“Aile Yılı” İlan Edilmesi Aileyi Kurtardı mı?
09 Aralık 2025

“Aile Yılı” İlan Edilmesi Aileyi Kurtardı mı?

2025 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından “Aile Yılı” ilan edilmişti. 2025 yılında, ailenin korunması ve güçlendirilmesine yönelik çeşitli etkinlikler ve projeler hayata geçirileceği aktarılmıştı.1

2025 yılının sonuna gelirken ilan edilen aile yılı ve yapılanlar neticesinde aile kurumunu zedeleyen, yıkan ve ifsat eden unsurlar ortadan kaldırıldı mı? Gelin hep beraber bakalım.

Önce kısaca sorunları hatırlayalım:

-Kadın-erkek arasındaki ilişkiyi düzenleyen temel mahiyetinde olan Batı’dan alınan medeni kanun,

-Evliliklerin azalması,

-Boşanmaların artması,

-Evlilik yaşının yükselmesi,

-Kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddetin önlenememesi,

-Nüfusun artış oranının ciddi şekilde gerilemesi,

-Gençlerin, baliğ olduğu halde 18 yaş altı evlilik yaptığı için hapse atılması,

-Yargılamada kadının beyanının esas alınması,

-Dijital platformlarda ve televizyonlarda yer alan ifsat edici ahlaksız, seviyesiz sabah kuşağı programları, diziler, filmler, müstehcen yayınlar,

-Kadını “pozitif ayrımcılık” adı altında annelik rolünden ve evden kurtarıp(!) kariyer uğrunda koşan güçlü(!) kadınlar oluşturma hedefi,

-LGBT'nin 'koçbaşı' olarak kullanılarak cinsiyetsizleştirme politikalarının varlığı,

-"Kişisel tercih" denilerek ahlaksız femonenler, influencerlar vasıtasıyla meşrulaştırılmak istenen anomali,

-Aileyi darmadağın eden kumarın, içkinin, zinanın ve benzeri kötülüklerin devlet eliyle yasal statü sağlanması,

-Aileyi yıkan sanal bahis ve uyuşturucu illetinin önüne geçilememesi,

-İşsiz erkeklerin sayısında artış varken kadın istihdamının köpürtülmesi,

-Yıllarca süren boşanma davaları,

-Fuhşun suç olmaktan çıkarılması,

-Süresiz nafaka zulmü,

-6284 sayılı yasa,   -Kavvam olma niteliği törpülenen, aileyi bir emanet ve korunması gereken bir değer olarak görmeyen, sorumluluklarını yerine getirmeyen erkekler,

-Kapitalist ideoloji çerçevesinde Batılıların çıkardığı CEDAW gibi yürürlükte olan birçok uluslararası anlaşma ve kararlar,

-Feminizmin, demokrasi ve özgürlükler sloganları üzerinden kadını fıtratından koparan batıl anlayışları yaygınlaştırması,

-Seküler laik paradigma ile aile mefhumunun ifsat edilip İslami değerlerin aşağılanması...

Bu ve benzeri daha birçok sorunu sıralayabiliriz ama bu kadarıyla iktifa edelim.

Elinizi vicdanınıza koyup objektif bir şekilde yaklaştığınızda, Aile Yılı’nda bu sorunlardan kaç tanesinin gerçekten çözüldüğünü söyleyebilirsiniz?

Bu kadar kronik sorun, evlenenlere verilecek 150 bin lira veya 5 binlik mama, bez yardımıyla aşılabilir mi?

Aile Bakanı yapmış olduğu açıklamada, aile yılı kapsamında bu yıl sekiz bine yakın faaliyet yapıldığını aktardı.2 İnanın ki bir tane İslam hükmünü uygulasalardı, bu yapılan binlerce faaliyetten daha faydalı olurdu.

Bu yıl içinde yapılan kanunlarda, İslam’ın tek bir hükmünün kanunlaştırıldığına veya aileyi yıkan, kültür erozyonu ve kimlik bunalımı oluşturan kafir Batı’ya ait bir kanunun çöpe atıldığına şahitlik ettik mi? Maalesef hayır! Kendi toplumlarını ve aile kurumunu dahi ifsat etmiş sömürgeci Batılı devletler, Müslüman toplumları ve aile kurumunu ıslah ve ihya edebilir mi ki hala Batılı kanunlara, ideolojilere ve uygulamalara ram olunuyor?

Kemalist prangalar altında Batı’ya köleleştirilmiş mütegallibe güruh ile gönüllü olarak yeşil Kemalist postuna bürünen muktedir müzmin demokratların hangi çözümü, bu çöküşü ve çürümüşlüğü engelleyebilir?

Şu bir gerçek ki kadının ve erkeğin fıtratına en uygun şekilde ilişkilerin tanzim edildiği İslam’ın içtimai nizamı tatbik edilmediği sürece, seküler-demokratik Batılı paradigmalar içinde aile kurumu yıkılmaktan kurtarılamaz. Zira laik kanunlar, demokratik uygulamalar ve feminist yaklaşımlar yürürlükteyken, sadece İslami söylemlerle ne aile kurtarılabilir ne de dindar bir nesil inşa edilebilir.

Ülkemizde toplumsal çürümenin yadsınamayacak bir düzeye ulaştığı ve aile kurumunun da bundan en fazla şekilde etkilendiği aşikâr. Bu çürümenin önüne geçilemediği de gözler önünde. Bataklıkta çırpınıyoruz ama çamuru çözüm olarak dayatıyorlar. Halbuki aileyi, nesli ve toplumu ifsat eden laik demokratik sistemin ta kendisidir.

Peki, bu elim ve vahim durum karşısında, nerede yanlış yapıyoruz, ne eksik diye sorgulamak gerekmez mi?

Kıssadan hisse ile meramımı izah edip yazımızı noktalayalım.

“Bir gün komutan, emrindeki birlikleri denetlerken çalışmayan bir topun başında durur ve görevli askere;

— Evlat, bu top neden atmıyor?

Asker cevap verir:

— Komutanım, beş eksiği var.

— Say bakalım.

— Birincisi barut yok…

Komutan sözünü keser:

— Tamam! Gerisini saymana gerek yok.”

Evet, yukarıda saydığımız her sorunun vahametini geniş olarak ele alıp istatistikî verilerle fecaati daha da ortaya koyabiliriz. Eksik olan yüzlerce şey sıralayabiliriz. Fakat şu bir hakikattir ki İslam eksik ise diğer eksikliklerin hiçbir önemi yoktur.

[يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ ۖ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ] “Ey iman edenler! Sizi hayat verecek şeylere çağırdıklarında Allah ve Rasulü’nün çağrısına uyun ve şüphesiz bilin ki Allah kişi ile kalbinin arasına girer. Unutmayın ki O’nun huzuruna götürüleceksiniz.” 3

Footnotes

  1. 2025 Aile Yılı internet sitesi

  2. Bakan Göktaş'tan Aile Yılı Vurgusu, Milliyet

  3. Enfal Suresi 24