Hizb-ut Tahrir Türkiye Gündem Değerlendirme Toplantısı - [07 Ocak 2020]
08 Ocak 2020

Hizb-ut Tahrir Türkiye Gündem Değerlendirme Toplantısı - [07 Ocak 2020]

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı Mahmut Kar, geçen haftanın gündeme etki eden konularını dün akşam düzenlediği basın toplantısında değerlendirdi. Geçen haftanın belki de en çok gündemde yer tutan konusu İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin ABD saldırısı sonucu öldürülmesiydi. Gündem değerlendirme toplantısına bu cinayetle başlayan Kar, açıklanan 2019 yılı enflasyon oranları hakkındaki değerlendirmeleriyle devam etti. Hizb-ut Tahrir tarafından başlatılan “İstanbul Fethinin Hicri Yıldönümü” kampanyasıyla basın toplantısını sonlandırdı.

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı Mahmut Kar’ın dün akşam gerçekleştirdiği Haftalık Değerlendirme Toplantısının tam metnini istifadenize sunuyoruz:

KASIM SÜLEYMANİ’NİN ÖLÜMÜ

Bildiğiniz gibi İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani Irak’ın başkenti Bağdat’ta düzenlenen ABD saldırısı sonrası öldürüldü. Saldırıda Kasım Süleymani ile birlikte Haşdi Şabi örgütünün başkan yardımcısı dâhil 7 kişinin daha öldüğü bildirildi. Bu olay sonrası gözler bir kez daha ABD-İran ilişkilerine ve dolayısıyla Ortadoğu’ya çevrildi. Bir haftadır Türkiye kamuoyu ve genel olarak herkes bu konuyu konuşuyor. Kasım Süleymani’nin nasıl biri olduğu ve öldürülmesinin bölgeye etkileri hakkında herkes bir şeyler diyor. Kasım Süleymani’nin cürüm listesi o kadar kabarık ki, Müslümanlara olan düşmanlığı o kadar şiddetli ki, emrini vererek gerçekleştirdiği cinayetlerin sayısı o kadar çok ki, biz ona Allah’tan rahmet dilemek değil; bildiği gibi muamelede bulunmasını isteriz. Suriye’de Müslümanlara karşı yürüttüğü cinayet operasyonları ve katliamlar azap olarak ona yeter de artar bile.

Dolayısıyla biz bugün, Kasım Süleymani’nin saymakla bitmeyen cürümlerini anlatmayacağız. Asıl, nasıl oluyor da Amerika, Müslüman bir ülkede, Irak sanki kendi eyaletiymiş gibi istediği şekilde, istediği zaman, kimsenin haberi olmadan suikast ve saldırılar düzenliyor. İşte biz bunu konuşacağız. Ayrıca bunun yanında eli Müslüman kanıyla boyanmış bir adama Türkiye’den bazı kesimlerin, kişilerin nasıl rahmet okuyup hayırla yâd ettiklerini de kısaca değerlendireceğiz.

Kıymetli Müslümanlar!

Kadim İslâm toprağı olan Irak, Amerika’nın bir eyaleti midir? ABD, -sözde- bağımsız bir ülkede nasıl oluyor da operasyonlar düzenleyebiliyor? Söyler misiniz, Amerika bu cüreti nereden, kimden alıyor? Kendi gölgesinden korkan, tahtını koruma pahasına her türlü hakaret ve aşağılanmaya boyun eğen yöneticilerden alıyor. Amerika bu cesareti, halkına ihanet etmeyi reel politika safsatasıyla örtmeye çalışan korkak, pısırık bir o kadar da hain yöneticilerden alıyor.

İşte Irak hükümeti! ABD’nin işgalinden sonra kurulmuş ve her bir kurumu ABD’nin talimatlarıyla oluşturulmuş bir hükümettir. Irak hükümeti, Müslümanlara karşı göstermiş olduğu cesareti hiçbir zaman ABD’ye göstermemiş ve gösteremeyecek bir hükümettir. Onun için Iraklı yöneticilerin varlığının tek amacı ABD çıkarlarına hizmet etmektir. Dolayısıyla Irak hükümeti ve diğer Müslüman belde hükümetlerinin sesi sadece kendi halkına karşı yükselir, bunlar sadece halklarına karşı diklenir ve demir yumruk olurlar.

