Erdoğan, Filistin’in Geleceği İçin İşgalleri Tanıyan Planı Sundu
15 Ekim 2024

Erdoğan, Filistin’in Geleceği İçin İşgalleri Tanıyan Planı Sundu

Köklü Değişim Medya

AK Parti’nin düzenlediği "Filistin'in Geleceği Konferansı"nda konuşan Cunhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yüzde 78’i işgal edilmiş Filistin topraklarının geri kalanında bir Filistin devletçiğini öngören plan için çalıştıklarını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir kez daha İsrail tehlikesinin Türkiye'ye yaklaştığını belirtip "Ülkemize yaklaşan tehlikeyi göremeyen idrak yoksunu kimi şahsiyetler varsa da biz riski görüyoruz." dedi. Her türlü tedbiri aldıklarının da altını çizen Erdoğan, "Tüm imkansızlıklara rağmen vatan topraklarını kahramanca savunan Filistin halkının yanında sapasağlam duruyoruz ve duracağız." diye konuştu. Gazze'ye en çok insani yardım gönderen ülkenin Türkiye olduğunu, İsrail'e somut tedbirler alan tek devletin yine Türkiye olduğunun dile getiren Erdoğan, "1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen bir Filistin devleti kuruluncaya dek yılmadan, yorulmadan mücadeleyi devam ettireceğiz." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezi'nde düzenlenen konferansta konuştu.

Filistin’in geleceğinin konuşulduğu konferansta, "1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen bir Filistin devleti kuruluncaya dek yılmadan, yorulmadan mücadeleyi devam ettireceğiz" ifadeleriyle bu tarihe kadar olan işgalleri meşru sayan ve Filistin topraklarının geri kalan küçük kısmında sembolik bir Filistin devletçiğini öngören ABD’nin “İki Devletli Çözüm” planına işaret etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘İsrail’ yayılmacılığının nereye uzanacağını tahmin ettiklerini belirtip “Ülkemize yaklaşan tehlikeyi göremeyen idrak yoksunu kimi şahsiyetler varsa da biz riski görüyor, her türlü tedbiri alıyoruz." dedi.

Filistin ve Gazze halkının yanında olduklarına dikkat çeken Erdoğan, Gazze'ye kış mevsiminden önce daha fazla insani yardım ulaştırılması noktasında uluslararası toplumun daha fazla gayret sarfetmesi gerektiğinin altını çizdi.

Gazze'ye gönderilen insani yardımların toplam miktarının 84 bin tonu geçtiğini de sözlerine ekleyen Erdoğan, "Türkiye, Gazze'ye en fazla yardım ulaştıran ülke" olduğunu söyledi.

Gazze'deki katliama en güçlü tepkiyi gösteren ülkenin Türkiye olduğuna da işaret eden Erdoğan, "Önce 54 kalemde ardından da bütün kalemlerde ‘İsrail’ ile ticari ilişkiyi durdurduk. 9,5 milyarlık ticaret hacminden sarfı nazar ettik" diye ekledi.

Erdoğan, mücadeleye devam edeceklerini de bildirip "Filistin devleti kurulana dek yılmadan yorulmadan mücadeleye devam ettireceğiz" taahhüdünde bulundu.

Erdoğan, 7 Ekim’den sonra başlayan katliamlardan yaklaşık 7 ay sonra işgalci ‘İsrail’ ile ticareti sonlandırsa da özel şirketler halen ‘İsrail’e mal taşıyor. Ayrıca Azerbaycan enerji şirketi SOCAR, Türkiye limanlarını kullanarak ‘İsrail’e petrol taşıyor. Ankara, tüm bu olup bitenlere rağmen ‘İsrail’deki elçiliği de açık tutuyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Filistin meselesinin ‘konuşulmasını’ özellikle içinden geçtiğimiz bu kritik dönemde tüm yönleriyle ele alınmasını çok önemli buluyoruz. Mazlumlarla dayanışma içindeyiz.

Geçen yıl 7 Ekim'de ‘İsrail'in Gazze'ye yönelik başlattığı saldırılar Filistin meselesini tekrar gündeme taşıdı.

