Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu’nun 12 Kasım 2024 Salı günü gerçekleştirdiği "Gündem Değerlendirme" toplantısında, 5816 sayılı Atatürk’ü Koruma Kanunu üzerinden Müslümanlara yapılan tutuklama ve zulümler ele alındı. Toplantıda ayrıca Riyad’da gerçekleştirilen Arap-İslam zirvesi hakkında değerlendirmelerde bulunuldu.
Toplantıda konuşan Medya Bürosu Başkanı Mahmut Kar, 21. yüzyılda Türkiye’de akıl dışı ve çağ dışı uygulamaların hâlâ devam ettiğini, onkoloji doktoru Dr. Mehmet Arslan’ın, 10 Kasım’da “Putlara tapınmayın, saygı ancak Allah’a olur.” dediği için gözaltına alındığını ve 5816 sayılı kanuna muhalefet iddiasıyla mahkemece tutuklanarak cezaevine konulduğunu; bunun yanında isimleri bilinmeyen, kamuoyunda gündem olmayan nice insanın da bu kanun maddesinden mağdur edildiğini söyledi.
Hukuken facia, insanlık açısından utanç verici bu kanunun yürürlükte kaldığı sürece daha nice masum insanın aynı akıbetle karşı karşıya kalacağına dikkat çeken Kar şöyle konuştu:
“Aklıselim hiçbir hukukçu bu kanunun ‘normal’ olduğunu ileri süremez. Bu hukuk faciasını masumlaştırmak için o dönem Türkiye’de yaşayan, üniversitede ders veren Alman Yahudisi Prof. Dr. Ernst Eduard Hirsch’e başvururlar. Bakın kendisi bu olayı nasıl anlatıyor: ‘Adnan Menderes’in adamları geldi. Benden bir formül istediler: “Aman, bize bir formül ver, bu kanunu çıkarmamız lazım” dediler. Ben de oturdum, bir formül buldum: Evet, ölmüş bir insan hukuk tarafından korunamaz, dünyanın hiçbir yerinde savunulacak bir şey değil ama burada bir kurnazlık geldi aklıma… Onu seven insanların hissiyatı rencide olacak şekilde Atatürk’e karşı bir davranış olursa bu, yine yaşayan insanların hukuku alanına girer.’ dedim ve istedikleri formülü buldum. Görüldüğü gibi Cumhuriyet nasıl hile ve desiselerle kurulduysa, 5816 sayılı kanun da aynı hile ve desiseler ve kelime oyunlarıyla kabul edilmiştir.”
Konuşmasının devamında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 10 Kasım’da yaptığı konuşmada “Atatürk’ü putlaştırmak isteyenler kadar onu tamamen yok sayanların da Gazi’nin milletin gönlündeki yerini sarsamayacağı” şeklindeki sözlerine atıf yapan Kar, şu ifadeleri kullandı:
“Sayın Erdoğan, bize söyler misiniz, sizin Atatürk’ünüz ile onların Atatürk’ü arasında ne fark var? Köksüz ideoloji bezirgânları dediğiniz Kemalistlerin Atatürk’e yaklaşımı ile sizin Atatürk’e yaklaşımınız arasında ne fark var? Hiçbir fark yok! Siz, Kemalistlerin Mustafa Kemal kozunu elinden almak için Müslümanları Atatürkçü yaptınız! Atatürk’ü Koruma Kanunu’nu uygulamaya devam ettiniz. Mustafa Kemal’e muhalefet etme cesaretini gösterenlere siz de sopa gösterdiniz! Tutukladınız, aşağıladınız, mecnun dediniz, işinden ettiniz, resmî görevli ise görevine son verdiniz. Siz de bu halkın düşünce dünyasını zehirleyenlerle aynı gemiye bindiniz! Ancak unutmayın ki, bu bindiğiniz gemi Nuh Aleyhisselam’ın gemisi değil! Bu gemi çürük tahtadan yapılmış, su alan, battıkça batan ve yakında denizin dibini boylayacak olan çürük bir gemidir!”
Mahmut Kar sözlerini şöyle tamamladı:
“Buradan sizi kendi değerlerinize dönmeye davet ediyoruz. 5816 sayılı Atatürk’ü Koruma Kanunu’nu derhal yürürlükten kaldırın! Mağdur olan insanlarımızın mağduriyetini giderin! Bırakın, insanlar resmî tarihin prangalarından kurtulup gerçeklerle tanışsın. Bırakın, insanlar kimi seveceklerine, kimi sevmeyeceklerine kendileri karar versin. Zira sizin ‘ileri demokrasi’ anlayışınız bunu yapmanızı emretmektedir, öyle değil mi? Son olarak size kendi sözünüzü hatırlatıyoruz: ‘Tek önderimiz, tek rehberimiz sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’dır.’ Unutmayın ve sakın aklınızdan çıkarmayın ki, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Mekke’yi fethettiğinde Kâbe’ye doğru yürüdü. Kâbe’nin içinde ve çevresinde bulunan putları asasıyla yüz üstü yere devirdi ve şöyle buyurdu: ‘De ki, Hak geldi batıl zail oldu! Zaten batıl yok olmaya mahkûmdur.’ (İsra 81)”
Rabbimiz, Hakk’ın batılı yok ettiği o günleri yeniden görmeyi size ve bize nasip etsin!
Konuşmanın tamamını toplantı videosundan izleyebilirsiniz.