Avrupa Konseyi’nden “İstanbul Sözleşmesi’ni Uygula” Baskısı
05 Mart 2021

Avrupa Konseyi’nden “İstanbul Sözleşmesi’ni Uygula” Baskısı

Köklü Değişim Medya

Köklü Değişim Medya

Avrupa Konseyi, İstanbul Sözleşmesi'nin imzaya açılmasının onuncu yılında üye ülkelere sözleşmeyi yürürlüğe sokmaları çağrısı yaptı. Tüm üye ülkelerin sözleşmeye taraf olması için on yıllık hedef belirlendi. Kadına şiddeti önleme maskesi altında aileyi ve ahlakı yok etmeyi amaçlayan baştan sona fasit İstanbul Sözleşmesi'ni 2011 yılında ilk olarak AK Parti liderliğinde Türkiye imzalamıştı.

Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Marija Pejcinovic Buric ve Almanya Aile Bakanı Franziska Giffey'in yayımladıkları ortak açıklamada "Önümüzdeki on yıl için –ki çok daha erken gerçekleşmesini umuyoruz- Avrupa Konseyi'ne üye tüm devletlerin Sözleşme'ye taraf olması hedefini belirledik" dedi.

Açıklamada, "Sözleşme ancak tam destek bulması ve hayata geçirilmesi durumunda hissedilir değişikliklere yol açabilecektir" ifadesine yer verildi. Buric ve Giffey, Sözleşme'den çekilmenin "insan hakları açısından ağır bir geri adım olacağı" ifadesiyle üstü örtülü ülkeleri tehdit etti.

Mayıs 2011'de Türk diplomasisinin marifetiyle İstanbul'da imzaya açılan ve bu nedenle "İstanbul Sözleşmesi" olarak anılan sözleşme, 10 Avrupa devletinin onayının ardından 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girmişti. Türkiye ahlaka ve İslami değerlere savaş açan sözleşmeyi İstanbul'da imzalayan ilk ülkeler arasında yer almış, 12 Mart 2012'de de sözleşmeyi çekincesiz onaylayan ilk devlet olmuştu.

Kimler Onaylamadı?

İstanbul Sözleşmesi, kadına karşı şiddetin önlenmesi ve şiddete karşı mücadele edilmesi konusunda hukuki bağlayıcılığı bulunan ilk uluslararası belge olma özelliğini taşıyor.

Sözleşme, bugüne kadar Avrupa Konseyi'ne üye 47 devletten 34'ü tarafından onaylanıp yürürlüğe konuldu. 47 devletten sadece Rusya ve Azerbaycan şimdiye kadar sözleşmeyi imzalamadı.

Ermenistan, Bulgaristan, Çekya, Macaristan, Letonya, Litvanya, Lihtenştayn, Moldova, Slovakya, Ukrayna ve İngiltere ise sözleşmeyi imzalamasına rağmen onay sürecini tamamlamadı.

İstanbul Sözleşmesi Aile ve Ahlakı Hedef Alıyor

Tartışılması gereken şiddet iken, şiddeti “kadına şiddet” diye kategorize eden İstanbul Sözleşmesi ile aile üzerinden bir oyun oynanıyor. Bu sözleşme ile şiddetin ise azalmadığı yıldan yıla katlanarak çoğaldığı feminist örgütlerin bile yayımladığı istatistiklere de yansıyor.

Kadını korumaya yönelik çıkarıldığı iddia edilen ve kadının beyanını esas alan 6284 nolu yasa ile milyonlarca baba evinden uzaklaştırılırken, uzlaştırmaya yönelik girişimler ise sözleşmenin içeriğinde yer alan kararlar gereği engellendi. Bu şekilde boşanmalar çoğalırken, evlilikler ise azaldı. Aileler 6284 ile bir daha birleşmemek üzere parçalandı. Eşlerin arasına kin ve nefret sokuldu. Babalar evden uzaklaştırılıp aileler savunmasız, direksiz bırakıldı. Eşcinsel sapkınlık koruma altına alınarak görünür hale getirildi.

İstanbul Sözleşmesi ve uyum yasalarıyla ailede yıkım yaşanırken, eşcinsel sapkınlık da görünür hale gelmeye başlıyor. Genç evlendikleri için binlerce baba tecavüz suçlusu olarak cezaevlerinde çürütülürken, çocuklar babasız büyüyor. Kadınlar ise kocalarının yokluğunda tüm hayatın yükünü kaldırmaya zorlanıyor. Sözde hedefi kadına yönelik şiddeti önlemek olan İstanbul Sözleşmesi, bizzat kadına şiddet uyguluyor. Her konuda kadının beyanı esas alınırken, genç evlilikler konusunda kadınların beyanına kulak tıkanarak amacın aileyi yıkmaktan başka bir şey olmadığı ortaya çıkıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan önderliğindeki AK Parti, 2011 yılında imzaladıkları “İstanbul Sözleşmesi”ni 2014 yılında yürürlüğe koydu. Bu tarihten itibaren kadın cinayetleri ve şiddet katlanarak artarken, eşcinsel sapkınlık daha da görünür olmaya başladı. Bu sözleşmeye paralel olarak çıkarılan ve kadının beyanını esas alan 6284 nolu yasa ile aile kurumunun temelleri dinamitlenirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan hem Avrupa ve feminist örgütleri hem de sözleşmeye karşı olan Müslüman halkı teskin eden iki ayrı profil çizmeye devam ediyor.

Baştan sona batıl ve bozuk İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik ciddi bir kamuoyu oluşurken, Erdoğan önderliğindeki AK Parti, bu bataklıktan revizyona gidip imzaladıkları sözleşmeye sahip çıkarak sıyrılmayı hedefliyor.

Çözüm İslam nizamı iken, Müslüman Türkiye halkı Batı'nın icad ettiği sözleşme ve nizamlarla ifsat ediliyor. Bu korkunç durum asayiş haberleri ile her haber bültenine yansırken, iktidar ve muhalefet partileri "İstanbul Sözleşmesi"ni sahiplenme hususunda birbiriyle yarışıyor.

#AileyiNesliToplumuKoru