Afrin’deki Çatışmalar Ankara ile Esed Rejimi Yakınlaşmasının Bir Yansıması mı?
15 Ekim 2022

Afrin’deki Çatışmalar Ankara ile Esed Rejimi Yakınlaşmasının Bir Yansıması mı?

Köklü Değişim Medya

Afrin’de günlerdir muhalifler arasında yaşanan çatışmaların, Ankara ile Esed rejimi arasındaki yakınlaşmanın bir yansıması olduğu ileri sürülüyor.

Muhammed Abdüllatif Ghannoum adlı bir medya aktivisti ile hamile eşinin 7 Ekim gecesi El Bab’da vurularak katledilmesinin ardından kentte yaygın protestolar baş göstermişti. Daha sonra Ghannoum ve hamile eşini öldüren üç zanlının yakalandığı kamuoyuna duyuruldu. Şam Cephesi’nden yapılan açıklamada, zanlıların Hamza Tugayı'ndan Akram el-Ugil, Muhammed el-Mukhir ve Ebu Yakub el-Azawi adlı militanlar olduğu ifade edilmişti. Bunun üzerine Şam Cephesi, Hamza Tugayı’na topyekün bir saldırı başlattığını duyurmuştu.

Muhammed Abdüllatif Ghannoum’un Ankara ile katil Esed rejimi arasındaki yakınlaşmaya muhalif olduğu yerel kaynaklarca doğrulanıyor.

Muhaliflerin önde gelen isimlerinden Muhyeddin Lala Rudaw’a verdiği demeçte, Ankara ve Şam ilişkilerinin normalleşmesine karşı çıkanların tasfiye edildiğini söylemiş ve şu ifadeleri kullanmıştı: “Son zamanlarda, Suriye'nin kuzeyinde, Suriye ile varılmak istenen uzlaşmaya karşı bir hareketlilik olduğunu biliyoruz. Türk istihbaratı, devrimci aktivistler ve devrimci fikirlere sahip kişiler hakkında bilgi toplamaya başladı. Olası anlaşmaya karşı oldukları için ortadan kaldırılmalarına karar verildi.”

Suriyeli muhalif gruplardan Şam Cephesi ve desteğe gelen Ceyşul İslam, Doğu Guta’dan çıkarılan Esed rejimi karşıtı ve suç rejimi ile anlaşmaya varmak istemeyen ve devrimin başarıya ulaşması için mücadele eden gruplar olarak biliniyor.

Şam Cephesi ile ona desteğe gelen Ceyşül İslam’ın, Hamza Tugayı karargahlarını basmasının ardından harekete geçen Türkiye ile koordineli SMO (Suriye Milli Ordusu) içinde yer alan Süleyman Şah ve Sultan Murat Tugayı, Hamza Tugayı’na destek vermişti.

HTŞ İle Olay Bastırıldı

Muhaliflerin arasındaki çatışmalarının şiddetlenmesi üzerine İdlib’i kontrol eden Heyeti TahiruşŞam (HTŞ), Ceyşül İslam ve Şam Cephesi’nin üzerine yürüdü. Afrin kırsalına, ardından tanklar ve ağır zırhlılar eşliğinde Afrin kent merkezine girdi. Buradan Azez’e doğru ilerlemeye devam eden HTŞ, Afrin ile Azez arasındaki Kefer Cenne Köyü’ne kadar gelerek Şam Cephesi ile çatışmaya başladı. HTŞ’nin çıkan çatışmalarda hem Ceyşül İslam’a hem de Şam Cephesi’ne ağır darbe vurduğu bildiriliyor.

Her ne kadar HTŞ, radikal bir grup olarak adlandırılsa da gerçekleştirdiği harekatın Astana’nın altyapısını oluşturduğu Cenevre görüşmelerine paralel olduğu gözlemleniyor. HTŞ’nin Esed rejimi ile uzlaşma misyonuna muhalif olanları bastırmaya yönelik harekata destek verdiği ve SMO ile aynı hedefe hizmet ettiği ortaya çıkıyor. Ayrıca HTŞ’nin başlattığı geniş kapsamlı harekata Ankara ve SMO’dan sert bir cevap ya da karşı harekat şu ana kadar olmadı. Aksine SMO içinde yer alan bazı gruplar HTŞ’nin harekatına destek verdiği sosyal medyada yer almıştı.

Suriyeli muhalif lider Abdurrahman Mustafa sosyal medya hesabından, “Afrin Suriye Geçici Hükümeti’nin yönetimi altındadır. Diğer askeri yapılar Afrin’den çıkmışlardır. Tüm sivil ve askeri kurumlarımız hizmetlerini sürdürmektedir. Güvenlik güçlerimiz vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini korumaya devam edecek ve herhangi bir güvenlik boşluğuna izin vermeyecektir.” paylaşımı yapması HTŞ’nin görevini yerine getirerek geri çekileceği iddialarını doğrular nitelikte bir açıklama oldu.

Dün yapılan açıklamada HTŞ ve diğer grupların anlaşmaya vardığı duyuruldu. Anlaşmaya göre HTŞ, askeri operasyonları durduracak, diğer gruplar kışlalarına dönecek ve taraflar, anlaşmazlıkların tamamen çözülmesi için istişarelere devam edecek denildi.

HTŞ'nin askeri grupları tek çatı altında bir operasyon odasında birleştirme konusundaki teklifinin olduğu ve bu teklifin kabul edildiği de sahadan gelen iddialar arasında yer alıyor.

Geçen ay Türkiye ile Suriye arasındaki uzlaşı arayışlarının yükselmesiyle birlikte Ahrar El Şarkiye grubu, SMO (Suriye Milli Ordusu) ile ilişkilerini kestiğini duyurması muhalifler arasında bu gidişattan huzursuz olan gruplar olduğunu gösteriyor.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun 11 Ağustos’ta, 13. Büyükelçiler Konferansı’nın kapanışı sebebiyle düzenlenen basın toplantısında, “Muhalefetle Suriye’deki rejimi bizim bir şekilde anlaştırmamız lazım” açıklaması üzerine Suriye’de protestolar başlamış ve Esed düşene kadar devrim sürecek sloganları atılmıştı. Sonraki günlerde 1 milyon Müslümanın katili Esed rejimi ile uzlaşı yönünde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümet yetkililer tarafından bu minvalde açıklamalar yapılmıştı. Ayrıca bazı gazeteler ve köşe yazarları Esed ile uzlaşmanın pragmatist yönüne vurgu yapan haberler yapıp, makaleler yayınlamıştı. Hürriyet’ten Abdulkadir Selvi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Beşar Esed'le ilgili olarak "Keşke Özbekistan’a gelseydi, görüşürdüm" dediğini köşesine taşımıştı.