Değişim TV · Sesli Makale : “BU HİKÂYEYİ ŞUNDAN DOLAYI ANLATIYORUM” - İlyas KÖSEM
Hikâye bu ya, her sabah ezan okuyan bir horoz varmış.
Bir gün ona sahibi demiş ki:
“Her sabah ezan okuyorsun, bir daha ezan okursan senin tüylerini yolarım.”
Bu tehdit karşısında horoz korkmuş ve kendi kendine demiş ki: “Zaruretler mahzurları mubah kılar. Canımı kurtarmak için ezan okumaktan vazgeçmeliyim. Nasıl olsa benden başka horozlar var. Her halükarda onlar ezan okur.”
Horoz ezan okumayı bırakmış…
Bir hafta sonra sahibi tekrar gelmiş ve demiş ki:
“Eğer tavuklar gibi gıdaklamazsan senin tüylerini yolarım…”
Horoz bu tehdit üzerine horozluktan vazgeçmiş ve tavuklar gibi gıdaklamaya başlamış. Horoz tavuklar gibi tam bir ay gıdakladıktan sonra sahibi tekrar gelmiş ve bu kez şöyle demiş:
“Ezan okumayı bıraktın, tavuklar gibi de gıdaklamaya başladın. Şimdi de tavuklar gibi yumurtlamazsan yarın seni keserim!”
Bunun üzerine horoz ağlamaya başlamış ve demiş ki:
“Keşke ezan okurken ölseydim!”
Gelelim bu hikâyeyi niçin anlattığımıza… Bu hikâye, şu haberi gördükten sonra hatırıma düştü: “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine Yönelik Yaptırım Kararlarının Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esasları Düzenleyen Kanun teklifi TBMM’de kabul edildi.” Kulağa hoş gelen kanunun içine sıkıştırılan; STK ve dernekleri baskı altına alıp çalışmalarını keyfî kararlarla önleyebilecek ve hatta kayyum atanmasının önünü açacak maddeleri de içinde barındıran teklif, sivil toplum kuruluşlarının itirazlarına rağmen Meclis’te kabul edilerek yasalaştı.
Bu hikâyeyi şundan sebepten dolayı anlattım:
Sevgili, konjonktürel düşünmeyi “zekice” düşünmek zanneden “İslâmcı” abiler…
Sevgili, pragmatist/maslahatçı düşünmenin bir kendi akıllarına geldiğini zanneden “İslâmcı” kardeşler…
Sevgili, kendisini Allah’ın her hükmünü mevcut koşullara göre yorumlamak zorunda hisseden pejmürde fikirli arkadaşım…
Sevgili, peygamberlerin değil de zalimlerin ayak ve dudak izlerini takip eden pek yakışıksız âlimler…
Sevgili, Amerika ve sömürgeci Batı’dan Allah’tan korkar gibi hatta daha fazla korkan suni yöneticiler…
Sevgili, entelektüel olmanın Batıcı olmaktan geçtiğini zanneden fikir fukarası aydınlar…
Bu hikâyeyi sizler için anlatıyorum. Anlatıyorum ki bıçak boğaza dayanmadan uyanasınız. İslâm’dan başka maslahatın olmadığını bilesiniz. Anlatıyorum ki sizi kesmekle tehdit edenlerden ya da “maslahat” diye kandıranlardan yahut “konjonktür” diye avutmaya çalışanlardan uzak durasınız.
Asıl güç ve kuvvet sahibinin âlemlerin Rabbi olduğunu, O’nun yardım etmesiyle düşmanlarımızın bize galebe çalamayacağını değilse perişan olacağımızı göresiniz diye…
[اِنْ يَنْصُرْكُمُ اللّٰهُ فَلَا غَالِبَ لَكُمْۚ وَاِنْ يَخْذُلْكُمْ فَمَنْ ذَا الَّذ۪ي يَنْصُرُكُمْ مِنْ بَعْدِه۪ۜ وَعَلَى اللّٰهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ] “Allah size yardım ederse artık sizi yenecek hiçbir kimse yoktur; eğer sizi yardımsız bırakırsa O’ndan sonra size kim yardım edebilir? Müminler yalnız Allah’a güvensinler.” [Âl-i İmran 160]
Allah’tan başka dostlar edinenlerin çok ama çok zayıf bir şeyle dostluk kurduğunu bilesiniz diye…
[مَثَلُ الَّذ۪ينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللّٰهِ اَوْلِيَٓاءَ كَمَثَلِ الْعَنْكَبُوتِۚ اِتَّخَذَتْ بَيْتاًۜ وَاِنَّ اَوْهَنَ الْبُيُوتِ لَبَيْتُ الْعَنْكَبُوتِۢ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ] “Allah’tan başkalarını dost edinenlerin durumu, kendine bir ev edinen örümceğin durumu gibidir. Evlerin en dayanıksızı ise şüphesiz örümcek evidir. Keşke bilselerdi!” [Ankebut 41]
Düşmanlarımızın derli toplu görünmelerine rağmen paramparça olduklarını düşünesiniz diye…
[لَا يُقَاتِلُونَكُمْ جَم۪يعاً اِلَّا ف۪ي قُرًى مُحَصَّنَةٍ اَوْ مِنْ وَرَٓاءِ جُدُرٍۜ بَأْسُهُمْ بَيْنَهُمْ شَد۪يدٌۜ تَحْسَبُهُمْ جَم۪يعاً وَقُلُوبُهُمْ شَتّٰىۜ ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ قَوْمٌ لَا يَعْقِلُونَۚ] “Onların topu birden sizinle, ancak müstahkem yerlerde ve siperler ardında olduklarında savaşırlar. Kendi aralarındaki gerginlik ve çatışma şiddetlidir: Sen onları birlik içinde sanırsın, oysa kalpleri dağınıktır. Çünkü onlar aklını iyi kullanamayan kimselerdir.” [Haşr 14]
İslâm kendisine göre mevcut şartları değiştirmek için geldi, kendisi mevcut şartlara uysun diye değil; bunu anlayasınız diye…
[عَنْ اِبْنِ عَمرِو بْنِ الْعَاصِ رَضِيَ اللهُ عَنْهُمَا قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : لا يُؤْمِنُ أَحَدُكُمْ حَتَّى يَكُونَ هَوَاهُ تَبَعًا لِمَا جِئْتُ بِهِ] Abdullah b. Amr b. el-Âs RadiyAllahu Anhumâ, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu, demiştir: Arzuları (hevâsı) benim getirdiğime (İslâm’a) uymadıkça hiçbiriniz (olgun) mümin olamaz!”
Amerika cayır cayır yanarken, sömürgeci kapitalist Batı düzenleri ciddi krizler içerisinde iken, mevcut seküler düzenlerin dünyanın başına bela olduğu ortada iken, insanlığı içinde bulunduğu bu bedbahtlıktan alıp bahtiyar edecek İslâm’dan başka bir çözüm yok iken hâlâ ezan okumaktan korkmaya devam mı edeceksiniz?
“Allâhu Ekber” (Allah en büyüktür)
“Eşhedu en la ilahe illAllah” (Şahitlik ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur)
“Eşhedu enne Muhammeden Rasulullah” (Şahitlik ederim ki Muhammed Allah’ın elçisidir)
“Hayye ale’s-salah” (Haydi namaza)
“Hayye ale’l-felah” (Haydi kurtuluşa)
“Allâhu Ekber” (Allah en büyüktür)
“Lâ ilâhe İllAllah” (Allah’tan başka ilâh yoktur)