Fikret Bayram Ve Kardeşliğimiz
20 Eylül 2012

Fikret Bayram Ve Kardeşliğimiz

Kardeşlik… Birçok mefhumumuz gibi maalesef içi boşaltılmış, boşaltılmaya çalışılan bir kavram. ‘İslam Kardeşliği’ artık birçok Müslüman için hoş bir hayalden öte bir anlam ifade etmiyor. Bazıları daha da cüretkârlaşıp, çıkar endeksli bağları kardeşlik gibi ulvi bağlara yeğ tutuyor. Bu hal, nasıl bir anlam kayması yaşadığımızı da göstermiş oluyor bize.

Zulme karşı omuz omuza karşı koyabilmek için yardımına sığındığımız kardeşlik ayetleri, kardeşlik hadisleri var. Asr-ı saadetten gözleri yaşartan, yürekleri titreten, şaşkına çeviren kardeşlik tabloları var. Bunların tümünü yok farz edersek dahi insanlığımız var. En temel erdemler var. Ama bütün bu ‘var’lıklar, birlilerinin duyarsızlığını ‘yok’ edemiyor maalesef.

Bunca sözü Fikret Bayram kardeşimizden bahsetmek için sarfettim. Kardeşimiz, Hizbullah davasından zindanda yatıyor. Kendisi 20 yıldır felçli ve 14 yıldır cezaevinde. Garip bir yargı süreci yaşamış. Kardeşi, abisinin serüvenini şöyle anlatıyor:

‘1990'lı yıllarda güneydoğu bölgesinde oluşturulan kaotik ortamda meydana gelen sayısız olaylar sebebiyle bölge halkından birçok kişinin mağdur olması gibi abim de mağdur olmuş ve halada mağduriyeti katlanarak devam ediyor.1992 Nisan ayında meydana gelen bir olay sırasında abim silahla omuriliğinden yaralandı. Vücudunun %92'i felç oldu. Olay sırasında karşı taraftan da bir kişi öldüğü için abim tutuklanarak hastaneye yatırıldı. Ancak 1 yıl süren tedaviye hiç olumlu bir gelişme yaşanmadı. Ağır felçli olarak hayatını tekerlekli sandalyeye bağımlı olarak sürdürüyor. Adli suçlu olarak yargılanıp cinayetten hüküm giydi.

Felçli ve yatalak haliyle 5,5 yıl c.evinde yattı Anayasanın 104. Maddesinde cumhurbaşkanına verilmiş olan af yetkisinden istifade etmek için müracaat etti. İstanbul adli kurumu affa uygunluk raporu verdi. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel 1997 Eylül ayında abimin kalan cezasını affedip serbest kalmasını sağladı. Fakat abim herhangi yeni bir suç işlememesine rağmen 2000 yılında ortaya çıkan bir tanık abimin 1992 yılında karışmış olduğu olayın siyasi amaçlı olduğu iddiasında bulundu. Bunun üzerine polis abimi tekrar yakalayıp cezaevine koydu. Lakin abim bu sefer siyasi suçlu olarak yargılandı. Yargılanma devam ederken 4,5 yıl sonra sağlık durumundan dolayı abim 2004 Aralık ayında tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi.

Devam eden yargı süresi neticesinde abim müebbet hapis cezasıyla hüküm giydi.2009 Mart ayında abim tutuklanıp cezaevine konuldu. Abim anayasal bir hak olan cumhurbaşkanlığı özel affından faydalanmak için tekrar müracaat etti. Ancak 1997 yılında affa uygunluk raporu veren adli tıp kurumu bu sefer affa uygun değildir hastane ortamında cezasının infazı uygundur şeklinde zoraki bir yorumlama ile aksi yönde yeni bir rapor düzenleyip kendisiyle büyük bir çelişkiye düştü.’[1]

Anayasanın 104. maddesi Cumhurbaşkanı’na ‘Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebi ile belirli kişilerin cezalarını hafifletmek veya kaldırmak’ yetkisini veriyor ve bu yetki hem Ahmet Necdet sezer hem de Abdullah Gül tarafından bazı mahkûmlar için daha önce kullanılmış. Son olarak Gül, bazı PKK, DHKP-C mensuplarını ve adli mahkûmları affetti.[2] Yani bu yetkisini kullanabiliyor. Tabi, talebin Cumhurbaşkanı’nın önüne gelebilmesi Adalet Bakanlığı ve bakanlığın ilgili kurumlarına bağlı. Onlar başvuruda bulunanların ‘Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama’ gibi bir durumları olup olmadığına karar veriyor ve bundan sonra inisiyatif Cumhurbaşkanı’na geçiyor.

