Irak Kürdistan ve İran’daki Siyasi Gelişmeler (Soru Cevap)
16 Ocak 2018

Irak Kürdistan ve İran’daki Siyasi Gelişmeler (Soru Cevap)

hizb-ut-tahrir.info

Köklü Değişim Medya

Hizb-ut Tahrir resmi web sayfası “Irak Kürdistan ve İran’daki Siyasi Gelişmeler” başlıklı yeni bir analiz yayımladı. Köklü Değişim Medya olarak “Ortadoğu siyasetine dair” kaleme alınmış olan analizi ilginize sunuyoruz.

İşte o Analiz;

Irak Kürdistan ve İran’daki Siyasi Gelişmeler

Soru:

06 Ocak 2018 günü #İran yönetimi, İran’daki gösterilerin arkasında Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin olduğunu iddia etti. Ertesi günü (07 Ocak 2018) ise #Irak #Kürdistan Bölgesel Yönetimi, İran’daki gösterilerin arkasında IKBY’nin rolü olduğuna dair ortaya atılan iddiaların asılsız olduğunu belirtti. Medyada, başta #Süleymaniye olmak üzere Kürdistan Bölgesi’nde 19 Aralık 2017 tarihinde meydana gelen hükümet karşıtı gösterilerin arkasında İran olduğuna dair haberler yer aldı. Buna göre 28 Aralık 2017’de İran’da patlak veren gösterilerin arkasında etki tepkiden (misilleme) hareketle Irak Kürdistan Bölgesi’nin olduğunu söyleyebilir miyiz? Başka bir deyişle:

1- İran ve Irak Kürdistan Bölgesi’nde meydana gelen gösteriler misilleme kategorisinden mi?

2- Gösteriler, kendiliğinden gelişmiş yerel ölçekli gösteriler mi? Yoksa dış mihraklı gösteriler mi?

3- Şayet dış motivasyonluysa o zaman provokatör kim? İran veya Irak Kürdistan Bölgesi’nde meydana gelen bu protestolardan yönetim değişikliği mi arzulanıyor? Allah mükâfatınızı artırsın.

Cevap:

Gösteriler, etki tepki çerçevesinde değildir. İranlı yetkililerin #Erbil’i suçlayan açıklamaları, kendiliğinden başlayan olaylar karşısında siyasi bocalamadan başka bir şey değildir. Zira şuan Erbil yönetimi, krizle boğuşuyor, varlık mücadelesi veriyor. Bu koşullar altında İran’daki kitlesel gösterileri provoke edemez! Belli ki çeşitli kesimleri suçlayan İran bocalıyor. Örneğin İranlı yetkililer, dış mihrakları suçladılar. İran’ın BM Daimi Temsilcisi Gulamali Hoşru, Cuma günü yaptığı açıklamada, “Göstericilerin açıkça dış güçten talimat aldıklarına dair elimizde güçlü kanıtlar var...”dedi. [07.01.2018 BBC Arapça] Onun için İran’ın Erbil yönetimine yönelik suçlamaları bu bocalamadan kaynaklanıyor. Dün 06 Ocak 2018 günü bir basın toplantısı düzenleyen İran Düzeninin Yararını Teşhis Konseyi Sekreteri Muhsin Rızai, “İran’daki olayların senaryosu Erbil’de yazıldı”şeklinde konuştu. [07.01.2018 Russia Today] Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Hükümet Sözcüsü Sefin Dizayi ise iddiaların asılsız ve mesnetsiz olduğunu belirtti. [Aynı Kaynak] Onun için gösterilere etki tepki diyemeyiz. Aksine her ikisinin de kendine özgü hedef ve koşulları var... Her iki olay da kendiliğinden başlamıştır. Olayların gidişatına göre Irak Kürdistan Bölgesi ve İran ile ilgili hedeflere ulaşmak için dışsal motivasyonlar devreye girmiştir. Bunun izahatı şöyledir**:**

