Hakan Fidan'ın Almanya’da temaslarda bulundu 

Köklü-Değişim,Hakan-Fidan’dan,-Almanya’da-İş-Birliği-Mesajı-.jpg

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Berlin ziyareti kapsamında, Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul ile bir araya geldiği toplantıda iş birliği mesajı verdi ve Türkiye'nin, Avrupa'nın güvenliğinin bir parçası olduğunu ifade etti.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Alman mevkidaşı Johann Wadephul Almanya'nın başkenti Berlin'de ile görüştü. İkili, Türkiye ve Almanya arasında iş birliğini güçlendirme mesajları verdi.

Görüşmenin ardından basın toplantısında, 10 yılı aşkın süredir siyasi gerilimler nedeniyle yapılamayan Almanya-Türkiye Stratejik Diyalog Toplantısı'nın da 2026'ın ilk yarısında yapılmasının planlandığı duyuruldu.

Wadephul, Toplantıda **"Türkiye bizim için hep çok güvenilir ve istikrarlı bir NATO müttefiki oldu"** dedi ve, Türkiye'nin AB'nin Avrupa İçin Güvenlik Eylemi (SAFE) programına katılmasını sağlamaya çalıştıklarını söyledi.

Fidan da iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni bir dönemin başladığı mesajını verdi.

**“Yeni Jeopolitik Gerçeklik”**

Wadephul, Almanya'da üç milyondan fazla Türk kökenli vatandaşın yaşadığını hatırlatarak, **"Başka hiçbir ülkeyle bu denli yoğun sosyal bağlarımız yok"** ifadesini kullandı.

**"Artık güçlü bir uyum içinde çalışmamızı gerektiren bir başka neden daha var. Bu da yeni jeopolitik gerçeklik"** diyen Wadephul, iki ülkenin NATO müttefiki olduğunu ve **"çok somut ortak çıkarları”** olduğunu söyledi ve **"Türkiye, Almanya için jeostratejik bir ortaktır."** dedi. 

AB'nin ortak savunma projelerinin desteklenmesi için oluşturduğu SAFE programına Türkiye'nin de katılması gerektiğini vurgulayan Alman bakan, **"Bence bu (SAFE), önemli NATO ortakları Türkiye ve İngiltere'ye de açılmalı. Bunun için yapıcı görüşmeler yürütüyoruz. Türkiye bu bağlamda bizim için hep çok güvenilir ve istikrarlı bir NATO müttefiki oldu"** dedi ve şöyle devam etti:

**"Türkiye, AB'yi stratejik hedef olarak gördüğünü söylüyor. Bunun hem AB'nin hem de Türkiye'nin yararına olacağına inancım tam. Türkiye bunu söylüyorsa, biz de bu sözleri ciddiye almalıyız. AB olarak Türkiye'ye yönelik adım atmalı, mevcut tüm diyalog kanalları, formatlar kullanılmalı, güçlendirmeliyiz. Her iki tarafın çıkarına olan budur."**

**Fidan: 'Türkiye Avrupa'nın Savunması İçin Önemli'**

Wadephul'un ardından açıklamalarda bulunan Fidan, ikili ilişkileri güçlendirmenin her iki ülkenin de çıkarına olduğunu ifade etti. 

Fidan'ın konuşmasında, Wadephul'un siyasi mesajlarından farklı olarak Almanya'nın Türkiye için ticari önemine ilişkin mesajlar öne çıkarken, Fidan, ithalat-ihracat ilişkilerinin geliştirilmesi hedeflerinin yanı sıra yenilenebilir enerji konusunda yapılması planlanan yatırım ve iş birliğine dikkat çekti.

Türkiye ve Almanya arasındaki ikili ticaret hacmi 2025 itibarıyla 55 milyar doları aştı. Almanya, Türkiye'nin Avrupa'daki en güçlü ticaret ortağı, dünya genelinde ise en büyük ihracat pazarı konumunda yer alıyor. 

AB'nin savunma çalışmalarına da değinen Fidan, **"Türkiye'nin SAFE çalışmalarında yer alması ve bu mekanizmadan dışlanmaması Avrupa güvenliği için önemlidir"** dedi ve Türk savunma endüstrisi ile iş birliğinin de Avrupa'nın çıkarına olduğunu ifade etti.

Türkiye'nin de Avrupa'nın güvenliğinin bir parçası olduğunu kaydeden Dışişleri Bakanı, birçok görüşmenin AB toplantılarında yer almamasının "tarihi fırsatların kaçırılmasına" yol açtığına işaret etti. Fidan, Türkiye'nin AB'ye girmesini beklemektense bu konuda "yaratıcı düşünülmesi gerektiğini" söyledi. 


