Paylaşmak Ortak Olmaktır!
24 Mart 2017

Paylaşmak Ortak Olmaktır!

Sosyal medya son 10 yılda hayatımıza hızlı ve etkili bir şekilde girdi. Arkadaşlarını bulma amacı ile hazırlanmış siteler artık sosyal yaşam alanı ve hatta bazıları için hastalık haline geldi. Facebook, Twitter derken daha sonra Instagram, Whatsapp gibi uygulamalar ve bu sanal dünya ile bağımızı kuran akıllı telefon, tablet vb. ürünler artık tüm dünya için vazgeçilmez birer araç haline geldi.

Digital in 2017 Global Overview”in 238 ülkede hazırladığı rapora göre Dünya nüfusunun yarısından fazlası sanal âleme giriyor ve bunlardan çoğu (2,8 milyar) aktif sosyal medya kullanıcısı durumunda. 2015 yılı ile 2016 yılı arasında internet kullananların sayısı 354 milyon artarken, sosyal medya kullananların sayısı 482 milyon artmış bir vaziyette. Türkiye’de de durum farklı değil. Ülkemizde sosyal medya kullanıcı sayısı 1 yılda 6 milyon artarak 48 milyona ulaşmış durumda. Kullanıcılar ise günde ortalama 6 saat internette –ki bunun 3 saati sosyal medya platformlarında- zaman geçiriyor.

İnternet ile hayatın birçok zorluğu kolaylaşmış, iletişim imkânı artmış, insanlara ulaşma ve etkileme imkânı fazlalaşmıştır. Bu haliyle sosyal medyanın birçok faydalı yönü olduğu gibi zararları da bulunmaktadır. Teknolojide zihinleri zorlayan bu gelişmeler şüphesiz ki yeni bir imtihan vesilesidir. Zira sosyal medyayı kimileri hayırda, kimileri ise şerde kullanmayı tercih etmektedir.

Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki, Hak ile batılın mücadelesinde sosyal medya artık önemli bir kuvvet konumundadır. Hayra davet edenlerin medya araçları kısıtlı olduğu için sosyal medyadan mutlaka istifade etmeleri artık bir zorunluluktur. Örneğin; medyanın devletlerin ve güç sahiplerinin tekelinde olduğu dönemlerde Suriye’de yapılan Hama katliamını Müslümanlar yıllar sonra Mekke’ye gelen hacılardan öğrenmişti. Yine 1989 yıllarında Salman Ruşdi’nin yazdığı “Şeytanî Ayetler” kitabından da 4 yıl sonra haberdar olmuşlardı. Bu örnekler ve benzerlerinde yaşananlara geç tepki verilmesinin en önemli nedeni sadece Müslümanların habersiz olmalarıydı.

Bugün ise sosyal medya sayesinde dünyanın her yerindeki gelişmeleri hatta savaş bölgelerinde yaşananları dahi anlık öğrenme imkânına sahibiz. Bu yüzden Danimarka’daki karikatür krizine Müslümanlar dünyanın her yerinden anında, hep birlikte tepkilerini gösterdiler. “Arap Baharı” olarak isimlendirilen halk ayaklanmalarının kısa zamanda Tunus, Libya, Mısır, Suriye, Yemen gibi ülkelerde hızlıca yayılmasının en önemli sebeplerinden birsi de yine sosyal medyadır. Bugün İngiltere’de yaşananları anında canlı yayınlar ile haber yapan medya organları geçen hafta Suriye’de vurulan cami ve okullardaki şehitleri haber yapmasa da, tüm dünya sadece sosyal medya sayesinde bu katliamlardan haberdar oldu. Yine ağaçları bahane ederek Gezi olaylarını başlatanlar da sosyal medyayı kullanmışlardı.

Sosyal medya zararlı yönlerinin fazla olmasının yanında hayra davet için bulunmaz bir fırsattır. Bu sayede tüm Müslümanlar dünyanın her yerindeki Müslümanlardan haberdar olmakta, onlarla inancını, duygu ve düşüncelerini, yaşadıklarını, taleplerini iletebilmektedir. Yoksa herkesin görmezden geldiği Arakan’daki vahşetten nasıl haberimiz olacaktı!

