Hilafet ve Hizb-ut Tahrir Gündemde
30 Temmuz 2020

Hilafet ve Hizb-ut Tahrir Gündemde

Köklü Değişim Medya

Köklü Değişim Medya

Gerçek Hayat dergisinin son sayısının "Hilafet için Toparlanın" başlığı sonrası başlayan hilafet tartışmaları sosyal medyada devam etti. Derginin içi boşaltılmış hilafet çağrısına 13 asır dünyaya nizam vermiş İslam’ın siyasi liderliği hilafeti açık bir şekilde savunan Hizb-ut Tahrir de Hilafet ile birlikte hedef tahtasına koyuldu.

Twitter gündeminde "#HilafetHayalDeğildir" etiketi bir numaraya oturmuş ve saatlerce listede kalan başlığa Müslümanlar özlemlerini dile getiren mesajlarla destek vermişti. Hilafete karşı olduklarını dile getirenlerin sahte hesaplarla fikir ortaya koyamayıp, başlığa sadece küfürle müdahalesi de dikkat çekmişti.

O günden beri televizyon ekranlarında da “Hilafet” konusu tümü hilafet karşıtı olan konuklarla konuşuldu. Konuya mutabık hilafeti savunan ve bu hakikati anlatmak için tek bir konuğun çağrılmaması, seyircilerin gözünden gerçekleri kaçırma stratejisi olarak yorumlandı.

Hilafet ile birlikte Hilafet denince dünyada akla gelen Hizb-ut Tahrir de hedef tahtasına koyuldu. Dikkat çeken detay ise hedef tahtasına koyulan Hizb-ut Tahrir’den hiç kimsenin açık oturumlara çağrılmayıp, hakkında rahatça konuşulması ve delilsiz ithamlara maruz kalmasıydı.

İktidara yakınlığı ile bilinen Gerçek Hayat dergisinin son sayısında, "Hilafet için Toparlanın" başlığı üzerine gündem hareketlenmişti. Papalık tarzı ruhani içi boşaltılmış siyasi liderlikten uzak bir hilafet için yapıldığı daha sonra yapılan açıklamalarla anlaşılmıştı.

Hükümet Sözcüsü Ömer Çelik de sabahın erken saatlerinde açıklama yaparak böyle bir hedeflerinin olmadığını ve “Cumhuriyet Gözbebeğimizdir” diyerek asıl siyasi yörüngelerinin batılı fikre dayandığını açıklamıştı.

Bu haftaki basın toplantısında Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı ise “Cumhuriyet Gözbebeğimizdir” açıklaması hakkında,

İşte size buradan hodri meydan! Haydin halka gidin! Hilâfet isteyip istemediklerini Müslüman halka sorun! Ama bunu yapamazsınız! Çünkü sizin halkın temsilcisi olma iddianız, en az laik Kemalistlerin ülkenin sahibi olma iddiaları kadar gerçek dışıdır. Siz bu halkın gerçekten temsilcisi olsaydınız, %99’u Müslüman olan bu halka küfür sistemi olan cumhuriyeti değil Hilâfet’i sevdirirdiniz. Siz gerçekten halkı temsil etseydiniz, atalarınızı İstiklal Mahkemelerinde haksız yere yargılayıp asan cumhuriyete “gözbebeğim” demezdiniz. Bu halk Müslümandır ve bu halkın gözbebeği İslâm’dır, ciğerparesi ise Hilâfet’tir. Müslüman İslâm ile bakar, Hilâfet ile yaşar… cevabını vererek iman ettiklerinden ödün vermeyip cesaretle hilafeti savundu.

Televizyonlarda yine hilafet ve hilafet denince akla gelen Hizb-ut Tahrir dün gece de konuşulmaya devam edildi. Konuşulan Hilafet ve Hizb-ut Tahrir olmasına rağmen tek bir temsilcisi bile yine çağrılmamıştı. Bir televizyon programında ise Hizb-ut Tahrir’in hazırlamış olduğu “Hilafet Devleti Anayasa Tasarısı” kitabına hayranlığın gizleyemeyen kemalist görüşlü siyasiler eserin ciddi ve disiplinli bir şekilde çalışılmış olduğunu beyan ettiler.

Hizb-ut Tahrir’in kurucusu Takiyyuddîn en-Nebhânî “Anneler çocuklarını emzirirken onlara İngiliz düşmanlığını da emzirsinler” sözüyle açık bir şekilde İngiliz düşmanlığını ortaya koyarken ekranlarda Hizb-ut Tahrir’i İngiltere ile ilişkilendirme yoluna giderek itibar suikasti de düzenlenmiş oldu.

Oysa bunun açık bir iftira olduğunu Hizb-ut Tahrir dört yıl önce gerçekleştirdiği bir amel ile ispat etmişti.

Hizb-ut Tahrir, Türkiye’de dört yıl önce terör örgütlerinin üst üste yaptığı bombalı saldırılar sonrası yaptığı açıklamada, terörün ve teröristlerin arkasında ABD ve İngiltere’nin olduğunu açık bir dille beyan etmiş ve Ankara’da bulunan büyükelçiliklerine sert bir dille yazılmış ve içinde “Kan, kaos ve katliamdan beslenerek terör estirdiğiniz topraklarımızı derhal terk edin!” ifadesinin bulunduğu mektuplar vermişti.

Mektup açık bir şekilde basın ve kamuoyu ile de paylaşılmıştı. Mektupta zamanın İngiltere Ankara Büyükelçisi Richard Moore üzerinden kraliyete hitap edilmiş “Ey Sömürgeci Devletlerin Büyükelçileri! Ülkenize dönün ve azgınlaşmış yöneticilerinize sözlerimizi iletin!” mesajı verilmişti.

Hizb-ut Tahrir neşriyatlarında hilafetin baş düşmanı olarak zamanın birinci devleti ingiltere’yi gördüğünü ve sinsi çalışmalarını açık bir anlatır.

Bu tip karalama kampanyalarının, hilafetin konuşulmasından dahi çekinildiğini ve Müslümanların hakikatleri öğrenmesinin önüne geçmek için hilafet denilince ilk akla gelen Hizb-ut Tahirir’in direk hedef alındığı ortaya çıkıyor.