Hakan Fidan’dan, Almanya’da İş Birliği Mesajı 

Hizb-ut Tahrir, Çin’in dar bölgesel bakış açısını konu alan bir siyasi analiz yayımladı

Çin-Amerika'ya-Meydan-Okuma-İradesine-Sahip-mi_Köklü-Değişim_Siyasi-Analiz.png

Hizb-ut Tahrir, yayımladığı **“Çin ve Dar Bölgesel Bakış Açısından Kurtulması”** başlıklı siyasi analizde, Pekin yönetiminin bölgeselci siyasi bakış açısından kurtulup, Amerika ile küresel ölçekte boy ölçüşecek bir vizyona sahip olup olmadığına ışık tutuyor.

Amerika’yı kendi bölgelerinde ve nüfuz alanlarında sarsmak için harekete geçmeyen ancak kendi bölgesini korumakla yetinip, ABD ile mücadelesini, Amerika’nın kendi bölgesine yönelik hamlelerine sadece bir tepki (reaksiyon) vermekle sınırlı tutan Pekin yönetiminin, son zamanlarda **nadir elementlerin Amerika’ya ihracatını kısıtlaması, elinde bulundurduğu Amerikan Hazine tahvillerini satması, ordusunu modernize etmesi ve Pekin’in güneybatısında dünyanın en büyük askeri kompleksini inşa etmesi,** bölgeselci siyasi bakış açısından kurtulup, Amerika ile küresel ölçekte boy ölçüşecek bir görüş açısına sahip olduğunun bir göstergesi olup olmadığına odaklanan analizin girişinde Çin tarihine kısaca değinilen paragrafta şu kısım öne çıkıyor:

**“Mao liderliğindeki Komünist Parti ile ABD’nin alenen desteklediği Çan Kay-Şek liderliğindeki Milliyetçi Parti arasında yaşanan çatışmanın ardından, Mao’nun galip gelmesiyle 1949 yılında Çin Halk Cumhuriyeti kuruldu. 1978 yılında Çin Komünist Partisi’nin başına Deng (Şiaoping) geçtiğinde ise, Mao’nun aksine ideoloji yerine ekonomiye öncelik verdi. Böylece düşük ücretlere ve yüksek dış ihracata dayalı bir ekonomik model icat etti ve daha fazla yabancı yatırımcı çekmek için kapıları açtı.”**

Çin, ekonomi, dış siyaset vb. alanlarda komünist ideolojiden vazgeçip, kapitalizm ile komünizmi birbirine karıştıran karma bir sistem uygulamaya başlamasıyla ekonomik olarak büyüyüp, Amerika’dan sonra dünyanın en büyük ikinci ekonomisine sahip ülke olduğu vurgulanıyor.

Askerî açıdan ise büyük bir yol katettiğinin altı çizilen analizde, ABD Savunma Bakanlığı’nın Kongre’ye sunduğu rapordaki yer verilen bilgilerde, 2024 yılının ortalarında Çin’in 600’den fazla nükleer başlığa sahip olduğu ve 2030 yılına gelindiğinde bu sayının bini aşacağına dikkat çekiliyor. 

Siyasi açıdan ise Avustralya, Japonya, Güney Kore gibi bölge ülkelerinin aksine Amerika’nın yörüngesinde hareket etmeyen bağımsız bölgesel büyük bir güç olduğu ayrıca önemli deniz yolları, balıkçılık alanları ve Çin’in sürekli büyüyen imalat sektörünü ve ekonomisini beslemek için olmazsa olmaz olan deniz altı petrol ve gaz yatakları barındıran, (11 milyar varil petrol ve 190 trilyon metreküp doğalgaz) jeopolitik ve jeostratejik  bir bölge olan Güney Çin Denizi’ne ilgi duyduğuna ve üzerinde hak iddia ettiğine değiniliyor. 

Öte yandan ABD’nin ise , Asya stratejisi gereği Avrupa’daki asker ve ekipmanını pasifik bölgesine kaydırarak, Tayvan krizini ve Hindistan’ı kullanarak, bölgesel ülkeler ile AUKUS (Avustralya, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri) ve QUAD ile (Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya, Hindistan ve Japonya) askeri ittifaklar kurarak ayrıca Çinli şirketlere ticari savaşlar açarak Çin’in yükselişini engellemeye ve Çin’i çevrelemeye çalıştığının, Irak ve Afganistan savaşı sonrası ise bu bölgeye odaklandığının altı çiziliyor. 

Baş tarafta geçen Çin’in adımlarından biri olan stratejik öneme sahip endüstride kullanılan **‘nadir toprak elementlerinin ihracatına kısıtlama’** getirilmesini, ABD’nin, Çin’e olan gümrük vergilerini kademeli olarak artırarak yüzde 104’e çıkaracağını açıklamasına karşı tepki olarak alınan bir karar olduğu ifade ediliyor. 

**‘Çin’in elinde bulunan ve Ekim 2017’de 1 trilyon 189 milyar dolara ulaşan ABD Hazine tahvillerinin bir kısmını satma’** adımının da yine ideolojik bir vizyondan ziyade risklerini azaltmak amacıyla savunma hamlesiyle alınmış bir karar olduğu belirtiliyor. 

