinde olması gerekse dünyanın hilafete olan ihtiyacı Rasulullah (s.a.v.)’in hadisinde geçen Roma’nın fethi müjdesinin İslam orduları tarafından çok da uzak olmayan bir vakitte gerçekleşeceğine yönelik Müslümanlardaki inancı pekiştiriyor.