Tataristan’da Hizb-ut Tahrir’li Müslümanlara 125 Yıl Hapis Cezası
18 Aralık 2017

Tataristan’da Hizb-ut Tahrir’li Müslümanlara 125 Yıl Hapis Cezası

hizb-ut-tahrir.info

Köklü Değişim Medya

Kazan Askeri Mahkemesi, 8 Aralık 2017 tarihinde Rusya’da yasaklı İslami siyasi parti Hizb-ut Tahrir'in faaliyetlerini düzenlemek suçlamasıyla 8 Müslümanı 125 Yıl hapis cezasına çarptırdı. Cezaya çarptırılan gençlerin isimleri şöyle:

Hafizov Esğat Hasanovich, 1985 doğumlu, 19 yıl 2 ay.

Adiyev Lenar Azatoviç, 1987 doğumlu, 19 yıl.

Doltshin Ruzil Rimoviç, 1988 doğumlu, 18 yıl 6 ay.

Valiloline Albert Rivikoviç, 1974 doğumlu, 18 yıl.

Hafronin Pavel Vladimiroviç, 1986 doğumlu, 18 yıl.

Özbekov Timur Narimanoviç, 1990 doğumlu, 18 yıl.

Zaripov Radiyek Ramalovic, 1985 doğumlu, 16 yıl.

Gençlerin hepsi yüksek güvenlikle cezaevine konuldu. Ayrıca mahkeme, gençleri 100-150 bin Ruble arasında değişen oranda para cezasına da çarptırdı. “Stalin” dönemini andıran bu cezalar, Rusya tarafından izlenen sistematik İslam karşıtı politikanın bir sonucudur. Gün be gün cezalar iyice ağırlaştırılıyor. Sözüm ona (terörle) mücadele, içeride ve dışarıda Rusya’nın izlediği İslam karşıtı politika için bir kılıftır. Güvenlik güçleri, güya (terörle) mücadele adı altında Hizb-ut Tahrir üyelerine karşı düzmece davalar uyduruyorlar. Ancak Rusya, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın indirdiği yüce İslam dini ile mücadelede asla zafere erişemeyecek. İslam düşmanlarının düşmanlıkları, kendi durumlarını komplike haline getirmektedir.

Müslümanlar, savunmasızdır ve kendilerini koruyacak bir devletleri yoktur. Onun için Hizb-ut Tahrir, kendisini bu devletin kurulmasına adamıştır. O yüzden Hizbin gençleri, cezaevini Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın bir sınavı olarak görüyorlar.

Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu;

الَّذِينَ قَالَ لَهُمُ النَّاسُ إِنَّ النَّاسَ قَدْ جَمَعُوا لَكُمْ فَاخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ إِيمَانًا وَقَالُوا حَسْبُنَا اللَّهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ “İnsanlar onlara: “Düşmanınız olan insanlar size karşı bir ordu topladılar, onlardan korkun” dediler. Bu, onların imanını artırdı da: “Allah bize yeter. O ne güzel Vekil’dir” dediler.” [Ali İmran 173]

Cezalar mahkûmların yüzlerini okunmadan önce Hafizov Esğat kardeşimizin söylediği son sözler şöyleydi: “Allah’a hamd olsun, salat ve selam yaratıkların ve nebilerin en hayırlısı, onun âline, ashabına ve din gününe kadar ihsanla ona uyanlar üzerine olsun... Bana yöneltilen “Hizb-ut Tahrir üyeliği” suçlaması, yeni değil. 2010-2011 yılında da benzer suçlamaya maruz kaldım. Rus Ceza Kanunu’nun 282.nci Maddesinin 2.nci bendi uyarınca yargılandım. Bu kez de benim sorumlu (mahalli üye) olduğum iddia ediliyor. Ancak sorumluluktan değil, Hizb-ut Tahrir üyeliğinden yargılandım. Yetkililerin Hizb-ut Tahrir ve üyelerinin olası tehlikesini nasıl takdir ettiklerine inanamıyorum. Aynı suçlamadan 2011 yılında bir yıl hapis cezasına çarptırıldım. Ancak aldığım bu hapis cezası, 100 bin ruble para cezasına çevrildi. Şimdi ise aynı suç ve eylem yüzünden 15 ya da 20 yıl arasında hapis cezasına çarptırıldım. Bu, neredeyse cezanın 10-15 kat arttığı anlamına gelmektedir. Niye? Hizb-ut Tahrir ve eylemlerimde bir değişiklik var mı? Yok. Hizb-ut Tahrir’den de ayrılmış değilim. 2008 yılından bu yana Hizb-ut Tahrir üyesiyim. Hal böyleyken anlamıyorum, niye eylemlerim arasında ayrım yapıldı. Neden aynı eylemlerden dolayı ceza kanununun iki farklı maddesi uyarınca ceza aldım. Hizb-ut Tahrir üyesiyim ve üyeliğim de bir değişiklik yok. Ben Allah için Hizb-ut Tahrir ve kardeşlerimi çok seviyorum. Hapiste geçirdikleri onca cezalara rağmen hakkın üzerinde sebat etmeleri ile de gurur duyuyorum.

Rus yetkililer, İslam’a savaş açtılar. Rusya’nın Suriye müdahalesi bunun göstergesidir. Ayrıca Rusya, Afganistan, Yemen ve diğer Müslüman ülkelerde devam etmekte olan çatışmalara da müdahale etmeyi planlıyor. Rusya, “terörle mücadele” bahanesi altında İslam’a karşı savaş yürütüyor. Malum, (terör) dediğimizde, insanların akıllarına İslam geliyor. Kaldı ki Rusya’da “terör”den yargılananlar Müslümanlar değil mi? Takdir sizin, ya zalim ve zorba yetkililerin bir maşası olursunuz ya da olmazsınız. Şunu bilin ki herkes bir gün Âlemlerin Rabbinin huzuruna çıkacak ve bu yaptığı seçim yüzünden hesaba çekilecektir. Hak ve batıl, iyilik ve kötülük arasındaki bu çatışma, kıyamet gününe kadar devam edecektir. Zafer, İslam’ın olacaktır. Bu, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın bir vaadidir. Kuşkusuz Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın vaadi haktır. Sonunda zafer Allah’ın izniyle Hizb-ut Tahrir eliyle olacaktır.

Son olarak derim ki, İslam’ın emin bir bekçisi olacağıma, Hizb-ut Tahrir’in fikir ve mefhumlarını eylem ve söylemde benimseyeceğime, liderliğine güveneceğime, görüşlerime aykırı olsa da kararlarını uygulayacağıma, üyesi olduğum sürece hedeflerini gerçekleştirmek için çalışacağıma Allah’a yemin ederim. Allah Subhânehu ve Teâlâ söylediklerime şahittir. Allah bana yeter ve O ne güzel vekildir.”