Halep’e Kim Yardım Edecek?
29 Kasım 2016

Halep’e Kim Yardım Edecek?

Halep ve Suriye’de zulüm ayyuka çıktı. Sözün bittiği yerdeyiz ve ne söylesek, nasıl ifade etsek de kelimeler yetersiz kalıyor. Halep özellikle son 3 aydır yoğun bir kuşatma ve saldırı altında direniyor ve ayakta kalmaya çalışıyor. Canlılığın ve ekonominin şehri olan Halep şimdi hayalet bir şehre dönüşmüş sanki. Zira neredeyse vurulmayan tek bir ev dahi kalmadı Halep’te… Metrekareye düşen bomba sayısı neredeyse Çanakkale’ye düşen mermi sayısına ulaştı ve dahası… !

Her bombalama sonrasında ise enkazların altından masum binlerce şehit ve yaralı çıkarılıyor… Geride kalanların feryatları ve figanları ise neredeyse arşı titretiyor… Çaresizlik içerisinde binlerce Müslüman kardeşimiz katlediliyor, öldürülüyor… Hastaneler, fırınlar, okullar özellikle vuruluyor ki boyun bükmeyen halkın direnci kırılsın…

Öyle ya 6 yıldır kırılamayan bu direnç, son 23 günde varil, misket ve klorin gazı bombaları ile zayıflatılmaya çalışılıyor… Hem de son 23 günde 2 bin 300 kere düzenlenen hava saldırılarıyla… Ama Halep boyun bükmüyor ve bir direniş destanı yazıyor… Yöneticilerin ve liderlerin, komutanların ve orduların yapamadığını yapıyor! Onların sessizliğine ve vurdumduymazlığına inat her gün Allahu Ekber diye bağırıyor! En büyük olanın, korkulmaya en layık olanın, önünde boyun bükülecek olanın yalnızca Allah Azze ve Celle olduğunu haykırıyor!

Aynı zamanda muhasara altında Halep… Sadece son 3 ayda 300 bin Müslüman kardeşimiz her şeyden yoksun ve tecrit edilmiş bir vaziyette muhasara altında… Bunların ise 65 bini kadın, 38 bini çocuk… Çocukların 15 bini ise daha 0-2 yaş aralığındaki bebeklerden oluşuyor… Ey Halep! Ne kadar da ağır bir yük yükledin omuzlarımıza, ne kadar da büyük bir vebal kattın hesabımıza… Şimdi seni kuşatanlar, 1400 sene önce de Beni-Şip vadisinde Allah’ın Rasulünü kuşatmışlardı… Ancak Rabbim bu kuşatmayı nasıl kaldırdıysa, inşallah senin üzerindekini de kaldıracaktır, sakın vazgeçme Ey Halep!

Biliyoruz ki sadece sende değilsin! Çünkü neredeyse tüm Suriye kuşatma ve saldırı altında… Aynı beyinlerimiz ve bedenlerimiz gibi! BM İnsani İşlerden Sorumlu Koordinatörü O’Brien’nın dediğine göre Suriye'de kuşatma altında yaşayan kişi sayısı son bir yılda 393 binden 974 bine çıkmış, oysaki gerçek olan sayı bundan çok daha fazla…

Katledenlerin adı Esed, ABD, Rusya, İran veya Koalisyon olsun fark etmiyor, tıpkı katledilenlerin adının Bekir, Ömer, Osman ve Ali olduğu gibi… Zalimler Müslümanları ve umutlarını yok etmek, halkın iradesini zayıflatmak ve direnişi bitirmek için tüm güçleriyle saldırıyorlar… İnsani ve İslami hiçbir değer taşımadan, hayâsızca ve alçakça yardım konvoylarını vuruyor, yaralılara dahi hayat hakkı tanımıyorlar… Sadece geçtiğimiz hafta 8 hastane, 6 okul, 2 fırın ve sivil savunma merkezleri vuruldu. 250 bin kişinin yaşadığı Halep’in doğusunda faaliyet gösteren hastane kalmadı…