İşte İran Devleti! Yıllardır “‘İsrail’i haritadan sileceğiz!”, “Büyük Şeytan Amerika’ya haddini bildireceğiz!” yalanları ile hem kendi halkını hem de diğer Müslüman halkları kandırdı, aldattı! İsmi “Kudüs Gücü” olan ordunun komutanı Kasım Süleymani bugüne kadar Kudüs için ne yaptı? Halep’i Müslüman kanına boyayan Süleymani bugüne kadar Tel-Aviv’e kaç tane büyük operasyon başlatt? İran her ne kadar kendisini Filistin direniş cephesinin öncüsü gösterse de perde arkasından Yahudi varlığının işgalciliğini korudu. ABD ile ortak işgal planları yaptı! Kendisine düşen rolü en güzel şekilde oynadı! Dolayısıyla İran’ın yüksek sesle attığı intikam çığlıkları hiçbir anlam ifade etmemektedir.

Çünkü İran sanıldığı gibi, gösterilmeye çalışıldığı gibi ABD’nin düşmanı falan değildir. Bilakis İran, ABD’nin sadık müttefiklerinden bir müttefiktir. Bunu bizzat kendi yöneticileri de söylüyor. İran’ın eski cumhurbaşkanlarından Ahmedi Necad, Haşimi Rafsancani ve Hamaney’in Başdanışmanı Ali Ekber Velayeti, Afganistan ve Irak’ın işgalinde ABD’ye nasıl yardım ettiklerini, 1 milyondan fazla Müslümanın katledilmesine, kadınlarının tecavüze uğramasına, erkeklerin esir alınıp işkence edilmesine nasıl ortak olduklarını utanmadan itiraf ettiler. Dolayısıyla İran ancak ve ancak ABD’ye uşaklık yapar düşmanlık yapamaz! Unutmayın ki İran’ın Amerika düşmanlığı bile uşaklığından bir parçadır.

ABD’ye gelince; o hiç şaşırtmadı; kullandı ve attı. ABD işte böyle kullanır ve atar! İşine geldiğinde adamına övgüler düzer, işine geldiğinde terörist ilan eder, işine geldiğinde ise katleder. Nasıl işine geliyorsa öyle yapar! Üstelik bu yeni bir şey de değil, ABD’nin “kullan-at” politikası Trump ile başlamadı ki; öncekiler de aynıydı. Ama buna rağmen ABD’nin uşaklığına soyunmuş zavallı yöneticiler vazgeçilmez sanarak kendilerini kandırdılar, hâlâ da kandıranlar var. Geçmişten hiç ama hiç ders almadılar almıyorlar. Oysa daha önce Beyaz Saray ile masaya oturan yöneticiler, Amerika’nın kendilerini satmayacağını, vazgeçemeyeceğini, sonuna kadar arkalarında duracağını düşünüyordu. Sonra şartlar değişti ve bir anda kendilerini ajan-piyon çöplüğünde buldular!

Şunu asla unutmamalıyız: Amerika’nın tek dostu ABD’dir ve Amerika için tek vazgeçilmez yine ABD’nin kendisidir! Geriye kalan herkes ve her şeyden yeri geldiğinde vazgeçebilir. Kasım Süleymani’nin Bağdat’ta öldürülmesi Müslümanların başındaki yöneticiler için utanç vesikasıdır. Kasım Süleymani’nin dirisi Müslümanlara hiçbir fayda sağlamadı; -zarar ve kötülüğünü söyledik-, umarız ölüsü Müslümanların başındaki yöneticilere ibretlik olur. Belki ABD’nin gerçek yüzünü görürler ve ondan yüz çevirirler.

Bir de Süleymani’ye rahmet okuyup üzüntülerini dile getirenler var: Filistin direnişinin sembolleşmiş örgütleri Hamas ve İslâmi Cihad yaptıkları açıklamada, Müslüman katili Kasım Süleymani için “şehit” yakıştırmasında bulundular! Allah için soruyorum; sizin şehit dediğiniz adam Suriye’de kaç Müslümanın kanını akıttı, kaç Müslümanı katletti, kaç Müslümanı işkenceye tabi tuttu biliyor musunuz? Söylediklerinizi kulaklarınız duyuyor mu? İran’dan aldığınız üç beş kuruş yardım için kendinizi nasıl bu kadar küçültebiliyorsunuz? Nasıl bu kadar sığ düşünebiliyorsunuz? İşte sizin bu sığ düşünceniz Yahudi varlığının işgalciliğini pekiştirip geliştiriyor. Ne zaman hakikatlere gözlerinizi açacaksınız?