**‘Çin’in ordusunu modernize etmesi ve Pekin’in güneybatısında dünyanın en büyük askeri kompleksini inşa etmesi’** adımı ise ABD’nin askeri donanmasının yüzde 60’nı bölgeye yığmasına karşılık verilmiş bir tepki olarak görülüyor. Analizde, Pentagon’dan çok daha büyük olan kompleks hakkında şu ifadeler de yer alıyor: 

**“Çin, bu askeri kompleksin inşasıyla ikinci dünya savaşı sonrası sömürgelerinde İngiltere’yi tehdit etmek ve yerine geçmek için çatışmaya giren ABD ile sömürgelerinde çatışmaya girmeyi ve yerine geçmeyi amaçlamamaktadır ya da ABD’yi sömürgelerinden çıkarmak, nüfuzunu sarsmak ve yerine geçmek için ordusunu modernize etmeyi hedeflememektedir. Daha çok bunlar, ABD’nin Çin’in bölgesel alanı üzerindeki hegemonyasını engellemekle ilgili eylemlerdir.”**

 Hizb-ut Tahrir tarafından 22 Kasım 2025 tarihinde yayımlanan siyasi analizin son kısmında ise özetle, Çin’in, küresel çapta büyük bir devlet olabilecek her türlü maddi imkânlara artık sahip olduğuna ancak şu ana kadar Çin’in hem kendi nüfuz alanlarında hem de diğer bölgelerde Amerika ile rekabet edebilecek cesarete sahip olmadığına dikkat çekiliyor.  
 
 
![Köklü-Değişi,m-Siyasi-Analiz-Çin-Dar-Bölgesel-Vizyonu.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/Koeklue_Degisi_m_Siyasi_Analiz_Cin_Dar_Boelgesel_Vizyonu_f81023e965.jpg)

Bu sebeple Çin’in, Amerika ve Batılı ülkelerin, 2022’de Ukrayna’yı işgaliyle birlikte Rusya’ya uyguladıkları yaptırımları görünce, daha önce planladığı ve tehdit ettiği üzere Tayvan’ı zorla ilhak etmekten geri durduğu, Amerika ve Batı’nın Afrika, Asya ve diğer bölgelerdeki nüfuz alanlarında Amerika’ya meydan okumaya kalkışamadığı, Panama’daki çıkarlarına yönelik Amerikan tehditleri karşısında da kararlı ve ciddi bir tavır sergileyemediği ve birçok planını rafa kaldırdığı hatırlatılıyor. 

Yalnız bu tablonun değişebileceği ve Çin’in askerî ve ekonomik açıdan ilerlemesini sürdürmesiyle birlikte, ileride siyasal ve fikrî alanda yeni gelişmelerin ortaya çıkması ve bunun da onu daha aktif ve küresel bir siyasal rekabete sevk etmesinin ihtimal dışı olmadığı vurgulanıyor. 

Analizin son kısmında ise şu dikkat çekici ifadeler yer alıyor: 

**“Amerika da Çin de, bu dünyada hayırdan ziyade hem kendilerini hem de yandaşlarını çepeçevre kuşatan bir şer ve halkını da asla kurtuluşa erdirmeyen sahte bir uygarlık uğrunda birbirleriyle itişip kakışmaktadırlar... Bugün yeryüzünde onlarda görülen bu üstünlük ise; dünyanın dört bir yanına hayrı yayacak, onların şerlerini bertaraf edecek ve yapılarını da yerle bir edecek olan bir devletin yokluğundan kaynaklanmaktadır... Şüphesiz ki Allah’ın izniyle o Raşidi Hilafet Devleti geri dönecektir. Daha önce Farsları ve Bizanslıları ortadan kaldırdığı gibi, onları da yeryüzünden silip atacaktır... Zira İslam ümmeti canlı ve faal bir ümmettir ve Allah’ın onun için seçip beğendiği o ilk siretine doğru hızla ilerlemektedir.”**

Hizb-ut Tahrir’in, Çin yönetiminin siyasi vizyonuna dair yayımladığı ve detaylı bilgilerin yer aldığı **“Çin ve Dar Bölgesel Bakış Açısından Kurtulması”** başlıklı siyasi analizin tamamına aşağıdaki görseli tıklayarak erişebilirsiniz. 

[![Çin ve Dar Bölgesel Bakış Açısından Kurtulması](https://hizb-turkiye.com/resimler/icerikler/cin-ve-dar-bolgesel-bakis-acisindan-kurtulmasi-1434.png?1763809740)](https://hizb-turkiye.com/cin-ve-dar-bolgesel-bakis-acisindan-kurtulmasi_d1434.html)


Çin, Amerika İle Küresel Ölçekte Boy Ölçüşecek Vizyona Sahip Mi?