Birincisi: Irak Kürdistan Bölgesi olayları**:**

1- 19 Aralık 2017 günkü çeşitli haber ajanslarına göre, #Süleymaniye kentinden memurlar ve çok sayıda öğretmen maaşlarının ödenmemesini protesto etmek için gösteriler düzenledi. Kısa sürede protestolar Süleymaniye’de kitlesel gösterilere dönüştü. Ardından Erbil’in bazı ilçeleri dâhil olmak üzere Irak Kürdistan Bölgesi’nin diğer kentlerine yayıldı. Protestonun kısa sürede kitlesel gösterilere dönüşmesi, insanların yaşadığı darlığı gösterir. Zira Bağdat’ın, zengin petrol kaynaklarına sahip #Kerkük ilinin kontrolünü ele geçirmesiyle büyük petrol gelirlerinden mahrum olan #IKYB ekonomisi felç oldu. Özellikle de Erbil ve Süleymaniye havaalanlarının uluslararası uçuşlara kapatılıp, yolculara uluslararası #Bağdat havaalanını kullanma zorunluluğun getirilmesi sonucu yurtdışına seyahatin iyice zorlaşmasıyla. Bölgesel hükümet yetkililerine yönelik yolsuzluk suçlamaları ve kaynakların bu kesimlerce hortumlanması ise bardağı taşıran son damla olmuştur. Gösteriler, özellikle Mesûd #Barzani ve Kürdistan Demokrat Partisi karşıtı Kürt partilerin etkin olduğu bölgelerde orman yangını gibi hızla yayılmıştır. Kerkük ve diğer kentlerdeki Kürt ailelerin, karşıt yerel hareketlerden duyulan endişeler nedeniyle Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin kontrolündeki bölgelere göç etmeleriyle de yaşam koşulları daha da kötüleşmiştir. Bütün bu unsurlar, gösterilerin kendiliğinden başlamış olduğuna işaret eder.

2- Aslında bu protesto gösterileri, Bölge Başkanlığı görevinden istifa ettikten sonra yeğeni Neçirvan Barzani’nin arkasına saklanan Mesûd Barzani’nin Kürdistan Demokrat Partisi kontrolündeki Erbil hükümeti karşıtı gösterilerdir. Birçok yönden bu böyledir:

A- Gösteriler, Süleymaniye kent merkezinde başladı. Süleymaniye İngiliz ajanı Mesûd Barzani karşıtı partiler ve hareketlerin kontrolündedir. Goran “Değişim” Hareketi ile Talabani liderliğindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin merkezi Süleymaniye’dir. Belki bu partiler, gösterilerin gidişatını belirleyemezler, ama gösterileri kışkırtıp düzenleyebilecek kapasitededirler.

B- Başbakan Neçirvan Barzani’nin yaptığı açıklamalardan gösterilerin hükümet karşıtı olduğu anlaşılıyor. “Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başbakanı Neçirvan Barzani, büyük bir tehlikeyle karşı karşıya olduklarına dikkat çekerek, kargaşa çıkarmak, ortalığı ateşe vermek ve gösterileri amacından saptırmak isteyen kesimlerin olduğunu belirtti. Devamla Barzani “Bazı ellerin Kürdistan Bölgesi halkının huzur ve barış ortamını hedeflendiğini gösteriyor. Hükümet buna izin vermeyecektir… Bazı kesimler, bu kargaşa ortamını destekliyor. Ancak güvenlik yetkilileri bu durumla kararlılıkla mücadele edecektir... Ciddi bir saldırı ve büyük bir tehlike ile karşı karşıyayız. Süleymaniye olayları, güvenlik ve istikrarı baltalama girişimidir... Bu süreçte her zamankinden daha fazla birlik olmaya ihtiyacımız var” şeklinde konuştu. [21.12.2017 Basnews sitesi] Bu açıklamalarıyla Barzani, Süleymaniye’de referandum karşıtı bazı Kürt partilere, Amerikalılara ve başkent Bağdat ve Tahran’daki kuklalarına işaret etmektedir. Barzani hükümeti karşıtı gösteri ve protestoların fitilini ateşleyen partiler arasında, Kürdistan Yurtseverler Birliği’nden ayrıldıktan sonra 2009 yılında Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi parlamento seçimlerinden ikinci büyük politik güç olarak çıkan Goran Hareketi de var. Gösterilerin ardından Değişim Hareketi ile Kürdistan İslami Topluluk partileri Erbil hükümetinden çekildi. Kürdistan İslami Topluluk üyesi Yasin Hasan, El Cezire’ye verdiği röportajda, “Protestocuların üzerine ateş açılmasının ardından Kürdistan İslami Topluluk ile Değişim Hareketi hükümetten çekilme kararı aldı. Hükümetin hemen istifa etmesini ve yerine Ulusal Kurtuluş Hükümeti kurulmasını talep ediyoruz...” diye konuştu. [21.12.2017 El Cezire] 26 Aralık 2017 tarihinde BBC, Değişim Hareketi liderlerinden Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Parlamento Başkanı Yusuf Muhammed’in, Erbil hükümetinin gösteriler karşısındaki pozisyonunu zayıflatmak için bugün itibariyle görevinden istifa ettiğini bildirdi. “Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Parlamento Başkanı, bir grup insan ve belirli grupların yasama yetkisi üzerindeki hâkimiyetini protesto ederek görevinden istifa ettiğini açıkladı. Yusuf Muhammed, “Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde, siyaset, ekonomi, arazi ve zenginlikler bu grubun tekelindedir. Adil paylaşım yok” diyerek şiddetle eleştirdi. Muhammed, ayrıca “ABD, Kürdistan bağımsızlık referandumuna karşı çıktı. #ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, gönderdiği mektupta açıkça bunu dile getirdi. Aslında bunun tarihi ve altın bir fırsat olduğunu, ama Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi hükümetinin bu fırsatı değerlendiremediğini” söyledi... [26.12.2017 BBC] Bu açıklama, Yusuf Muhammed ve Goran Hareketi’nin bağımlılığının apaçık bir göstergesidir...

