Suriye’nin Kuzeyinde ‘Tampon Bölge’ Oluşturulması Önündeki 6 Zorluk
19 Ocak 2019

Suriye’nin Kuzeyinde ‘Tampon Bölge’ Oluşturulması Önündeki 6 Zorluk

Ajanslar-Köklü Değişim Medya

Köklü Değişim Medya

ABD’nin askerlerini Suriye’den çekme kararı ile Trump, Türkiye’nin dört yıl önce önerdiği Suriye'nin kuzeyinde güvenli bir bölge oluşturulması konusunu, PKK/YPG’nin korunmasına yönelik yeni bir projeyle müzakere masasına taşıdı.

ABD, Suriye savaşının başından itibaren uluslararası aktörlere karşı bölgede tek güç olma vasfını elinde bulundurdu. Bölgeye yönelik Cenevre, Astana, Soçi vb. bütün projeler de onun imzası vardı. Projeleri hayata geçiren ülkeler ise Türkiye, Rusya, İran ve Körfez ülkeleri oldu. Suriye’de süreç çeşitli anlaşmalar neticesinde topraklar rejimin eline geçti ve son bir düğüm olarak İdlib kenti kaldı. Şimdi yürütülen görüşmeler, müzakereler, taktikler ve stratejiler “İdlib” dâhil bütün bölgenin Esed rejimine teslimini içeriyor.

Kuzeydoğu Suriye'de askeri ve idari düzenlemelere ulaşmak için bir yandan ABD ile Türkiye arasında müzakereler devam ederken, diğer yandan Rusya-Türkiye ve Kürt-Şam-Moskova arasında müzakereler başladı.

Projenin Arka Planı

Eski Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, 29 Kasım 2011 tarihinde Suriye’nin kuzeyinde bir tampon bölge kurulması önerisinde bulundu. Bu öneri, o dönemde Muammer Kaddafi rejiminin devrildiği Libya deneyiminden esinlenilen muhalefet tarafından desteklendi. O sıra başbakan olan Erdoğan, Temmuz 2012'nin sonunda yaptığı açıklamada, ‘bir güvenli ve tampon bölge’ kurulmasının ellerinde bulunan seçeneklerden biri olduğunu söyledi.

Suriye rejimi, Temmuz 2012'de ülkenin kuzeyindeki ve kuzeydoğusundaki bazı Kürt bölgelerinden geri çekilirken, Davutoğlu, 30 Ağustos'ta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden (BMGK) Suriye topraklarında mültecileri barındıracak kamplar kurmasını istedi.

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise 9 Ekim 2014'te ‘güvenli ve uçuşa yasak bir bölge’ kurulması çağrısında bulundu. Çavuşoğlu, bunun insani nedenlerden dolayı ve DEAŞ’a karşı yürütülen operasyonun başarısı için gerekli olduğunu dile getirirken, Moskova, bir ‘tampon bölge’ kurulmasının BMGK’nın onayını gerektirdiği açıklamasında bulundu.

Eylül 2015’e yapılan doğrudan Rus askeri müdahalesinden iki hafta sonra, Erdoğan ‘güvenli bir bölge’ kurma önerisini teşvik etti. Erdoğan, 13 Şubat 2017'de yaptığı açıklamada, “Hedefimiz 4 veya 5 bin kilometrekarelik bir alanı teröristlerden arındırmaktır” ifadesini kullandı.

Bu tür alanların oluşturulmasına ilişkin tartışmalar, ABD eski Başkanı Barack Obama yönetimi sırasında da yapıldı. Ancak ABD ordusu, Rus ordusunun 2015 yılı sonundaki müdahalesi sonrasında söz konusu uygulama için çok büyük askeri araçlar ve daha karmaşık bir uçuş yasağı gerektiğini vurguladı. Trump ise 25 Ocak 2017'de ABD hükümetinin Suriyeli mültecileri barındıracak güvenli alanlar oluşturacağını söyledi.

Trump 19 Aralık'ta Suriye’deki yaklaşık 2 bin ABD askerini geri çekme niyetini açıkladı ve daha sonra Suriye'de Türkiye sınırı boyunca 32 kilometrelik bir güvenli bölge oluşturulması çağrısında bulundu. Erdoğan ise kuvvetlerinin Türkiye sınırı ile ABD’nin desteklediği PKK/YPG mevkileri arasında böyle bir alanın kurulması görevini üstleneceğini açıkladı. Moskova, 16 Ocak'ta söz konusu öneriyi reddederken, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, “Bu alanların Suriye rejiminin ve Suriye güvenlik güçlerinin kontrolüne verilmesinin tek ve en iyi çözüm olduğuna inanıyoruz” açıklamasında bulundu.

Sözleşme

Trump'ın geri çekilme kararını açıklamasından bu yana, Ankara ve Washington arasında görüşmeler başladı. Bu kapsamda Trump ile Erdoğan arasında birtakım temaslar gerçekleşirken, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, ABD'li mevkidaşı Joseph Dunford'la Brüksel'de bir araya geldi. Sonrasında ise ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ve Danford Ankara’da görüşmelerde bulundular.