Dışişleri Bakanlığı,Lübnan-GKRY arasıda imzalanan anlaşmaya tepki

Köklü-Değişim,Türkiye’den,-Lübnan-İle-Güney-Kıbrıs-Arasında-İmzalanan-Anlaşmaya-Tepki.jpg

Lübnan ile Güney Kıbrıs arasında imzalanan deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmasına Ankara’dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli açıklamasında, uluslararası topluma 'Güney Kıbrıs'ın tek taraflı adımlarına destek vermeme' çağrısı yaptı. 

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, sosyal medya hesabından Lübnan ile Güney Kıbrıs arasında imzalanan ‘Münhasır Ekonomik Bölge’ (MEB) Sınırlandırma Anlaşması'yla ilgili açıklama yaptı.

Güney Kıbrıs'ın, **"2003'ten itibaren Kıbrıs Adası'nın egemen eşit unsuru Kıbrıslı Türkleri hiçe sayarak, bölgedeki kıyıdaş ülkelerle Kıbrıs Adası'nın etrafındaki deniz alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin ikili anlaşmalar imzaladığını"** hatırlatan Keçeli, son olarak Lübnan ile Güney Kıbrıs arasında 2007'de akdedilmiş ancak yürürlüğe girmemiş bulunan MEB Sınırlandırma Anlaşması'nın dün iki ülke arasında yeniden imzalandığını anımsattı.

Anılan anlaşmaya konu bölgenin, 18 Mart 2020'de Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde tescil ettirilen Doğu Akdeniz'deki Türk kıta sahanlığının dışında kalmasıyla birlikte, Türkiye'nin konuya Kıbrıs meselesi ve Kıbrıslı Türklerin hakları bağlamında yaklaştığını vurgulayan Keçeli, Lübnan veya bölgedeki diğer kıyıdaş ülkelerin Güney Kıbrıs ile bu tür bir anlaşma imzalamasının, Kıbrıslı Türklerin Ada üzerindeki eşit hak ve çıkarlarını yakından ilgilendirdiğini vurguladı.

**Uluslararası Topluma Çağrı Yaptı**

Keçeli, Güney Kıbrıs'ın, Kıbrıslı Türkleri veya adanın tümünü temsil etmediğini ve adanın tümünü ilgilendiren bu tür tasarruflarda bulunmaya yetkisinin olmadığına dikkati çekerek, şunları ifade etti:

_**"Bölge ülkeleri başta olmak üzere, uluslararası toplumu GKRY'nin bu tek taraflı adımlarına destek vermemeye ve adanın egemen ve eşit unsuru olan Kıbrıslı Türklerin meşru hak ve çıkarlarını gasbetmeye yönelik girişimlere alet olmamaya davet ediyoruz. Türkiye, KKTC'yle birlikte, Kıbrıslı Türklerin hak ve çıkarlarını kararlılıkla savunmaya devam edecektir."**_


**Ne Olmuştu?** 

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, dün yaptığı açıklamada, Lübnan ve Güney Kıbrıs arasında deniz sınırlarını belirleyen ve böylece Akdeniz’de enerji arama çalışmalarının önünü açacak bir anlaşmanın imzalandığını duyurmuştu. 


Avn, Güney Kıbrıslı mevkidaşı ile düzenlediği ortak basın toplantısında şu açıklamaları yaptı:

_**“İki ülke arasındaki münhasır ekonomik bölgenin sınırlarının belirlenmesi başarısını kutlamak için buradayız. Anlaşma, Lübnan ve Güney Kıbrıs'ın deniz kaynaklarını keşfetmeye başlamasına ve bu alanda iş birliği yapmasına olanak tanıyacak.”**_

![Köklü-Değişim,Lübnan-ve-Güney-Kıbrıs-Arasında-Deniz-Sınırı-Anlaşması-İmzalandı.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/Koeklue_Degisim_Luebnan_ve_Gueney_Kibris_Arasinda_Deniz_Siniri_Anlasmasi_Imzalandi_cf807fe2e0.jpg)

Türkiye’den, Lübnan İle Güney Kıbrıs Arasında İmzalanan Anlaşmaya Tepki

Witkoff ve Uşakov arasındaki telefon görüşmesi basına sızdırıldı 

Köklü-Değişim,ABD-Rusya-Arasında-Ukrayna-Pazarlığı-İfşa-Edildi.jpg

ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ve Rusya Devlet Başkanı Vlademir Putin’in danışmanı Uşakov’un, Ukrayna müzakereleri hakkındaki telefon görüşmesini Bloomberg ifşa etti.


Bloomberg News'in Salı günü yayınladığı görüşmenin dökümüne göre, Başkan Donald Trump'ın Rus hükümetiyle baş muhatabı Steve Witkoff geçen ay Vladimir Putin'in üst düzey danışmanı Yuri Uşakov’a, Rus liderin Ukrayna'daki Rusya savaşını sona erdirmeyi amaçlayan bir barış planı konusunda ABD başkanına nasıl yaklaşması gerektiği konusunda tavsiyelerde bulundu.