3- Böylece gösterilerin, Barzani’nin Kürdistan Demokrat Partisi karşıtı partilerin kontrolündeki Süleymaniye kent merkezinde patlak vermesi, bu parti liderlerinin gösterilere katılması, güvenlik güçlerinin bazı liderleri gözaltına alması, bu partilerin, zayıflatmak amacıyla Erbil hükümetinden çekilmesi ve istifa çağrısında bulunması, yerel seçimlere aylar kala Parlamento Başkanının görevinden istifa etmesi ve Abadi hükümetinin olaylara müdahale tehdidinde bulunması, işte bütün bunlar, kendiliğinden başlayan olaylarda ikinci bir motifin olduğunu, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile ilgili hedeflere erişmek için dış destekli ikinci motifin, kendiliğinden başlayan motife baskın geldiğini gösterir...

Bu ikinci motif, Irak Kürdistan Bölgesi’nde Barzani karşıtı yerel grupların ve Erbil’deki Barzani hükümetini devirmek için merkezi hükümetin baskılarının bir sonucudur... Bunun yanı sıra Türkiye, İran ve Bağdat’ta Kürdistan bağımsızlık referandumu macerasına kalkışan yetkililerin cezalandırılması gerektiği de dillendiriliyordu. Bütün bu partiler ve #Amerikan yanlısı rejimlere, #Trump yönetiminin bölgede izlediği “önce #Amerika” politikası da eklendiğinde, #İngiliz ajanlarının hüküm sürdüğü bölgelerde artık Amerikan politikasının yürürlükte olacağı, sadece bununla da yetinmeyip bölgelerdeki çıkarı gereğince İngiliz ajanlarını cezalandırabileceği, hatta ortadan kaldırmaya bile yeltenebileceği görülmektedir. Nitekim #Suudi #Arabistan’da yolsuzlukla mücadele kampanyası ve Salih’in ölümünün ardından bugün Sanaa’daki Genel Halk Kongresi Partisi liderlerine olanlar buna örnektir. Bu yüzden Amerika, yerel ve bölgesel ajanlarına Erbil hükümeti üzerindeki İngiliz hegemonyasına son vermek ve devirmek için Barzani hükümetine yönelik baskıyı artırma telkininde bulunmuştur. Şayet ABD kısa sürede Barzani hükümetini deviremezse, artçı şoklar ile uygun koşullar yaratmak için çalışacaktır.

Irak Kürdistan Bölgesi’nde olup bitenler hakkında baskın görüş işte budur.

