Bu sözler Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmeze ait. Peki, Mehmet Görmez hangi konu ile alakalı böyle bir söylemin içerisine girdi? Siyasi malzeme yapılmak istenilen Diyanet İşleri Başkanı’nın yeni lüks aracının tartışma konusu olması üzerine. Peki, Mehmet Görmez’e sormak lazım bahsettiğiniz aynı sarık, kan götürürken neden leke götürmez acaba? Siz din adına hangi projeye hizmet etmek için bu gün meydanlardasınız? Yoksa Diyanet’in temel görev alanı olan cami ve mescitlerin idaresi dışında bilinmeyen yeni bir misyonunuz da mı var? Evet, öyle ya Diyanet, Hilafet'in ilgasının ardından ilk kurulan devlet müessesidir ve bugüne kadar hep, sözde din işleri adında Hilafet'in yerini doldurmayı amaç edinmiş, dinsiz bir devlet anlayışındaki sert tepkilerin giderilmesinde başrol oynamıştır. Cumhuriyetin ilerleyen yıllarında ise, mevcut statükonun talepleri noktasında birçok revizyona uğramış bir yapıdır.
Lakin günümüz Türkiye konjonktüründe yeni bir Diyanet havası oluşturulmaya çalışıldığı ve Mehmet Görmez üzerinden de bunun pratiğinin yapıldığını görmekteyiz. Cumhuriyetin ilk yıllarında dinsiz devlet olgusunun önüne geçmek için somut olarak kullanılan Diyanet’in bugün, İslâmî düşüncenin çokça yaygınlaşmaya başladığı ve hak ile bâtılın artık insanlar tarafından ayırt edilmeye başlandığı bu dönemde yeniden şekillendirilmeye ihtiyaç duyulduğunu hissetmekteyiz.
İktidarda dîni kendi dünyevi çıkarları için çok iyi kullanan bir siyasi parti var. Bir de tabii bu partinin kurucularından olan yeni Cumhurbaşkanı. Bilindiği üzere Erdoğan'ın yeni Türkiye hayalleri ve başkanlık modeli üzerinde yeni projeleri var. O zaman bu yeni Türkiye’de Diyanet’in görev ve misyonu da ister istemez değişecek demektir. Laik bir devlet anlayışına rağmen, AKP'nin kendi siyasi işlerinde bu yeni dönemde kullanacağı en önemli kurumların başında kuşkusuz Diyanet gelmektedir. Ancak mevcut hali ile halen, 1980’li yılların etkisinde kalan bir yapı görüntüsü, günümüz Türkiye planlarına uymamaktadır. Nitekim AKP, yıllardır beraber çalıştığı ve şimdilerde paralel olarak adlandırıp bir kenara attığı yapı ile bugüne kadar din olgusu üzerinden siyasi işlerini güdegelmişti. O günlerin meşhur argümanı ise hiç şüphesiz Ilımlı İslâm söylemlerini beraberinde barındıran Dinler Arası Diyalog fikridir.
Ancak bu Diyalog fikri bilindiği üzere Müslümanların fikirlerini ifsat etme de tek başına yeterli bir söylem değildir. Altının doldurulması ve somut olarak özellikle Avrupa da yaşayan Müslümanların ve yeni Müslüman olanların bu fikre empoze edilmesi için somut hamlelerin yapılması gerekiyor. Nitekim Türkiye de AKP, Gülen hareketi ile çıktığı bu yola kısa bir mola verdikten sonra Diyanet ile tekrar devam etmek istediği aşikardır. Bu gün buna argüman oluşturmak için Orta doğuda ki karışıklıklar, Avrupa da çıkan İslamofobi fikri önemli bir adım mesafesindedir. Öyle ya Mehmet Görmez, Charlie Hebdo ’de Hz. Muhammed’in karikatürünü yayınlamasının ardından yaşanan olaylar neticesinde Müslümanları tehdit, Müslümanların onur ve haysiyetleri ile ilgili bir konuda yapılan hakaretlerin savunduğu fikir özürlüğüne de saygı duyan açıklamaları ile bu yeni misyona kendisini aday olarak göstermiştir.
