KöklüDeğişim, Şanlıurfa'da zulmün son durağı Arakan ve Suriye'deki kıyımları kınamak adına bir basın açıklaması yaptı.prefix = o /
Köklüdeğişim Dergisi yazarlarından Cevher Kara tarafından Şanlıurfa Dergah Camii meydanında yapılması planlanan basın açıklaması polisin keyfi uygulaması sebebiyle kenarda bir yerde yapılmak zorunda kaldı. Bir gün evvel başka kuruluşların aynı mesele hakkındaki açıklamalarını Meydan’da yapmış olmaları, polisin KöklüDeğişim’e yönelik taraflı yaklaşımını ortaya koydu. Yüzlerce kişinin katıldığı eylemde çeşitli sloganlar atılarak Müslümanların dikkati bu bölgelerdeki yöneticilerin ihanetlerine çekilerek çözümün Hilafet’ten geçtiği vurgulandı.
Basın açıklaması metni:
İslam ümmeti bir asırdan fazladır hem sömürgeci kâfirlerin hem de onların işbirlikçilerinin işgali ve zulmü altındadır. İslami beldelerin hangi tarafına bakılsa bir katliam ve zulüm tablosu ile karşılaşılmaktadır. Türkistan, Arabistan, Kürdistan, Afganistan ve tüm İslam coğrafyasında; canlar, mallar, iffet ve namuslar ayaklar altına alınmakta, Allah’ın kitabına ve O’nun tertemiz Rasulü’ne hakaretler edilmektedir.
Son olarak Suriye ve Myanmar illeri kâfirler tarafından ateşe verildi. Şu mübarek Ramazan ayında bile kâfirler, bütün kinlerini kardeşlerimizin üzerine boşaltmaktan çekinmemektedirler.
Bakın Suriye’den her gün ölüm ve katliam haberleri gelmektedir. Suriye Müslümanları 1 yıldan fazla bir süredir en vahşi ve cani kıyımlara reva görülmektedir. Türkiye Hükümeti, Suriye’ye tamamen ulusal ve Amerikan çıkarları bağlamında bakarken, kimi Müslümanlar İran’a olan muhabbetlerinin derinliğinden o kıyımlara mazeretler bulmakta, birçok Müslüman ise olan biteni sessiz sedasız izlemektedirler.
Myanmar’daysa yaklaşık 1 ay içerisinde 1000’e yakın kardeşimiz şehid edildi, binlercesi de hicret etmek zorunda bırakıldı. Bazı kardeşlerimiz üç gün boyunca iftarsız ve sahursuz oruç tutmaktadırlar. Bacılarımızın iffetlerine el uzatılmakta, onurları hiçe sayılmaktadır. Ve o Müslümanlar, bu aşağılık uygulamalardan kaçıp da sığındıkları devletlerden himaye ve sığınma da görmemektedirler. İslam ümmetinin başına çöreklenmiş yöneticiler ise anacak gıda ve ilaç yardımıyla yetinmektedirler. Bu davranış ise ne akan kanları ne de talan edilen onurları ve namusları kurtarmaktadır.
Kıymetli Müslümanlar!
On yıllardır başımıza gelen zulümler, ahlakımızın ve zenginliğimizin yok edilmesi, bunların hepsi ve daha beteri Rasul Aleyhi’s-Salatu ve’s-Selam’ın ‘kalkan’ dediği Hilafet’in ortadan kaldırılması sebebiyledir.
Bizim ve tüm İslam ümmetinin kurtuluşu Allah’ın hükmündedir.
Yeraltı ve yerüstü zenginliklerimizin, iffet, izzet ve şahsiyetimizin kurtuluşu Hilafet iledir.
Selahaddin-i Kürdi, Nureddin Zengi, Mutasım Billâh gibi İslam Ümmetinin yardımına koşacak,‘neredesin’ çığlıklarına ses verecek cesur yöneticilere, komutanlara ihtiyacımız var. Başımızdakiler gibi*‘kınama’* ile yetinenlere değil.
Kerim Kardeşlerim!
Allah Subhanehu, ‘vektesimu bi heblillahi cemia – Allah’ın ipine topluca sımsıkı sarılın’ demektedir.
وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِيارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لَا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ
“Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden öncekileri halife kıldığı gibi onları da yer(yüzün)de mutlaka halife kılacağını, onlar için razı olduğu dinlerini yerleştireceğini, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağını vaat etti. Onlar Bana(Allah’a) kulluk edecekler ve Bana hiçbir şeyi şirk koşmayacaklar. Bunun ardında kim küfrederse işte onlar fasıklardır.” (en-Nur 55)
Ve Allah’ın Rasulü şöyle buyurdu:
“Halife kalkandır, onun arkasında savaşılır ve korunulur.”
O halde bugün Suriye’nin de Arakan’ın da kurtuluşu olacak Hilafet’i yeniden ikame etmek için çalışalım. Bunu yapmıyorsak Hilafet için çalışanlara yardım edelim, hayır duada bulunalım. Hilafet’i sohbetlerimizin, misafirliklerimizin konusu yapalım. Hilafet’in dışında hiçbir çözüme ve projeye kulak asmayalım.
Allah’ın hükmünden başka hiçbir hükmü kabul etmeyelim. Ne sivil ne de askeri hiçbir batıl anayasaya razı olmayalım.
Ne Türklüğümüzü ne Kürtlüğümüzü ne de Araplığımızı bir iftihar vesilesi kabul etmeyelim.
وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللّهِ حُكْمًا لِّقَوْمٍ يُوقِنُونَ
“Yakin bir şekilde iman eden bir toplum için Allah’tan daha iyi hüküm veren kim vardır?” (el-Maide 50)
Ve ahiruna davehum enil hamdulillahi rabbilalemin. (ve dualarının sonu Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamdetmektir.)