Öyleyse elimizin altındaki bu nimeti en güzel şekilde kullanmalıyız. كَفَى بِالْمَرْءِ إِثْمًا أَنْ يُحَدِّثَ بِكُلِّ مَا سَمِعَ Kişiye her duyduğunu söylemesi günah olarak yeter hadisini unutmadan her paylaşılanı, her gördüğümüzü, her konuşulanı ve gündem dışı olanı değil, gündem olması gerekenleri, inancımızın emrettiklerini ve emin olduklarımızı paylaşmalıyız. Müslümanların yaşadığı zulümlere engel olamasak dahi yaşananları tüm insanlara duyurmalıyız. Bugün Müslümanlara dayatılan hayat tarzını, yaşam şekillerini, bunlara karşı duruşumuzu, İslamî çözümlerimizi ve hedeflerimizi emri bil maruf nehyi anil münker bilinci içerisinde paylaşmalıyız.

كُنتُمْ خَيْرَ أُمَّةٍ أُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِاللّهِ

Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. Ma’rufu emredersiniz, münkerden sakındırırsınız ve Allah’a îman edersiniz.[1] ayeti gereğince marufun daha çok insana ulaştırılması adına yapılan sosyal medya kampanyalarına gereken ciddiyeti vermeliyiz. Zira bu çalışmalar, vermek istediğimiz mesajın daha geniş kitlelere ulaştırılmasında etkili bir yöntemdir.

Esasen doğru ve verimli kullanılırsa sosyal medya büyük bir hayır kapısıdır. Sosyal medya ile her Müslüman bir tık ile bir hayrı, bir haberi, bir nasihati, bir ayeti, bir ihtiyacı yüzlere, binlere hatta milyonlara ulaştırma imkânına erişmiş ve اَلدَّالُّ عَلىَ الْخَيْرِ كَفَاعِلِهِ “Hayra vesile olan onu yapan gibidir” hadisindeki salih amelleri kazanma imkânına sahip olur. Ancak dikkat edilmezse ve doğru amaçlar için kullanılmazsa tersi de mümkündür. Hiç okumadan yapacağımız bir paylaşım belki de farkında olmadan günah üzerinde yardımlaşmaya sebep olacaktır. Zerrelerin bile hesabını vereceğimiz bir günde sosyal medyada yaptığımız beğeni, paylaşım, izleme gibi tüm amellerimizden hesaba çekileceğiz. Bir gönderi, bir paylaşım ile günaha sürüklediğimiz, hakkına girdiğimiz, alay ettiğimiz, iftira attığımız, resmini paylaştığımız, kötülediğimiz her kişi ahirette karşımıza dikilip bizden hesap sorabilecektir. Birkaç saniye bile sürmeyen bir ‘tık’la paylaştığımız bir resim, bir söz, bir video binlerce hatta milyonlarca insanın hayatında iyi veya kötü bir etki bırakacaktır. Bu etkiler de bizim amel defterimize hayr veya şer olarak muhakkak yazılacaktır.

يَا وَيْلَتَنَا مَالِ هَذَا الْكِتَابِ لَا يُغَادِرُ صَغِيرَةً وَلَا كَبِيرَةً إِلَّا أَحْصَاهَا

Vay halimize bu nasıl bir kitapmış, küçük büyük hiçbir şey bırakmaksızın hepsini sayıp dökmüş.[2]

Her Müslüman özellikle dava taşıyıcısı nasıl gerçek hayatta İslam’a uyuyorsa sanal âlemde de İslam’a uygun hareket etmelidir. Çünkü helal-haram, iyi-kötü, hak-batıl ölçüleri sanal ortam için de geçerlidir. Çirkin söz, küfürlü-hakaret içeren yazı ve görüntüler, gıybet, dedikodu, sert, kaba, kırıcı, insanları rencide eden, küçük düşüren gereksiz paylaşımlar, yazı, yorum, resim ve videolar gerçek hayattakinden az olmayan derecede haramdır. Çünkü günah burada aleni işlenmekte ve duruma göre onlarca, yüzlerce, binlerce kişiye ulaşmaktadır.

