
Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu’nun 26 Kasım 2025 Salı günü gerçekleştirdiği Gündem Değerlendirme Toplantısı’nda, Terörsüz Türkiye Komisyonu ve MHP lideri Devlet Bahçeli’nin İmralı çıkışı ele alındı. Toplantıda ayrıca BM Güvenlik Konseyi’nin Gazze kararı, Güney Afrika’daki G20 Zirvesi ile Türkiye’nin kumar ve bahis sorunu hakkında değerlendirmelerde bulunuldu.
Toplantıda konuşan Medya Bürosu Üyesi Muhammed Emin Yıldırım, geçen hafta MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “Kimse gelmezse alırım yanıma 3 arkadaşımı İmralı’ya giderim” çıkışı yapmasının ardından Terörsüz Türkiye Komisyonu’nun hemen harekete geçerek İmralı’ya gitme kararı aldığını; Abdullah Öcalan ile görüşen ilk heyette AK Parti’den Hüseyin Yayman, MHP’den Feti Yıldız ve DEM Parti’den Gülistan Kılıç Koçyiğit’in yer aldığını, bu tablonun da Erdoğan’ın seçim mitinglerinde kullandığı “Kimler kimlerle beraber” söylemini hatırlattığını ifade etti.
“Gerçekten de tablo tam olarak öyle. Seçim kazandıran karşıtlıklar dostluklara dönmüş, hakaretler, ithamlar geride kalmış, düşmanlıklar yol arkadaşlığına evrilmiş.” ifadelerini kullanan Yıldırım sözlerini şöyle sürdürdü: “İşte biz buna demokrasinin Türk siyasetine kattığı omurgasızlık diyoruz. Çünkü bir dönem şeytanlaştırılarak seçim kazandıran unsurlar, başka bir dönem dostluklar kurarak kazandırabilir. Böyle bir atmosferde fikirlerin, projelerin, kalkınmaya dair planların üretilmesine, konuşulmasına gerek yoktur. Demokraside esas olan seçme ve seçilme sürecidir.”
56 yıllık Milliyetçi Hareket Partisi’nin değişim ve dönüşüm sürecinin nedenlerini sorgulayan Yıldırım, “Bütün varlığını, siyasi bekasını ‘terör’ ve ‘terörist’ kavramlarına borçlu olan bir partinin bu sorunu çözmek için başrol oynamasının tek açıklaması olur; o da tâbi olduğu büyük devletin yeni projesine sadakatle sarılmaktır.” dedi.
“MHP’nin Cumhur İttifakı’na dahil olması ve hükümetin ortağı olarak hareket etmesi bu süreci başlatan dönüm noktasıydı. Amerika’nın Türkiye’deki İngilizci PKK terörünü bitirip varlığını kalıcı kılması ise esas nedendir.”
Muhammed Emin Yıldırım, hükümetin bu yeni çözüm sürecinde MHP’yi başrol oyuncusu yapmasının iki temel gerekçesi olduğu tespitinde bulunarak şöyle sıraladı:
Birincisi; milliyetçi tabanı hızlıca ikna edip konsolide etmek, bu yolla doğabilecek eleştirilerin ve çatlak seslerin önüne geçmek, sürecin hızlı ilerleyebilmesini sağlamak, kararlılık vurgusu yapmak ve bunun bir “devlet” meselesi olduğu fikrini kamuoyuna mal etmek.
İkinci husus ise; sürecin sekteye uğrama ve olumsuz sonuçlanma ihtimaline karşı kaybeden taraf olmamak ve sorumluluğu MHP’ye yüklemek.
Buna karşılık süreç uzadıkça, hükümet tarafından somut yasal adımlar atılmadıkça ve Cumhurbaşkanı Erdoğan denge siyaseti güderek sürece kayıtsız kaldıkça güç ve etkisinin zayıfladığını gören Devlet Bahçeli’nin, İmralı çıkışıyla “Beni kör kuyuya atamazsın; yanacaksak beraber, kazanacaksak beraber” mesajı verdiğini söyledi.
“İşte demokratik siyaset bu. Gerçek ve kalıcı çözüm arayışı yerine günü kurtarma siyaseti. Yıllarca muhalefeti İmralı ile eleştirip oy devşirenler, altılı masanın yedincisi DEM Parti diyerek seçim malzemesi üretenler, şimdi aynı işi ‘devlet meselesi’ diyerek yapıyor.”
Konuşmasının sonunda yöneticilere ve siyasi aktörlere seslenen Yıldırım sözlerini şöyle tamamladı:
“Kürt vatandaşlardan oy almanın yolu Apo’ya şirin gözükmek değildir. Bunu yaparsanız kendi ellerinizle Kürt halkının geleceğini teröre meze yaparsınız. Biz biliyoruz ki Müslüman Kürt halkı yüz yıla yakındır laik, Kemalist, baskıcı ve milliyetçi politikalardan çok çekti. Şimdi siz, yıllarca bu zulmün mağduru olmuş bir halkı yine aynı acı reçete ile sınamak istiyorsunuz. Öcalan ve İmralı ile Kürt halkını aynı kefeye koyuyorsunuz. Zulmü süslü ve cafcaflı bir hale getirdiğinizde barışı sağlamış olmuyorsunuz; aksine yeni bir sorunun kapısını aralıyorsunuz. Hâlâ İslam’dan ve Allah’ın dininden yüz çevirmeye devam ederek demokratik siyasetin gereğiyle hareket etmeyin. Acıyı ve zulmü derinleştirmeyin. Türklere de Kürtlere de lazım olan tek şey, geçmişte kendilerini izzetli kılan İslam nizamıdır. Bir toplumun hissiyatını oy kaygısına ve taht kavgasına kurban etmeyin. Artık içinizde samimiyet namına bir şey kaldıysa sadece gelecek seçimleri düşünmeyin, gelecek nesilleri de düşünün.”
Konuşmanın tamamını Medya Bürosu’nun yayınladığı toplantı videosundan izleyebilirsiniz.
#SömürgecilerGitsinTerörBitsin

