
ABD’nin, Ukrayna ‘da barış müzakere sürecinden dışladığı AB (Avrupa Birliği), 28 maddelik Trump Planı’na muhalefet ederek alternatif maddelerle sürece dahil olmayı hedefliyor.
Sürecin dışında bırakılan Avrupalılar, yalnızca kendi rızalarıyla çözülebilecek kritik konuları kullanarak Ukrayna ile Rusya arasındaki barış müzakerelerinde yeniden etkili olmaya çabalıyor.
ABD ve Rusya tarafından hazırlanan, Ukrayna’daki savaşı sona erdirmeyi amaçlayan 28 maddelik barış planı, Avrupa’da tepkilere neden oldu ve büyük şaşkınlık yarattı. Metindeki kapsamlı hükümler, birçok Avrupa başkentinde Moskova lehine fazla ödün veren bir yaklaşım olarak yorumlanıyor.
Planın şartlarının, Avrupa’nın kendi güvenlik mimarisi üzerindeki kontrolünü kaybetmesi anlamına geldiği ve Moskova karşısında sahip olduğu bazı önemli baskı unsurlarından da elinden alınmasına yol açabileceği gerekçesiyle eleştiriliyor.
Bu gibi nedenlerle AB, yaptırımlardan savunmaya kadar özellikle kendi katılımlarını gerektiren başlıklarda bundan sonraki sürece dahil olmak için aktif bir siyaset sergileyeceğini dillendiriyor.
İngiltere, Fransa ve Almanya'nın kaleme aldığı belirtilen yeni taslakta, Rusya'nın elindeki toprakların tanınması reddediliyor, Ukrayna Ordusu'nun büyüklüğü artırılıyor ve ülkenin NATO'ya katılmasına açık kapı bırakılıyor.
Rusya’dan ise bu girişimlere karşılık tepkiler geliyor. Rusya Dış İstihbarat Servisi (SVR), İngiltere’nin, ABD Başkanı Donald Trump'ın barış yanlısı tutumunu değiştirmek için plan hazırladığını iddia eden bir rapor yayımladı.
AB’yi Doğrudan İlgilendiren Müzakerelerdeki Kritik Başlıklar
NATO Üyeliği
Ukrayna, üyelerini kolektif savunma maddesiyle koruyan transatlantik ittifakı NATO’ya katılmayı uzun süredir hedefliyor. Rusya’nın işgaliyle ağır darbe alan Ukrayna, 5. Maddeyi gelecekteki saldırılara karşı en güçlü caydırıcı olarak görüyor.
Bu yılın başlarında Genel Sekreter Mark Rutte, Ukrayna’nın NATO’ya girişine yönelik “geri döndürülemez bir yol” ifadesini kullanmıştı. Ancak müttefikler arasında net bir uzlaşı olmadığı için Ukrayna’nın üyelik yol haritası hâlâ belirsiz. Moskova için ise Kyiv’in NATO’ya kabulü kesin bir kırmızı çizgi.
Geçen hafta sızdırılan ABD’nin taslak planında, Ukrayna’yı kalıcı olarak dışarıda bırakmayı öngören geniş bir madde yer alıyordu:
“Ukrayna, NATO’ya katılmayacağını anayasasına işleyecek ve NATO, Ukrayna’nın gelecekte kabul edilmeyeceğine dair bir hükmü kendi tüzüğüne ekleyecek.”
Bu ifade, pratikte Rusya’ya NATO üzerinde fiili bir veto yetkisi tanıdığı ve tehlikeli bir emsal oluşturma riski taşıdığı için AB nezdinde tepkiyle karşılandı.
AB, NATO’yu ilgilendiren tüm kararların yalnızca NATO müttefikleri tarafından alınması gerektiği konusunda hemfikir.
Rusya’ya Karşı Yaptırımların Gevşetilmesi
Avrupa Birliği, Rusya’nın savaşı finanse etme kapasitesini zayıflatmak amacıyla şu ana kadar Moskova’ya karşı 19 yaptırım paketi yürürlüğe koydu.