İkincisi: İran olayları**:**

1- #Ekonomik koşulları, #geçim sıkıntısını, artan işsizliği, #yoksulluk ve hayat pahalılığını protesto etmek için İran’da 28 Aralık 2017 günü gösteriler patlak verdi. Yayınlanan raporlara göre İran’da #işsizlik oranı epey yüksek. İran İçişleri Bakanı Abdurrıza Rahmani Fazli, 01 Ekim 2017 günü düzenlediği basın toplantısında, Ülkede genel işsizlik oranının yüzde 12 civarında olduğunu dile getirerek “Ahvaz, Kirmanşah, Belucistan gibi bazı şehirlerde işsizlik oranı yüzde 60’a ulaştı. Maalesef tahsil görmüş insanlar arasındaki işsizlik bilinenin çok üstündedir.”açıklamasında bulundu. [02.10.2017 El Arabiya] Bazı raporlar da üniversite mezunlarının yüzde 21’nin işsiz olduğunu ve 15 milyon İranlının da yoksulluk sınırının altında yaşadığını belirtiyor. Yani yürürlükteki kapitalist sistem, ülkedeki insanların geneline olumsuz yansıyor. Bu Batılı sistemin uygulayan bütün ülkelerde maalesef durum böyle. İran’da kapitalist ekonomik sistem uygulanıyor. Bu nedenle servetler adaletsiz dağıtılıyor, zenginlerin tekeline veriliyor, pek çok insan servetlerden mahrum ediliyor, yoksulluk sorununa çözüm üretilmiyor, kredi bankalarına müsaade ediliyor... #IMF önerileri ve politikaları doğrultusunda haksız kapitalist vergi sistemi uygulanıyor… IMF heyeti, eylemlerden önce 18 Aralık 2017 günü #Tahran’a bir ziyaret gerçekleştirdi. Heyet, her yıl İran hükümeti ile istişarelerde bulunmaktadır. Heyet Başkanı Katrina Burfield, İranlı yetkililer huzurunda şunları söyledi: “Bu belirsizlik ortamında ve İran mali sistemindeki artan riskler nedeniyle hükümet, bankacılık sektörü ve kredi kurumlarının yeniden yapılandırılmasını hızlandırmak zorundadır... Varlık kalitesinin yeniden gözden geçirilmesine, ilgili tarafların kredilerinin değerlendirilmesine, bankacılık sektörünün yeniden yapılandırılmasına ve donuk alacakların çözümü için bir eylem planı belirlenmesine hemen başlamak gerekir... Bankacılık sektörünü yeniden yapılandırma maliyeti uzun vadeli devlet tahvilleri ihraç ederek karşılanabilir...”[19.12.2017 alalam İr.] Hükümetin bu talepleri karşılaması, tabii ki pahalılık, işsizlik ve yoksulluğa yol açacaktır... İnsanları geçim sıkıntısı peşinde koşuşturacaktır. Dolayısıyla insanlar, rejime karşı intifadaya kalkışacak ve her yolla sıkıntılarını dile getireceklerdir...

2- İşte gösterilerin nedeni budur. Gösteriler, İran’ın doğusunda yer alan #Meşhed kentinde başladı. “Pahalılığa hayır” söylemiyle başlayan gösteriler, kısa sürede neredeyse ülkenin 80 kentine yayıldı. Eylemlere yetkililerin yolsuzluğunu, işsizliği, zengin ile yoksul arasındaki gelir dengesizliğini protesto eden binlerce genç ve işçi sınıfı katıldı. Şeffaflık ve Dürüstlüğü İzleme Örgütü Yönetim Kurulu Başkanı Ahmed Tavakoli, 30 Aralık 2017 günü Fars Haber ajansına verdiği demecinde, “Eylemler, şu üç temel faktörden kaynaklanıyor: Birincisi: Uluslararası Para Fonu’nun kasvetli ekonomik uyum politikalarını benimsemek. İkincisi: Hükümet ve yetkililerin ekonomik sorunları halletme karşısındaki çaresizliği. Üçüncüsü: Hükümetin aldığı kararların şeffaf ve sorgulanabilir olmaması.” değerlendirmesini yaptı. Buna İran’ın, #Lübnan, #Suriye, #Yemen vb. yerlerde milis ve yandaşlarına yaptığı dış harcamaları da ekleyebiliriz. Ekonomik sorun yüzünden omuzları çöken İranlılar gösterilere kalkıştılar. Dahası, rejimi halkın yaşamına ihanet etmekle suçladılar. “Pek çok İranlı, hükümetin #Gazze’de #Hamas’a, Lübnan’da #Hizbullah’a, Suriye’de #Esed rejimine ve Yemen’de Husilere yaptığı yardımı gereksiz görmekte hatta ihanet olarak kabul etmektedir...” [01.01.2018 Arabi 21] Bütün bunlardan gösterilerin ekonomik faktör nedeniyle kendiliğinden başlayan olaylar olduğu açığa çıkmaktadır. Ancak rejim, orantısız güç kullanarak kaba kuvvete başvurdu ve bunun sonucunda ölenler ve yaralananlar oldu. “Bazı haberler, 28 Aralık’ta patlak veren eylemlerden bu yana gözaltına alınanların sayısının 1700’den fazla olduğunu bildirdiler...” [07.01.2018 BBC Arapça]