ABD, Rusya, İran, Esed, Avrupa ve bölge devletlerinin tüm şer planlarına, siyasi entrikalarına, tehditlerine ve fiili saldırılarına rağmen Halep, halkıyla, mücahitlerle ve dava adamlarıyla direniyor. Halep bu direnişiyle tüm dünyaya gösteriyor imanın gücünü… Ancak Halep’te yaşanan bu katliamı görmesi ve harekete geçmesi için dünyanın da ne görmesi gerekiyor! Daha kaç bin Müslüman katledilmeli? Daha kaç okul, hastane, fırın vurulmalı? Daha hangi kimyasal silahlar ve gazlar kullanılmalı? Daha kaç kişi açlıktan, susuzluktan ve ilaçsızlıktan ölmeli!

Ey Müslümanları idare eden müsvetteler; insanlık için çıkarılmış en hayırlı ümmetin yapacağı şey bu mu? Halep için yapabileceğimiz sadece dua etmek ya da yardım malzemesi göndermek mi? Esas sorumluluğu uluslararası topluma yüklemek mi? Ya da BM zulmün aracı haline gelmiş kâfirlerden merhamet dilenmek mi? Allah aşkına söyleyin, Halep için yapacak hiçbir şeyiniz yok mu? Saray mollası olan âlimlerimizin diyeceği iki kelam yok mu?

Yani sadece seyredecek miyiz Halep’i… ABD, Rusya, İran ve Esed’in Müslüman kardeşlerimizi yok etmesini film seyreder gibi mi seyredeceğiz? Hani nerede meydanlarda şov yapan “İslam İttifakı’nın Ordusu?” Yoksa harekete geçmek için ABD’den emir mi bekliyor? Nerede o görkemli geçiş törenleri yapan ordular, devletler! Yazıklar olsun hepinize… İçinizde bu zulme dur diyecek bir erkek dahi kalmamış!

Hani nerede kaldı yeniden Osmanlı olmak isteyen Türkiye? Ne zaman Müslümanların canı, malı ve namusu için somut adımlar atacak? Ne zaman İslam düşmanları ile dostluğunu bitirecek? Ne zaman Batılılar için değil de sadece İslam ve Müslümanlar için hareket edecek?

Tüm bu yaşananlara rağmen içimizden reel politiği bilen, milli menfaatleri düşünen, fayda ve zararı hesaplayan bazıları Türkiye-Rusya ilişkileri bozulmasın diye sessizliğini koruyor… Bu öyle bir sessizlik ki sanki ölüm sessizliği gibi… Zira zaten bunların duyguları, inançları ve değerleri ölmüş! Başkomutan emredince hareket ettiğini söyleyenler, Müslümanları bir ay boyunca demokrasi nöbetine davet edenler, hadi gösterin komutanlığınızı! Hadi gösterin gerçek bir başkomutan olduğunuzu? Cumhurbaşkanı konuşmadan onu destekleyenler konuşamıyor! Kimse Halep’i vuran Esed ve Rusya’ya karşı ne yapacağımızı konuşamıyor! Yere batsın milli menfaatleriniz, çıkarlarınız, reel politiğiniz, anlaşmalarınız, kıymetsizleşmiş değerleriniz!

Ey Rabbimiz! Biz Halep’te hep hayra, güzelliğe şahit olduk. Senin izninle yine hayra, zafere şahit olacağız inşallah. Umudumuz hiç bitmedi ve bitmeyecek. Bu tehditlere boyun bükmeyen Müslüman halk ve mücahit gruplar Halep’ten çıkarılamayacaklar inşallah. Ya davamız hâkim olacak, ya da bu yolda şehit olacağız, diyenler sözlerinde duruyorlar elhamdülillah…

Minareler, kubbeler, evler yıkılsa da, Halep yıkılmayacak inşallah! Suriye’nin tamamında Allah’ın izni ile ezanlar ve tekbirler yeniden yükselecek inşallah! Bu nezih ümmet bunu da atlatacak ve yeniden hayra sarılacak inşallah! …