Yazılı dökümlere göre, 14 Ekim'deki Witkoff-Uşakov görüşmesinde Witkoff, Rusya-Ukrayna Savaşı'na dair bir barış planı üzerinde birlikte çalışılmasını istedi ve Rusya Devlet Başkanı Putin'in **"söz konusu planı Trump'la nasıl görüşmesi gerektiği"** konusunda tavsiyede bulundu.

Görüşmede Putin'e derin saygı duyduğunu aktaran Witkoff, barış anlaşması için önce uzlaşmaya varılması gerektiğini belirterek Uşakov'a hitaben **"Hatta Gazze'de yaptığımız gibi 20 maddelik bir barış önerisi ortaya koyabileceğimizi düşünüyorum. 20 maddelik barış odaklı bir 'Trump planı' hazırladık ve belki sizinle de aynısını yaparız diye düşünüyorum."** dedi. 

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'nin 17 Ekim'de Beyaz Saray'a geleceğine değinen Witkoff, **"Oraya gideceğim çünkü beni orada istiyorlar ama mümkünse (17 Ekim) cuma günkü toplantıdan önce patronunuzla (Putin'le) görüşebiliriz diye düşünüyorum."** dedi.

Görüşmede Uşakov'un, Putin'in Trump'ı aramasının faydalı olup olmayacağını sorusuna Witkoff da bunun "faydalı" olacağını söyledi.

Witkoff görüşmede, Putin'in, Trump'ı Gazze barış anlaşması için tebrik etmesini, Rusya'nın anlaşmayı desteklediğini ve ABD Başkanı'na "bir barış adamı olarak saygı duyduğunu" söylemesini tavsiye ediyor. 

Uşakov da **"Tamam dostum. Sanırım liderlerimiz tam da bu konuyu tartışabilir. (Putin'in) Trump'ın gerçek bir barış adamı olduğunu söyleyeceği konusunda seninle aynı fikirdeyim."** ifadeleriyle Witkoff’un tavisyesini destekliyor. 

Witkoff da **"Gerçekten iyi bir görüşme olacak. Bence harika olacak şey şu. Belki Başkan Trump'a şöyle der, 'Biliyorsun, Steve ve Yuri çok benzer 20 maddelik bir barış planını görüştüler ve bunun biraz ilerleme kaydedebileceğini düşünüyoruz, bu tür şeylere açığız.'"** diye konuştu.

Görüşmede Witkoff ayrıca, şunları söyledi:

**"Ben, bir barış anlaşmasının imzalanması için ne gerektiğini biliyorum. Donetsk ve belki bir yerlerde toprak takası ama ben böyle konuşmak yerine, daha umutlu konuşalım diyorum çünkü burada bir anlaşmaya varacağımızı düşünüyorum. Başkan, bana anlaşmaya varmam için bolca alan ve takdir yetkisi tanıyacak."**

Uşakov ise "Tamam, kulağa hoş geliyor" yanıtını veriyor. 

**Witkoff Rusya’ya Gidiyor**

Sızıntı, Steve Witkoff’un gelecek hafta Moskova’ya gideceğinin açıklamasından sonra geldi. 

Putin’in dış politika danışmanı Yuri Uşakov devlet televizyonuna yaptığı açıklamada Witkoff’un ziyaretine dair ön anlaşmaya varıldığını duyurdu. 

Uşakov ayrıca telefon görüşmesinin sızdırılmasının barış görüşmelerini baltalamaya dönük bir hamle olduğunu savundu.




ABD ile Rusya Arasındaki “Ukrayna” Pazarlığı Sızdırıldı

Lübnan ve Güney Kıbrıs Run Cumhuriyeti arasında deniz sınırı belirleme anlaşması imzalandı

Köklü-Değişim,Lübnan-ve-Güney-Kıbrıs-Arasında-Deniz-Sınırı-Anlaşması-İmzalandı.jpg

Lübnan Cumhurbaşkanlığı bugün yaptığı açıklamada, Lübnan ve Güney Kıbrıs arasında deniz sınırlarını belirleyen ve böylece Akdeniz’de enerji arama çalışmalarının önünü açacak bir anlaşmanın imzalandığını duyurdu. 

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Baabda Sarayı'nda Güney Kıbrıslı mevkidaşı Nikos Hristodulidis ile bir araya geldi,

Avn, Güney Kıbrıslı mevkidaşı ile düzenlediği ortak basın toplantısında şu açıklamaları yaptı:

**“İki ülke arasındaki münhasır ekonomik bölgenin sınırlarının belirlenmesi başarısını kutlamak için buradayız. Anlaşma, Lübnan ve Güney Kıbrıs'ın deniz kaynaklarını keşfetmeye başlamasına ve bu alanda iş birliği yapmasına olanak tanıyacak.”**

Avn, bu aşamaya gelinmesinde emeği geçen Nikos Hristodulidis ve Güney Kıbrıs ve Lübnan'da bu başarıya katkıda bulunan hükümet yetkilileri, idareciler, askeri personel ve çeşitli düzeylerdeki uzmanlar dahil olmak üzere herkese teşekkürlerini iletti.