3- Bilindiği üzere herhangi bir ekonomiksel protesto, zamanında müdahale edilip doğru şekilde tedavi edilmezse, özellikle de orantısız güç kullanılırsa, politik gösterilere dönüşürler. Aynen öyle oldu ve ekonomik söylemler, rejim ve yetkililer karşıtı politik söylemlere dönüştüler. Göstericiler, rejimin bölgedeki savaşlara müdahalesini ve o savaşlarda harcadığı milyarlarca doları eleştirdiler... Rejim karşıtı siyasi yönelimler, rejimin sembolleri ve liderlerine yönelik saldırılar protestolarda ön plana çıkmaya başladı. İşte #Avrupa ve #Amerika’nın olayları istismarı da tam burada devreye girdi... Avrupa medyası, özellikle de BBC Radyo ve Televizyonu gibi İngiliz medyası gösterileri ajite etti. 04 Ocak 2018 günü İran’daki olaylar ile ilgili gazetecilerin sorularını yanıtlayan #Fransa Cumhurbaşkanı Macron, “El Hayat” gazetesinin bir sorusuna, “Gösteriler, İran’daki sivil toplumun açılım arzusunu yansıtıyor. Bu yüzden şiddet kullanımından kaçınılması, insanların düşünce ve gösteri özgürlüğüne saygı duyulması gerektiğini hatırlatmak için Cumhurbaşkanı Ruhani ile bir telefon görüşmesi yaptım. Protestocuların talepleri bahanesiyle gereken açılımın yapılıp yapılmayacağını hep birlikte bekleyip göreceğiz. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Lvdryan ve sonra da benim Tahran’a yapacağım ziyaretin protokol hazırlıkları olayların gidişatına bağlıdır, diye cevap verdi ve Tahran ile kalıcı diyaloğu sürdürme çağrısında bulundu...” Olayları istismar etmek için Avrupa’nın devreye girme girişimi üzerinde durmaya değer bir mesele değildir, zira faaliyet etkisi neredeyse yok denecek kadar azdır...

4- Amerika’nın devreye girmesi üzerinde duracağız, çünkü durulmaya değer... ABD Başkanı Trump, 01 Ocak 2018 günü Tweetter hesabından yaptığı açıklamada, “İran Obama yönetiminin kendileriyle yaptığı berbat anlaşmaya rağmen her seviyede başarısız oluyor. Mükemmel İran halkı yıllardır baskı altında bulunuyor. (Onlar) yiyecek ve özgürlüğe açlar. İnsan haklarıyla birlikte, İran’ın varlığı yağmalanıyor. DEĞİŞİMİN ZAMANI” ifadesini kullandı. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada ise, “Trump yönetimi, İran rejiminin barışçıl gösterilere katılan binlerce İran vatandaşını hapse attığı haberlerinden dolayı oldukça endişelidir... İran diktatörlüğü kendi vatandaşlarının temel haklarını baskı altına alırken sessiz kalmayacağız; İran liderlerini bu tür ihlallerden sorumlu tutacağız...”ifadelerine yer verildi. [10.01.2018 El Irak gazetesi] Bu yüzden başta ABD Başkanı Donald Trump olmak üzere birçok ABD’li yetkili, daha ilk günden itibaren İranlıların hükümet karşıtı gösterilerine açık destek bildirdiler... “ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Nikki Haley, Cuma günü Güvenlik Konseyi’nde yaptığı konuşmada, “ABD, özgürlük, refah ve ülkeleri için itibar arayışı içinde olan İranlıların yanındadır. Bu konuda sessiz kalmayacağız.” değerlendirmesinde bulundu... ABD’nin, İran’da devam eden protestolarla ilgili BM Güvenlik Konseyi’ne acil toplanma çağrısı yapması, Rusya dâhil Konseyin diğer üyelerini öfkelendirdi. #Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi, İran’daki eylemleri “bir iç mesele” olarak niteledi...” [07.01.2018 BBC Arapça] ABD’nin Güvenlik Konseyi’ne acil toplanma çağrısı yapması, #Amerika’nın gösteriler dalgasını istismar ettiğinin bir kanıtıdır. Acil toplanma çağrısı, Güvenlik Konseyi üyeleri için sürpriz oldu. “Nikki Haley’in İran’daki protestolar ile ilgili Güvenlik Konseyi’ne acil toplanma çağrısı yapması, BM Güvenlik Konseyi üyeleri için sürpriz oldu. BBC’nin ABD Dışişleri muhabiri Barbara Plett Usher’e göre acil toplanma için ABD, Rusya karşıtlarına baskı uygulamak zorunda kaldı... ABD’nin Güvenlik Konseyi Daimi Temsilcisi, “ABD, özgürlük, refah ve ülkeleri için itibar arayışı içinde olan İranlıların yanındadır. Bu konuda sessiz kalmayacağız.” değerlendirmesini yaptı...” [06.01.2018 BBC Arapça]

