Köklü Değişim Medya
Erşat Salihi, Ankara’da Dışişleri Bakanlığı’nda yaptığı değerlendirmelerin ardından Türkiye Ekonomi Politikaları Vakfı (TEPAV) ile Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM)’ın birlikte düzenlediği “Referanduma Doğru Irak’ın ve Türkmenlerin Geleceği” başlıklı toplantıda gazeteciler, akademisyenler ve sivil toplum örgütü temsilcileriyle biraraya geldi.
Türkmenlerin Irak’ta hiçbir zaman ‘silahlı güç’ olmadığını, barışçıl politikalar izlediğini söyleyen Salihi, “Her zaman Irak’ın toprak bütünlüğünden yana olduk ancak şimdi kendi topraklarımızdan sürülme tehlikesi ile karşı karşıyayız” dedi.
“Türk-Türkmen-Kürt savaşı” uyarısı
“Kürt kardeşlerimizi aldıkları kararı gözden geçirmeye ve referandumu iptal etmeye çağırıyoruz. Çünkü referandum birliğimizi bozacak” diyen Salihi, referandumun 2005 tarihli Irak Anayasası’na da aykırı olduğuna dikkat çekti.
Türkmenlerin, Kürt Bölgesi’ndeki ikinci büyük grup olmasına karşın Kürt yönetimince azınlık sayıldığını belirten Salihi, “Meşru haklarımızı vermeyen Kürt yönetimine güvenmemiz de söz konusu olamaz. Anayasayı ihlal ederek referandum yapmalarını kabul etmeyeceğiz” diye konuştu. Irak ordusunun 23 Eylül’de Kerkük’ün güneyindeki IŞİD kontrolündeki bölgeye operasyon düzenlemeye hazırlandığı bir dönemde referandum kararının gündeme getirildiğine vurgu yapan Salihi, bu kararın Irak’ın geleceğine etkisini şöyle özetledi:
"Referandum olursa iç çatışma çıkacak. Hem Kürtler kendi aralarında savaşacaklar hem de Irak içinde mezhep çatışması doruk noktasına ulaşacak. Türk, Türkmen-Kürt savaşı önlenemeyecek boyutlara ulaşacak. Biz, Irak’ın içinde ve bölge ülkeleriyle, Batı’yla yoğun temas içindeyiz. Eğer bu diplomasi de sonuç vermezse, kesinlikle farklı hesaplarımızı devreye sokarız. Uluslararası topluma, bu hukuksuz referanduma en sert tepkiyi vermesi çağrısını yapıyoruz. Irak’ta istikrar tüm dünyanın çıkarınadır.”
Salihi, "Türkiye'den beklentiniz tam olarak nedir” sorusunu yanıtlarken, Türkiye’nin referandum konusunda uyarılarını yoğun bir şekilde tüm dünyayla paylaştığını hatırlattı.
Referandum konusunda Türkiye’nin kaygılarının İran, Almanya, Amerika başta olmak üzere herkes tarafından paylaşıldığını düşündüğünü söyleyen Salihi, “YPG’ye silah veren ülkelerin ciddi ciddi düşünmesi gerekir. O silah gelecekte bizi tehdit ederse, biz de bunun hesabını sorarız. Özellikle dönüp de Amerika’ya ‘sen ne yapıyorsun’ diye çıkışırız” dedi.
Kürt Yönetimi'ne “Bağdat’la anlaşamazsın” çıkışı
Erşat Salihi, Bölgesel Kürt Yönetimi’nin referandumu gerçekleştirip, üstüne de Bağdat’la özel anlaşma sürecini başlatma niyetinde olduğunu öne sürdü. Salihi, “Referandum gerçekleşirse, daha da gelip Bağdat’la anlaşma yapamazsın. Yapsan da o anlaşmanın içinde biz olmayız” derken, Türkmenlerin ne tür bir plan içinde olduğunu ‘şimdilik açıkça söyleyemeyeceği’ni dile getirdi.
Salihi, “Referandum gerçekleşir, herkes silahlanır. KDP ve KYB önce petrol kuyuları yüzünden birbirine girer. Onların savaşı tüm bölgede çatışmayı tetikler. Biz de önlemlerimizi alıyoruz ama herkes bilsin. Savaş olursa da herkes zarar görür” diye konuştu. Erşat Salihi, sadece Türkiye’yle değil, bölge ülkeleri ve Batı’yla da temaslarını sürdüreceklerini kaydetti.
BM’yle de temas kurduklarını söyleyen Salihi, BM’nin Kerkük’ün özel statüye sahip olmasını istediğini kaydetti. Kürt yönetimi tarafından Kerkük’te nüfus yapısının değiştirildiğini öne süren Salihi, 2003’te 850 bin olan nüfusun, bugün 1 milyon 650 bin olduğunu anlattı ve “Kerkük’ün sadece Kürt kenti yapılmak istenmesine de izin vermeyeceğiz. Kerkük’te Türkmen, Kürt, Arap birlikte yaşayacaktır” dedi.
