Fatih Altaylı’nın Derdi Diyanet mi? İslam mı?
21 Şubat 2023

Fatih Altaylı’nın Derdi Diyanet mi? İslam mı?

Köklü Değişim Medya

Diyanet İşleri Başkanlığı, Başkanlık ve çalışanlarına karşı hakaret ederek vatandaşları ve depremzedeleri Başkanlığa karşı kışkırttığı iddiası ile gazeteci Fatih Altaylı hakkında suç duyurusunda bulundu.

Başkanlık I. Hukuk Müşaviri Selami Açan imzasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan suç duyurusunda, "Şüphelinin Twitter sayfası üzerinden aşağılayıcı ifadelerle Başkanlığımız ve çalışanlarına karşı hakaret ederek vatandaşlarımızı ve depremzedelerimizi Başkanlığımıza karşı kışkırtmaya çalışması üzerine Başkanlığımızca suç duyurusunda bulunmak zorunluluğu hasıl olmuştur" denildi.

Her ne kadar Diyanet, şikayet dilekçesinde Başkanlığın hedef alındığını ifade etse de Altaylı’nın apaçık İslam’a hakaret ettiği görülüyor. Neslin korunmasına yönelik hükme saldıran Altaylı’nın serbestçe zina edilen ve neslin korunmadığı laik nizamın savunucusu olduğu biliniyor. Cahili olduğu İslami meselelerde ortaya çıkan ve cehaletiyle maskara olan Altaylı bu kez de evlatlık meselesiyle gündemde.

Dilekçede, Altaylı'nın, ülkemizin ve vatandaşlarının çok zor dönemlerden geçtiği bugünlerde Diyanet İşleri Başkanlığına ve devlet kuruluşlarına karşı algı ve dezenformasyon yoluyla, Din İşleri Yüksek Kuruluna sorulan bir soruya kurulun, dini bir konuya verdiği ilmi bir cevabı alıntılayarak Diyanet İşleri Başkanlığına ve personeline karşı aşağılayıcı, hakaretamiz söylemlerle saldırmasının Türk Ceza Kanunu anlamında suç teşkil ettiği ifade edildi.

Fatih Altaylı'nın, Diyanet İşleri Başkanlığına ve personeline karşı aşağılayıcı ve hakaret içerikli ifadeleriyle halkı tahrik edici, nefrete ve ayrımcılığa sürükleyecek şekildeki şikayete konu olan paylaşımda bulunmasının toplum nezdinde ve sosyal medyada büyük tepkiye yol açtığı ve halk arasında infiale sebep olduğu kaydedilen suç duyuru dilekçesinde, Altaylı hakkında, soruşturma ve kovuşturma başlatılarak, cezalandırılması talep edildi.

Ne Olmuştu?

Din İşleri Yüksek Kurulu'nun “Depremzede çocuklar evlat edinilebilir mi?” sorusuna verdiği "Dinimizde kimsesiz çocukların bakım ve gözetilmesi tavsiye edilmiş olmakla birlikte hukuki birtakım sonuçlar doğuran bir evlatlık müessesi kabul edilmiş değildir. Buna göre, evlat edinenle evlatlık arasındaki bu ilişki sebebiyle bir evlenme engeli doğmadığı gibi, evlatlığın kendi öz anne babasının yerine, evlat edinenlerin nesebine kaydedilmesi de caiz değildir" yanıtına, İslam olan kinini her fırsatta dile getiren gazeteci Fatih Altaylı Twitter hesabından tepki göstermişti.

Altaylı, "Yahu siz gerçekten sapıksınız anladık da diyanet gibi bir kurumda ne işiniz var. Sapıklar. Gidin porno sektörüne girin. Atatürk ün millete doğru düzgün din bilgisi verilsin diye kurduğu kurumu sapık muhayyileniz ile kirletmeyin." demişti.

Neslin korunmasını ve nesebin kaybolmaması amacını güden İslam’ın hükmünü farklı yerlere çekerek Diyanet üzerinden İslam’a dil uzatan Altaylı, bu tip fetvaları zihin dünyasına paralel bir şekilde yorumluyor.

Kur’an-ı Kerim’de konu ile ilgili ayetler ise şöyle:

“Allah, bir adam için onun göğüs boşluğunda iki kalp yaratmadı. Kendilerine ‘Sen bana annemin sırtı gibisin!’ demekle annenizin yerine koyup nefsinize haram ettiğiniz eşlerinizi de sizin gerçek anneleriniz kılmadı. Bunun gibi, evlatlık edinip ‘evladım!’ diye çağırdığınız kişileri de sizin öz çocuğunuz yapmadı. Bunlar ağzınıza doladığınız ama hiçbir gerçekliği olmayan boş lâflardan ibârettir. Allah gerçeği söyler ve uyulması gereken doğru yolu gösterir.” (Ahzab 4)

Evlatlıklarınızı öz babalarına nispet ederek çağırın; çünkü Allah katında doğru olan budur. Eğer öz babalarını bilmiyorsanız, onlar zâten sizin din kardeşleriniz ve aranızda karşılıklı haklar ve vazîfeler bulunan yakın dostlarınızdır. Onları çağırırken yanılarak düşeceğiniz hatalardan dolayı size bir vebâl yoktur; fakat bilinçli ve kasten yaptıklarınızdan sorumlusunuz. Allah, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir. (Ahzab 5)

“Ey Peygamber! Hani sen, Allah’ın kendisine nimet verdiği ve senin de azat etmek suretiyle kendisine iyilikte bulunduğun kimseye: ‘Hanımını yanında tut ve Allah’tan kork!’ diyordun. Bunu söylerken, Allah’ın daha sonra ortaya çıkaracağı bir gerçeği içinde gizliyor ve onu açıklama konusunda insanlardan çekiniyordun. Oysa asıl çekinmen gereken Allah’tı. Nihâyet Zeyd hanımını boşayıp onunla ilişkisini kesince biz onu sana nikâhladık ki, artık bundan böyle, ‘evlâdım’ diye çağırdıkları kişiler hanımlarını boşadıklarında, o hanımlarla evlenmek hususunda mü’minlere bir güçlük, kınama ve hukûkî bir engel olmasın. Allah’ın emri ne ise o mutlaka yerine getirilmelidir.” (Ahzab 37)