Ayrıca Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, İşçi Partisi Lideri Doğu Perinçek ve daha başka partiler, siyasetçiler ve yazarlar da Süleymani’nin öldürülmesinden dolayı üzüntülerini dile getiren taziyeler yayınladılar. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise İran Cumhurbaşkanı Ruhani ile yaptığı telefon görüşmesinde Süleymani için şehit ifadelerini kullanmış, derin üzüntülerini ifade etmiş. Bu görüşmenin detaylarını İran’ın Ankara Büyükelçiliği açıkladı ve Türkiye Cumhurbaşkanlığı’ndan bir yalanlama da gelmedi. Süleymani’nin bunca zulümleri karşısında halen taziyede bulunuyorlar ve üzüntülerini dile getiriyorlarsa, ne diyelim, Ulusalcısı ile Kemalist’i, İrancısı, İslâmcısı ve Milli Görüşçüsünü bir araya getiren Süleymani’nin ölümü gerçekten ibretliktir.

2019 ENFLASYON ORANI AÇIKLANDI

2019 yılı seçimler, tanzim çadırları, bir çıkıp bir inen faiz oranları ve artan enflasyon ile bitti. Geçen bir yılın ardından ekonomiye dair veriler de birer birer kamuoyu ile paylaşıldı. Enflasyondan dış ticaret verilerine, KDV oranlarında yapılan değişikliklerden yeni vergi düzenlemelerine kadar birçok husus ilgili bakanlıklar tarafından tebliğ edildi. Yetkililer bir taraftan, “ticarette başarılı bir dönemin geride bırakıldığı” açıkladılar diğer taraftan birçok mal ve hizmete yeni yıl zammı yaptılar. Biliyorsunuz hükümet enflasyon hedeflerini, 2019 yılı için % 12, 2020 yılı için % 8,50, 2021 yılı için ise % 6 olarak açıklamıştı. Bu hedefler doğrultusunda 2019 yılına ait “yıllık enflasyon” rakamının % 11.84 olduğu vurgulanarak bunun bir başarı olduğu dile getirildi.

Evet, açıklanan enflasyon rakamına göre hedefin tutturulduğu görülüyor. Peki, halkın gerçek enflasyonu bununla örtüşüyor mu? Bize göre hayır. Geçtiğimiz hafta yayınladığımız çalışmalarda enflasyonun sepet oyunları ile nasıl aşağıya çekildiğini ayrıntılı bir şekilde izah etmiştik. Sırf oranın düşük çıkması için, talebi ve fiyat artışı çok az olan yüzlerce ürünün bu sepete konduğunu ve kâğıt üzerinde bir enflasyona ulaşıldığını söylemiştik. Dolayısıyla açıklanan bu oranın halk nezdinde hiçbir kıymeti yoktur. Çünkü vatandaş kendi hesabını çok iyi biliyor. Geçen yıl ki geçim maliyeti ile bu yıl ki geçim maliyetinin kıyaslanması için ekonomi profesörü olmaya gerek yok. İşte bakın, Ekmekten simite, köprü ücretlerinden harçlara, vergilerden muayene ücretlerine kadar her şeye zam geldi. Asgari ücret açıklanırken, “işçiyi enflasyona ezdirmeyeceğiz” demişlerdi. Hani, nasıl ezdirmeyeceksiniz? Daha işçi yeni maaşını göremeden cebine koymadan elinden aldınız, çaldınız.

