Hizb-ut Tahrir: “Sudan’daki ‘Çerçeve Anlaşması’ ABD-İngiltere Arasındaki Çıkar Savaşıdır”
24 Aralık 2022

Hizb-ut Tahrir: “Sudan’daki ‘Çerçeve Anlaşması’ ABD-İngiltere Arasındaki Çıkar Savaşıdır”

Köklü Değişim Medya

Hizb-ut Tahrir, Sudan’da imzalanan ‘Çerçeve Anlaşması’nın arka planında yer alan iki sömürgeci Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve İngiltere arasındaki çıkar çatışmasını deşifre eden bir siyasi analiz yayımladı.

Geniş ve zengin topraklara sahip Afrika ülkesi Sudan’da sular durulmuyor. 2011'de yapılan “bağımsızlık” referandumuyla ülke, resmen Sudan ve Güney Sudan olarak ikiye bölünürken, siyasi analizde, Sudan’da 2019 yılında 30 yıllık Ömer El Beşir yönetiminin yıkılmasının ardından Amerika’nın menfaatlerini korumak için çabaladığına ve Beşir yönetiminin devamı niteliğindeki Abdulfettah El Burhan liderliğindeki ordunun egemenliği elinde tuttuğuna öte yandan ülkede sivil siyasi ortamı elinde bulunduran İngiltere’nin ise tetikte bulunduğuna dikkat çekiliyor.

Meselenin, sivil bir hükümetin kurulup kurulmaması meselesi olmadığı, bunun hiçbir şeyi değiştirmeyeceği ifade edilip, daha önce de taraflar arasında geçiş döneminde bir anlaşma imzalandığı ve 25 Ekim darbesiyle anlaşmanın sona erdiği hatırlatılıyor.

Siyasi analizin başlangıcında şu ifadelerle mevcut durum özetleniyor:

“Bu anlaşma, El Burhan ve yardımcısı başkanlığındaki askeri liderliği ve beraberindekileri, içinde bulundukları zor durumdan kurtarmaktadır. Zira insanların iktidarlarını reddetmeleri nedeniyle artık hiçbir iç destekleri yoktur. Yine anlaşma, askeri liderliğe işledikleri suçlardan dolayı kovuşturmaya karşı dokunulmazlık ve koruma vermekte, cezadan kurtulmalarını sağlamaktadır. Askerler, ülkenin işlerini idare edemediler ve sorunlarını çözemediler. Tek yaptıkları şey, dostları Ömer El Beşir’in devrilmesinden sonra Amerikan etkisini korumak olmuştur. Diğer tarafta sözde Özgürlük ve Değişim Güçleri ve hükümeti oluşturan partilerin de, ülkenin işlerini yönetmede, sorunlarını çözmede ve insanların asgari yaşam ihtiyaçlarını temin etmede başarısız oldukları bilinmektedir. Bunların da tek yaptıkları şey, ülkedeki İngiliz etkisini korumak ve köklü rejim değişikliğinin önüne geçmek olmuştur.”

“Çerçeve Anlaşması” sonrasında gösterilere ve gösteri düzenleyenlere değinilen paragrafta ise şu ifadelere yer veriliyor:

“Bu anlaşmaya muhalefet edenler de vardır. 8-9 Aralık 2022 tarihlerinde anlaşmayı reddetmek için gösteriler düzenlediler. Onlardan bazıları, Cebrail İbrahim liderliğindeki Adalet ve Eşitlik Hareketi, Minni Arko Minawi liderliğindeki Sudan Kurtuluş Hareketi ve sömürgeci İngilizlerin uydusu Özgürlük ve Değişim Güçleri’yle ittifak kuran bazı siyasi partiler gibi samimiyetsiz, ümmete ve Sudan halkına sadakatsiz muhalif güçlerdir. İngiltere kendisi için bir geri dönüş hattı ile paralel muhalefet gibi hareket eden güçler oluşturmuştur. Anlaşmanın başarısızlığa uğraması durumunda bu güçler, muhalefet bileşenleri gibi hareket edecekler, ajanlıklarını kamufle edip, Amerikan veya İngiliz ajanlarının hakimiyetinden kurtulamayan insanlara liderlik etmek için çalışacaklardır. Böylece insanlar, birinden kurtulduklarında, diğerinin tuzağına düşecekler ve böyle devam edip gidecektir.”

ABD Açısından Durum

Krizin, iktidarı siyasi güçlere devretmek ve orduyu yönetimden ve siyasetten uzaklaştırmak için ordu ile siyasi bileşenler arasındaki bir anlaşmazlık ve anlaşmanın, ajanlar arasında yaşanan bir koltuk anlaşmazlığı olduğuna değinilirken, ABD açısından neler getirdiği şu şekilde ifade ediliyor:

