Mahmut Kar, Haftalık Gündem Değerlendirme Toplantısını Gerçekleştirdi
14 Kasım 2018

Mahmut Kar, Haftalık Gündem Değerlendirme Toplantısını Gerçekleştirdi

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu

Köklü Değişim Medya

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı Mahmut Kar​, Salı günleri yaptığı haftalık kamuoyu ve basın bilgilendirme toplantısında bu hafta da gündemin öne çıkan konularını değerlendirdi.

Mahmut KAR, bu haftaki kamuoyu ve basın bilgilendirme toplantısında; Hizb-ut Tahrir’e yönelik bitmek bilmeyen yargı zulmü, Atatürk’ü Koruma Kanunu’na muhalefetten Emine ŞAHİN’e verilen tutuklama kararı, “Türkçe Ezan” tartışmaları, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Paris'te 1. Dünya Savaşı’nın bitmesinin 100. Yıldönümü anma törenlerine katılması ve dünyanın en büyük açık hapishanesi konumuna getirilen Doğu Türkistan’da yaşanan zulümler hakkında değerlendirmelerde bulundu.

HİZB-UT TAHRİR'E YÖNELİK TUTUKLAMALAR DEVAM EDİYOR

“Anayasa Mahkemesi Hizb-ut Tahrir yargılamaları ile ilgili hak ihlali kararı verdiği halde Hizb-ut Tahrir’e yönelik haksız tutuklamalar ve zulüm devam ediyor.” diyen Kar sözlerine şöyle devam etti:

“Önce Sefa Karslı kardeşimiz Ankara’da, peşinden Ömer Salman kardeşimiz Kahramanmaraş’ta ve en son daha dün Abdullah Kuşçu kardeşimiz Şanlıurfa’da tutuklanarak cezaevine konuldular.

Hizb-ut Tahrir'e üye oldukları, Hilâfet istedikleri için Türkiye yargısı tarafından terörist muamelesi gördüler. Emniyet birimleri tarafından elleri arkadan kelepçelendi. Bununla yetinilmedi, kardeşlerimizi “terörist” Hizb-ut Tahrir’i “terör örgütü” olarak göstermeye çalışan bir kısım medya; Cihan Haber ajansını, Zaman Gazetesini ve Samanyolu TV’yi aratmayan iftira ve karalama haberler yaptılar.”

Mahmut KAR, konuşmasının devamında; mahkemelere, emniyet güçlerine, medya kuruluşlarına ve yöneticilere seslenerek şunları söyledi:

“Hizb-ut Tahrir, kurulduğu günden bugüne hiçbir şiddet eylemine karışmamıştır, cebir ve şiddeti reddetmiştir. Hizb-ut Tahrir, İslâm’ı hayata hâkim kılmak, Raşidi Hilâfeti ikame etmek için yola çıktığı 1953 yılından bugüne metodunu fikri ve siyasi çalışma ile sınırlandırmıştır. Bu amaç ve metodundan zerre kadar sapmamıştır, sapmayacaktır.

Buna ilaveten Hizb-ut Tahrir’in terör örgütü kabul edilemeyeceğine dair Anayasa Mahkemesinin aldığı hak ihlali kararını da tekrar buradan hatırlatıyorum. Anayasa Mahkemesi bu karar ile Hizb-ut Tahrir’e yönelik yargı zulmünü görmüş, düşman ceza hukukuna göre yargılama yapan mahkemeleri sorgulamış ve kanunlara bağlı olmaya çağırmıştır.”

Konuşmasını; “AYM’nin bu kararı Hizb-ut Tahrir’e yönelik yargı zulmünü bitirecek mi, bütün bir dünyanın gördüğü bu zulmü Türkiye yargısı da görecek mi? Yoksa Sefalar, Ömerler ve Abdullahları tutuklamaya devam mı edecek?” sorusuyla bitiren Kar, her konuda olduğu gibi bu konuda da yardımı Allah’tan beklediklerini ifade etti.

BİZİM İLAHIMIZ TEK BİR İLAHTIR!

Son günlerin tartışmalı konusu “Atatürk’ün manevi şahsına ve hatırasına muhalefet etmek” suçlamasıyla gözaltına alınıp tutuklanan Emine ŞAHİN hadisesi hakkında da açıklama yapan Kar, bu konuda da yargı zulmüne dikkat çekti. Mahmut KAR şunları söyledi:

“Müslümanlara yönelik baskı ve zulüm sadece Hizb-ut Tahrir ile sınırlı değil, iki gün önce Edirne’de 10 Kasım törenlerinde resmi erkânın saygı duruşuna tepki gösteren üniversite öğrencisi Emine Şahin gözaltına alındı ve tutuklandı. Suçu neydi peki, “Atatürk’ün manevi şahsına ve hatırasına muhalefet etmek.”