Fikret Bayram kardeşimizin dosyası, kardeşinin de belirttiği gibi Adlî Tıp’ta takılmış durumda. Ama şu an için AKP’nin hem devlet hem de hükümet olduğunu biliyoruz. Hatırlayın, Erdoğan daha geçen gün ne demişti: ‘Yargıya zaten gerekenleri söyledik, yargı da gereğini yapıyor, biz de parlamento da gereği neyse onu yapacağız’[3] Yani ilkin ‘olur’ sonra ‘olmaz’ diyen bir devlet kurumunun haksızlığına ‘doğrudan müdahale’ edebiliyorlarmış. Demek ki kardeşimizin şu halden kurtulması için aslında ciddi hiçbir yok!

Bu hususu ne ‘merkez’ denilen medya ne de İslamî basın denilen cenah önemsemiyor. Başkaları için yakılan ‘insanlık’ türküleri kardeşimiz için dile alınmıyor. Mesele burada mazlumları yarıştırmak değil fakat açık bir şey var ki bu memlekette dindar/İslamcı olmak halen bir ‘negatif ayrımcılık’ bahanesi. Tıpkı geçmişte olduğu gibi. Köşe yazarları, sütun yazarları, televizyon programcıları v.s. %90’dan fazla felçli olan Fikret kardeşimizi gündemleştirirse devlet ve hükümet de harekete geçebilir belki. Vicdanen olmasa da siyaseten bunu yapabilirler. Bilhassa İslamcılığın tartışıldığı şu süreçte, İslam’ın ve doğal olarak da İslamcılığın en temel kavramlarından olan Kardeşlik ve Ümmetçiliğin bir gereği olarak, bu tartışmaya katkı sunan aydın ve entelektüellerin Fikret Bayram’ı hatırlamaları gerekir. Biz kardeşimizin yanındayız ve onun mazlumiyetinin ve mağduriyetinin bir an evvel giderilmesini diliyoruz. Rabbimizden, kardeşimizin çektiği derin acıları kendisi için kefaret kılmasını ve ehliyle birlikte cennet köşklerine konmasını niyaz ediyoruz. إِنَّ اللّهَ مَعَ الصَّابِرِينَ [Bakara, 153]

‘Kardeşim, sen parmaklıklar ardında da olsan hürsün

Kardeşim, sen prangalara vurulsan da hürsün

Sen Allah'a bağlandığın zaman

Sana kölelerin tuzağı ne zarar verebilir ki

Kardeşim karanlığın ordularını kökten sileceksin

Ve bununla yeryüzünde yeni bir fecir doğacak

Sen ruhunu bu fecrin doğuşuna teslim et

O zaman fecrin bizi uzaktan karşıladığını göreceksin

Kardeşim, muhakkak ki ellerinden kanlar akmıştır

Ve zillete mahkûm olmaktan yüz çevirmiştir

Muhakkak ki bir gün o şahadet âşıkları

Ebediyet kanı ile cennete yükselecektir’ [Seyyid Kutub – Kardeşim Sen Hürsün]

Fikret Bayram imza kampanyasına katılmak için tıklayınız.

[1] http://hurseda.net/Cevdet-Kara/4082/Fikret-Bayramin-Kardesinden-Mektup-Var_.html

[2] http://www.hurriyet.com.tr/gundem/8169767.asp?gid=229&sz=12474

http://www.iha.com.tr/guler-zere-tahliye-oldu-95352-haber

[3]http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1099387&CategoryID=78