Onkolog Dr. Mehmet Arslan’a 5816’dan Hızlıca Tutuklama
13 Kasım 2024

Onkolog Dr. Mehmet Arslan’a 5816’dan Hızlıca Tutuklama

Onkoloji Doktoru Mehmet Arslan, 10 Kasım'da “Putlara tapınma! Saygı Allah'a olur” paylaşımı nedeniyle çıkarıldığı mahkemece 5816 sayılı ‘Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun’ ileri sürülerek tutuklandı.

Hızlıca gelişen süreç kapsamında gözaltına alınan Arslan, tutuklanırken söz konusu paylaşımı ve diğer paylaşımları soruldu.

Arslan'ın ilk ifadesi ortaya çıktı.

“Söz konusu hesabı kendisinin kullandığını ve paylaşımı da kendisinin yaptığı belirten Arslan, ifadesinde şöyle konuştu:

"Hiçbir özel şahsiyete belirtilmiş bir şey yok, ben bir hekimim, can kurtarmaya çalışan kanser hekimiyim, siyonist kanserle mücadele ediyorum, şu hassas günlerde onların dünyadaki uzantılarına değiniyorum. ‘RabbiDr’ isimli hesap bana aittir, o paylaşımı ben yaptım diye hatırlıyorum, paylaşım istediğim gibi olmadı, ben paylaştığım resimdekinin Atatürk heykeli olduğunu bilmiyordum, toplu bir heykeldi, resmi bir eyleme yetişiyordum."

"5816’yı Yürürlükten Derhal Kaldırın!"

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu’nun 12 Kasım 2024 Salı günü gerçekleştirdiği "Gündem Değerlendirme" toplantısında, 5816 sayılı Atatürk’ü Koruma Kanunu üzerinden Müslümanlara yapılan tutuklama ve zulümler de ele alındı.

Toplantıda konuşan Medya Bürosu Başkanı Mahmut Kar, 21. yüzyılda Türkiye’de akıl dışı ve çağ dışı uygulamaların hâlâ devam ettiğini, onkoloji doktoru Dr. Mehmet Arslan’ın, 10 Kasım’da “Putlara tapınmayın, saygı ancak Allah’a olur.” dediği için gözaltına alındığını ve 5816 sayılı kanuna muhalefet iddiasıyla mahkemece tutuklanarak cezaevine konulduğunu; bunun yanında isimleri bilinmeyen, kamuoyunda gündem olmayan nice insanın da bu kanun maddesinden mağdur edildiğini söyledi.

Hukuken facia, insanlık açısından utanç verici bu kanunun yürürlükte kaldığı sürece daha nice masum insanın aynı akıbetle karşı karşıya kalacağına dikkat çeken Kar şöyle konuştu:

“Aklıselim hiçbir hukukçu bu kanunun ‘normal’ olduğunu ileri süremez. Bu hukuk faciasını masumlaştırmak için o dönem Türkiye’de yaşayan, üniversitede ders veren Alman Yahudisi Prof. Dr. Ernst Eduard Hirsch’e başvururlar. Bakın kendisi bu olayı nasıl anlatıyor: ‘Adnan Menderes’in adamları geldi. Benden bir formül istediler: “Aman, bize bir formül ver, bu kanunu çıkarmamız lazım” dediler. Ben de oturdum, bir formül buldum: Evet, ölmüş bir insan hukuk tarafından korunamaz, dünyanın hiçbir yerinde savunulacak bir şey değil ama burada bir kurnazlık geldi aklıma… Onu seven insanların hissiyatı rencide olacak şekilde Atatürk’e karşı bir davranış olursa bu, yine yaşayan insanların hukuku alanına girer.’ dedim ve istedikleri formülü buldum. Görüldüğü gibi Cumhuriyet nasıl hile ve desiselerle kurulduysa, 5816 sayılı kanun da aynı hile ve desiseler ve kelime oyunlarıyla kabul edilmiştir.”