TCMB'nin (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası) 31 Aralık 2023 tarihinde sona eren 92. Hesap Dönemi Bilançosu’na göre, 818.2 milyar lirayla rekor zarar açıkladı.
Bankanın 2023 yılındaki zararının 818.2 milyar liraya ulaşmasının nedeninin kur korumalı mevduat (KKM) fark ödemeleri olduğu ifade edildi. Banka, aynı dönemde 6.92 trilyon lira aktif varlığa sahip olduğunu da açıkladı.
Geçmiş yıllarda Merkez Bankası, 2021'de 57.5 milyar lira, 2022'de ise 72 milyar lira kâr açıklamıştı. Daha önce elde edilen kâr, ihtiyat akçesi olarak Hazine'ye aktarılmıştı.
Merkez Bankası'nın bilançosuna ilişkin Olağan Genel Kurul toplantısı 30 Nisan'da Ankara'da yapılacak. Toplantıda 2023 hesap yılına ilişkin raporlar okunacak, bilanço ve kâr-zarar hesabı onaylanacak. Ayrıca Banka Meclisi ve Denetleme Kurulu üyelikleri için seçimler gerçekleştirilecek.
Eylül 2021’de uygulamaya konulan "Yeni Ekonomi Modeli"nin enstrümanlarından olan ve dönemin Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun “bir taşla beş kuş vuracağız” diyerek tanıttığı KKM’nin ekonomiye zararı rekorlar kırıyor. Para sahiplerinin elindeki döviz mevduatının TL’ye çevrilip, faiz ve dövizdeki farkın ödenmesini esas alarak dövizi kontrol altında tutmayı amaçlayan KKM’de biriken tutar2021 yılının Ağustos ayı itibari ile 3,35 trilyon TL'ye yükselmişti. Bu büyüklük dolar cinsinden ise 124,3 milyar dolar olarak kaydedildi. Hükümet başlarda KKM’de biriken paranın yükselmesiyle övünürken, bugün ise azalan KKM hesaplarının miktarı sürekli servis ediliyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Faiz sebep, enflasyon sonuç” söylemi ile sürdürdüğü düşük faiz politikasının ciddi sonuçlarının ardından yine Erdoğan’ın atadığı Maliye Bakanı Mehmet Şimşek yönetimindeki ekonomi kurmayları politika faizini yüzde 50’ye çıkardı. Faizlerin yükselmesiyle birlikte KKM uygulamasına da son verildi.
Kapitalist iktisat nizamını uygulayan Türkiye’de para sahipleri çoğunluğun ödediği vergilerle doldurulan hazineden aktarılan faizle daha da zenginleşiyor. Çoğunluk ise fakirleşmeye devam ediyor.
İsviçreli Credit Suisse ve UBS tarafından yayımlanan verilere göre Türkiye’de servet dağılımı oldukça adaletsiz.
Yayımlanan son rapora göre, laik kapitalist nizamı uygulayan Türkiye'de yüzde 1’lik kesim servetin yüzde 40’ını alırken, halkın kalan yüzde 71’inin 10 bin dolardan az serveti bulunuyor.
Türkiye’de en zengin yüzde 5’lik kesim servetin yüzde 59,2’isine sahip. En zengin yüzde 10’luk kesim ise servetin yüzde 69,8’ine sahip. Bu da yüzde 90’lık çoğunluğun servetin yüzde 30’luk kısmını bölüştüğünü ortaya koyuyor.