“Bu anlaşma, Sudan’daki nüfuzunu korumak, ajanları Abdül Fettah El Burhan ve yardımcısı Muhammed Daglo vb. liderliğindeki ABD yanlısı askeri otoritenin düşmesini önlemek için Amerika’ya göre önemli bir adımdır. Özellikle de El Burhan ve Daglo, bir buçuk yıl önce 25 Ekim 2021’de sivil hükümete karşı darbe yapmış, 21 Ağustos 2019’daki anlaşma ile taraflar arasında imzalanan geçiş aşamasının seyrini askıya almışlardır. Anlaşma, 21 ay süreyle Egemenlik Konseyi’ne askerlerin başkanlık etmesini, ardından 18 ay boyunca da sivillerin başkanlık etmesini öngörüyordu. 3 Ekim 2020 tarihli Cuba Anlaşması’ndan sonra geçiş aşaması 53 aya çıkarılmıştı. Ancak 25 Ekim 2021 darbesi, İngiliz ajanlarına fırsat vermemiş, Egemenlik Konseyi’ne başkanlık etmelerine engel olmuştur... Bu son anlaşma ise, Amerikan ajanlarını düşmekten ve kovuşturmadan kurtarmaktadır. Buna bağlı olarak Amerika’nın, Sudan’daki nüfuzunu korumakta ve siyasi ortamı kontrol eden İngiliz ajanlarının her şeye hâkim olmalarını engellemektedir.”

Dünyanın 40’tan fazla ülkesinde fikri ve siyasi çalışmalar yürüten Hizb-ut Tahrir, 23 Eylül 2019’de yani tarafların iktidar ortaklığının hemen başında yayınladığı siyasi analizde isabetli yorumuna da yer veriyor:

“23 Eylül 2019’de yani tarafların iktidar ortaklığının hemen başında yayınladığımız bir soru cevapta, askeri bileşen ile sivil bileşenin güç paylaşımı anlaşması hakkında şu ifadelere yer verdik: ‘Beklentilere gelince, ABD ve İngiltere sükûnetle bir arada yaşayamaz. Çünkü çıkarları ve uydusu olan yerel aygıtları farklıdır. Onun için taraflar birbirlerinin hamlelerini yok etmeye çalışacaklardır! Güncel olaylar takip edildiğinde, ilintileri enine boyuna düşünüldüğünde, yerel ve yabancı özellikle de Amerikalı ve Avrupalı yetkililerin açıklamaları incelendiğinde, tarafların rakibini baskılamak, üstün gelmek ve iktidardan diskalifiye etmek için kullanacağı baskın yöntemlerin şunlar olacağı görülür...’ Soru cevapta o yöntemleri belirttik. Ve gerçekten de öyle oldu.”

İngiltere Açısından Durum

İngiltere’nin de Sudan’a doğrudan müdahalede bulunduğu ve anlaşmayı desteklediğinin vurgulandığı paragrafta ise karşı cephede yar alan sömürgeci İngiltere’nin pozisyonu ise şu şekilde açıklanıyor:

“Birleşmiş Milletler özel temsilcisi aracılığıyla İngiltere, Amerika ile birlikte anlaşmanın formüle edilmesini ve piyasaya sürülmesini denetleyenler arasındaydı. İngiltere, çoğunlukla kendi ajanlarından oluşması beklenen sivil hükümeti desteklediğini duyurdu. İngiltere, iktidarı devralmak, ordunun yönetim ve siyasetteki etkisini sarsmak için siyasi ortamdaki etkisini sürdürmüştür.

Anlaşmayı Sudan’daki uluslararası çatışmanın tarafları olan Amerikalıların ve İngilizlerin doğrudan gözetiminde olan "Dörtlü" ve Troyka adına Birleşmiş Milletler özel temsilcisi hazırlamıştır. Dörtlü, Amerika ve ajanı Suudi Arabistan ile İngiltere ve ajanı BAE’dir. Amerika yerel tarafları etkilemek ve rüşvet vermek için ajanı Suudi Arabistan’ı kullanırken, İngiltere de kendi adına benzer şeyler yapması için BAE’yi kullanmaktadır. Troyka ise, Amerika, İngiltere ve Avrupalı taraf olarak Norveç’tir. Norveç’in gerekli olduğunda ve gizli görüşmeler yapıldığında ancak bir etkisi vardır. Çoğunlukla gizli görüşmeler, piyasaya sürülmeden önce gizli anlaşmalar yapılmasıyla ünlü Norveç’in başkenti Oslo’da yürütülmektedir. Amerika, anlaşmayı başarısızlığa uğratanları yaptırımlarla tehdit ederken, İngiltere, anlaşmanın başarısızlığa uğraması durumunda korkunç sonuçlarının olacağı konusunda uyarıda bulunmuştur...”

Geniş ve detaylı analizin son kısmında ise, Çerçeve Anlaşması’nın, taraflar arasında geçici bir anlaşma olduğu hatırlatılıp, yorgun savaşçıların dinlenmesi amacıyla imzalanan vakit kazanma sözleşmesine benzetiliyor ve şöyle noktalanıyor:

“Ardından bir taraf diğerini yenene kadar çatışma yeniden başlayacaktır. Bir taraf, diğerine galip geldiğinde, o zaman bu taraf teslim olmayacak, ülkenin doğusunda, batısında, kuzeyinde, güneyinde ve kalbi başkentte sorunlar yaratacaktır. Çünkü ajan aygıtları var. Ülke bunlardan temizlenmezse, durum sükûnete ermeyecek, insanlar zerre kadar umut görmeyecekler, nezih ve güzel hayatın tadını tatmayacaklar, her iki yurtta da saadetten yoksun olacaklardır. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesi Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti kurmak için çalışanlarla birlikte ciddiyetle ve gayretle çalışmak, her dürüst ve samimi insanın görevidir.”

Siyasi analizin tamamını okumak için aşağıdaki linki tıklayabilirsiniz…

“Sudan’da Çerçeve Anlaşması”