AK Parti iktidarının 28 Haziran 2016'da işgalci “İsrail” ile imzaladığı Mavi Marmara anlaşması nedeniyle katiller için açılan bir davanı daha reddi talep edildi.
MAZLUMDER Genel Başkanı Avukat Kaya Kartal, bugün sosyal medya hesabından Mavi Marmara davasında yeni bir gelişme olduğunu duyurdu.
Kartal, “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 26.10.2023 tarihli tebliğname ile yerel mahkemenin verdiği düşme kararlarına yönelik temyiz itirazlarımızın reddini talep etti” açıklamasıyla yeni gelişmenin detayını kamuoyu ile paylaştı.
Kaya Kartal’ın açıklamaları şöyle:
“Onursuz Bir Anlaşma”
“Arka planını ve başka nelerin feda edildiğini bilmediğimiz onursuz bir anlaşma neticesinde verilen düşme kararı hukuken yok hükmünde sayılmalıdır, Mavi Marmara ve Gazze Şehitlerinin kanı üç günlük dünya menfaati ve iktidarı uğruna feda edilmemelidir…
Suç duyurusu dilekçelerimizin gereği yapılmalı, İşgalci rejim yetkilileri Soykırım, insanlığa karşı suçlar ve savaş suçları sebebiyle Türkiye mahkemelerinde yargılanmalıdır.
Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı izin konusunda gereğini yapmalıdır.
Slogan atmak bizim işimiz, somut adımlar atmak devletin işidir...
Mavi Marmara davası yerel mahkemeye gönderilmeli, sümen altı edilen kırmızı bülten kararlarının gereği yapılmalıdır.
İşgalci ‘İsrail’e meşru bir devlet muamelesi yapmaktan vazgeçilmeli, diplomatik, ticari, askeri ilişkiler/anlaşmalar sona erdirilmelidir.”
Mavi Marmara Süreci
İHH İnsani Yardım Vakfı ve Özgür Gazze Hareketi'nin organize ettiği ve Gazze'ye insani yardım taşıyan içinde sadece sivillerin bulunduğu 6 gemiye; Akdeniz'de uluslararası sularda 31 Mayıs 2010 tarihinde “İsrail”in eşkıyalık yaparak gerçekleştirdiği vahşi müdahalede toplam 10 Müslüman korkunç bir şekilde katledilmişti.
Önceleri Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının katledildiği saldırıya sert tepki gösteren ve izni kendinin verdiğini söyleyen daha sonra “bana mı sordunuz? çıkışıyla Mavi Marmara katliamının hesabının sorulmasına sırt dönen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yönetimindeki hükümet, imzalanan anlaşmayla katillerin yargılanma sürecine de engel olmuştu. Sürülen özür, tazminat ve Gazze ablukasının ortadan kaldırılması gibi şartlardan sadece tazminat yerine getirildi. Anlaşmada dikkat çeken bir başka ayrıntı ise “İsrail”in belgede imzayı Kudüs’te imzalayarak başkent gibi göstermesiydi. Daha sonra katliamın bayraklaşan sembolü Mavi Marmara gemisi parçalanarak hafızalardaki görüntüsü silinmiş oldu. Türkiye'ye getirilen gemi satıldıktan sonra güvertesi kesildi, yolcu salonları çıkarıldı ve kargo taşımacılığında kullanılmaya başlandı.
Türkiye ve “İsrail” arasında imzalanan anlaşma ile ne katliamı gerçekleştirenler ceza aldı, ne de Gazze’de huzur sağlandı. Üstelik varılan anlaşma ile Yahudi varlığı, galipmiş gibi masaya oturup istediğini istediği zaman yapabilmeyi legalleştirmiş oldu. Gizli maddelerde geçen “İsrail”in güvenlik kaygılarına bağlıdır”, “İsrail”in önceden vereceği onaya, güvenlik kaygılarına bağlıdır” ibareleri, “İsrail”e istediği zaman keyfi hareket etme özgürlüğü tanıyor. Bugün işgalci yine vahşi katliamlarına devam ediyor.
Sade bir vatandaşın bile bu ibareleri görünce “İsrail”e sınırsız manevra kabiliyeti sağlayan maddeleri anlayabilmesi, masaya oturan diplomatların gözünden kaçmış olmasını imkansız hale getiriyor.