Çavuşoğlu, iki ülkenin üst düzey yetkililerinin gelecek ayın 5’inde Washington'da gerçekleştireceği görüşmelerin ardından, ABD'li mevkidaşı Mike Pompeo ile ayın 6’sında bir araya gelecek. Erdoğan ise önümüzdeki Çarşamba günü Moskova’da Rus mevkidaşı Vladimir Putin’e ABD tarafıyla gerçekleştirilen müzakerelerinin neticelerine ilişkin bilgi verecek.

Elde edilen bilgilere göre üçlü görüşmeler aşağıda ifade edilen birtakım düğümler etrafında cereyan ediyor:

1- Bölgenin Derinliği

Ankara güvenlik şeridinin derinliğini Suriye'nin 32 kilometre kuzeyine uzatmak ve Cerablus’tan Irak Kürdistanı'na kadar 460 kilometre uzunluğunda bir şerit oluşturmak isterken, Washington ise ilke olarak bu derinliğin 10 kilometre olmasını talep ediyor. Moskova, derinliğin 5 ila 10 kilometre arasında olması önerisinde bulunurken, YPG Genel Komutanı Sipan Hemo, söz konusu bölgenin Türkiye sınırı tarafında oluşturulmasını talep etti. Ankara, 1998'in ortalarında Şam ile Ankara arasında yapılan Adana anlaşması ile belirlenen rakamı aşarak, silahlı kuvvetlerinin 32 kilometre derinliğe ulaşmasını istiyor.

2- Bölgenin Korunması ve Adı

Türkiye, bölgenin uçuş yasağı getirilen bir güvenli bölge olmasını istiyor. Ancak Moskova uçuş yasağının bulunmadığı bir tampon bölge kurulmasını talep ediyor. Kürt gruplar ise Türkiye'den korumak için uçuş yasağı getirilmesini istiyor. Fransızlar ABD'nin geri çekilmesinden sonra Suriye'nin doğusunda kalmaya söz verdi, ancak bu durum uluslararası koalisyonun el-Tanf üssünü ve uçuş yasağını muhafaza etmediği sürece zor görünüyor.

3- Suriye Devletinin Varlığı

Ankara, Suriye rejim güçlerinin varlığını reddetmekte ısrar ediyor. Yetkililer, Suriye rejim güçlerinin bulunması halinde, onların Kürtlerle işbirliği yapacağını ve Türkiye'nin güney doğusundaki PKK saldırılarının tekrarlanacağını söylüyor. Ankara, Irak Kürdistanı’ndaki Peşmerge güçlerinin konuşlandırılmasını önerirken Moskova, Suriye’nin egemenlik ilkesi çerçevesinde rejim güçlerinin sınırda konuşlandırılmasını öneriyor. Aynı zamanda birçok Rus yetkili, rejim birliklerinin, ABD kuvvetlerinin yerine konuşlanması gerektiğini söylüyor. Öte yandan Kürtler, Moskova’ya ve Şam’a belgeler sundular ve Suriye ordusunun sınırda konuşlandırılması ve Ankara’ya karşı ortak işbirliği önerisinde bulundular.

4- Kürtler

Trump, ABD güçlerinin geri çekilmesinin ardından PKK/YPG’nin korunmasını sağlamak için Erdoğan ile temasa geçti. Bolton, Erdoğan'ın öfkelenmesine yol açan konuşmasında, Kürtlere yönelik yapılacak herhangi bir saldırı hususunda uyarıda bulundu.

Ankara, PKK/YPG’nin bütün Kürtleri temsil etmediğini söylerken, Moskova iki tarafın da çıkarlarını koruyacak düzenlemelere ulaşmak için ısrar ediyor.

PKK/YPG, söz konusu güvenli bölgenin de Türk nüfuzunun etkin olduğu Kobani ve Rasüleyn gibi Kürt çoğunluğun bulunduğu bölgeler gibi olmasından endişe duyuyor. Ankara ise bölgenin bütün terörist güçlerden arındırılmasını ve Türk ordusuyla koordinasyon içinde istikrarı sağlamak için iç güvenlik güçleri oluşturulmasını öneriyor.

5- Bölgelerin İdaresi

Ankara, PKK/YPG’ye bağlı olmayan kimselerden oluşan yerel bir meclisin kurulmasını öneriyor. Moskova her bölgedeki etnik çoğunluğun temsil edilmesi, dolayısıyla yerel meclislerin kurulmasını kabul ederken, Kürtler, Doğu Fırat'taki meclislerin yerel olarak seçildiğini söylüyor.

6- Bölgelerin Merkezle İlişkisi

Bir diğer mesele, bölgenin rejimle olan bağı. ABD ve Moskova, Esed rejimi otoritesinin bu bölgelerde tam olarak hâkim olmasını istiyor. Kürtler ise özerkliğin tanınmasını, doğal kaynakların ortak kullanımını ve YPG ile SDG’yi ulusal orduyla birleştirecek bir program öneriyor.