وَالَّذِينَ اتَّخَذُواْ مَسْجِدًا ضِرَارًا وَكُفْرًا وَتَفْرِيقًا بَيْنَ الْمُؤْمِنِينَ وَإِرْصَادًا لِّمَنْ حَارَبَ اللّهَ وَرَسُولَهُ مِن قَبْلُ وَلَيَحْلِفَنَّ إِنْ أَرَدْنَا إِلاَّ الْحُسْنَى وَاللّهُ يَشْهَدُ إِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ
“Zarar vermek, inkâr etmek, müminlerin arasını ayırmak ve daha önce Allah ve Rasulüne karşı savaşanlara gözetleme yeri hazırlamak üzere bir mescit yapanlar ‘Biz sadece iyilik yapmak istiyorduk’ diye yemin ederler. Allah da şahittir ki bunlar yalancıdırlar."[1]
لاَ تَقُمْ فِيهِ أَبَدًا لَّمَسْجِدٌ أُسِّسَ عَلَى التَّقْوَى مِنْ أَوَّلِ يَوْمٍ أَحَقُّ أَن تَقُومَ فِيهِ فِيهِ رِجَالٌ يُحِبُّونَ أَن يَتَطَهَّرُواْ وَاللّهُ يُحِبُّ الْمُطَّهِّرِينَ
"(Ey Muhammed!) Bu mescitte asla namaz kılma. Şüphesiz ki, başlangıcından itibaren takva üzere kurulan mescitte (Kuba Mescidi) namaz kılman daha hayırlıdır. O mescitte kendilerini maddi ve manevi kirlerden temizlemeyi seven adamlar vardır. Allah temizlenmek isteyenleri sever."[2]
Bu ayetler nazil olduktan sonra Allah’ın Rasulü, ashab-ı kiramdan Mâlik b. Dehsan ile Ma'n b. Adiyy RadiyAllahu Anhumâ'yı Mescid-i Dırar'ı yıkmak üzere gönderdi. Bu sahabeler mescidi yakıp, yıktılar.
Böylece kötü amaç için bina edilen bir mescit ortadan kaldırılmış oldu.
Bu vakıaya safça bakanlar “İçerisinde Allah’a ibadet edilen bir mescidi Allah’ın Resulü yıktırmış.” diye düşünebilir. Ancak bu mescidin nifak saçmak ve Allah’ın dininden insanları uzaklaştırmak üzere inşa edildiği idrak edildiğinde bu eylemi anlayabilir.
Bugün de Ak Parti hükümeti ve Türkiye yöneticilerinin politikalarına safça bakan bir kimse onların, Müslümanların maslahatı doğrultusunda hareket ettiklerini sanır ama uyanık bir şekilde bakan kimse onun politikalarının aynen “Dırar Mescidi” gibi olduğunu anlar.
Yani görünüşü “mescit” ama içerisi “nifak” saçıyor.
****
Nasıl mı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ak Parti hükümeti, kamuoyunda genel olarak İslâmi bir yüze sahip midir?
Evet sahiptir!
Peki, Ak Parti İslâmi bir parti midir?
Hayır değildir?
Peki, yönetim olarak İslâm’ı uyguluyor mu?
Hayır uygulamıyor!
Peki, İslâm’ı istismar ediyor mu?
Kesinlikle.
Peki, siz söyleyin bu hâliyle nifak saçan bir mescidi andırmıyor mu?
****
Başka bir örnek:
Yahudi varlığı İsrail, tüm Filistin topraklarında Müslümanlara zulmeden bir işgalci midir?
Evet öyledir.
Peki, Türkiye işgalci Yahudi varlığı ile ekonomik, siyasi ve askerî (istihbarat) işbirliği yapıyor mu?
Evet yapıyor.
Bu durum Yahudi varlığını, yaptığı zulümlerde daha da cesaretlendiriyor mu?
Kesinlikle.
Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu durumu sanki Filistin halkının iyiliği için yapıyormuş gibi sunarak aynı “Dırar Mescidi” gibi bir politika izlemiş olmuyor mu?
****
Şimdi de bu makaleyi yazmama neden olan olay:
Türkiye, algı olarak Suriye halkını desteklediği yönünde sürekli açıklamalar yapıyor mu?
Evet yapıyor.
Bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan “İkinci Hama’ya bir daha müsaade etmeyeceğiz” dedi mi?
Evet, dedi.
Peki, Halep’i Esed rejimine bizzat Türkiye vermedi mi?
Kesinlikle.
Yine Türkiye, sözde Esed rejimine karşı Özgür Suriye Ordusu’nu destekledi mi?
Evet, destekledi.
Yani ÖSO Esed rejimine karşı kuruldu!
Peki, Özgür Suriye Ordusu İdlib’e niçin girdi?
Esed rejimini, Heyet Tahrir Şam’dan korumak için.
Hem de gece gündüz Suriye halkına bomba yağdıran Rusya ile işbirliği yaparak!
Peki, Cumhurbaşkanı Erdoğan ne diyor?
"Fırat Kalkanı Harekâtı’yla kendimize bölgemizde açtığımız alanı şimdi İdlib'in güvenliğini sağlamaya yönelik yeni bir adımla daha ileriye taşımanın gayreti içindeyiz.”
Yani İdlib’i, İdliblilerden koruyacak.
Peki, Amerika, Rusya, Esed rejimi ve İran İdlib operasyonunu destekliyor mu?
Evet, destekliyor.
Peki, Cumhurbaşkanı Erdoğan neden “Biz yeni bir Kobani yaşamak istemiyoruz ve bunu yaşatmayacağız." diyerek İdlib operasyonu hakkında açıklama yapıyor?
Çünkü meseleye safça bakanları korkutup, çirkin yüzünü gizlemek istiyor.
“Esed rejimini korumak için girdim.” diyecek değil herhâlde.
Meseleye safça bakanlar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sanki tüm Müslümanların hamisi gibi görür ama onun yaptıklarına bakan kimse ise Amerikan politikaları doğrultusunda hareket eden ve nifak tohumları saçan “Dırar Mescidi” gibi bir misyon yüklendiğini anlar.
[1] Tevbe Suresi 107
[2] Tevbe Suresi 108