Hizb-ut Tahrir Türkiye olarak konu ile ilgili dün yazılı bir basın açıklaması yayınladık, yapılan zulme karşı olduğumuzu ve masum bacımıza desteğimizi ifade ettik.

Bu süreçte samimi bir şekilde Emine Şahin’e sahip çıkan tüm Müslümanlardan Allah razı olsun. Bu sahiplenme kamuoyunda öyle güçlü karşılık buldu ki, Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı Emine Şahin 'in medyada gündemleştirildiği gibi değil “Putlara tapıyorsunuz” dediği için tutuklandığını duyurdu.

Emine Şahin’in ne dediğinin hiçbir önemi yok, önemli olan onun duyarlılığıdır. Vahim olan ise Atatürk’e hakaret suçlamasıyla tutuklanmış olmasıdır.

Allah aşkına siz ne yaptığınızı biliyor musunuz?

Siz, Hilâfet’i kaldırıp İslâm’ı Müslümanların hayatından söküp atan, yetmezmiş gibi Osmanlı torunlarını batılı kâfirler gibi giydiren, Kur’an-ı Kerim için gökten indiği sanılan safsata ve doğma diyen Mustafa Kemal’i tüm günahlarından arındırdınız, tüm güzel sıfatları ona yüklediniz, onu koruma altına aldınız, ona masumiyet atfettiniz ve herkesi onu sevmeye mecbur ettiniz.

Bu ülkenin iktisadi açıdan kalkınmasını, teknoloji ve bilim ihraç etmesini hiç ama hiç önemsemediniz. Sizin tek derdiniz Kemalizm’i ve Laik sistemi devam ettirmekti.

Sömürgeci kâfirlerin sizi aşağılamalarını, size hakaret etmelerini, size talimatlar vermelerini umursamadınız. Onlar gibi giyinince onlar gibi kalkınacağınızı sandınız. Bunu da beceremediniz! Sizin tek beceriniz savunmasız körpe beyinleri Batılı fikirler ile yıkamak ve bununla övünmek… Başka bir şey değil.

Bir hatırlatma yapayım; Atatürk’ü Koruma Kanununu çıkartan Adnan Menderestir. Onu idam edenler ise kendilerine Mustafa Kemal'in askerleriyiz dediler. Şimdi bu hatırlatmayı yaparak iktidara ve muhalefete bir çağrıda bulunuyoruz.

Atatürk’ü koruma kanunu derhal yürürlükten kaldırılmalıdır. Emine Şahin ve bu suçtan tutuklu bulunan kim varsa serbest bırakılmalıdır.

Unutmayın ve her daim hatırlayın!

Sizin ilahınız tek bir ilahtır ve o, âlemlerin Rabbi olan Allah Subhanehû ve Teâlâ’dan başkası da değildir.”

“TÜRKÇE EZAN” LAİK CUMHURİYET’İN EN BÜYÜK ZULÜMLERİNDENDİR!

Bir diğer gündem başlığı olarak Türkçe Ezan tartışmalarına değinen Mahmut KAR, Kemalist kafanın değişmez karakterini gözler önüne serdi.

“Laik Cumhuriyetin tek parti döneminin en büyük zulümlerinden birinin” Türkçe ezan kararı olduğunu söyleyen Kar, “Her fırsatta Müslümanların değerleri ile alay edip, savaşmayı ilke edinen Kemalist zihniyetlerin bu alışkanlıklarından hiç vazgeçmediklerini” de sözlerine ekledi.

Mustafa Kemal’in 1932 yılını dinde reform yılı olarak ilan ettiğini ve ezanı Türkçe okutmakla işe başladığını söyleyen Mahmut KAR, Bu zihniyeti devam ettirmekle memur olan CHP ve vekillerini eleştirdi.

Meselenin, iktidarın Müslümanların duygularını istismar ederek seçimlere kurban edeceği “basit bir mesele” olarak değerlendirilmemesi gerektiğini söyleyen Kar, Cumhurbaşkanı ve Hükümet yetkililerine şöyle seslendi:

“Eğer bu meselede gerçekten samimi ve dürüst iseniz, ezandaki “Allahu ekber” -Allah en büyüktür-, “La ilahe illallah” -Allah’tan başka ilah yoktur, yani Allah’tan başka hüküm koyan yoktur- ilkesini düstur edinirsiniz. Böyle yaparsanız Allah’ın, yerlerin ve göklerin hükümranı olduğu ilkesi sadece dillerinizde değil, fiillerinizde de hak ettiği yerini bulur. İşte o zaman Türkçe ezan gibi meseleler bir daha açılmayacak şekilde kapanır. Aksi halde bugün de yarında bu tartışmalar devam eder.”

