Söz ve müziği Fatih Doğdu’ya ait olan “Demokrasi Onların İslâm Bizimdir” isimli ezgi, demokrasi taraftarlarını fazlaca kızdırmıştı.
Kızmakta da (kendi açılarından) haklılar!
Öyle ya çok yakın bir zamanda Allah’ın vaadi gerçekleşecek ve kurdukları sahte nizamlar yok olup gidecek.
Belki de insanlık tarihinin en büyük yalanı olan demokrasi sayesinde köleleştirdikleri halklar, İslâm ile yeniden hayat bulacak ve dağlara, taşlara “Allahu ekber”i kazıyacaklar, inşaAllah.
Bu bir temenni değildir; şer’an, aklen ve vaka itibarıyla bu böyledir.
Şer’an:
وَعَدَ اللّٰهُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الْاَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْۖ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ د۪ينَهُمُ الَّذِي ارْتَضٰى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُمْ مِنْ بَعْدِ خَوْفِهِمْ اَمْناًۜ يَعْبُدُونَن۪ي لَا يُشْرِكُونَ ب۪ي شَيْـٔاًۜ وَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذٰلِكَ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ
“Allah, onlardan öncekilere yaptığı gibi, sizden inanıp iyi amellerde bulunanları da yeryüzünde iktidar sahibi kılacağını, kendileri için seçtiği dini yerleştireceğini ve korkularından sonra onları güvene kavuşturacağını vaad etmiştir. Onlar Bana kulluk eder ve hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar yoldan çıkmışlardır.”[Nur 55]
Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdular:
تَكُونُ النُّبُوَّةُ فِيكُمْ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ، ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا، ثُمَّ تَكُونُ خِلاَفَةٌ عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ، فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ، ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا، ثُمَّ تَكُونُ مُلْكًا عَاضًّا، فَيَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَكُونَ، ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا، ثُمَّ تَكُونُ مُلْكًا جَبْرِيَّةً، فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ، ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا، ثُمَّ تَكُونُ خِلاَفَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةٍ. ثُمَّ سَكَتَ
“'Nübüvvet Allah'ın dilediğince aranızda kalacaktır. Allah onu kaldırmayı dilediği zaman kaldırır. Sonra nübüvvet yolu üzerinde bulunan Hilâfet olur. Allah'ın bulunmasını dilediği kadar kalır. Sonra ısırıcı melikler dönemi gelir. Allah'ın bulunmasını dilediği kadar bulunur. Allah kaldırmayı dilediği zaman onu kaldırır. Sonra zorba iktidarlar gelir. Allah'ın dilediği kadar kalırlar. Allah dilediği zaman onu da kaldırır. Sonra nübüvvet yolu üzere Hilâfet gelir.' Sonra sustu.”[Ahmed b. Hanbel]
Aklen: Nizamlar toplumlara huzur, refah, saadet, güvenlik, eğitim, sağlık… gibi hizmetleri sunmak için vardırlar. Kapitalizm icat edildiği zamandan günümüze kadar bahsi geçen şeylerin hiçbirisini toplumlara sunamamış, bir avuç ayrıcalıklı(!) zümrenin kalkınmasından başka bir işe yaramamıştır.
Kapitalizmin beşiği sayılan yerlerde bile açlık, sefalet diz boyudur.
Birkaç kişinin serveti milyarlarca insanın servetine eşdeğer olan bir dünyada yaşamak istemez, hiçbir toplum.
“Özgürlük” adı altında kandırılan insanlar da artık bunun böyle olmadığının farkındalar.
En ufak bir eleştiri, çizilen sınırlardan ufak bir aşımda demir yumruk karşılarındadır.
Durum böyle olunca elbette ki bu nizamlar fazla ayakta kalamazlar, kalmamalıdırlar.
Bu nizamlara gösterilen en ufak bir tahammül insanlık için büyük felaketlerle sonuçlanacaktır.
Onun için, “Bir rüzgâr esmeli ve yıkılmalı tüm tanrılar!”
Vaka itibarıyla: Yukarıda bahsedilen tüm olumsuzluklar yaklaşık yüzyıldır yaşanmaktadır.
Toplumların tahammül sınırları ve yaşanan çöküşe gösterdikleri refleks her zaman farklılık arz etmektedir.
Örneğin, bir seyyar satıcının kendisini ateşe vermesi neticesinde Tunus halkı ayaklanmış ve bu birçok zalim iktidarın yıkılması ile sonuçlanmıştı.