Avn, **“Hepinize teşekkür ediyorum. Çünkü bize uluslararası hukuk ilkelerine bağlılığın ülkeler arasındaki dostluğu güçlendirdiğini ve Akdeniz coğrafyasının bizi tarih ve gelecek gibi bir araya getirdiğini yeniden gösterdiniz”** açıklamasında bulundu.

Hristodulidis ise iki ülke arasında deniz sınırlarının belirlenmesi anlaşmasının imzalanmasının ardından, elektrik bağlantısının fizibilitesi konusunda Dünya Bankası'ndan danışmanlık aldıklarını da söyledi.

Hristodulidis, **“Bu, yıllardır çözülemeyen bir sorunu sona erdiren tarihi bir anlaşma ve şimdi iki ülkemizin birlikte neler başarabileceğini sabırsızlıkla bekliyoruz”** dedi.

İki cumhurbaşkanı, anlaşmanın Beyrut, Lefkoşa ve Güney Kıbrıs’ın üye olduğu Avrupa Birliği (AB) arasında daha fazla iş birliği için zemin hazırlayacağını beyan etti.

Akdeniz’de deniz sınırları sık sık gündeme gelen bir sorun. Türkiye ile Güney Kıbrıs Rum Cumhuriyeti ve Yunanistan arasında bu mesele nedeniyle sık sık kriz yaşanıyor. 


Lübnan ve Güney Kıbrıs Arasında Deniz Sınırı Anlaşması İmzalandı

Köklü Değişim Medya tarafından organize edilen “İslâm’a Bağlanmak ve Kurtuluş” konulu sohbet programı, İlahiyatçı Yazar Abdullah İmamoğlu’nun katılımı ile Düzce’de gerçekleştirildi.

20180327_1_isl-m-a-baglanmak-ve-kurtulus-sohbeti-duzce-de-yapildi.jpg

**Köklü Değişim Medya**

**Köklü Değişim Medya** tarafından organize edilen “**İslâm’a Bağlanmak ve Kurtuluş**” konulu sohbet programı, İlahiyatçı Yazar **Abdullah İMAMOĞLU**’nun katılımı ile **Düzce Grand Otel (Beyaz Otel) Konferans Salonu**’nda gerçekleştirildi.

![](https://resmim.net/f/0XrimJ.jpg)

Abdullah İMAMOĞLU ile sohbet programı, **25 Mart Pazar** akşamı, saat **20:00**’da başladı. Sohbetinde *“Müslümanlar için yegâne kurtuluş reçetesinin İslâm’da olduğunu”* ifade eden İmamoğlu, Müslümanların şer’i hükümlere uyma bilincine ulaşmalarının zorunlu ve kaçınılmaz olduğunu söyledi.

İslâm’a bağlılığın gereklerini;

*1. RabbiyAllah demek. Hayatın her alanında Allah’ın sözünün hâkim olması*

*2. Hakkı söylemek*

*3. Allah’a ve Rasulü’ne itaat etmek*

*4. Allah’ın vaadine, Rasul’ün müjdesine iman etmek,* şeklinde sıralayan Abdullah İMAMOĞLU, İslâm’ın, insanlığın da kurtuluşu için yegâne çıkış kapısı olduğunu ifade ettiği sohbetini sonlandırdı. Sohbetin ardından da kendisini dinlemeye gelen Düzcelilerle hasbihal etti.

![](https://resmim.net/f/UfVXKi.jpg)

![](https://resmim.net/f/sL75MU.jpg)

![](https://resmim.net/f/Ubuvv6.jpg)

![](https://resmim.net/f/2YHZVZ.jpg)

![](https://resmim.net/f/cFnojT.jpg)

![](https://resmim.net/f/layDYf.jpg)

![](https://resmim.net/f/1s5bt5.jpg)

![](https://resmim.net/f/BbZlYr.jpg)

“İslâm’a Bağlanmak ve Kurtuluş” Sohbeti Düzce’de Yapıldı

LGBT yönetmeliğini kabul eden Eyyubiye belediyesi, kararından vazgeçti

1582712018.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

Urfa'nın **Eyyübiye Belediyesi,** eşcinsel sapkınlığın önünü açan **LGBTİ** yönetmeliğini önce kabul edip, daha sonra iptal etti. Eşcinsel sapkınlığın önünü açan ve bu çirkinliğin görünür olmasını, kamuda ve özel sektörde istihdam önceliği verilmesini hedefleyen yönetmelik bazı belediyeler tarafından kabul edilip uygulanmaya başlandı. Daha önce Milli Eğitim Bakanlığı, okullarda bu sapkınlığın topluma kabul ettirilmesi için **İstanbul Sözleşmesi** kapsamında başlattığı **ETCEP’i** (Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi) devreye sokmuş, gelen yoğun eleştiriler üzerine projeyi askıya almıştı.

