İslami Dernek ve STK’lardan Kayseri’deki Irkçı Saldırılara Tepki
01 Temmuz 2024

İslami Dernek ve STK’lardan Kayseri’deki Irkçı Saldırılara Tepki

Köklü Değişim Medya

Kayseri'de gerçekleşen bir taciz vakasının ardından Suriyelilere dönük topyekün ırkçı saldırılara karşı bir bildiri yayınlayan İslami dernek ve STK’lar (Sivil Toplum Kuruluşu), linç atmosferinin yaygınlaştırılmak istendiğine dikkati çekti.

Kayseri'nin Melikgazi ilçesinde Suriyeli bir göçmenin, 5 yaşındaki Suriye uyruklu bir çocuğu taciz ettiği haberini alan ırkçı provokatörlerin devreye girmesi üzerine dün mahalledeki tüm Suriyelilere yönelik vandalca saldırılar düzenlendi.

Suçun şahsiliği ilkesi hiçe sayılarak gece olaya tepki göstermek için toplanan kalabalık bazı araçları ters çevirdi, iş yerlerini ateşe verdi. Olaylara müdahale eden 5 polis yaralandı. Türkiye’de her gün korkunç cinayetler, tecavüzler ve suçlar işlenmesine rağmen olaya yabancı uyruklu birisi karıştığı zaman bunu fırsat bilerek şehirler yakılıp yıkılıyor. Irkçı medya ve siyasi partilerin yıllardır kullandığı dil ve oluşturduğu algı etkisini gösteriyor. Bu algı oluşturulurken hükümetin ırkçı cenaha karşı gerekli ciddi önlemleri almaması ise dikkat çekiyor.

Türkiye’de gerçekleşen ve endişe yaratan bu ırkçı eylemlere bir yenisi eklenirken, İslami dernek ve STK’lar ortak yayımladıkları basın açıklamasında ırkçı dalganın kabardığına, linç atmosferinin yaygınlaştırılmasına dikkat çekti ve yetkileri uyardı.

Özellikle Esed rejiminin katliamlarından kurtulmak için Türkiye’ye sığınan Suriyeli Müslümanlara karşı saldırılara ve tahkir diline meşruiyet kazandırmaya çalışıldığı ifade edilen açıklama şöyle:

Türkiye’nin Irkçı Nefretin Pençesine Düşmesine İzin Vermeyelim!

“Türkiye sistematik bir tarzda geliştirilen, kabartılan ırkçı nefret dalgalarıyla adeta boğulma tehlikesi geçiren bir ülke görünümüne sürükleniyor. Sosyal medyadan siyaset arenasına oradan sokaklara taşırılan yalanlarla, kışkırtmalarla kitleler salim düşünme melekesini yitirmiş, vicdan ve adalet duygusu taşımayan canavarlara dönüştürülmeye çalışılıyor. Bireylerin işlediği cürümler veya kabahatler öne çıkartılıp toplumsallaştırılmak suretiyle etnik, kavmi, ulusal köken ayrımları ve ithamları üzerinden saldırganlık meşrulaştırılırken, nefret dalgasının beslediği bir linç atmosferi yaygınlaştırılmak isteniyor.

Kayseri’de Danişmentgazi Mahallesinde gerçekleştiği iddia edilen bir taciz olayı üzerine dün gece yaşananlar hiçbir meşru temeli olmayan bu nefret ve yıkıcılık kültürünün yeni bir örneği olmuş, masum insanları hedef alan saldırılar bu ülke ve toplum adına yeni bir utanç sayfası teşkil etmiştir. Suriyeli bir şahsın bir çocuğa yönelik gerçekleştirdiği söylenen taciz olayını bahane eden kışkırtılmış kitleler hiçbir insani, hukuki ölçü gözetmeksizin vicdansızca, ahlaksızca masum insanların işyerlerine, araçlarına saldırmış, çoluk-çocuğuyla geniş bir kitleye korku dolu bir gece yaşatmışlardır.

Zalim, barbar Esed rejiminin katliamlarından kaçıp sığındıkları Türkiye topraklarında belli kesimlerce sürekli hedef gösterilen, en ağır işlerde düşük ücretlerle çalıştırılan, medya yoluyla sürekli aşağılanan, yasal düzeyde de köle muamelesi gören Suriyeliler yine bir bahaneyle vahşi saldırıların mağduru olmuşlardır. Bir kişinin işlediği suçtan ötürü o kişinin etnik kökeni itibariyle mensup olduğu bütün bir toplumu hedef almanın büyük bir günah ve utanılması gereken bir çirkinlik, hukuken de açık bir suç olduğu aşikardır.

Ekonomik krizi, birtakım kültürel farklılıkları, sosyolojik tartışmaları vs. gerekçe göstererek girişilen linç kültürünü mazur göstermeye kalkmanın insafla da hukukla asla bağdaşmayacağı ortadadır. Buna rağmen demagojik birtakım söylemlerle zalimliğe, barbarlığa kılıf arayanların yarınlara utanç yükü devrettikleri ve ahiret hesaplarının çetin olacağını kendilerine bir kere daha hatırlatıyoruz.

Hükümeti de Suriyeli muhacirler hususunda kabartılan bu ahlaksız, hukuksuz dalgaya prim vermemesi için bir kere daha uyarıyoruz. Vandallığın, kışkırtıcılığın cezasız kalmaması için emniyet ve yargı makamlarını acilen harekete geçmeye çağırıyoruz. ‘Büyük devlet’ olmak, ‘beklenen olmak’ ve benzeri iddialarınızın hamasetten, kuru laftan öteye geçebilmesi için öncelikle korumanız altında olan insanların can ve mal güvenliğini, şerefini korumak, huzurlu bir hayat sürme hakkını sağlamak zorundasınız. Mademki Türkiye bir çadır devleti değil hukuk devletidir ırkçı nefretin, kitleleri kışkırtıp kin ve düşmanlık peydahlayan profesyonel provokatörlerin yakasına yapışmalıdır Bu yükümlülük masum insanları düşmanlaştıran, nefret söylemiyle ötekileştirip saldırganlığa açık hale getiren sözlerle ve eylemlerle daha etkili bir mücadele yürütmeyi, ırkçı-tahrikçi yaklaşımlarla toplumun huzurunu bozup, güvenliğini tehlikeye sokan siyasilerden hesap sormayı gerektirir.

Koruma statüsü altına aldığınız insanların insanca bir hayat yaşaması için gerekli tedbirleri almak öncelikle hükümetin sorumluluğudur. Bu manada öncelikle ve hiç vakit kaybetmeden dün gece Kayseri’de yaşanan vahşilikler dizisinin sorumlularını adalet önüne çıkartmanızı bekliyoruz.”

Köklü Değişim olarak destek verdiğimiz ortak basın açıklamasının metni tam olarak şöyle:

Köklü Değişim,İslami Dernek ve STK’lardan Kayseri’de Irkçı Saldırılara Tepki.jpg