إِذْ يَتَلَقَّى الْمُتَلَقِّيَانِ عَنِ الْيَمِينِ وَعَنِ الشِّمَالِ قَعِيدٌ مَا يَلْفِظُ مِن قَوْلٍ إِلَّا لَدَيْهِ رَقِيبٌ عَتِيدٌ

İki melek insanın sağında ve solunda oturarak yaptıklarını yazmaktadır. İnsan hiçbir söz söylemez ki yanında gözetleyen, yazmaya hazır olan bir melek bulunmasın.[3]

Bireysel olarak sanal âlemde günah işlemek daha kolaydır. Kişi yalnızken günaha daha meyillidir. Bu yüzden gerçek hayatta günahlardan uzak olan insanlar, sanal âlemde daha fazla günaha meyledebilmekte, kul hakkına tecavüz etmektedir. Hâlbuki her Müslüman Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in buyurduğu gibi olmalı değil midir?

اِتَّقِ اللَّهَ حَـيْثُمَا كُنْتَ وَأتْبِـعِ السَّـيِّـئَةَ الْحَسَنَةَ تَمْحُهَا وَخَالِقِ النَّاسَ بِخُلُقٍ حَسَنٍ

Nerede olursanız olun, Allah’a karşı gelmekten sakının ve her kötülüğün peşinden hemen iyilik yapın ki, onu silip yok etsin. Ayrıca insanlarla güzelce geçinin.[4]

Daha fazla beğenilme, internet fenomeni olma ve herkes gibi olma gayreti ile erkek, kadın, genç, yaşlı adeta sosyal medyada fotoğraf ve video paylaşım çılgınlığı yaşıyoruz. Kişisel hayatın, mahremiyet kurallarının yok edildiği paylaşımlara şahitlik ediyoruz. “Üzgünken ben”, “mutluyken ben”, “şuradayım ben”, “şununlayım ben”, “şunu yiyorum ben” gibi binlerce insana sürekli kendinden bahsettirme gayretleri her gün daha da garip bir hale bürünüyor.

Allah Subhanehu ve Teâlâ bizden gezdiğimiz yerlerin, yediğimiz şeylerin, aldığımız eşyaların resimlerini selfi ile paylaşmamızı değil, gerçek hayatta sevdiğimiz şeylerden paylaşmamızı istiyor! Müslümanlar, birbirleriyle yarışırcasına göz göze, yanak yanağa eşlerinin resimlerini, tesettür ve aile mahremiyetini yerle bir eden resimleri, videoları, gittiği her yeri, yaptığı her şeyi insanlara ulaştırma gayreti ile beğeniler almaya çalışıyor.

Unutamayalım ki sosyal medya artık bir güçtür ve istifade edilmelidir. Ancak bu, sosyal medyaya hapis olmak, gerçek hayatı terk etmek, sokağı, evi, mahalleyi unutmak, gereğinden fazla sanal âlemde dolaşarak zamanı boşa harcamak, gereksiz işlerle meşgul olmak demek değildir. Bu faydadan çok zarardır. Binlerce Müslüman’ın sanal âlemde ömür tükettiği, klavyeden ahkâm kestiği, meydan okuduğu günümüzde Dar-ul Erkamlar inşa etme, sanal âlemde kaybolan gençliği hayatın gerçekleri ile tanıştırma, sokağı-mahalleyi-ilçeyi-ili ve ülkeleri yaratılış gayesine döndürmeyi asla unutmamalıyız. Sosyal medya ne kadar faydalı olursa olsun birebir görüşmek, ziyaretler yapmak, sohbetlere katılmak, birlikte zaman geçirmek, ameller yapmak farklıdır ve bu, sosyal medya ile mümkün değildir.

Profilimiz, paylaşımlarımız hayat tarzımızın resmidir. Attığımız her tweet ve paylaşım, amel terazimize etki edecek bir amelimizdir. Amellerimizi ve paylaşımlarımızı beğenmesini ümit ettiğimiz ise âlemlerin Rabbi olan Allah’tır. Takipçilerimiz kim olursa olsun, bizi takip eden melekleri, Rabbimizi unutmamalı ve sosyal medyayı öyle kullanmalıyız. Unutmayın, paylaşmak ortak olmaktır!


[1] Âl-i ‘İmrân 110

[2] Kehf, 49

[3] Kaf 17-18

[4] Tirmizi