
Köklü Değişim Medya
İslam beldelerinin başındaki liderlerin bir araya gelerek bölgedeki konuları konuşup, kınamasıyla sona eren bir İİT toplantısı daha Cidde’de gerçekleştirildi. Gasıp Yahudi varlığının rahat tavırları, işgal ve katliama devam etmesiyle ihanetleri iyiden iye ifşa olan liderler, acziyet içinde birbirlerini suçladılar.
Müslümanların kalkanı Hilafet’in yıkılmasıyla zorba rejimlerin Ümetten gasp ettiği yönetimi, sömürgeci kafirlerin çıkarları doğrultusunda kullanıp, ABD destekli gasıp Yahudi varlığının önünü açmasıyla ihanetleri iyiden iye ifşa oldu. “İsrail”in rahat tavırları ve Müslümanların başındaki liderlerin “dost ve müttefik” olarak nitelediği ABD’nin “Yüzyılın Anlaşması” adını verdiği planı bölge ülkelerin desteğiyle yürürlüğe koyması, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)’nin aslında sömürgecilerle işbirliği yapan bir kuruluş olduğunu gözler önüne sermiş oldu.
Bu ihaneti örtmek için olağanüstü toplanan liderler, birbirlerini ihanet ile suçlayarak acziyetlerini itiraf ettiler. Toplantıya Türkiye’yi temsilen katılan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu açıklamasında, “Ümmetin tüm üyeleri sesli ve birlikte tepki vermiş olsaydı ABD ve İsrail'in pervasız planları, politikaları ve davranışları bu noktaya hiç gelmeyecekti” çıkışında bulundu.
Bilindiği üzere Mavi Marmara katliamı sonrası Türkiye, “İsrail” ile yaptığı anlaşma ile hem katillerin mahkemelerde yargılanıp ceza almasını engellemiş hem de katledilen Müslümanların canına karşılık aldığı tazminat ile gasıp Yahudi’yi daha da cesaretlendirmişti. Üstelik daha sonra “İsrail” ile ilişkileri normalleştirmek için başlatılan çalışmaları savunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim İsrail'e ihtiyacımızın olduğunu kabul etmemiz lazım" açıklaması ile büyük tepki toplamıştı.
Oysa bu saldırı, Uluslararası sularda sivillere karşı yapılmış bir katliamdı ve savaş sebebiydi.
Bilindiği üzereTrump’ın Yahudi damadı Kushner, “Yüzyılın Anlaşması” adlı ihanet planını hayata geçirmek için işbirlikçi körfez ülkeleri ve Mısır’ın başındaki zorba yönetimin desteğini almış durumda. Kushner, 28 Şubat 2019’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’la da basına kapalı bir toplantı yapmıştı. Toplantıya yalnız Maliye Bakanı Berat Albayrak iştirak etmişti.
Beyaz Saray'dan yapılan yazılı açıklamada, Kushner'in Erdoğan'la yaptığı özel görüşmeden sonra yapılan heyetler arası toplantıya, ABD Uluslararası Pazarlıklar Özel Temsilcisi Jason Greenblatt ve ABD'nin İran Özel Temsilcisi Brian Hook'un da katıldığı ifade edilmişti.
Toplantıda, iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi konusunun ele alındığı belirtilen açıklamada, Filistin ve “İsrail” arasındaki sorunların çözümü için Ankara ve Washington'un gösterdiği çabanın konuşulduğu ifade edildi.
Çavuşoğlu: Netanyahu'nun İlhak Açıklaması Utanç Verici, Alçakça Bir Girişim
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “İsrail” Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Batı Şeria'nın bir kısmını ilhak edeceklerine dair açıklaması için “utanç verici”, “oy kazanmaya yönelik alçakça bir girişim” diyerek sert tepki gösterdi.
Çavuşoğlu, Netanyahu’nun Batı Şeria’daki Ürdün Vadisi ile yasa dışı yerleşimleri ilhak etme niyetine ilişkin açıklamalarını ele almak üzere Suudi Arabistan'ın Cidde kentinde düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları Konseyi Olağanüstü Toplantısı'nda konuştu.
Çavuşoğlu, "Bu utanç verici açıklama, Orta Doğu'da kalıcı barış umutlarını yok etme pahasına yaklaşan genel seçimlerde birkaç oy daha fazla kazanmaya yönelik alçakça bir girişimdir." dedi.
Filistin'deki işgalin Filistinlilerin hayatlarını mahvettiğini vurgulayan Çavuşoğlu, "Bazı ülkelerin verdiği açık destekle cesaret bulan İsrail, toplu cezalandırmaya, hatta giderek bir ırkçı apartheid (ırk ayrımı, ırkçı) rejimine dönüşmeye başlayan saldırgan politikalarına devam etmektedir" açıklamalarında bulundu.
Çavuşoğlu: “Ümmetin Tüm Üyeleri Sesli ve Birlikte Tepki Vermiş Olsaydı”
Netanyahu'nun Ürdün Vadisi, Ölü Deniz'in kuzeyi ve yasa dışı yerleşimleri ilhak edeceğine dair açıklamalarını "uluslararası hukukun ağır şekilde ihlali ve yasa dışı hareket" olarak değerlendiren Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Bu yeni oldu bitti, “İsrail”e ihlallerinde ve provokasyonlarında açık çek verenler için bir uyarı işareti olmalıdır. Bu, aynı zamanda, sözde Yüzyılın Anlaşması amacına giden yolda gözleri açmalıdır. Ümmetin tüm üyeleri sesli ve birlikte tepki vermiş olsaydı ABD ve “İsrail”in pervasız planları, politikaları ve davranışları bu noktaya hiç gelmeyecekti. “İsrail” sözde ve eylemde birlik olmayışımızı yakından izliyor ve not ediyor, bizim bu zayıflığımıza oynuyor. Daha ötesi, bazı üyelerimizin sessizliği 2017'den beri sözde Yüzyılın Anlaşması kisvesi altında yürütülen yasa dışı eylemlere rıza gösterme olarak kabul ediliyor. Bu hayati toplantıdaki bakan temsili sayısı da “İsrail” tarafından bir başka zayıflık olarak yorumlanacaktır.
Ancak uluslararası toplumun Netanyahu'nun açıklamasına bu kez güçlü şekilde tepki vermesi bize umut vermektedir. Birçok ülke ve teşkilat böyle bir hareketin hükümsüz olacağını vurgulamıştır. Bu olumludur ama yeterli değildir. “İsrail”, uluslararası hukuku ihlal etmeyi sürdüremeyeceğini ve Filistinlilerin inkar edilemez haklarını gasbedemeyeceğini anlamalıdır. Bu mesaj ancak uluslararası toplum Filistin'e hukuki, diplomatik ve ekonomik destek vermek için anlamlı bir eyleme geçerse ve “İsrail”in sahada gerçeklik oluşturmasına karşı çıkmasıyla etkili olabilir. Biz bunun en başta İİT üyelerinden gelmesi gerektiğine inanıyoruz. Ümmet olarak bizlerin tutarlı ve sürekli hareket etme sorumluluğumuz bulunmaktadır. Yumuşak davranmamalıyız."