50 bin masumun hayatına mal olan Filistin halkına olan zülmü bir kez daha tüm dünyanın dikkatine getirdi. Şimdi de Lübnan'a uzanan ‘İsrail'in soykırım politikası, insanlığın siyonistizmin gerçek yüzüyle tanışmasına da vesile oldu.

BM Güvenlik Konseyi ile uluslararası örgütlerin ‘İsrail'in şımarıklıkları karşısında nasıl büyük acze düştüklerini hep beraber yüzümüz kızararak takip ettik. Canlı yayında gazeteciler kurşunlandı. Hastaneler, camiler, okullar vuruldu. Sivillerin üzerine bombalar yağdırıldı.

“‘İsrail’e Devlet Dersem Yanlış Olur”

Söz konusu Filistin olunca, Gazzeli Lübnanlı mazlumlar olunca nasıl derin bir sessizliğe büründüklerine, nasıl 3 maymunu oynadıklarına yine sizlerle birlikte şahitlik ettik.

360 kilometrekarelik daracık alana sıkıştırdıkları 2 milyon insana her türlü zulmü reva gördüler. Her ne kadar dünya ‘İsrail’ vahşetine 7 Ekim'den sonra gözlerini açmış olsa da Filistin halkı bu zulmü on yıllardır yaşıyor. ‘İsrail'in işgal, yıkım ve infaz politikası tam 76 yıldır aralıksız devam ediyor. Esasında Filistin'de kan, gözyaşı, zulüm hiçbir zaman dinmedi.

‘İsrail’ devleti 1948 yılında kuruldu. Buna devlet dersem yanlış olur. İlk adımı böyle atıldı. Filistin halkının gözünde 14 Mayıs 1948 büyük bir felaket demekti. ‘İsrail’ güçleri Nekbe sırasında yaklaşık 1 milyon Filistinliyi sürgün etti. Filistinlilere ait 675 köyü ve kasabayı yok etti. Binlerce Filistinliyi öldürdü.

‘İsrail’, Filistin topraklarının yüzde 85'ini işgal etmiş durumdadır. ‘İsrail’, milyonlarca Filistinliyi göçe zorlamıştır. Sadece Nekbe'de sürgün edilen Filistinli sayısı 1 milyona yaklaşıyor. Bugün dünya genelinde evlerine dönmeyi hasretle bekleyen, hatta zorla çıkarıldıkları evlerinin anahtarını saklayan 6 milyonu aşkın Filistinli mülteci bulunuyor. İllegal yerleşimcilerin sayısı, gasp ettikleri Filistin toprağı her yıl katlanarak büyüyor.

Giderek şımaran, giderek azgınlaşan ‘İsrail’ durdurulmadığı taktirde bu yayılmacılığın nereye uzanacağını tahmin edebiliyoruz. Ülkemize yaklaşan tehlikeyi göremeyen idrak yoksunu kimi şahsiyetler varsa da biz riski görüyor, her türlü tedbiri alıyoruz.

BM’ye Eleştiri

Kendi personelinin hakkını korumayan bir Birleşmiş Milletler, başkalarının hakkını nasıl savunacak? Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, bölgemizin kan deryasına dönmesini, Gazze'de sivillerin diri diri yakılmasını daha ne kadar seyredecek?

Tüm imkanlarımızla Filistinli kardeşlerimizin yanında olduk. Filistinli kardeşlerimize yönelik insani yardım faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.

ABD’nin İki Devletli Planını Çözüm Olarak Gösterdi

Elimizden geleni yapıyoruz ve yapacağız. Milletimiz boykot ve protesto gösteriyle katliama tepkisini ortaya koyuyor. Tüm imkansızlıklara rağmen vatan topraklarını kahramanca savunan Filistin halkının yanında sapasağlam duruyoruz ve duracağız.

Filistin devleti kurulana dek yılmadan yorulmadan mücadeleye devam ettireceğiz. Zafer Gazze ve Lübnan'da inananların olacaktır. 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen bir Filistin devleti kuruluncaya dek yılmadan, yorulmadan mücadeleyi devam ettireceğiz. Büyük acılar yaşansa da Allah'ın izniyle bu süreç, 1967 sınırları temelinde özgür bir Filistin devletinin kurulmasıyla neticelenecektir.”