Ama aynı olay başka bölgelerde olmasına rağmen herhangi bir ayaklanma olmadı.
İşte tam bu noktada Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın bir musibeti insanlığı buldu ve sahte tanrıların acizliğini gözler önüne serdi.
Pandemi sonrası yaşanan gelişmeler kapitalizmin habis yüzünü gözler önüne serdi.
İnsan aklının ne kadar aciz ve zavallı olduğunu tüm çıplaklığıyla ortaya koydu.
Ve artık “hadaratlar çatışması” diye bir şeyden bahsetmek abesle iştigal bir durumdur.
Çünkü artık “Batı hadaratı” diye bir şey kalmamıştır.
Rönesans sonrası aklı tek hakem gören Batı, can derdine düşmüş bir hâldedir.
“Demokrasi denen o uyduruk, arsız yalan” yerini Allah’ın vaadine bırakmak üzeredir.
Bunun için yapılması gereken, “Ellerinde tevhit, dillerinde ‘Allahu ekber’ olan” bir kitlenin “Eğilen eğilsin, yok bize susmak” demesidir.
Evet, eğilen eğilsin, dünya nimetlerine ulaşmak için ahiretini satan satsın.
İnsanlık tarihi öyle bir olayın arifesindedir ki, şeytan bile tüm hünerlerini göstermek zorunda kalacaktır.
Çünkü İkinci Râşidî Hilâfet kurulmak üzeredir.
Kim bunu engellemek isterse istesin, kim hangi yalan-dolan ile halkları kandırmaya çalışırsa çalışsın beyhude olacaktır.
Kalkınmayı maddi olaylara hasredenler yalancılardır; şekilcilikle kalkınma gerçekleşmez!
Çünkü kalkınma, *“Ruhi esasa dayalı fikrî yükseliş”*tir.
Yeraltı ve üstü birçok servete sahip ülke halkları sefalet içerisindedirler. Siz bilmem ne kadarlık doğalgaz veya petrol bulsanız ne olacaktır?
İran, Rusya, Brezilya… gibi ülkelere bakmak yeterlidir.
Üç-beş açgözlü şirkete peşkeş çekmekten başka ne işlerine yarıyor bu servetler?
Elinde fikir olmayan toplumlar sömürge olmaktan kurtulamazlar.
Tarih bunun örnekleri ile doludur, yeniden tecrübe etmeye gerek yoktur.
Ey Müslümanlar!
Ey insanlar!
İslâm insanlığı kula kulluktan bir ve tek ilah olan Allah’a kulluğa davet etmektedir.
İslâm, insanlığı karanlıklardan aydınlığa davet etmektedir.
Bırakın artık bu kokuşmuş, kâfir icadı nizamları…
Bırakın artık Batı’yı karışı karışına takip eden iki yüzlü hain yöneticileri…
Bırakın artık korkak âlimleri…
Hakkı hak bilip ona davet eden, batılı batıl bilip ondan sakınanların peşinden gidin!
Âlim dediğiniz kişileri ve yöneticilerinizi muhasebe edin!
Sizi gelecek vaadiyle kandırmalarına müsaade etmeyin!
“Ayinesi iştir lafa bakılmaz” der büyüklerimiz.
Kâfirlerle dostluk yarışına giren birinden bu ümmete ne hayır gelir?
Bakın sizdenmiş gibi görünen yöneticilerinize? Kâfirleri her anışında “değerli dostum…” diyerek söze başlamıyor mu?
Oysa iman ettiğimiz Allah Azze ve Celle ne buyuruyor:
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْيَهُودَ وَالنَّصَارٰٓى اَوْلِيَٓاءَۢ بَعْضُهُمْ اَوْلِيَٓاءُ بَعْضٍۜ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ مِنْكُمْ فَاِنَّهُ مِنْهُمْۜ
“Ey inananlar! Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden her kim onları dost edinirse, o onlardandır.”[Mâide 51]
Allah’ın ayetleri ile açıktan dalga geçen, Allah’ın indirdikleri ile hükmetmeyenlerden medet ummayı bırakın artık.
Hizb-ut Tahrir sizleri kutlu bir müjdeye davet ediyor, bu çağrıya cevap verin. Hem dünyamız hem ahiretimiz kurtulur inşaAllah bu sayede…
“Bu mudur yoksa vakit, takdir edilen zaman
Akrep Allah bir diyor, sabırsızdır yelkovan…”
___
#DemokrasiOnlarınİslamBizimdir