İthalat ve ihracattan bankacılığa, enerjiden ulaşıma, savunmadan hizmetlere ve medyaya kadar geniş bir alanı kapsıyor bu yaptırımlar. Ayrıca Rusya'ya destek vermekle suçlanan 2 bin 700’den fazla kişi ve kurum kara listeye alınmış durumda.
Yaptırımların gevşetilmesi, Kremlin’in istek listesinde en üst sıralarda yer alan bir madde olarak dikakt çekiyor.
Trump’ın 28 maddelik planı, yaptırımların “aşamalı olarak ve tek tek değerlendirilerek” kaldırılmasını ele alıyor.
Bu maddenin hayata geçip geçmemesi de büyük ölçüde AB’ye bağlı zira AB, Batılı müttefikler arasında en geniş yaptırım uygulayan taraf.
Müzakereler devam ederken AB'nin, gerektiğinde sert yaptırımları yeniden devreye sokmasına imkân sağlayan bir takvim için bastırması öngörülüyor.
Rusya’nın Dondurulmuş Varlıkları
AB’ye en büyük manevra alanını sağlayan yaptırım, Rusya Merkez Bankası’na ait varlıkların dondurulmasıydı. Birlik topraklarında bloke edilen bu varlıkların değeri 210 milyar euro gibi devasa bir miktar.
Bu varlıklar, Ukrayna’nın 2026 ve 2027 yıllarındaki mali ve askerî ihtiyaçlarını karşılayacak bir tazminat kredisi çıkarılmasına yönelik iddialı planın da bir parçası. ABD’nin Kiev’e maddi ve askeri desteğini geri çekmesiyle bu yük tamamen AB’nin omuzlarına binmiş durumda.
28 maddelik plan, bu yaklaşımı kökten değiştirmiş durumda: Taslak, varlıkların iki ayrı yatırım fonuna bölünmesini ve bunun hem ABD’nin hem de Rusya’nın ticari olarak yararlanmasına izin vermesini öngörüyor.
G8'de Rusya İçin Küresel Entegrasyon
28 maddelik plan ayrıca, Rusya’nın yeniden G8’e davet edilmesini hedefliyor. Bu adım, Putin’in uluslararası arenadan ve büyük küresel güçlerden izolasyonunu fiilen sona erdirecek bir hamle olarak öne çıkıyor. ABD Başkanı Donald Trump da Rusya’nın geri alınmasını açıkça desteklediğini beyan etmişti.
Rusya, 2014’te Kırım’ı ilhak etmesinin ardından süresiz olarak G8’den çıkarılmış ve Grup G7 olarak yeniden adlandırılmıştı.
Oy birliğiyle karar alan bir yapı olan G8’e Rusya’nın geri dönmesi için Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya, Kanada ve Japonya’nın yanı sıra AB’nin de onayı gerekiyor.
Ukrayna’ya AB üyeliği
Moskova, Ukrayna’nın NATO’ya katılmasına kesinlikle karşı çıkıyor ancak ülkenin AB’ye üyeliği konusunda sessiz. Washington ise üyeliğin Kiev için bir tür teselli ödülü olarak destekliyor.
28 maddelik planda, “Ukrayna, AB üyeliğine uygundur ve bu konu görüşülürken Avrupa pazarına kısa vadeli imtiyazlı erişim elde edecektir” ifadesi yer alıyor.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, hafta sonu yaptığı açıklamada, Ukrayna’nın gelecekte hangi ittifakların parçası olacağına dış baskıların değil Kiev’in kendisinin karar vereceğini söylemişti.
Von der Leyen, “Ukrayna kendi kaderini seçme özgürlüğüne ve egemen hakkına sahip olmalıdır. Onlar Avrupa yolunu seçti” açıklamasında bulunmuştu.