Irak’ta Bölgesel Kürt Yönetimi’nin 25 Eylül’de ‘bağımsızlık referandumu’ kararını Ankara, yakından izlemenin yanı sıra kararın iptali için uluslararası bir diplomasi de yürütüyor. “Referandumun bedeli ağır olur” çıkışı yapan Ankara, Kürt yönetiminin “Referandumu ertelemeyi değerlendiriyoruz” açıklamasını da ‘sorun çözücü’ bulmadı. Türk Dışişleri yetkilileri, referandumun iptali dışındaki her seçeneğin bölgede büyük huzursuzluk yaratacağı görüşünde.
Hizb-ut Tahrir, Referandum kararını analiz etti
Öte yandan, Hizb-ut Tahrir tarafından yayımlanan “#Kürdistan Bağımsızlık Referandumunun Perde Arkası” başlıklı soru cevapta da Barzani’nin aldığı referandum kararı analiz edildi.
Alınan referandum kararının Barzani’nin ihanetinin bir göstergesi olduğu yorumunun yapıldığı soru cevapta, bu kararın arkasındaki güce dikkat çekildi:
*“2- Barzani’nin referandum kararının arkasında hangi devlet vardır ve referandum kararı bu gücün çıkarınadır konusuna gelince, her şey apaçık ortadadır. Bu gücün kim olduğunu belirlemek o kadar zor olmasa gerek. Barzani, Amerika ve hempaları olan bölge devletlerinin muhalefetine rağmen Kürt devleti için bağımsızlık referandumu duyurusunda bulunamaz. Arkasında kendisini böyle bir karara teşvik eden, destek çıkan başka büyük bir güç olmazsa, uluslararası ve bölgesel bağımsızlık karşıtı güçler ile mücadele edebilecek kapasitede değildir. Taşı ve toprağı ile Kürdistan kartondan bir yapıdır, bu güçler özellikle Amerika karşısında dayanamaz. Irak’ta tek egemen güç Amerika’dır. Şüphesiz az önce de dediğimiz gibi Barzani’nin arkasında duran ve onu bu tip kararlar almaya teşvik eden büyük gücün İngiltere olduğunu anlamak o denli zor olmasa gerek. Barzani ailesi, Osmanlı devletinin sonlarından bu yana İngiltere’ye göbekten bağlıdır. Barzani, bu hempalığı babası Mustafa Molla Barzani’den devralmıştır. Amcası Ahmed Barzani ve İngilizlerin açık desteğiyle 1909-1914 yılları arasında Osmanlı devletine karşı silahlı Kürt isyanına önderlik eden Abdel Salam Barzani de İngiliz ajanıdır. Dolayısıyla Barzani ailesi, köklü İngiliz ajanıdır... Ülkelerin referandum kararına yönelik takındıkları pozisyonlara bir göz attığımızda, İngiltere’den alışık olduğumuz madrabaz ve düzenbaz üslubuna rağmen referandum kararına destek bildiriminde bulunduğunu görürüz.”
“4- Bu yüzden İngiltere, bölgede Amerikan çıkarlarına parazit yapması gerekiyordu. Onun için İngiltere, referandum kararına başvurdu. Haliyle, Barzani de referandum çağrısında bulundu. Referandum çağrısı, Amerika ve ajanları için tedirginlik yarattı. İngiltere, Amerika’ya karışıklık çıkarmaktan öte bir şey yapamaz. Amerika ile açıktan mücadele edemez. Şuan Kürdistan’da olduğu gibi uygun koşullar seçer ve etkin ajan bulursa sadece karışıklık ve cızırtı çıkarabilir. İngiltere, Amerika ve devam eden silahlı eylemler nedeniyle Suriye, İran ve Türkiye’deki ajanları zorlu bir konjonktürden geçtikleri için kararında Barzani’nin sonuna kadar direnmesini yeğledi... İşte bu yüzden Barzani, referandum yapılması konusunda ısrar etmektedir. Öte yandan İngiltere de bağımsız Kürt devletine yol açacağını söyleyerek referandumu pazarlamaktadır. Her zamanki gibi madrabaz ve düzenbaz İngiltere için Kürtlerin çıkarları kendi çıkarları oranında umurundadır. İngilizlerin Kürt politikası, madrabazlıkla doludur!”
Görünen o ki kimi yazar ve STK’lar tarafından savunması yapılan Barzani’nin özellikle “İslamî(!)” kimliğine vurgu yapılarak Batılı güçlere kafa tutma olarak yorumlanması, fahiş bir hatadır. Basiret ve ferasetten yoksun olan bu bakış açısı, efendisinin talepleri doğrultusunda alınan ihanet kararlarını bile “hayra yorma” şeklinde aykırı bir tutuma sürükleyebilir görüş sahibini… Dolayısıyla özellikle siyasi hadiseleri değerlendirmede esas, konuyu bağlamından koparmadan, olayların arka planını da görerek, duygusal reaksiyonlardan ziyade basiret ve ferasetle siyasi verilerden hareket etmektir.