Referandum ve Ambargo
28 Eylül 2017

Referandum ve Ambargo

İslam’ın nurunu söndürmek, sömürü düzenlerini devam ettirmek isteyen despotlar, Allah’ın Rasulü’nü öldürmek istediklerinde karşılarında efendimizin ailesini ve müminleri bulmuşlardı.

Bunun üzerine öldürme işinden vazgeçtiler. Çünkü bu durum pahalıya mal olacaktı.

Daha sonra o güne kadar yapılmamış bir zulme, iğrenç bir işkenceye başvurdular.

Allah’ın Rasulünü, mü’minleri ve birlikte yaşadığı dostlarını aç ve susuz bırakarak, ambargo uygulayarak öldürmeye kalktılar.

Onlar bir sülaleyi tamamen yok etmeyi, katliam yapmayı bile düşünecek kadar vahşiydiler.

Annelerin, babaların, masum yavruların, kadın ve ihtiyarların yaşayabileceği acı, hiç umurlarında değildi.

Çünkü bu despotlar insan bile değildi!

Bir gün, bir hafta, bir ay değil! Tam üç yıl bu insanlık dışı zulmü devam ettirdiler.

Rablerine karşı nankör olan bu yöneticilerden elbette merhamet beklenemezdi.

Çünkü bunlar aç kalan insanlardan, açlıktan ölen çocukların can çekişmesinden ve kadınların feryatlarından faydalanmaya çalışacak kadar alçak ve haysiyetsizdiler.

****

Aynı alçak ve haysiyetsiz siyaseti, sömürgeci batılı kâfir devletler özelde Müslümanlara ve diğer halklara yıllardır uyguluyorlar.

Çünkü onların kapitalist ideolojileri vampir gibi başkalarının kanından beslenerek yaşıyor.

Sömürgeci kapitalist sistemin insani hiçbir hedefi olmadığı için doğrudan yukarıdaki örneğe uymakta. Hatta Ebu Cehil ve Ebu Leheb’i bile kıskandırmaktalar.

“Ebu Leheb’in eli kurusun!”

Laik kapitalist sistemin de eli kurusun!

****

Aynı alçaklığı ve vahşiliği Esed rejimi, yedi yıldır Suriye’deki ehlimize uygulamakta.

Topla, tüfekle, varil bombalarıyla, kimyasal silahlarla, kitlesel katliamlarla, açlık ve susuzlukla terbiye etmeye, boyun eğdirmeye çalışıyor.

Birleşmiş Milletler, Amerika, Rusya, İran ve bölge devletleriyle birlikte tüm dünya bu durumu ya doğrudan destekliyor ya da zımnen.

IŞİD ile mücadele diyerek devrimci Müslümanlara, Suriye halkına diz çöktürüp, onları teslim almak istiyorlar.

****

Yine Suudi Arabistan Yemen de yaptığı saldırı ve ambargo ile bir halkı toptan cezalandırmaktadır.

Laik rejimler ve ajan liderler sağlam kalelerde korunurken, 100 binlerce halk bu durumdan etkilenmekte, masum binlerce çocuk hayatını kaybetmekte.

Yine Suud liderliğindeki Arap devletler, Katar ile yaşanan krizde de hemen ambargo kartını devreye sokarak, Katar rejiminden çok halkını cezalandırarak nasıl despot ve vahşi olduklarını göstermişlerdi.

****

Gelelim Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kuzey Irak’ta yapılan referandum sonrası yaptığı açıklamalara…

Türkiye, ABD’nin Irak işgali sürecinde oynadığı rol…

Referandum sürecine gelene kadar ki Türkiye’nin, Kuzey Irak politikaları...

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 22 Mayıs 2015 tarihinde; “Bağımsız Kürdistan meselesini Irak’ın birinci derecede kendi iç meselesi olarak değerlendirmek gerekiyor. Yani Irak, kendi içinde eğer böyle bir eyaleti bu şekilde bölünme ile neticelendiriyorsa bu onun iç sorunudur, bizi ilgilendirmez” açıklaması…

Irak ordusu (Haşd-i Şabi) –ki bugün Kerkük’te Haşd-i Şabi milisleri var- ile bugün tatbikat yapacak kadar iş bilmez bir siyaset…

“Vana bizde. Vanayı kapattığımız anda o iş de bitti” açıklaması… (Vana Türkiye’de ama onu biraz zor kapatır.)

Ardından bir de “yanılmışız!” demesi…

Bunların hepsi siyasi olarak değerlendirildiğinde aslında Erdoğan’ı, Barzani kandırmıyor!

Uluslararası güçlerin kuyruğuna takılan Erdoğan ve Barzani ikisi birden halklarını kandırıyor!

Irak işgaline onay verildiği gün, aslında bu referandum onaylanmıştı.

Bugün de Amerika’nın PYD-PKK ile Suriye’de işbirliğine karşı Türkiye’nin hiçbir şey yapmaması da Suriye’nin Kuzeyi için bir onaylamadır.

Irak işgalinde Amerika’nın yerli işbirlikçisi Barzaniydi.

Suriye işgalinde de en büyük yerli işbirlikçi PKK-PYD.

Dolayısıyla Irak’ın kuzeyindeki bu referandum ile aslında Suriye’nin kuzeyine de onay verilmiştir.

Referandumu destekleyen başta şeytan İngiltere, Rusya ve ABD hakkında en ufak bir kelam edilmemesi, sadece “İsrail”in desteklediği yalanının söylenmesi ise günü kurtarma siyasetinden başka bir şey değildir.

****

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “TIR’lar Kuzey Irak’a çalışmadığı anda bunlar yiyecek, giyecek bulamayacaklar” diyerek ambargo sinyali vermesi ise sözde Suriyeli muhacirlere ensarlık yapmakla övünen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bilinçaltını göstermektedir.

Bu politika ile masum tüm Kürt halkı cezalandırılmış olur ki, bu durumu hiçbir vicdan sahibi kimse kabul edemez!

Ulus devletlerle ümmeti parçalayan, uluslararası kâfir güçlerin taşeronluğunu yapan, ümmetin zenginliklerini sömürgeci güçlere peşkeş çeken, birbirine karşı sert ama kâfirlere karşı yumuşak olan tüm yöneticilerden Müslümanlar beri olmalıdır.

Kendisi ile korunup, arkasında savaşacağımız bir Halifemiz olmadığı sürece başlarımızdaki bu yöneticiler daha çok kandırılıp aldatılır ve işleri bittiğinde de deliğe süpürülür.

Toplamda topyekûn Kürt kardeşlerimize yönelik bir ambargo olursa İslam ümmeti bu zorbalığa karşı çıkacak. Kardeşlerini açlığa terk etmeyecektir.

Diğer taraftan ulusçuluk anlayışıyla, kardeşler arasına duvarlar ören, mayınlar döşeyen sözde yöneticileri de unutmayacak. Onların yüzlerindeki perdeyi indirip, alaşağı edecektir.

**@**OYildiz99