Ankara’nın Muhatap Aldığı Esed Rejiminin Bir Katliamı Daha Belgelendi
14 Eylül 2022

Ankara’nın Muhatap Aldığı Esed Rejiminin Bir Katliamı Daha Belgelendi

Köklü Değişim Medya

Köklü Değişim Medya

Son günlerde Ankara’nın meşruiyet kazandırmak için muhalefet ile uzlaştırmaya çalıştığı ve muhatap aldığı Esed rejiminin bir katliamı daha ortaya çıktı. Esed rejiminin Halep Cezaevi’nde 800 sivili işkenceyle katlettiğine dair fotoğraflar yayınlandı.

Esed rejiminin kontrolündeki Suriye’nin Halep kentindeki cezaevinde yüzlerce mahkûmun dayak, işkence, taciz, hastalık ve açlık sonucu insanlık dışı şartlar altında ölüme terk edildiği, yüzlercesinin de infaz edildiğine dair yeni görüntüler basında yayınlandı. Suriyeli yerel muhalif gazete Zaman el-Wasıl’ın yayınladığı korkunç fotoğraflarda, tutukluların cenazelerindeki işkence, yanık ve kan izleri görüldü. 800 masum sivilin katline dair kanıtlar içeren yeni sızıntı, Suriye’nin en kötü şöhretli gözaltı tesislerinden birindeki tutsaklara uygulanan dehşeti gözler önüne serdi.

Haberde, 2013-2014 yıllarında muhaliflerce ablukaya alınan hapishanede, o dönem ölenlerin cesetlerinin fotoğrafını çekerek belgeleme görevini üstlenen eski rejim görevlisi Ebu Ahmed ile tesiste yaygın işkence ve katliama tanık olan eski bir mahkûmun tanıklığına yer verdi. Soğukkanlılıkla cinayet işleyen cezaevi görevlilerinin ismini açıklayan Ebu Ahmed, tutukluların işkence, açlık, kasıtlı ihmal ve infaz yoluyla nasıl öldürüldüğüne dair ayrıntıları paylaştı.

800 Cinayet Belgelendi

Hapishanenin Mart 2013’ten Mayıs 2014’e kadar rejim güçleri ile muhalif gruplar arasında yoğun çatışmalara sahne olduğunu belirten Ebu Ahmed, bir yıl süren kuşatma sırasında, mahkûmların gardiyanlar ve subaylar tarafından insanlık dışı muameleye maruz kaldığını ifade etti. Cezaevinde astsubay olarak görev yapan ve daha sonra rejim saflarından ayrıldığını belirten Ebu Ahmed, “Bana ölen mahkûmu getirirlerdi. Belgelemek için fotoğrafını çeker tutanak hazırlardık. Ölen 800 kişiyi belgeledim. Bunlardan yaklaşık 400’ü açlık ve hastalıktan hayatını kaybetmişti. Geri kalanlar ise kurşuna dizilerek katledilmişti” dedi. Cinayetlerin aynı zamanda rejim muhaliflerini suçlamak için kullanıldığını anlatan itirafçı, “Tutanaklara ölenlerin ‘muhaliflerin saldırısında’ hayatını yitirdiğini yazdırıyorlardı” itirafında bulundu.

“Soğukkanlılıkla Mahkumları Taradı”

Kuşatmanın başlarında tutsakların isyan başlattığını belirten Ebu Ahmed, “Yüzbaşı Eyhem Haddur soğukkanlılıkla 8 mahkûmu silahla tarayarak infaz etti. Bazıları da tutuldukları tekli hücrelerde öldürüldü” dedi. Hapishane görevlilerinin tutuklulara yemek vermediğini anlatan Ebu Ahmed, açlık nedeniyle yüzlerce masumun hayatını kaybettiğini vurguladı. 2006’dan beri cezaevinde tutuklu bulunan ve buradaki vahşete hem 2011 Suriye devrimi öncesi hem sonrasında tanık olan Ebu Abdullah da itirafçının sözlerini doğrularken, “Esed rejimi güçleri kimseyi bağışlamadı. Dövdüler, aç bıraktılar, taciz ettiler. Kimseye acımaları yoktu” ifadeleriyle yaşanan katliamı doğruladı.