Birde yöneticilere şunu özellikle sormak istiyorum. Devlet olarak vergi alacaklarınız için her yıl yeniden değerleme oranı belirliyorsunuz değil mi? Bu yıl yeniden değerleme oranını % 22.58 olarak belirlediniz. Bu gerçek enflasyona yakın bir orandır. Peki, bu ne demek, vatandaşın devlete, yani size borcu varsa bu borç % 22.58 faiz ile yeniden hesaplanacak. Borç %22,58 katlanacak yani…

Şimdi size soruyorum! Madem enflasyon bu yıl % 11,84’e geriledi, o zaman yeniden değerleme oranını niçin % 22.58 olarak belirlediniz? Madem değerleme oranını % 22.58 olarak belirlediniz? Enflasyon nasıl %11.84’e indi? Enflasyon %11’e kadar indiyse dolar neden inmedi 6 liraya çıktı? 2018 sonunda enflasyon % 20’lere çıktığında “dış güçlerin dolar oyunu ile böyle oldu dediniz.” Eğer bu söylediğiniz doğruysa doların şuan inmesi gerekmez miydi? Ya o gün yalan söylediniz ya da bugün yalan söylüyorsunuz. Bize göre dün de yalan söylediniz bugün de yalan söylüyorsunuz.

Ey Yöneticiler! Daha ne zamana kadar pembe tablolar çizerek halkı kandırmaya devam edeceksiniz? Sizler çok iyi biliyorsunuz ki, karşı karşıya kaldığımız durum sizin çözemeyeceğiniz kadar büyük. Bu yüzden elinizden hiçbir şey gelmiyor. Siz bunu çözmeye muktedir olsaydınız çözerdiniz. Buna gücünüz yetmediği için halkı sürekli pembe tablolar ile oyalıyor, farklı projeler ile de size güvenmelerini sağlıyorsunuz. Ve bizler çok iyi biliyoruz ki, özelde ekonomi olmak üzere karşı karşıya olduğumuz tüm bu sorunlar sistem sorunudur. Dolayısıyla bu bozuk sistem içinde ne kadar çırpınırsanız çırpının, bulacağınız çözüm birkaç iyileştirmeden başka bir şey olmayacak. Oysaki biz hep söyledik yine söylüyoruz. Enflasyon, diğer sorunların tek ve en doğru çözümü İslâm nizamı ve onun ekonomi sistemidir. Bu gerçekten kaçtığınız müddetçe, asla ve asla doğru bir kalkınmaya ulaşamayacaksınız.

HİZB-UT TAHRİR İSTANBUL FETHİNİN HİCRİ YILDÖNÜMÜNDE KAMPANYA BAŞLATTI

Son olarak sizleri Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Bürosu’nun başlattığı bir kampanyadan haberdar etmek istiyorum. Hizb-ut Tahrir Emiri (Allah onu korusun) Şeyh Âlim Ata İbn Halil Ebu Raşta liderliğinde, Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi, İstanbul’un Fethinin hicri yıldönümü münasebetiyle geniş çaplı küresel bir kampanya başlattı.

Hizb-ut Tahrir olarak biz bu kampanya ile İslâm tam manasıyla tatbik edildiğinde İslâm’ın ve Müslümanların azametinin nasıl olduğunu gözü olan herkese hatırlatmak ve göstermek istiyoruz. Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in üç müjdesinin de gerçekleşeceği hususunda Müslümanların kalplerinin mutmain olmasını istiyoruz. Zira Rasulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem Kostantiniyye’nin fethedileceğini, Roma’nın fethedileceğini ve Nübüvvet Minhacı üzere Hilafetin geri döneceğini müjdeledi. Yine İslâm düşmanı Yahudilerle savaşın olacağını ve onların çok kötü bir şekilde hezimete uğrayacaklarını da müjdeledi. Tüm Müslümanları kampanyaya ve bu kapsamda yapılacak faaliyetlere destek olmaya davet ediyoruz.

Ve son olarak Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in müjdelerinin peş peşe gerçekleşmesi için Allah Subhanehu’ya yalvarıyoruz. Zira Hilafet bu ümmete geri dönecek, sonra Kudüs kurtulacak ve daha önce Kostantiniyye nasıl fethedildiyse Roma da fethedilecek. Ayrıca Allah Subhanehu’dan, katından bizlere yardım etmesini, amelimizi güzelleştirip artırmasını ve bizleri nusretine ehil olanlardan kılmasını temenni ediyoruz.

ف۪ي بِضْعِ سِن۪ينَۜ لِلّٰهِ الْاَمْرُ مِنْ قَبْلُ وَمِنْ بَعْدُۜ وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَۙ بِنَصْرِ اللّٰهِۜ يَنْصُرُ مَنْ يَشَٓاءُۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الرَّح۪يمُ

“O gün müminler de Allah'ın yardımıyla sevineceklerdir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.”[Rum-4-5]

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu