Gül Ve Fidan
19 Ekim 2013

Gül Ve Fidan

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdülaziz'in davetlisi olarak, Hac farizasını yerine getirmek üzere 13-17 Ekim 2013 tarihlerinde Suudi Arabistan'ı ziyaret etti.

Çeşitli veçhelerinin yanı sıra, “güncel bölgesel ve uluslararası konular hakkında görüş alışverişinde bulundukları” belirtilen ziyaret kapsamında, asıl öne çıkan haberler ise görevde iken Hacca giden ilk Cumhurbaşkanı olmasıydı.

Akla gelen sorular…

Mısır’da ki eli kanlı darbeyi destekleyen Suud yönetimi Türkiye kamuoyu tarafından protesto edilip lanetleniyor.

Hal böyle olunca Kral’dan, Hacc davetlisi olarak davet edilmek akla birçok soru getiriyor.

Şimdi, Cumhurbaşkanı Gül Hacca mı gitti?

Yoksa güncel bölgesel ve uluslararası konular hakkında görüşmeye mi gitti?

Görüşmelere ilişkin bir açıklama yapılmazken, Hacc ibadeti çarşaf çarşaf medyada yer aldı.

Ne diyelim Allah kabul etsin.

******

Fidan olayı…

ABD'nin en önde gelen gazetelerinden Wall Street Journal’da 10 Ekim 2013 tarihinde, Milli İstihbarat Teşkilatı Hakan Fidan’la ilgili geniş bir portre haber yayınlandı.

Washington muhabiri Adam Entous ile İstanbul muhabiri Joe Parkinson’ın imzasını taşıyan, “Türkiye’nin istihbarat şefi Suriye’de kendi yolunu çizdi” başlıklı bir haber yayınlandı.

Haber Türkiye kamuoyunda çok tartışıldı.

Kimisi Ak Parti’den kelle istendiğini bunun ise Hakan Fidan olduğunu.

Kimisi hedefte Erdoğan’ın olduğunu.

Kimisi ise Erdoğan, Davutoğlu ve Fidan’ın olduğunu.

Kimisi ise toptancı yaklaşarak Ak Parti hükümetinin olduğunu yazıp-söylediler.

Wall Street Journal’da yayınlanan ve Türkiye’de çok tartışılan bu haber İsrail’in bölgeye ve Ak Parti hükümetine bakışından kaynaklanan bir haber niteliği taşımaktadır.

Türkiye hakkında özellikle de Ak Parti aleyhine yazılıp çizilen her haberde hemen komplo teorileri ortaya atılıyor.

En son örnek olarak Hakan Fidan olayında Dış İşleri Bakanı Davutoğlu bakın ne diyor; “Türkiye’nin Uluslar arası sistemin dışında hareket ettiğini söyleyebilir misiniz?”

Yani “Suriye’de bizim yol falan çizdiğimiz yok” diyor.

Uluslar arası şartlar neyi gerektiriyorsa biz onu yapıyoruz.

Başkada bir şey yapmıyoruz demek istiyor.

Sonra da kalkıp BM’ye, ABD’ye Avrupa’ya efeleniyoruz.

Bir şey yapmıyorlar diye…