5- Burada şöyle bir soru akla geliyor: Amerika’nın İran’daki gösterilere destek vermesi, İran rejimini devirmek için çalışıyor anlamına gelir mi? Yoksa İran’daki gösteriler dalgasından başka bir şey mi amaçlıyor? Buna yanıt vermek için diyoruz ki:

Amerika’nın eylemlere verdiği destek, rejim değişikliği içindir sözü, akıl tutulmasıdır, özellikle de ABD’li yetkililerce yapılan açıklamalar ortada iken. Irak ve İran İşlerinden Sorumlu Amerika Dışişleri Bakan Yardımcısı Andrew Beck, 04 Ocak 2018 günü “El Hayat” gazetesine yaptığı açıklamada, “Protestocuların korunması ve haklarına saygı duyulması gerektiğinden söz ediyoruz. Sonuçta biz, rejimin birçok konuda daha spesifik olarak göstericilere karşı sergilediği davranışı değiştirmesini istiyoruz... ABD yönetimi, İran’da rejim değişikliği değil, sadece bazı davranışlarını değiştirmesini istiyor” vurgulamasında bulundu...” Amerika’nın İran rejimine karşı tavrı bellidir. Bunu 21 Ağustos 2013 tarihinde yayınladığımız soru cevapta dile getirdik: “Amerika’nın İran devriminde oynadığı rol, başından beri bellidir... İran’ın bölgede yaptığı tüm siyasi eylemleri, Amerikan projeleri ile uyum ve ahenk içindedir...” Ayrıca 23 Şubat 2017 tarihli soru cevapta da şöyle dedik: “Buna göre bölgedeki İran rolü, çok iyi etüt edilmiş bir Amerikan politikasıdır. Bu rol, Amerikan politik gereksinimleri ve koşullar gereğince esneyip daralabilir.” Dolayısıyla Amerika’nın İran’daki protesto gösterilerine verdiği açık çek, rejim değişikliği için değildir.

6- Peki neden o zaman Amerika, protesto dalgasında sörf yaptı ve mal bulmuş Mağribi gibi gösterilere dört elle sarıldı? Bunun iki önemli nedeni var:

Birincisi: #Filistin sorunu ve Trump’ın #Kudüs açıklamasından sarfı nazar etmek ve bölgeyi İran meselesiyle oyalayıp onu bölgede öncelikli düşman haline getirmek. İran’a odaklanma, Filistin gaspçısı #Yahudi varlığını gözlerden ırak eyleyecek ya da gözden düşürecektir...

İkincisi: İran’la mücadele ve bölgedeki ajanlarını İran tehlikesinden koruma bahanesiyle ajanlarının Amerikan uydusu olarak kalmalarını sağlamak için bir gerekçe üretmek.