ABD ÇIKARLARINA GÖRE KARAR ALAN SÖMÜRGECİ BİR ÜLKEDİR

ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan PKK elebaşları Murat Karayılan, Cemil Bayık ve Duran Kalkan hakkında para ödülü konulduğunu ifade eden açıklamaya da değinen Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı Kar; “Amerika çıkarlarına göre karar alan sömürgeci bir ülkedir. Onlar için çıkarlarına hizmet edenler dost ve müttefik, aykırı hareket edenler ise düşman veya teröristtir. Amerika'nın başına ödül koyduğu Cemil Bayık ve Duran Kalkan gibi isimler PKK’nın Avrupa özellikle de İngiltere ile işbirliği içinde olan tarafıdır. Salih Müslim gibilerin başında bulunduğu PYD ise Amerikan çıkarlarına şartsız hizmet ettiği için tırlar dolusu silah ile destekleniyor ve ortak devriyelerle korunuyor. ABD Bu sebeple Türkiye'nin PKK'ya yönelik operasyonlarını destekliyor, sınır dışı operasyonlarına izin veriyor ama PYD'ye dokunmasına asla izin vermiyor.” dedi.

“Amerika'nın böyle küstah bir siyaset izlemesinin tek sebebi Amerikan liderleri ile dost olan ve tüm yaşananlara rağmen onlara sadakat gösteren yöneticilerimizdir.” diyen Kar, “işte en son Paris'te 1. Dünya Savaşı’nın bitmesinin 100. Yıldönümünde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD Başkanı Trump ile sergilediği samimi görüntüler buna örnek değil mi? Sadece ABD değil Paris'te Avrupalı ülkelerin yöneticileri ile verilen resim bunun göstergesi değil mi söyleyin?

“İngiliz BBC Televizyonu bu törenleri “Osmanlı imparatorluğunun parçalanışının 100’üncü yıl dönümü” başlığı ile haber yaptı. Gerçekte de böyle olmadı mı?” ifadeleriyle sözlerini sürdürdü.

DOĞU TÜRKİSTAN, DÜNYANIN EN BÜYÜK CEZAEVİ HALİNE GETİRİLDİ

Doğu Türkistan’da yaşanan zulümlere de değinen Kar, Doğu Türkistan’ın dünyanın en büyük açık cezaevi haline getirildiğini söyledi.

Komünist ideolojiyi dayatmak isteyen “zorba” Çin yönetiminin, Müslümanların İslâm ile bağlarını kopartmak için ibadetleri yasakladığını, Kur’an-ı Kerimleri toplattığını, Müslüman kızları, Çinlilerle evlenmeye zorladığını, Müslümanların evine yatılı gönderilen Çinli memurların iffet ve hayâyı çiğnediğini, toplama kamplarına götürülen ailelerin çocuklarının akrabalarına teslim edilmeyip ateist fikirlerin aşılandığı programlarla zehirlendiğini belirten Kar, BM’nin Çin’i koruduğunu işbirlikçi İslâm ülkelerininse Çin’e övgüler dizmekle meşgul olduklarını söyledi.

“Çin’e insan haklarına bağlı kalması çağrısını yapmakla yetindiğini” söyleyen Mahmut KAR, Türkiye’nin ise kendisine sığınan muhacirleri Özbekistan ve Çin’e iade ettiğini, geri gönderme merkezlerinde tutulan muhacirlerin ise akıbetinin bilinmediğini ifade etti.

Kar, İktidar ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a şöyle seslenerek basın değerlendirme toplantısını sonlandırdı:

“Doğu Türkistan ve tüm mazlum halklarını Batı’nın ve BM’nin insafına terk ediyorsunuz, Afganistan’da, Irak’ta ve Suriye’de bunu yaptınız. Filistin’de bunu yaptınız. Yahudi varlığı ile normalleşme oldu da ne oldu. İşgalci devlet ile ticari anlaşmalara imza attınız da ne oldu? Filistin esaretten kurtuldu mu? Mavi Marmara’nın tazminatları ödendi de ne oldu? Yahudi varlığı işgalci devlet uslandı mı? Aksine efendisi Amerika’nın teşviki ile daha da cesaretlendi.

Hani Gazze’ye abluka ve ambargo kalkıyordu, hani Gazzeliler daha rahat yaşayacaktı? İşte bakın işgalci devlet bugün Gazze’yi bombalıyor. Bırakın ablukayı kaldırmayı Gazze’yi öldürüyor, yıkıyor tamamen yok ediyor.

Artık gerçeği görün! Filistin’in, Suriye’nin, Afganistan ve Irak’ın, Çeçenistan ve Doğu Türkistan’ın kurtuluşu İslâm ile olacak Hilâfet ile olacak. Batı’dan, ABD’den BM’den Müslümanlara fayda yok, onlar bizim düşmanımız, bizim dostumuz ise yalnız Allah’tır.

Yönünüzü Avrupa’ya Batı’ya değil, doğuya İslâm’a dönün.”