Belediye Meclisi'ne sunulmak üzere Eyyubiye Belediyesi’nin İnsan Kaynakları Müdürü Ahmet Alkan tarafından hazırlanan yönetmelik, önce Yazı İşleri Müdürü İsmail Kaya'ya ardından da Başkan Mehmet Kuş'un onayıyla meclise sunuldu.

Meclise gönderilen çirkin yönetmelik oylamaya sunuldu ve kabul edildi.

Ancak Meclis'te oylamaya sunulan yönetmelikte, "***Toplumda dezavantajlı konumda bulunan LGBTİ (lezbiyen, gay, biseksüel, trans ve interseks bireyler), etnik ve dini azınlıklar, sığınmacı ve mülteciler gibi çeşitli sosyal gruplara yönelik veri toplama, hizmet üretme ve belediye politikalarını yurtdışı ve yurtiçindeki STK'larla işbirliği içinde hazırlamak***" ifadelerinin yer aldığı görüldü.

Ajans Urfa'da yer alan habere göre kabul edilen yönetmelik yürürlüğe girerken, Eyyübiye Belediyesi yetkilileri durumu bir gün sonra fark edip, değişikliğe gidildi ve iptal edildi.

Haberde, çirkin yönetmeliği Belediyenin İnsan Kaynakları Müdürü Ahmet Alkan'ın internet üzerinden indirdiği ve CHP'li ya da HDP'li bir belediyeden "kopyala-yapıştır" usulüyle aldığı ifade edildi.

**İmza Kampanyası**

Batı aşığı ve oradan gelen her kanuna ve sözleşmeye sahip çıkan iktidar ve muhalefet partileri “İstanbul Sözleşmesi”ne sımsıkı bağlı. Eşcinselliği yaygınlaştırmak, namus mefhumunu ortadan kaldırmak, aileyi yok edip, gençliği ifsat etmek için planlanarak yürürlüğe koyulan İstanbul Sözleşmesi, kamuoyundan tepki almaya devam ediyor.

Bu kapsamda başlattığımız imza kampanyasına siz kıymetli okuyucularımızdan da destek bekliyoruz.

**İmza linki aşağıdadır**

[https://www.change.org/p/cumhurba%C5%9Fkanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1-ailesiz-bir-gelecek-hedefleyen-istanbul-s%C3%B6zle%C5%9Fmesi-ve-6284-say%C4%B1l%C4%B1-kanun-iptal-edilsin?recruiter=468313674&amp;utm\_source=share\_petition&amp;utm\_medium=facebook&amp;utm\_campaign=share\_petition&amp;utm\_term=psf\_combo\_share\_initial&amp;recruited\_by\_id=fe3a96f0-bca0-11e5-ada9-757b967284e9&amp;utm\_content=fht-20330000-tr-tr%3Av2](https://www.change.org/p/cumhurba%C5%9Fkanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1-ailesiz-bir-gelecek-hedefleyen-istanbul-s%C3%B6zle%C5%9Fmesi-ve-6284-say%C4%B1l%C4%B1-kanun-iptal-edilsin?recruiter=468313674&utm_source=share_petition&utm_medium=facebook&utm_campaign=share_petition&utm_term=psf_combo_share_initial&recruited_by_id=fe3a96f0-bca0-11e5-ada9-757b967284e9&utm_content=fht-20330000-tr-tr%3Av2)

Eyyubiye Belediyesi LGBTİ Kararından Geri Döndü

Suriye’de donan bebeğin görünütüsü vicdanları sızlattı

1578733886.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

Suriye’den gelen son görüntü insanlık defterine utanç olarak yazıldı. Katillerle el sıkışan taş kalpli yöneticilerin hanesi bu cürümlere sessiz desteklerle doldu. Rusya, İran ve Esed rejiminin katliamları arşa ulaşırken, bu canilerle el sıkışanlar, donarak can veren körpe bedenlerin katili Esed’i yeniden meşru yönetici olarak tanımak için birbiriyle yarışıyor.

**Suriye’de Bir Körpe Donarak Can Verdi**

Acı olay Hama’nın kuzeyinde meydana geldi. Aktivistlerin ulaştırdığı bilgiye göre Rus ve rejimin hava saldırılarında anne babasını kaybeden ve kendisinden haber alınamayan küçük Erva Afrin-Mabatlı'nın cansız bedeni, 25 gün sonra bir zeytin ağacının altında donmuş halde bulundu.

Aylan bebeğin Akdeniz’de boğularak can vermesinden sonra çekilen görüntüleri gibi Erva bebeğin görüntüleri de sosyal medyada kısa sürede yayıldı.