Katliamları Belgelenmiş Katil Esed Muhatap Alınarak Meşrulaştırılıyor

2014 yılında da ‘Sezar’ kod adlı Suriyeli polis, Esed rejimi tarafından tutuklulara yönelik işkence ve cinayetleri belgeleyen, 11 bin kurbana ait yaklaşık 55 bin fotoğrafı dünya basınına sızdırmıştı.

Katliamları belgelenmiş vahşi Esed rejimi Astana ve Cenevre görüşmelerinde muhatap alınıyor. Ankara, son zamanlarda Esed rejimi ile görüşmeler gerçekleştirdiğini ve “rejim ile muhalifleri” uzlaştırmak için çalıştıklarını açıklıyor. ABD’nin “Astana Üçlüsü” ile ayakta tuttuğu arkasında ordusu ve halkı olmayan Esed rejimine meşruiyet kazandırma çabaları sürüyor.

Geçen Nisan ayında da, Esed güçlerinin 2013’te başkent Şam’ın güneyindeki Tadamon Mahallesi’nde en az 41 sivili infaz ettiği görüntüler yayınlanmıştı. Kan donduran videoda, istihbarat görevlisi olduğu öne sürülen Amjad Yusuf’un, gözleri bağlı ve kelepçeli gözaltına alınan sivilleri üst üste çukura atıp üzerlerine kurşun yağdırdığı ortaya çıkmıştı.

Önce Erdoğan, Sonra Çavuşoğlu

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rus lider Putin ile Soçi’deki görüşmesinin hemen ardından ortaya atılan Erdoğan’ın Esed ile görüşme olasılığı gündemdeki yerini koruyor. Bir milyon Müslümanın katledildiği, 13 milyonunun yerinden edildiği Suriye sahasında başından beri oluşturulmak istenen siyasi ajandanın kirli sayfası açılmıştı.

Soçi dönüşü yaptığı açıklamalarda, Rusya lideri Putin'in terörle mücadele konusunda Türkiye'ye destek verdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sayın Putin konuyla ilgili Türkiye’ye yönelik adil bir yaklaşım sürdürüyor. Terörle mücadele noktasında her zaman yanımızda olacağını özellikle de ifade ediyor. Burada şunu bize ima ediyor; ‘Mümkün olduğunca bunları, rejimle birlikte çözme yolunu tercih ederseniz çok daha isabetli olur’ gibi bir yaklaşımı var. Biz de diyoruz ki, şu anda bizim istihbarat örgütümüz Suriye istihbaratıyla zaten bu konuları yürütüyor ama bütün mesele netice almak. Eğer istihbaratımız, Suriye istihbaratıyla bu çalışmayı yürütürken, buna rağmen hala orada terör örgütleri fellik fellik at oynatıyorsa bu konuda bize destek vermeniz gerekiyor diyoruz. Bu konuda da mutabakatımız var" açıklamasında bulunmuştu.

Öte yandan Mevlüt Çavuşoğlu, art arda açıklamalarda bulunmuştu. Teröristlerin temizlenmesi için Suriye Hükümeti'ne destek vermeye hazır olduklarını vurgulayan Bakan Çavuşoğlu, "Bu konuda rejimin yapacağı çalışmaya da biz her türlü siyasi desteği veririz. Rejimin de kendi topraklarında bir terör örgütünü temizlemesi en doğal hakkıdır." İfadeleriyle terör örgütüne düzenlenecek operasyon üzerinden bir milyon Müslümanın katili Esed rejmine meşruiyet kazandırma çalışmalarına bir tuğla daha koymuştu.

Daha sonra Çavuşoğlu, Ankara’da düzenlenen 13. Büyükelçiler Konferansı’nda düzenlediği basın toplantısında Suriyeli mevkidaşı Faysal Mikdad'la 10 ay önce yaptığı görüşmeyi “normalleşme” çalışmalarında enstrüman olarak kullanmak için bugün açıklayarak şu ifadelerle aktarmıştı:

Suriye'nin tek çıkar yolu siyasi uzlaşı. Teröristlerin temizlenmesi lazım. Kim olursa olsun, adı ne olursa olsun...Diğer taraftan muhalif Suriyelilerle rejim arasında bir barışın olması gerektiğini, Türkiye olarak böyle bir durumda buna destek olabileceğimizi de söyledik.”

Çavuşoğlu'nun bu ifadeleri Suriye'nin bazı kentlerinde protesto edilmiş, “Esed düşene kadar devrim sürecek” sloganları atılmıştı.