Onun için Kudüs’ü, iman edenlere düşmanlık etmede insanların en şiddetlisi durumdaki Yahudi varlığının başkenti olarak ilan eden Trump’ın bu kararı, 07 Aralık 2017 tarihli bildirimizde de geçtiği üzere aslında Amerikan ajanlarının sırtlarına vurulmuş sert bir yumruktur... Kudüs, Müslümanların göz bebeğidir. Trump’ın bu açıklaması karşısında sessizlik postuna bürünme, dostluk ve sevgi gösterisinde bulunma, Amerikan ajanları olarak kalma, bu ajanlar için büyük bir skandaldır... İşte bu yüzden Trump, gittikçe tırmanan İran karşıtı açıklamalar yapmaktadır ki ajanları, Kudüs hakkındaki açıklamasına rağmen Amerikan yanlısı ve ajanı olarak kalma gerekçesi için o açıklamalara tutunsunlar… Onların, Trump azılı düşman İran’la mücadele etmektedir sözlerinin anlamı da budur! Mazeretleri özürlerinden beter.

**قَاتَلَهُمُ اللَّهُ أَنَّى يُؤْفَكُونَ

“Allah onları kahretsin! Nasıl da döndürülüyorlar!” [Münafıkun 4]

İran’da patlak veren gösteriler ve dış mihrakların özellikle de Amerika’nın gösteriler ile ilgili yaptığı açıklamalar hakkındaki baskın görüş budur.

7- Ezcümle sömürgeci kâfir devletlerin, Müslüman ülkelerin kaderiyle “oynaşmalarının” tek bir nedeni var; Ruveybida yöneticiler. Onlar, sömürgeci kâfir devletlerin işlerini güdüyorlar, İslam ve Müslümanların düşmanlarını dost ediniyorlar. Onlara dayanıyorlar. Ahmed’in Müsned’inde Ebu Hurayra’dan rivayet ettiği göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem bir hadiste buna şöyle dikkat çekmiştir:

**إِنَّهَا سَتَأْتِي عَلَى النَّاسِ سِنُونَ خَدَّاعَةٌ يُصَدَّقُ فِيهَا الْكَاذِبُ وَيُكَذَّبُ فِيهَا الصَّادِقُ وَيُؤْتَمَنُ فِيهَا الْخَائِنُ وَيُخَوَّنُ فِيهَا الْأَمِينُ وَيَنْطِقُ فِيهَا الرُّوَيْبِضَةُ قِيلَ وَمَا الرُّوَيْبِضَةُ قَالَ السَّفِيهُ يَتَكَلَّمُ فِي أَمْرِ الْعَامَّةِ

“İnsanların üzerine yağmurun bolluğu fakat verimin azlığıyla aldatıcı yıllar gelecektir. O dönemde yalancı adam doğrulanacak, doğru adam yalanlanacak, hain adama güvenilecek, güvenilir adam hainlikle itham edilecek ve kamu işinde Ruveybida adam söz sahibi olacaktır. (Ruveybida nedir? Sorusunu: Önemsiz, bilgisi kıt adam, diye cevapladı.” [El Hâkim de Müstedrek’te tahriç etti ve (Bu, isnadı sahih bir hadistir) dedi.] Dolayısıyla yöneticiler, bu ümmetin baş belasıdır... Ama bu ümmet, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmettir. Onun için Allah’ın izniyle bu Ruveybida yöneticilerin ceberut saltanatına artık daha fazla sessiz kalmayacaktır. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem, ceberut saltanattan sonra Raşidi Hilafetin hayata tekrar geri geleceğini müjdeledi. İmam Ahmed ve Tayalisi Huzeyfe b. El Yemâme’den rivayet ettiğine göre

**ثُمَّ تَكُونُ مُلْكًا جَبْرِيَّةً، فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ، ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا، ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةٌ عَلَى مِنْهَاجِ نُبُوَّةٍ

“... Daha sonra ceberut bir saltanatlık olacaktır. O da Allah’ın dilediği kadar olacak, sonra kaldırmak istediği zaman da kaldıracaktır. Sonra, nübüvvet metodu üzere bir Hilafet olacaktır.”

**وَيَقُولُونَ مَتَى هُوَ قُلْ عَسَى أَنْ يَكُونَ قَرِيبًا

“Ne zamanmış o?” diyecekler. De ki: “Yakın olsa gerek!” [İsra 51]

Kaynak: "Irak Kürdistan ve İran’daki Siyasi Gelişmeler"