İran Savunma Bakanı Suriye’de
27 Ağustos 2018

İran Savunma Bakanı Suriye’de

Euronews

Köklü Değişim Medya

İki gün sürecek temaslarda bulunmak üzere Suriye'de bulunan İran Savunma Bakanı Tuğgeneral Emir Hatemi, bir milyon Müslümanı acımasızca katleden Esed’e desteklerinin süreceğini ve teröre karşı mücadelesinden dolayı tüm dünya kamuoyunun müteşekkir olduğunu söyledi.

Başkent Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed tarafından kabul edilen Hatemi, görüşme sırasında Esed'e, "Sadece Suriye ya da bölge halkları değil aynı zamanda tüm dünya kamuoyu, teröre karşı verilen mücadeleden ötürü size müteşekkir" ifadelerini kullandı.

Hatemi ayrıca Esed'e, Suriye'nin tümünün yakında 'özgürlüğüne kavuşacağını' ümit ettiklerini ve Suriyelilerin de evlerine dönebileceğini söyledi.

Görüşmede Esed de "İki ülke ilişkilerinin güçlü ve istikrarlı olduğunu" kaydetti.

İranlı bakan daha sonra, Suriye Savunma Bakanı Korgeneral Ali Abdullah Eyüp ile bir araya geldi.

İkilinin gündeminde Şam yönetiminin Suriye'nin tamamında kontrolü ele alması vardı.

"İdlib Özgürleştirilecek"

Düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Ali Abdullah Eyüp, İdlib dahil, Suriye'nin her yerinin 'özgürleştirileceğini' söyledi.

Suriyeli bakan, diplomasinin işe yaramadığı yerde ise ordunun devreye gireceğini belirtti.

Şam Tahran hattında savunma alanındaki işbirliğini geliştirmeyi arzuladıklarını ve İran'ın Suriye'ye daha fazla katkı sağlamaya hazır olduğunu kaydeden Emir Hatemi de, "İran, savunma alanında yüksek kabiliyete sahip, dolayısıyla askeri donanımını genişletmesi için Suriye'ye daha fazla yardımcı olabilir" diye konuştu.

""

1000'den Fazla İranlı Asker Suriye'de Öldü

Bu arada Hatemi, İran'ın Suriye'nin yeniden inşası alanında da yardımcı olabileceğini söyledi.

Konuk bakan, “Suriye'nin yeniden inşasında daha verimli bir rol almayı umuyoruz” diye konuştu.

Ülkede iç savaşın patlak vermesinden bu yana Devrim Muhafızları Ordusu'nun üst düzey isimleri de dahil olmak üzere 1000'den fazla İranlı asker, Suriye'de öldü.

Devrim Muhafızları savaşın ilk dönemlerinde daha sessiz kalmayı tercih ederken son yıllarda zayiatın artmasıyla, İran rejimi, durumu bölgede varlık göstermek için zaruri bir adım olarak açıkladı.

İranlı askerlerin Suriye'de ölmeleri kendi iç kamuoyunda da tepkiyle karşılanıyor.

Suriye'de 7 yılı aşkın süredir devam eden savaşta Beşşar Esad yönetimine en büyük askeri ve siyasi desteği Rusya ile İran sağlıyor.

Ayrıca Lübnan merkezli Şii Hizbullah örgütü ve Şii paramiliter gruplar da aktif olarak Suriye savaşında rol alıyor.

Esed-İran Ortaklığı

Bilindiği üzere Suriye devriminin başladığı ilk yıllarda, Suriye ordusuna bağlı subaylar tek tek saf değiştirerek hakın yanında yer almaya başlamış ve Suriye halkına kan kusturan diktatör Esed rejimini yıkmak için kolları sıvamıştı. Sahada halkı ve ordusu kalmayan Esed rejimine en büyük askeri desteği İran ve Lübnan’daki partisi Hizbullah vermişti. 8 yıl içinde acımasız katliamlara imza atan İran ve İran destekli grupların vahşi cinayetleri medyaya da yansımıştı.

Bugün İran Savunma Bakanı Tuğgeneral Emir Hatemi, Esed'e, "Sadece Suriye ya da bölge halkları değil aynı zamanda tüm dünya kamuoyu, teröre karşı verilen mücadeleden ötürü size müteşekkir" ifadelerini kullandı. Halkı ve ordusu olmayan bir diktatörün 8 yıl boyunca ayakta kalmasının sırrı aslında bu cümle içinde zikredilen “dünya kamuoyu, teröre karşı verilen mücadeleden ötürü size müteşekkir” kısmında yer alıyor. Tüm dünya siyasi gücünü ve askeri kuvvetini yitirmiş diktatörü aykakta tutabilmek için, halkın devrimini terör diye niteleyerek perde arkasından zulmü destekledi ve Astana üçlüsünün çabalarıyla Esed rejimini yeniden diriltti. Halkın sokaklarda “Kapitalist Demokrasi” karşıtı sloganları ABD ve müttefiklerini rahatsız etti. Devrimin başlarında ABD başkanlığı görevindeki Obama’nın saçlarını ağartan bu kıyamın bastırılması ve yeniden halka “Kapitalist Demokrasi”nin dayatılabilmesi için ABD, çevre ülkelerin içinde bulunduğu sinsi planlarını devreye soktu. Para ve silah desteği verilen grupları yanlarına çeken bölgedeki aktif ülkeler Suudi Arabistan ve Türkiye’nin telkinleri ile alınan şehirler teker teker katil rejime teslim edildi. Planın son adımı ise, muhalefetin elinde bulundurduğu ve yaklaşık 2.5 milyon nüfusa sahip İdlib’in Esed rejimine teslim edilerek, halkın zulüm olarak adlandırdığı demokratik nizama karşı, selamete kavuşmak için başlattığı İslami devrime son vermek. Halkın eline geçen şehirlerin girişinde yer alan “Demokrasi Batı’nın dinidir” tabelaları aslında halkta var olan fikrin temel kaidesini beyan ediyor. ABD’nin “Demokrasi Getiriyorum” diyerek Ortadoğu’da başlattığı katliamlar, “Kapitalist Demokrasi”ye karşı zihinlerde perçinlenen devrimin her ne kadar sahada tuzaklarla zaafa uğratılsa da, başarıya ulaşıncaya kadar devam edeceğinin habercisi.