![](https://resmim.net/f/N6Swv8.jpg)

İran’ın yanlışlıkla vurduğu Ukrayna uçağı gündemin zirvesinde yer alırken, 9 yıldır masum Müslümanları bilerek ve isteyerek katleden Rusya, İran ve Esed rejiminin katliamları görmezden geliniyor. Astana ve Cenevre masalarında katil rejim ile oturulup müzakere ediliyor.

Kardeşleri can verirken Suriye muhalefeti kuzeye çekilmiş ya katliamları izliyor ya icad edilen operasyonlarda vakit geçiriyor ya da daha fazla maaş için Libya’nın yolunu tutuyor.

Astana Üçlüsü Rusya, Türkiye ve İran masada aldıkları kararlar ve sahadaki operasyonlarla kendi halkını katleden cani Esed’in saltanatını korumaya devam ediyor. Körpeler donarken, taş kalpler de üşümüyor.

Körpeler Donuyor Taş Kalpler Üşümüyor

Nehre düşüp donarak ölen çocuğun anne-babasının Çin Toplama Kamplarında tutulduğu öğrenildi.

1546098328.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

Nehre düşüp donarak ölen çocuğun anne-babasının Çin Toplama Kamplarında tutulduğu öğrenildi.

Son günlerde sosyal medya gündeminde, nehirde düşerek donarak ölen Doğu Türkistanlı bir çocuğun buz kesmiş kahredici fotoğrafı var.

Yerel kaynaklardan edinilen bilgiye göre; donarak ölen bu çocuğun anne-babası Çin Toplama Kamplarında tutuluyor ve kendisi de 78 yaşındaki yalnız yaşayan dedesi ile kalıyordu.

**Çin zulmü altında yaşayan Müslümanların yaşadıkları trajediye her gün bir yenisi ekleniyor**

Nehirde donarak ölen bu fotoğraf, özelde Müslümanlara genelde ise tüm insanlığa kahredici Komünist Çin zulmünün geldiği noktayı; Doğu Türkistanlı Müslümanların çaresizliklerini ve terkedilmişliklerini adeta haykırıyor!

![](https://www.google.com/url?sa=i&source=images&cd=&cad=rja&uact=8&ved=2ahUKEwi00PunrcXfAhVMTBoKHT_FCZ0QjRx6BAgBEAU&url=https%3A%2F%2Fforum.donanimhaber.com%2Fdonarak-olen-uygur-turk-cocugu--136473606&psig=AOvVaw3Qnmgr3bnWHnpiMcBHHy0g&ust=1546183679301957)![](https://img.donanimhaber.com/upfiles/2600066/25912903-9092-48a4-8313-ba00b0a14c02.png)

**Çin toplama kamplarına aldığı Uygur Türklerinin çocuklarını yetimhanelere yerleştiriyor**

Yine geçtiğimiz aylarda da ajanslara yansıyan haberlerde, sistematik insan hakları ihlalleriyle gündeme gelen Çin'in, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde Müslüman Uygur Türklerinin çocuklarını yetimhanelere gönderdiği de ifade edilmişti.

Haberlerde; Birleşmiş Milletler İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün yayımladığı son rapora göre, Çin’de 1 milyondan fazla Uygur Türkü ve diğer Müslüman azınlık toplama kamplarında tutuluyor.

Hükümetin, kamplarda tutulanların çocuklarını evlerinden alarak ülke genelinde çok sayıdaki yetimhaneye gönderdiği bildiriliyor.

“İslâm’a Bağlanmak ve Kurtuluş” Sohbeti Düzce’de Yapıldı

Eyyubiye Belediyesi LGBTİ Kararından Geri Döndü

Körpeler Donuyor Taş Kalpler Üşümüyor

Donarak Ölen Doğu Türkistanlı Çocuk İnsanlığa Çin Zulmünü Haykırıyor!

Hakan Fidan’dan, Almanya’da İş Birliği Mesajı

Çin, Amerika İle Küresel Ölçekte Boy Ölçüşecek Vizyona Sahip Mi?

Türkiye’den, Lübnan İle Güney Kıbrıs Arasında İmzalanan Anlaşmaya Tepki

Hakkımızda

Linkler

İletişim Bilgilerimiz

“İslâm’a Bağlanmak ve Kurtuluş” Sohbeti Düzce’de Yapıldı

Eyyubiye Belediyesi LGBTİ Kararından Geri Döndü

Körpeler Donuyor Taş Kalpler Üşümüyor

Donarak Ölen Doğu Türkistanlı Çocuk İnsanlığa Çin Zulmünü Haykırıyor!

Hakan Fidan’dan, Almanya’da İş Birliği Mesajı

Çin, Amerika İle Küresel Ölçekte Boy Ölçüşecek Vizyona Sahip Mi?

Türkiye’den, Lübnan İle Güney Kıbrıs Arasında İmzalanan Anlaşmaya Tepki

Sosyal Medya