Mehmet Görmez, Charlie Hebdo saldırısından sonraki açıklamasında Müslüman ülkelerde yaşananları şöyle tasvip etmiştir. "Önceki konuşmalarım da ifade ettiğim gibi, İslam dünyasın muhtelif bölgelerinde anormallikler var. Adeta cinnet ortamları oluştu. Onun için bu konularda çok daha sağduyulu olmamız gerekiyor. İnsanlığın bu sorunlarla bir daha karşılaşmaması için neler yapabiliriz, ne Avrupa’da ne Asya’da dünyanın hiçbir yerinde inancından ve düşüncesinden dolayı hiç kimsenin canına kıyılmamalı, hiç kimse yok edilmemeli. Hiç kimse hunharca katledilmemeli. Bütün insanlık olarak bize düşen, bundan sonra bu noktalar üzerinde durmaktır diye düşünüyorum”
Nitekim Mehmet Görmez, gerçekten bu gün Müslümanların ülkelerini kanaya bulayan kinin altında yatan haçlı zihniyetini ve bu gün bu zihniyetin temsilci olan kapitalist fikri GÖRMEZden gelerek sonuçlar üzerinde böyle bir tasvir yapması ve hemen akabinde ABD de 3 Müslüman sivilin öldürülmesinin arkasından dut yemiş bülbüle dönmesinin gerekçesi de bu misyon gereğidir.
Yine bu sarık leke kaldırmaz diyerek bu gün iyi niyet göstergesi olarak kendisine tahsis edilen lüks aracı kullanmayacağını beyan etmesi, sarığa değil de kendisine gelen eleştirilere ve misyonuna zarar vereceği endişesi taşıdığı gerekçesi iledir. Çünkü biz biliyoruz ve GÖRÜYORuz ki; O sarık kirletileli çok oldu. Ve hiç bir zamanda masum olmadı. Bu gün ise orta doğudan tutun, doğu Türkistan'a kadar uzanan Müslüman katliamlarında da o sarık, susma ve yapılan bu zulümleri meşru gösterme noktasında hep birinci sırada durdu. O sarık ki; 1924'te İslam Hilafet Devletinin yıkılmasına müsaade etmeyen, devrim ve kanunlarını yok sayan bir çok alimin idam edilmesi ile zaten kirlenmişti. Bugün ise Suriye başta olmak üzere bir çok İslam beldesinde Müslümanlar, silahın, şiddetin ve zulmün her türlüsüne maruz bırakılırken sesini çıkarmayan ve GÖRMEZden gelen, ancak batı da Müslüman olmayan herhangi bir ferdin başına gelen en ufak bir kaza da bile üzüntülerini hatta özürlerini yayınlayan bir Diyanetin, sarığın lekelenmesinden bahsetmesi ne kadar da manidardır.
Buradan Diyanetin ne türden bir kirli siyasetin içinde olduğunun detaylarını sıralandıracak değiliz. Aynı zamanda da Diyaneti, seçim siyasetlerine alet etmek isteyen güruhun ateşlerine odun taşıma niyetinde hiç değiliz. Ancak bulunduğu makamın ve sembollerinin Hakka değil de Batıla hizmet ettiği gerçeğini de GÖRMEZden gelemeyiz. Bir de kendi şahsına gelen eleştirileri bertaraf etmek için Diyaneti meşru bir kurum gibi göstermelerine ve sarığı da buna alet etmelerine "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır" hadisinden yola çıkarak tepkisiz kalmamız hiç beklenemez.
Son söz olarak İslam ümmeti artık uyanıyor. İslam'ın tekrar hayata hakim olması için önünde duran takozları da bir bir tekmeleyip, tarihin tozlu raflarına atmasının zamanı bekliyor. Her kim hangi plan ve üslupla bu uyanışı durdurmak için hamleler yapsalar da, Biiznillah bastıkları tahtalar çürüyor, çöküyor ve çökmeye mahkumdur. Erozyona uğratılmak istenilen beyinler, artık arı, billur, saf ve bir şekilde İslam fikrini kuşanarak tüm gayri İslami fikirleri KÖKÜNDEN söküp atacak bir güç ile gelmektedir inşallah.
Selam ve Dua ile...
@kadircimen06